Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/446 E. 2021/390 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/446 Esas
KARAR NO : 2021/390

DAVA : İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2020
KARAR TARİHİ : 06/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket, davalının maliki olduğu ——— İstanbul adresinde bulunan taşınmazın satışı ile ilgili olarak———– yerine getirdiğini, söz konusu—– müvekkilinin çabaları ve dahili sonucunda satıldığını, dava konusu —– taşınmaz——— ile satıldığını ve müvekkiline hizmet bedelinin ödenmediğini, —— tarihinde Kadıköy —-. Noterliğinin —— yevmiye numarasıyla davalıya gönderildiğini ancak ihtara rağmen iade edilmediğini, bu nedenle İstanbul Anadolu ——— İcra Müdürlüğünün ——— esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı tarafından takibe haksız itiraz edildiğini, davalının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itirazlarının iptaline takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; itirazın iptali davası olarak açılan davada ticaret mahkemelerinin görevli olmadığını, taraflar arasında ticari iş bulunmadığını, yazılı olarak her hangi bir sözleşme bulunmadığını, davacı tarafça haksız ve dayanaksız düzenlenen faturaya yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini, davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında——- ilişkin ticari ilişki olduğu iddiasıyla, taşınmazın satışına ilişkin hizmet bedelinin tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Yargıtay —–. Hukuk Dairesinin —— tarih ——- karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere;
Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Kanun’ un 2. maddesinde; “bu kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” denilmekte, aynı Kanun’ un 3. maddesinde “—————————sözleşmeler de dahil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve işlemi ifade eder” şeklinde yeniden tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 3/1. maddesinin (l) bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukukî işlemin Kanun kapsamına (m.2) alınmış olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre —–sözleşmeler denilmek suretiyle—– tüketici mahkemesinin görev alanına girmiştir.
6502 sayılı Kanuna göre, davacı ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden—- davalının ise mahkememizce yazılan müzekkere cevaplarına istinaden tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Davanın niteliği itibariyle de mutlak ticari dava olmayıp, davalının da tacir olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlık nispi ticari dava kapsamında da kalmamaktadır. Dolasıyla uyuşmazlıkta ticaret mahkemeleri görevli değildir. Davalı vekili her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu yönünde itirazda bulunmuş ise de dosya kapsamında davalının ticari veya mesleki amaçla hareket ettiğine ilişkin —– olmadığı gibi taraflarca da bu yönde bir iddia sürülmemiş, satışa konu taşınmazın da —–olduğu görülmüştür. Açıklanan gerekçeler ile davalının dosya kapsamı toplanan deliller ve taraf iddia ve savunmaları göz önüne alındığında davalının tüketici sıfatına haiz olduğu anlaşılmakla, taraflar arasındaki ilişkinin tüketici işlemi kapsamında kaldığı anlaşılmıştır. (İstanbul bölge Adliye Mahkemesi — Hukuk Dairesi ———Karar ) 6502 Sayılı Kanunun; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamaların tüketici mahkemelerinde çözümünü öngören 73. maddesi hükmü ile “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun göreve ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini” düzenleyen 83/2. maddesinin açık hükmü nedeniyle somut uyuşmazlığa bakma görevi Tüketici Mahkemelerinin görev alanına girdiğinden ve mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZL nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli ————- Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne Gönderilmesine,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.