Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/397 E. 2022/143 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/397 Esas
KARAR NO : 2022/143

ASIL DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 24/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23.03.2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan), İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin ——– olduğunu, Müvekkili şirket aleyhinde —–Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, iş bu takip dosyasından da haricen haberdar olunduğunu, davalı tarafın icra takip dosyasında
açıklama olarak alacaklı olduğu —-borçlu ——– ödendiğini
gösterir ———- yazarak icra
takibine giriştiğini, müvekkili şirketin davalı yana hiçbir borcu
bulunmamakta olup aksine davalı yanın müvekkili şirkete borçlu olduğunu, bu hususta da davalı yan aleyhine————- dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve davalı yan bu takibe haksız ve kötü niyetli itiraz edip takibi durdurduğunu, davalı yanın aleyhine ayrı bir itirazın iptali davası da açılacağını, müvekkili şirketin davalı——-kaynaklı alacaklı olduğunu, ayrıca —- görüleceği üzere davalı yanın müvekkili şirkete bu
faturalardan kaynaklı —yaptığını ancak halen fatura bedellerinin tamamı ödenmediğini, iş bu takip dosyasında da davalı—- sanki müvekkili şirkete borç vermiş gibi ilamsız icra takibi yaptığını, aslında davalı yanın ——–
müvekkili şirkete — yapmış olduğunu, talebinde haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla müvekkili aleyhinde başlatılan —- sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, davalı
taraf icra takibine devam edecek olduğundan telafisi imkansız zararların meydana gelmemesi adına öncelikle teminatsız mahkeme aksi kanaatte ise uygun görülecek teminat mukabilinde icra takibinin tedbiren durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı tarafın takibinde açıkça haksız ve kötü niyetli olduğundan % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama gideri ile ——- davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin ———ettiğini, müvekkil şirket, davalı borçluya kendi işi ile alakalı bir takım — satışını yaptığını, müvekkil şirket tarafından — bedelli faturalar kesilip davalıya teslim edildiğini ve fatura konusu mallarda davalıya teslim edilmiş olmasına rağmen, bu işler ve teslim edilen mallar için yapılan bedeller davalı borçlu tarafından ödenmediğini, davalı borçlu belirttikleri bu hususlar nedeniyle cari hesapta kayıtlı bulunan alacaklarının — dosyası ile açtıkları icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, davalının itirazları haksız ve yersiz olup aşağıda belirttikleri nedenlerle itirazlarının iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve davalı-borçlu fatura bedellerinden kaynaklı cari hesapta kayıtlı borçlarını ödemediğini, davalı, zamanında ödemediği bu bedeller nedeniyle hakkında açılan icra takibine kötü niyetli olarak itiraz edip takibi durdurduğunu, bu nedenle davalı borçlunun % 20’dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddia ve
talepleri haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve gerçeği yansıtmayan iddialar olduğunu, bu sebeple usul ve yasaya uygun olmayan davanın reddi gerektiğini, davacı
dava dilekçesin de özetle icra takibine konu dekontun davacı firma tarafından kesilen ve ek
olarak sunmuş olduğu ——-numaralı faturaların karşılığın da ödenmiş meblağ olduğunu belirtmiş ise iş bu durumun gerçeği yansıtmamakta—— davacının belirtmiş olduğu— yapılmış olan itiraz da incelendiğinde dava dilekçesinin ekinde sunulmuş —- malların taraflarına teslim edilmediği yönünde olduğunu, her ne kadar davacı faturaların her iki tarafın ticari defterlerine işlenmesini
karine olarak kabul etmiş ise de sevk irsaliyeli fatura incelendiğinde faturada beyan edilen malların teslim edilmediğini gösterir herhangi bir belge sunmadığını, müvekkili firmanın daha önceden—– bulunan davacı firmanın malzemeleri teslim etmeden ——– kaynaklı olarak teslim alıp ticari defterine de işlediğini, daha sonra davacı firma yetkilileri müvekkil şirketi —– bulunan malların hazırlığının bittiğini yola çıkacağını önden —- yatırmaları gerektiğini beyan etmiş müvekkili — bunun üzerine—- tarihinde avans olarak —- gönderdiğini, bir başka anlatımla gönderilen para davacı vekilinin belirtmiş olduğu gibi fatura ödemesi olmayıp daha önceden siparişi verilen ve malzemelerin teslim edileceğine dair beyanın üzerine —- olarak gönderilmiş olan meblağ olduğunu, müvekkili firma hakkında başlatılan haksız ve kötü niyetli olarak—–dosyasına karşı itirazımızla duran takibe karşı davacı— dosyasıyla itirazın iptali davası açılıp davanın derdest olduğunu, davacı ödemelerin ticari deftere işlenilen faturalara ilişkin olduğunu beyan etmiş ve bu karineye dayanmış ise de öncelikle zaten bizim iddiamız faturaların ticari defterlere işlenmediği yönünde değil faturalar da geçen ticari malların tarafına teslim edilmediğine yönelik olduğunu, teslime yönelik herhangi bir belge dosyaya sunulmadığını, işbu huzurda görülen dava ile ilgili olmasa bile —–gerçekleşen —- diye tabir edilen her iki tarafın vergi yükümlülüklerinden kaçmak
için bir birlerine kesmiş oldukları faturalar olabileceği akabinde hayali olarak kesilen faturalarda mal tesliminin olmadığı hayatın gerçeği bir durum olduğunu, — faturalarda mallar hiç bir şekilde teslim edilmediğinden faturaya kesen kişinin sadece—faturayı işlemiş olduğu faturayı kesen bir kişiye borçlu olduğu manasına gelmemekte olduğunu, dava konusu olayda ise sadece fatura kesilmiş akabinde mallar teslim edilmediğini, müvekkilinin de faturaya konu malların teslimine inanarak avans olarak ödeme gerçekleştirdiğini, faturadaki mallar teslim edilmediğinden avans olarak göndermiş olduğu meblağın iadesi için —- dosyasına konu edildiğini beyanla, davacının davasının — usulden reddine sayın mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine, yargılama
giderleri ile ücret-i vekaletin davalı/borçlu tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu — irsaliyeli faturanın altında müvekkil şirket yetkilisinin teslim aldığına——– bulunması —– numaralı faturada malzemelerin teslim edildiğine dair herhangi bir belgenin bulunmamasından dolayı ve sadece faturanın ticari deftere işlenmesinin malzemelerin teslimine delil oluşturmadığından akabinde alacağın fatura ile delil malzemelerin teslimi ile kabulü gerekeceğinden iş bu davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, asıl dava yönünden; —— sayılı dosyası ile açılan takibe davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olup, birleşen dava yönünden; faturaya dayalı alacak sebebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Asıl dava yönünden davacı, müvekkili şirket aleyhine başlatılan — sayılı dosyası ile açılan takibe davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile karar verilmesini talebine ilişkindir.
Birleşen dava yönünden davacı, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıya faturanın gönderildiğini, davalının faturayı ödemediğini, fatura alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiği, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dosya yönünden davalı, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—- edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, birleşen —— Karar sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış,—celp edilmiş,—- kayıtları celp edilmiş, —— örneği celp edilmiş, davalının — incelenmesi amacıyla—– tarihli rapor alınmış, davacının ticari kayıtlarının incelenmesi amacıyla dosya mahkememizce bilirkişiye tevdi edilmiş, — raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
09/04/2021 tarihli talimat bilirkişi raporunda özetle, “…Dava dosyası ekinde bulunan ——— üzerinden ilamsız takip başlattığı, Dava ve İcra dosyasına sunulan dekont ve—- hesabından—— gönderildiği açıklamada ——-bildirdiği,—— Dava dosyasına sunulan——– faturaların incelenmesinde —— kısmına atıldığı bu durumun ——- faturanın teslim alan kısmında isim ve imza—— — teslim alan kısmında isim ve imza bulunmadığı, Davalı——- defterlerinin süresi içinde açılış tasdikinin yapıldığı, kapanış tasdikinin notere görüldü ibaresi ile yaptırıldığı, ticari defterlerin bir birini teyit ettiği, TTK ve VUK hükümlerine —- defterlerinden nihai anlamda yapılan incelemede Dava konusu faturaların —– hesabı—- numaralı—– ile başladığı, bankadan—- hesapta kayıtlı olduğu,—– olarak kayıtlı olduğu tespit ve kanaati ile takdiri ve tayini —…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.— tarihli bilirkişi raporunda özetle, “…Davacı ve davalı —-yıllarına ilişkin ticari defterlerin; açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbiri doğruladığı, davacı ve davalı şirketin defterlerinin Kayıt nizamı bakımından uygun olduğu davacı ve davalı şirket lehine veya aleyhine
delil kabiliyetleri Sayın Mahkemeniz takdirinde olduğu, Tarafların tacir olduğu ve taraflar arasında ticari ilişkinin olduğu,
Asıl davada, davacının davalıya kaydi olarak borçlu olmadığı, davalının davacıya göndermiş olduğu 19.000.-TL ödemenin avans niteliğinde olmadığı bir borcun ödenmesi niteliğinde olduğu, Birleşen davada; takip tarihi itibari ile davacı şirketin davalı şirketten kaydi 47.677,08.-TL alacaklı olduğu, iş bu alacağın başlatılan takip ile aynı olduğu, Davacı şirketin takip tarihinden önce davalı şirketi temerrüde düşürdüğüne ilişkin dava dosyası ve icra dosyasında herhangi bir bilgi ve belge olmadığı iş bu sebeple takip öncesi işlemiş faiz olmayacağı ancak nihai kararın Sayın Mahkemede olduğu, icra inkâr tazminatı taleplerine ilişkin takdirin ise ——- bulunduğu…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Asıl dava—- İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı — senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer.—-
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. ———- sayılı ilamı)
Asıl davada davacı, dava konusu 19.000,00 TL yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Taraflar ticari ilişki bulunduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu—- ilişki kapsamında avans olarak gönderilip gönderilmediği noktasındadır. Hemen belirtmek gerekir ki, havale bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen tarafın ispat etmesi gerekir.—
Somut olayda, davalı tarafından———olarak gönderildiği iddia edildiğinden, anılan karine gereğince ödemenin ticari ilişki kapsamında — olarak yapıldığının davalı tarafından ispat edilmesi gerekmekte olup, ispat yükü davalı taraftadır. Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede menfi tespite konu— ödemenin birleşen dava da ileri sürülen fatura için yapılan kısmi ödeme olduğu— gönderildiğine ilişkin dosya kapsmında ve taraf ticari defterlerinde herhangi bir delilin bulunmadığı, asıl ve birleşen dosya davalısı tarafından dava konusu —– olduğuna ilişkin inandırıcı ve yeterli bir delilin dosyaya sunulmadığı anlaşılmakla asıl dava yönünden davanın kabulüne, asıl ve birleşen dosya davacı .—- ve birleşen dosya davalı ——– verilmiştir.
Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır.— kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından davalının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığı, davalının kötüniyetli olduğuna ilişkin davacı tarafından sunulmuş inandırıcı ve yeterli delil olmadığı, İİK 72. maddesinde belirtilen şartlar oluşmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden;
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik—— hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat—- sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura — açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Taraflar ticari ilişki bulunduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu faturalar yönünden davacının bakiye fatura alacağı talebinin yerinde olup olmadığı noktasındadır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları — formları üzerinde yapılan bilirkişi incelmesi sonucunda, davacı tarafça talep edilen fatura alacağının davacı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.– üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, dosyaya konu alacağın davacı ve davalı tarafından — bildirildiği anlaşılmaktadır. — davalı, davacı tarafça talep edilen fatura alacağına ilişkin malları/hizmeti kabul edip— bildirdiği anlaşılmaktadır. O halde davalı, beyanname vermekle ve dava konusu faturaları kendi ticari defter ve kayıtlarına işlemekle dosyaya konu hizmet/malları teslim aldığının ve teslim aldığı malların/hizmetin de bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekir———-
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının, davalı ile arasındaki ticari ilişkiyi ve alacağını yöntemince ispat ettiği, davalı tarafça dosyaya konu borcun sona erdiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve delilin sunulmadığı, davalı tarafından dava konusu faturalar yönünden 19.000,00-TL’lik kısmi ödeme yapıldığı, davalı temerrüde düşürülmediğinden davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, davalının —–esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, 47.677,08-TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır—– alacağın cari hesap ilişkisi/faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı——davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Asıl Dava Yönünden;
DAVANIN KABULÜNE,
1-Asıl ve birleşen dosya davacı …nin asıl ve birleşen dosya davalı ..——- Esas sayılı takip dosyasından dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Asıl ve birleşen dosya davacı … tarafından talep edilen şartları oluşmayan tazminat talebinin REDDİNE,
Asıl Davada Yargılama Gideri Ve Vekalet Ücreti Yönünden;
3-Alınması gereken 1.624,96-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 406,24-TL’den mahsubu ile bakiye 1.218,72-TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 406,24-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı, 148,00-TL tebligat gideri, 1.650,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.860,20-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden——– yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli —esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Birleşen dava yönünden;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının———- esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, 47.677,08-TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Birleşen Davada Yargılama Gideri Ve Vekalet Ücreti Yönünden;
2-Alınması gereken 3.256,82-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 764,96-TL’den mahsubu ile bakiye 2.491,86-TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 764,96-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı, 72,00-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 134,20-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 101,02-TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Birleşen dava yönünden TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve — arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 993,63-TL’sinin davalıdan, ——- davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —–. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen— vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli — 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı