Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/409 E. 2021/890 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/409 Esas
KARAR NO: 2021/890
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ: 14.09.2020
KARAR TARİHİ: 12.10.2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça davacı ve diğer bir kısım kişiler hakkında; —– sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığı, söz konusu icra takibinin incelenmesinde, takibe konu alacağın bonodan kaynaklandığının, takip konusu edilen bu bonoda; davacının bono üzerinde yer alan ve de davacıya atfen atılan imzanın davacının eli ürünü olmadığının, bu itibarla davalı tarafça; haksız ve hukuka aykırı olarak davacı hakkında icra takibine geçilmesi nedeniyle menfi tespit davasının açıldığı, bonodan kaynaklı davacı tarafından —- şikâyette bulunulduğu, —- dosyası ile tahkikatın sürdüğü, anılan soruşturma dosyası içeriğinden de takip konusu bonodaki imzanın davacıya ait olmadığının, diğer yandan davalı tarafın, iş bu icra takibini kötüniyetli açmış olmasının yanı sıra, —– anılan soruşturma dosyasına rağmen; davacının maaşından kısmi tahsilatlar yapmaya devam ettiği, takip konusu icra dosyasında başkaca haciz işlemleri de talep edilerek, davacının zarar görmesine neden oldukları, davalı tarafın kötü niyetli hareket ettiği, tazminattan sorumlu tutulması gerektiği, açıklanan nedenlerle; —— dosyasının ihtiyati tedbir kararı verilerek teminatsız takibin durdurulmasına ve / veya icra veznesine ödenecek paranın alacaklıya verilmemesini, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davacı aleyhine başlatılan icra takibinin iptalini, davalı tarafça icra dosyasında tahsil edilen tüm bedellerin tahsil olunduğu tarihlerden itibaren hesaplanacak reeskont avans faiziyle davacıya istirdadına, iş bu bononun tahsil edilmesi halinde ise; tahsil olunan tüm bu bedellerinde, tahsil olunduğu tarihlerden itibaren hesaplanacak reeskont avans faiziyle davacıya istirdadını, davacı aleyhine kötü niyetli olarak icra takibine başlanılması sebebiyle de davalı tarafa %20 kötü niyet tazminatının hükmedilmesine ve bu tazminata dava tarihinden itibaren reeskont avans faizinin uygulanmasını, tüm yargılama giderlerinin ve de vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Arabuluculuk dava şartı gerçekleşmemiş olup davanın usulden reddi gerektiği, dava dilekçesindeki iddiaların gerçeğe aykırı olduğu, dava dilekçesinde —- dosyasından bahsedilmiş ise de —- herhangi bir imza incelemesi de yapılmadığı, davalı —- devretmek üzere davacının eşi olan —– anlaştıklarını, davacı, davalının hisse devri konusunda anlaşma sağladığı —- eşi olduğu, bu hisse alımı karşılığında davacının eşi olan — vermeyi teklif ettikleri, taraflar arasında sağlanan anlaşmaya istinaden —tarihinde —- imzalamak ve anlaşma sağlanan bedelin tahsili için borçluların eşleri olan davacı—- imzalayacağı senetleri almak üzere bir araya gelindiği, —maddesinde görüleceği üzere davacı — — müteselsil kefil sıfatıyla taraf olduğu,—— gerçekleştirilen bu toplantıya davacı —katılmadığı,— —işten izin alamadığı için gelemediğini söyleyerek bonoları ve sözleşmeyi eşine imzalatıp getirmek üzere aldığı, davacı — imzalattığı bonoları ve sözleşmeyi —– davalıya teslim ettiği, dava konusu ve——nezdinde kullanmış olduğu ve ipotekle teminat altına alınmış olan ve davacı tarafından sözleşme ile üstlenilen —-borcunun ödenmesi için davacı tarafından imzalanan ve —- tarafından teslim edilen bono olduğu, işbu bononun vadesinde ödenmemiş olduğu gibi —- borç da davacı tarafından ödenmediği, —- borcun tamamının davalı tarafından ödendiği, hisse devirlerinin bonoların tahsil edilmesinden sonra gerçekleştirileceğinin taraflarca kabul edildiği, buna rağmen hisseleri devralan — yönetmeye başladığı, bonoların vadesi geldiğinde —- sıkışıklığı içinde olduklarını söyleyerek yeni bonolar vermek istediklerini, taraflar arasında yeniden anlaşma sağlandığı, —eşlerine de kefil sıfatıyla imzalattıkları,—- adresindeki evinde davalıya teslim ettiklerini, —-aşkın süre zarfında davacı tarafça icra dosyası aleyhine dava ya da başkaca herhangi bir işlem yapılmadığı, icra dosyasından davacıya ve diğer borçlulara bono sureti ile birlikte ödeme emri tebliğ edildiği, davacı —-almak olduğu maaşı üzerine haciz konulmuş olduğu,— yılı aşkın süre zarfında hiçbir itiraz yapılmadığı, bu durumun davacının huzurdaki davayla kötü niyetli davrandığını ve haksız kazanç sağlamaya yönelik girişimlerde bulunduğunu gösterdiğini, davalının davacı ve diğerleri hakkında şikayetçi olduğu —– soruşturma dosyası yanında diğer her türlü maddi-manevi tazminat davası ve şikayet haklarını saklı tuttuklarını, açıklanan nedenlerle; davanın usulden reddini, aksi kanaat halinde esastan reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, bonodan kaynaklı icra takibinde davacının bonoda bulunan imzanın kendisine ait olmadığının iddiasıyla davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin açılan menfi tespit davasıdır.
HMK. 138. maddesinde; “Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir.” hükmü yer almakla;—– gereğince ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olması ve —– “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmakszın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmü getirilmiştir.
—– maddesine göre, ”Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü yer almaktadır.
—– maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Tüm dosya kapsamına göre, dava dilekçesinde —- dosyasına konu borçtan sorumlu olunmadığının tespiti ile birlikte icra dosyası borcuna istinaden davalıya haricen ödenen bedelin iadesinin talep edildiği, celp edilen icra dosyası içeriğinde dosya borcunun bir kısmının haricen tahsil edildiği dolayısı ile davanın — istirdat davası olduğu, anılan madde hükmüne göre açılan davanın genel hükümlere göre görülmesi gerektiği, tarafların tacir oldukları ve huzurdaki davanın da bu kapsamda arabuluculuğa tabi olduğu, —- tarihli duruşmada da davacı vekiline arabuluculuk tutanağını sunması için verilen kesin süre içerisinde tutanak aslının sunulmadığı anlaşıldığından HMK. 114 (2) ve 115. maddeleri gereğince davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK 114/2 ve 115. Maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE;
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.441,33-TL harcın mahsubu ile artan 2.382,03-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
12/10/2021