Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/432 E. 2020/511 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/421 Esas
KARAR NO: 2020/513
DAVA : Sözleşmenin iptali, menfi tespit (kira sözleşmesi kapsamında) ve istirdat
DAVA TARİHİ : 24/04/2018
BİRLEŞEN ———- SAYILI DAVA DOSYASINDA;
DAVA TARİHİ : 29/03/2019
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı arasında ——- plakalı —— model —– marka aracın kiralanması hususunda ——— tarihleri arasında geçerli olmak üzere —— imzalandığını, sözleşmenin————-olduğunu, Davacılardan ——- sözleşmeye hem de senetlere kefil olarak alındığını, Sözleşme uyarınca kiralama bedeli ——— olarak gösterilmişse de kalan bedelin aracın devri, sigortaları vb. olduğunu söyleyerek farklı bedellerde —– adet senet imzalatıldığını, Sözleşmenin asıl amacını ve ödeme planını gösteren belge uyarınca her ayın —- ödenmek üzere —- adet senet düzenlendiğini, Aracın toplam bedeli ——-olduğunu, Ayrıca bu belgede sözleşmenin asıl amacını gösterir şekilde ———– motor no ve ———- şasi nolu araçla ilgili olarak taksitli borçların, vadelerinde tam ve eksiksiz olarak ödenmesi ve borç bitimine kadar araç ile ilgili tüm vergi, ceza, bakım ve sigorta giderlerinin ödenmiş olması koşuluyla, sözleşme sonunda söz konusu aracı bila bedel ——— devredeceğimizi taahhüt ederiz.” ifadesinin yer aldığını, taraflarca imzalandığını, kiralama sonunda mülkiyet devrinin yapıldığı sözleşme türü kanunlarla düzenlenmiş ——— oluşturmakta olduğunu, ——– ise sadece Kanunla izin verilmiş———– ait olduğunu, davacı gibi pekçok bilgisiz tüketiciyi kandırarak dolandıran davalı şirket, bu yolla haksız kazanç elde ettiğini, davacı müvekkil ——- uyarınca davalı şirkete teminat — olarak —- ödemiş olduğunu, — senetten —tanesini ödemiş son — senet ise ödenmediğini, ödenen bu bedellerin iadesini talep ettiklerini, senetlerin ve teminat olarak ödenen ——– toplamı olan ödenen —- bedelin iadesini ve senetlerin iptalini, ödenmeyen ——– adet senedin öncelikle ödemelerinin durdurulmasını ve cirolarının engellenmesine ilişkin ihtiyati tedbire, açılmış veya açılacak icra takiplerinin durdurulmasını, haklı davalarının kabulü ile senetlerin iptalini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa bırakılması talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı ———– vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından her ne kadar ısrarla senedin tüketici senedi olduğundan bahisle; nama yazılı olarak düzenlenmesi gerektiği aksi ihtimalde düzenleme şekli açısından iptalinin gerekeceği iddia edilmiş ise de işbu husus iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceğini, Dosya Kapsamında takip alacaklısının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilemediği gibi senet metninde de tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğine dair bir ibare bulunmadığının anlaşıldığını, muteriz borçlular tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmediği gibi borcun ödendiği de ispat edilemediğini, bu durumda mahkemece 6762 sayılı TTK’nın 599. Maddesi gereği borçluların “senedin tüketici senedi olarak verilmesi sebebiyle 4077 sayılı kanunun 6/A maddesi gereğince nama yazılı düzenlenmesi gerektiği iddiasını” takip alacaklısına karşı iteri süremeyeceği gibi, keşidecinin bu durumu sonradan iyiniyetli hamile karşı da ileri sürmesi mümkün olmadığını, borçlu, lehdara karşı ileri sürebileceği defileri TTK 659 gereği senedi ciro yoluyla iktisap eden müvekkile karşı ileri süremeyeceğini, Davacı taraf davaya konu senedin teminat senedi niteliğinde olduğunu ve sözleşmeye bağlı bir alacak olduğundan yargılamayı gerektirdiğini ileri sürmüşse de; taraflar arasında kambiyo ilişkisi ile ilgili özel anlaşmalardan kaynaklanan defiler kural olarak sadece bu özel anlaşmanın tarafları arasında ileri sürülebileceğini, taraflarına senet devralınırken böyle bir anlaşmanın varlığı bilinmemekte olup, bilinmesinin müvekkil şirketten de beklenmesi ticari hayatın gereklerine ——— amacına ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceğini, öncelikle davanın görev yönünden reddini, mahkeme aksi görüşte olması ihtimalinde müvekkil takibe ve iptal talebine konu senetlerin iyiniyetli hamili konumunda olduğundan , kendisine karşı senetlerin tüketici senedi olduğundan bahisle nama yazılı olması gerektiği yönünde ya da ödendiğine yahut geçersizliğine ilişkin itirazlarda bulunulamayacağından açılan davanın reddine karar verilmesini, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, taraflar arasında yapılan ———- ve sözleşmeye bağlı olarak verilen senetlerin iptali ile ödenen bedelin iadesi talebine ilişkindir.
Davanın safahatı incelendiğinde, dava dilekçesinin Tüketici Mahkemesine hitaben sunulduğu ve Tüketici Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi sonrasında dosyanın Mahkememize tevzi edildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, taraflar arasında —— tarihli kira sözleşmesinin imzalandığı ve bu sözleşme uyarınca davacı tarafından davalıya bir kısım senetlerin tanzim edilerek verildiği, davacı taraf her ne kadar sözkonusu sözleşmenin ——- olduğu iddiasında ise de sicil kayıtlarında davalı kiralayanın —— yapma sıfatına sahip bir şirket de olmadığı, uyuşmazlığın —— kapsamında çözülmesi gerektiği, 6100 sayılı HMK’nın 4/I-a maddesinde ise kiralanan taşınmazların, —– tarihli ve ——- sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilâmsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara, konuları ve değerlerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemelerinde bakılacağının hükme bağlandığı, ———- —- ekinde imzalanan senede dayalı borçlu olunmadığı iddiasına ilişkin davalarda yargılamanın temel ilişkiye göre yapılacağı şeklinde kararlar verildiği ———–somut olayda temel ilişkinin ——- olduğu ve — —– kaynaklanan davalarda görevli Mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu dolayısı ile dava konusu uyuşmazlıkta HMK’nın 4. Maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşıldığından asıl ve birleşen davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine karar vermek gerekmiş ve hüküm aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl ve birleşen davaların TTK 4,5/3., HMK.4,114/1-c ve HMK 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli ———-Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
İlişkin olarak tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/09/2020