Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/535 E. 2022/223 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/535 Esas
KARAR NO : 2022/223

DAVA : BANKA DIŞINDAKİ DİĞER KREDİ KURULUŞLARINA İLİŞKİN DÜZENLEMELERDEN KAYNAKLANAN (İTRAZIN İPTALİ)
DAVA TARİHİ : 02.11.2020
KARAR TARİHİ : 22.03.2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı Banka ile — arasında imzalanan Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesine istinaden adı geçene kredi tahsis edilerek kullandırıldığı, davalı — sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borçlarını ödemeyen borçluların hesabının kat edilerek, borçlulara —yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek, ihtarnamade ki yazılı tutarların ödenmesinin talep edildiği, buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için borçlular hakkında — sayılı dosyasından takibine geçildiğini, ancak davalının takibe itrazda bulunduğunu, davacı bankanın davalılar hakkında başlatmış olduğu icra takibinde, hukuka aykırı hiçbir işlem bulunmadığı, itrazın banka alacağını geciktirmeye yönelik olduğu, açıklanan nedenlerle davalı borçluların itirazının iptaline, haksız ve kötü niyetle yapılan itiraz nedeniyle alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalılara usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak süresinde davaya cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile davacı banka ile davalı asıl borçlu — arasında düzenlenen Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi dolayısıyla doğan borçtan dolayı ödenmeyen kredi borcundan kaynaklanan alacağı için bankanın, davalılar hakkında alacağın tahsili amacıyla yaptığı icra takibinde davalıların borca ve ferilerine itirazının iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davalı— müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer almaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, icra dosyası celp edilerek incelenmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
İtirazın iptali istemine — incelenmesinde; 06.08.2020 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının —- asıl alacak, 906,82-TL işlemiş faiz, ——olmak üzere toplam 40.542,11-TL alacağın tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçlu — tarihinde tebliğ edildiği, borçlular tarafından süresinde 25.08.2020 tarihli dilekçe ile borca ve fer’ilerine yönelik itiraz dilekçesi sunulduğu, davanın 02.11.2020 tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış— ihtarname örnekleri dosya içerisine alınmış ve incelenmiş, mahkememizce ihtilaf noktalarında rapor tanzimi için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bu kapsamda emekli bankacı bilirkişiye banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi de verilerek rapor tanzim edilmesi istenmiş, bilirkişi tarafından 09.12.2021 tarihli rapor düzenlenmiş, düzenlenen rapor mahkememiz denetimine uygun ve uyuşmazlığın çözümü için elverişle görülerek hükme esas alınmıştır.
Toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, banka ile davalı —– Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, diğer davalının da söz konusu sözleşmede müteselsil kefil olarak —- tutarında kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyla kefalet imzasının bulunduğu, sözleşmede kefalet limiti ve tarihin el yazısı ile doldurulduğu, — belirlendiği ve kefalet türünün müteselsil kefalet olarak belirtildiği, davalılara atfen atılı imzalara haiz olduğu ve açıkça bir imzaya itiraz bulunmadığı anlaşılmıştır. Anılan sözleşmenin imza tarihinde müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunan davalı — diğer davalı — ile evli olduğu anlaşılmıştır. Diğer bir deyişle müteselsil kefilin eşi olan borçlunun borcuna kefil olduğu görülmektedir. Her ne kadar sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan Türk Borçlar Kanunu 584. maddesinde kefaletin geçerlilik unsurlarından biri olarak eşin rızasının alınması hususu düzenlenmiş ve dosya kapsamında yer alan belgelerde davalı — kefaletine ilişkin eşinin rızası alındığına dair bir bilgi ve belge yok ise de az yukarıda anılan yasanın aynı maddesinin devam eden fıkralarında eşin rızasına ilişkin bu kuralın istisnalarına da yer verilmiştir. Maddenin 3. fıkrası gereğince;–işletmenin sahibi veya– tarafından işletme veya — olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili— —verilecek — sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile — kooperatifleri ile—- kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz. Söz konusu madde, işletmeler için düzenlenmiş ise de; kanuni düzenlemenin amacının, işletmenin yetkilileri tarafından işletme için verilecek kefaletlerde, kefalete konu borçtan bu kişilerin de fayda sağlamış olmaları nedeniyle eş rızasının aranmadığına ilişkindir. Hal böyle olunca da kefalete rıza gösterecek eşin, borçlunun bizatihi kendisi olması halinde ayrıca eş rızasının aranmayacağının kabulü gerekir. Nitekim benzer bir uyuşmazlıkta —– sayılı kararında da ”..Temyiz incelemesine konu olayda da kefalete rıza gösterecek eşin, borçlunun bizatihi kendisi olması nedeniyle ve de kefil olunacak borçlu eşin, kendisine verilecek kefalete rıza göstermeyeceğinin kabulünün de hayatın olağan akışına aykırı olacağı düşüncesiyle, eşin, borçlu eşe kefil olmak istemesi halinde, kefaletin geçerli olması için eş rızasına lüzum olmadığının kabulü gerekir. Kaldı ki, eş rızasının aranmasına yönelik kanuni düzenlemenin temel maksadının, eşlerin birbirlerinin borçlandırıcı tasarruflarından haberdar olma ve borçlandırıcı işlemleri aile bütünlüğü içerisinde birlikte yapma olduğu nazara alındığında, somut olaydaki gibi borçlu eşin diğer eşin kefaletine rıza göstermesi şartının aranmasının — olacağı tabiidir. ” gerekçesi ile ayrıca eş rızası alınması gerekmediğini belirtmiştir. Yine —- Karar sayılı kararında da aynı hususlar belirtilmiş olmakla açıklanan yasal düzenlemeler ve emsal nitelikte — Adliye Mahkemesi kararları ışığında somut olayda kefaletin yasal düzenlemelere uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi tarafından yapılan tespit ve hesaplama neticesinde davalı borçlunun — ödenmek üzere 40.000,00-TL tutarında taksitli — ve bu taksitlerinden ilk— tarihli taksitten sonraki taksitlerin ödenmediği, —olduğu, bu tarihten hesap kat tarihine kadar akdi faiz oranı üzerinden (Taksitli Ticari Krediye fiilen uygulanmakta olan % 19,20 oranında akdi faiz) faiz yürütülmek suretiyle yapılan hesaplama neticesinde 39.617,50-TL asıl alacak hesap edildiği ancak takip talebinde davacı banka tarafından 39.589,95-TL asıl alacak talep edildiğinden taleple bağlılık ilkesi gereği anılan asıl alacak miktarı üzerinden hesap kat tarihinden temerrüt tarihine kadar temerrüt faizi oranı üzerinden — uygulanmakta olan % 19,20 oranında akdi faiz oranının iki katı oranındaki % 38,40) faiz yürütülmek suretiyle yapılan hesaplama neticesinde davacı bankanın takip tarihi itibariyle davalılardan — bulunduğu ancak davacı banka tarafından — alacak, — edildiğinden taleple bağlılık ilkesi göz önüne alınarak hüküm kurulmuştur. Açıklanan gerekçeler ile davanın kabulüne davalıların — yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin 39.589,95-TL asıl alacak,—- alacak ve yalnızca 39.589,95-TL asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 38,40 oranında işleyecek temerrüt faizi üzerinden devamına, hükmedilen asıl alacağın (39.589,95-TL ) taktiren % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davalıların — sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazın İPTALİ ile;
Takibin 39.589,95-TL asıl alacak, 906,82-TL işlemiş faiz, 45,34-TL— alacak ve yalnızca 39.589,95-TL asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 38,40 oranında işleyecek temerrüt faizi üzerinden devamına,
2-Hükmedilen asıl alacağın ( 39.589,95-TL ) taktiren % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 2.769,45-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 489,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.279,80-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 489,65-TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-6325 sayılı yasanın 18-A/13. Bendi uyarınca — zorunlu arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazine adına gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 107,8‬0-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.362,2‬0-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.