Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/460 E. 2021/1104 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/460 Esas
KARAR NO : 2021/1104

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2020
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı———– istediğini, bu konuda davalı şirket ile anlaştığını, ——-bedelli, borçlusunun dava dışı şirket olan lehtarı davalı şirket olan bono tanzim edildiğini, müvekkilinin ise bu bonoya ————– yaptığını, —– ödemede bulunacağını ve bono borcu nedeniyle sorumluluktan kurtulacağını, davalı firma yetkilisi ile müvekkili her hangi bir talepte bulunmayacağını kabul ve beyan ettiklerini, müvekkili borcuna karşılık— davalı firmaya —– ödemelerin —- düşürüldüğünü, davalı —– ödemeleri —— — müvekkili aleyhine icra takibine başlatıldığını, davalı firma ile görüşmeler neticesinde —- olduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu ödemelere karşı davalı firmaya borcu olmadığının tespitine, fazla yapılan ödemelerin istirdatına, haksız ve kötü niyetli olarak açılmış olan takip hakkında ihtiyati tedbir kararı verilerek takibin durdurulmasını, davalı firmanın %20’den aşağı olmayan tazminata mahkum edilmesini vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı taraftan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu davanın zamanaşımı süresi 1 yıl olduğundan davanın açılış tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolduğundan haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine gerektiğini, davacının müvekkili şirkete protokol gereği her hangi bir ödeme yapmadığını, davacı adına —–tebliğ edildiğini, borçtan haberdar olduğunu, borcunu ifa etmeyerek müvekkilinin alacağını kavuşmasına engel olan davacının kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, kira sözleşmesi kapsamında verildiği ileri sürülen senede kefil sıfatı ile atılan imzadan dolayı borçlu olunmadığının tespiti ve ödenen paranın istirdatı istemine ilişkindir.
Dava basit yargılama usulüne tabi olup — yöntemine uygun olarak ön inceleme duruşması yapılarak taraf iddia ve savunmaları kapsamında öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmiş ve akabinde tahkikat aşamasına geçilmiş, mahkememizce tahkikat aşamasında görev hususunda yeniden inceleme ve değerlendirme yapılmıştır.
Davacı taraf dava dilekçesinde; dava dış —— davalı — kiralamak için davalı ile sözleşme imzaladığını, bu doğrultuda dava dışı şirket tarafından davalı —- senedin verildiğini , davacının ise senede —- ödemelerin gerek dava dışı şirket gerekse davacı tarafından yapıldığını yine taraflar arasında protokol imzalandığını ve davacının bir borcunun kalmadığının kabul edildiğini ancak davalının senet bedelini icra takibine koyduğunu iddia ederek icra takibinden dolayı menfi tespit ve fazladan ödeme yaptığı bedel olduğunu iddiasıyla istirdat talebinde bulunmuş; davalı taraf ise cevap dilekçesinde dava dışı—– için davalı ile sözleşme imzaladığını, bu doğrultuda dava dışı şirket tarafından davalı—– senedin verildiğini , davacının ise senede —- verdiğini, ancak ödeme yapılmadığını , fazladan ödenen bir bedelin de olmadığını savunmuştur. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları göz önüne alındığında menfi tespit istemine konu dava dışı —— davacının de — veren olduğu senedin araç kiralama sözleşmesi kapsamında düzenlendiği her iki tarafın da kabulündedir.
Bilindiği —– yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık —- davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 Sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Hakkında Kanundan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri sulh hukuk mahkemesi olarak gösterilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta da menfi tespite konu senedin her iki tarafın da kabulünde olduğu üzere kira sözleşmesi kapsamında verilmesi sebebi ile uyuşmazlığı çözmeye görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemeleridir. Nitekim ——- “Davacı vekili dava dilekçesinde kira bedelleri karşılığı verilen senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ederek davayı da dilekçesinde kiraya veren olarak bildirdiği davalıya yöneltmiş olup, bu durumda kira sözleşmesinden dolayı verilen senet nedeni ile 6100 Sayılı HMK’nun yürürlüğe—- sonra açılan eldeki davada görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir.” denilmiştir. Yine somut uyuşmazlıkla benzer bir uyuşmazlıkta ——– kararında ”… Dava, kira sözleşmesi kapsamında verildiği ileri sürülen — imzadan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili tarafından— başvurulmuştur.———.Olayımıza gelince; Davacı davaya konu senedin kira ilişkisi sebebi ile teminat olarak verildiğini iddia etmektedir. Davalı da söz konusu ——- dönemi için düzenlenen kira sözleşmesi sebebi ile düzenlendiğini kabul ve beyan etmektedir. …Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. Kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlık hakkında ilk derece mahkemesince dava dilekçesinin görev yönünden reddi ve görevsizlik kararı ile dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine göndermesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denilerek —- Mahkemesinin vermiş olduğu kararın görev yönünden kaldırıldığı görülmüştür.
Açıklanan gerekçeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4/I-a maddesi gereği uyuşmazlığın temelinin kira ilişkisinden kaynaklı olması, kira ilişkisinden doğan somut uyuşmazlıkta Sulh Hukuk Mahkemelerin görevli olması, görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerektiği ve bu hususta usuli kazanılmış hak da olamayacağı gözetilerek ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlük tarihinden sonra açılan davada ——- mahkememiz olmayıp—- Hukuk Mahkemeleri olması gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114 (1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115 (2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli —– SULH HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.