Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/558 E. 2022/720 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/558 Esas
KARAR NO:2022/720

DAVA:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ:09/11/2020
KARAR TARİHİ:22/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili —- arasındaki hukuki ilişki kapsamında, müvekkili şirketin davalı —nezdindeki hesaplarında, — nakit parasının bulunmakta olduğunu, müvekkili şirketin hesabındaki paranın ödenmesine ilişkin olarak, davalı—-yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini, davalı — tarih ve—yevmiye sayılı cevabi ihtarnamesinde ise herhangi bir borçları olmadığının ifade edildiğini, bunun ardından müvekkili şirket tarafından, ticari davalarda dava şartı olan —başvurusu yapıldığını,— başvuru ve—numaralı dosyası üzerinden yapılan —neticesinde anlaşmama tutanağının imzalandığını ve müvekkili şirket tarafından davalı —- nezdindeki alacaklarının tahsili için huzurdaki davanın açılması zorunluluğunun hasıl olduğunu iddia ederek, müvekkili şirketin davalı —- nezdindeki hesaplarında bulunan alacaklarından şimdilik —tutarındaki alacağın, ayrı ayrı olmak üzere, temerrüt tarihinden itibaren — üzerinden açılan mevduata bankalarca fiilen uygulanan azami yıllık faiz oranlarından işleyecek faizi ile birlikte müvekkili şirkete, fiili ödeme tarihindeki — üzerinden ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davalı —- üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, müvekkili bankanın kredi müşterisi olduğunu ve halen— adet kredisinde toplam —ihracat taahhüt yükümlülüğünün bulunmakta otduğunu, ihracat taahhütterinin,— kredilerinde halen kapatılmadığını, müvekkili banka ile dava dışı—-arasında imzalanan—- tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nde davacı şirketin müşterek müteselsil kefil sıfatı ile imzasının bulunmakta olduğunu, bahsedilen — tarih ve— sayılı —-tutarındaki Genel Kredi Sözleşmesi’nde, müvekkili banka ile imzalanan —-Protokolü hükümleri çerçevesinde —– mektubunun bulunmakta olduğunu, dava dışı —uyarınca kullandığı — kredisinden kaynaklanan kredi borcunu yapılandırmaya rağmen ödemediğini, bu nedenle Kredi — — tarihinde —tazmin bedelinin tahsil edildiğini,—yapılan tazmin miktarının, davacının kefil olduğu dava dışı —- kredi borcunu tamamen kapatmadığını, bu sebeple dava dışı şirket ile kefili davacı şirketin kredi borcundan kaynaklanan yükümlülüğünün bulunmakta olduğunu, öte yandan dava dışı şirketin ihracat taahhüt riskinin halen devam etmekte olduğunu, dolayısıyla kefil davacı şirketin müvekkili banka nezdinde yükümlülüğünün sona ermediğini, davacı şirketin —-, gerek kendisinin gerekse kefili olduğu şirkete ait ihracat taahhüt risklerine karşı müvekkili banka nezdinde bulunmakta olduğunu, bu sebeple davacının bu —- kendisine ödenmesi talebinin haksız olduğunu, davacının, huzurdaki davaya konu etmiş olduğu söz konusu tutarların, öncelikle davacının hem aslen hem de— halihazırda devam eden taahhüt riskleri nedeniyle —olarak tutulmaya devam edildiğini, müvekkili bankanın,— ihracatçının ihracat taahhüdünü yerine getirmemesi olasılığı için almakta olduğunu, bu noktada, müvekkili banka nezdinde—– tutulmasının hukuki dayanağının, Genel Kredi Sözleşmesi’nin ve eki Taahhütnamenin ilgili maddeleri olduğunu, — kredisi Firma Taahhütnamesinin 4. ve 5. maddelerinde, kredi müşterilerinin ihracat yapma taahhüdü ile bu taahhüdü kapatma yükümlülüğünün düzenlenmekte olduğunu, dolayısıyla müvekkili banka nezdinde davacı şirketin halen ihracat taahhüt riski bulunduğundan huzurdaki davayı ikame etmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili bankanın, davacı şirkete, alacak iddiasının bulunduğu tarihte, geçerli ve talep edilebilir nitelikte bir alacağının olmadığını ve bu nedenle müvekkili bankanın davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, bunun yanında, müvekkili banka nezdinde taahhüt risklerinin mevcut olması nedeniyle —ve Taahhütname hükümleri doğrultusunda müvekkiti bankanın sorumluluğunun doğmayacağını, diğer taraftan, taahhüt kapatma tarihinde, taahhütlerin kapatılması yahut kapatılmaması durumunda tahakkuk edecek—gecikme cezası ve diğer feriler sonrasında bakiye bedelin iadesinin söz konusu olması halinde ise bu defa da — tarihli —Protokolünün 5.2.3 maddesinde yer alan “Kredi Verenin yararlamıcıdan herhangi bir alacağı kalmasa dahi, kurumun alacağı olduğu sürece, Kredi Veren nezdinde bulunan, fazlaya ilişkin ve nitelik olarak hukuken ihtilafa sebep olmayacak teminatları, kurumun yazılı onayı olmadan serbest bırakmayacaktır.” hükmünden hareketle ve —-davacıdan alacağı mevcut ise bu durumda yine davacıya herhangi bir ödemenin yapılamayacağını, bunun için — yazılı onayının gerekmekte olduğunu, davacı şirketin taahhüt kapatma tarihinde—- Protokolünün 5.2.3 maddesinde yer alan hükmü gereği bu teminatlardan müvekkili —- riskinden artan bakiyenin iadesi için — yazılı onay istenmesi gerekeceği hususları birlikte dikkate alındığında, bu onay alınmadan müvekkili bankanın bir ödeme yapmasından hukuken bahsedilemeyeceğini, bu nedenle huzurdaki davanın haksızlığının açıkça ortada olduğunu savunarak, davanın reddine karar vetilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalı banka nezdinde bulunan hesaplarındaki alacağın tahsili talebine ilişkindir.Davacı, müvekkili şirketin davalı —nezdindeki hesaplarında bulunan alacaklarından şimdilik —- tutarındaki alacağın, ayrı ayrı olmak üzere, temerrüt tarihinden itibaren — üzerinden açılan mevduata bankalarca fiilen uygulanan azami yıllık faiz oranlarından işleyecek faizi ile birlikte müvekkili şirkete, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —– ihtarname ve tebliğ mazbatası örnekleri celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, — tarihli —heyeti raporu ve — tarihli —raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
—- tarihli —-heyeti raporunda özetle, “.Dava dışı—-aracılığı ile kullandığı nakit kredilerin; geri ödemelerinin yapılması / banka —– poliçelerin tazmini / banka teminat mektuplarının tazmini / —kefaletinin tazmini ile kapatıldığı, Dava dışı — davalı —– kullandığı krediler ile ilgili ihracat taahhütlerin de, verilen süre ve —süreler için de, ihracatlarının gerçekleştirilerek ilgiti belgelerin davatı Banka’ya tevsik edilmesi suretiyle / ihracatı kısmen ya da tamamen gerçekleştirilemeyen taahhütler için; raporumuzun 2 ve 3. maddesinde yazılı ilave faiz, taahhüt cezası,—- tutarları ile birlikte ve ayrıca daha önce istisna edilerek ilgili —- bildirimleri yapılmış —- ile Bankaca alınmamış masraf, —-. tutarları faiziyle birlikte, dava dışı—- nezdindeki — tutulan parasından tahsil edilerek, ilgili muhasebe hesabı ve’veya kurumlara aktarılarak taahhüdün kapatıldığı, böylece, dava dışı—-. nezdinde blokede tutulan parasının kalmadığı gibi, davacı — kefaleti sebebiyle, —- kullandığı ihracat kredileri ile ilgili; gerek kredilerin geri ödemeleri yönünden, gerekse ihracat taahhüdü bakımından sorumluluğunun kalmadığı, Davac—- davalı —- kullandığı ve/veya —-aracılığı ile kullandığı nakit kredilerin; geri ödemelerin yapılması / banka teminat mektuplarının tazmini ile kapatıldığı, Davacı —-“nin, davalı —-kullandığı ihracat kredileri ile ilgili, kredinin geri ödemeleri yönünden bir sorumluluğunun kalmadığı, ancak ihracat taahhüdü bakımından,—- kredileri sebebiyle toplam —- ihracat taahhüt sorumluluğunun bulunduğu, davacı— ihracat taahhüdü teminatı olarak bloke hesapla tutulan; —Kredisi ihracat taahhüdü teminatı olarak bloke hesapta tutulan, — olmak üzere toplam —- nakit parasının bulunduğu,—-açıkça belirtildi ginden; davacının, nakit teminatlar alınabileceğinin, Banka’nın Müşteri’den alacağı bulunduğu sürece; Müşteri’nin teminatların kısmen de olsa geri verilmesi isteğini kabul edip etmemekte serbest olduğunun, Müşteri’nin taahhüt yükümlülüğü ve yerine getirmediğinde uygulanacak müeyyideler ile kredi türleri bakımından üstlendiği yükümlülüklerin bilincinde olduğu, Davalının, davacı şirketin ihracat taahhütleri sebebiyle, ilgili yasa, tebliğler ve protokoller gereğince kendisine rücu edilecek tutarlar, taahhüt cezaları, ilave faizler ve uygulanan istisnaların geri alınması,—-tahsil edilerek ilgili—- gönderilmesi vb. sebeplerden dolayı yükümlülüklerinin ve riskinin bulunduğu, davalının, —- Taahhütnamesi uyarınca, davacının parasını, bu yükümlülükleri ve risklerine karşı bloke hesapta teminat olarak tutabileceği,—-tarihli Protokol “ün “Takip ve Tahsilat Süreçlerine İlişkin Usul ve Esaslar” başlıklı 5.2. Maddesinde, (2.) Kredi Veren, yararlanıcının Kurumun kefaleti ile kullandığı kredi dahil kredilerini ödeyemeyeceğinin anlaşılması nedeniyle kredi alacaklarınım tasfiyesini sağlamak üzere Kurumun kefaleti ile kullandırdığı krediler dışındaki kredileri için nezdinde tesis etmiş olduğu ve nitelik olarak hukuken ihtilafa sebep olmayacak teminatlar üzerinden idari ya da kanuni takip neticesinde elde ettiği tahsilatlardan kendi alacağını tamamen tahsil ettikten sonra, Kurumun kefaleti ile kullandırdığı krediden alaçak kalması halinde kalan tahsilat tutarlarını tazmin aşamasından önce krediye mahsup eder, tazmin aşamasından sonra Kuruma gönderir.” (3.) Kredi Verenin yararlanıcıdan herhangi bir alacağı kalmasa dahi Kurumun alacağı olduğu sürece Kredi Veren nezdinde bulunan fazlaya ilişkin ve nitelik olarak hukuken ihtilafa sebep olmayacak teminatları Kurumun yazılı onayı olmadan serbest birakmayacaktır.” hükümleri bulunduğundan, davalı —- aynı zamanda—- yönünden de yükümlüğünün bulunduğu, ancak davacının buna “sözleşmenin tarafı olmayan bir kişiye o sözleşme hükümlerinin dayatılmasının hukuken mümkün olmadığı” yönünde itirazının olduğu, Davacının dava dilekçesi ve —- dilekçesindeki iddiaları ile davalının cevap dilekçesindeki savunmalarının hukuken değerlendirilmesinin ve takdirinin Sayın Mahkeme’nin uhdesinde olduğu, Sayın Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi halinde, Davacının, —- anapara alacağı ile anapara tutarları üzerinden—- temerrüt tarihinden itibaren, 3095 sayılı Kanun’un 4/A maddesi uyarınca,—– ile açılmış — yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden faiz de talep edebileceği, hesaptanan alacağın fiili ödeme tarihindeki —- kuru üzerinden davacıya ödenebileceği, Davacının dava dilekçesinde yazılı talebinin ise, davalı—– nezdindeki hesaplarında bulunan alacaklarından şimdilik —-tutarındaki alacağın, ayrı ayrı olmak üzere, — üzerinden açılan mevduata, bankalarca fiilen uygulanan azami yıllık faiz oranları üzerinden, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden kendisine ödenmesi olduğu sonuç ve kanaatine varılmış.” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.—- raporunda özetle, ” —– görevini; hukuki nitelikteki meselelerle ilgili görüş belirtmeksizin, bağımsızlığına zarar verebilecek veya böyle bir izlenim uyandırabilecek her türlü davranış ve ilişkiden uzak durmak suretiyle, iddia ve savunma kapsamında, Sayın Mahkemenin verdiği görev doğrultusunda, mevcut delillerin ışığında, mesleki bilgi ve görgüleri doğrultusunda, dava konusu olayla ilgili olarak, dürüstlük kuralları çerçevesinde, bağımsız, tarafsız ve objektif bir şekilde, münhasıran genel kabul görmüş bankacılık ilkeleri ve mevzuatı ile mer’i mevzuat doğrultusunda açıklamaktan ibaret olduğu, —tarihli — raporumun, bütün bu yukarıda sayılan hususlara uygun olarak tanzim edildiği ve tarafların — ile ilgili beyan ve itirazlarının, — tarihli raporumda açıklanan tespit ve hesaplamalar ile görüşümü değiştirecek nitelikte olmadığı, sonuç ve kanaatine varılmış” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan —- raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında — imzalandığı ve davacının krediler kullandığı, taraflar arasındaki —- davacının davalı bankaya ihracat taahhüdünde bulunduğu, bu hususların —- açıkça belirtildiği, dosya kapsamında alınan — dikkate alındığında davacı şirketin ihracat taahhütleri sebebiyle, ilgili yasa, tebliğler ve protokoller gereğince kendisine rücu edilecek tutarlar, taahhüt cezaları, ilave faizler ve uygulanan istisnaların geri alınması, —- tahsil edilerek ilgili—– gönderilmesi vb. sebeplerden dolayı yükümlülüklerinin ve riskinin bulunduğu, davalı bankanın, —uyarınca, davacının parasını, bu yükümlülükleri ve risklerine karşı bloke hesapta teminat olarak tutabileceği, bu hususların taraflar arasında imzalanan —-açıkça belirtildiği ve tespit edildiği, davalı banka tarafından—-konulan miktarının davacının taahhüt risk tutarının aşağısında olduğu anlaşılmakla — rapor dikkate alınarak sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kuurlmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı —davacı tarafça peşin olarak yatırılan — harcın mahsubu ile artan —harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca —– arabuluculuk ücreti davacıdan alınarak —-
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen —-nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren —- haftalık yasal süre içerisinde — istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.