Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/396 E. 2021/884 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/396 Esas
KARAR NO: 2021/884
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 09/09/2020
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde ve cevaba cevap adı altında sunmuş olduğu beyan dilekçesinde özetle;—— tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle müvekkilinin yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza nedeniyle müvekkilinin ağır derecede malul olduğunu, kaza tutanakları dikkate alındığında müvekkilinin kusursuz, karşı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin meslekten kazanma gücü, çalışma gücü ve azalma ve geçici iş göremezlik süresinin —— tarihli rapor ile öğrenildiğini, dolayısıyla zamanaşımı süresinin de — tarihinden itibaren başlayacağı, davalının zamanaşımının dolduğuna dair itirazlarının yerinde olmadığını,—– dosyasının kesin hüküm teşkil etmediğini, tarafların aynı olması kararın kesin hüküm teşkil ettiği anlamına gelmediğini, dava dilekçesi eki olarak sunulan delillerde —maluliyet raporu yer aldığı, —–yapılan başvuruda zararın belirlendiği bu raporun mevcut olmadığı, müvekkilin maluliyetinin arttığını ve artan maluliyete ilişkin açılan dava —- yapılan başvurudan tamamen farklı olduğunu, açılan davanın kabulü ile şimdilik —–maddi tazminat ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —- tarihinde meydana gelen kazada davacı tarafın tedavi gideri, kazanç kaybı sürekli iş göremezlik talebinin olduğunu, ——— uyarınca; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar”. yönünde düzenleme bulunduğunu, —-uyarınca kazada yaralanma olması durumunda da — zamanaşımı süresi uygulanacağını, huzurdaki davaya konu kaza yaralamalı kaza olması sebebiyle — senelik zamanaşımı süresine tabi olduğu ve talebin zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacı tarafından davalı aleyhine başvurulan —— dosyası kapsamında da aynı kazaya ilişkin huzurdaki davaların talep kalemlerinden biri olan sürekli sakatlık talebi ileri sürüldüğü ve anılan dosyada da zamanaşımı nedeniyle reddedildiği ve kararın kesin olduğu dolasıyla huzurdaki dava ile konusu ve tarafları aynı olan başka bir dosyada verilen kesin hüküm söz konusu olduğunu, öncelikle kesin hüküm ve zaman aşımı yönünden davanın reddine aksi halde davacının talebinin poliçeler bakımından teminat dışı olması sebebiyle davacının talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsilini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile haksız fiilden doğan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı —- tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde ağır şekilde yaralandığını belirterek kazaya karışan ——– plaka sayılı aracın —— düzenleyen davalı sigorta şirketinden sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri adı altında maddi tazminatının tahsili istemiyle dava açmıştır.
Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesiyle, zaman aşımı itirazında bulunmuş, dava konusu trafik kazasının — tarihinde meydana geldiğini belirterek—yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu,—- göre ceza zaman aşımının — yıl olup, bu sürenin de geçtiğini belirterek davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ve sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden de ayrıca talebin daha önce —- davacı tarafça başvuru yapılarak ileri sürüldüğü talebin komisyon tarafından kesin olarak red edildiği ve kesin hüküm itirazlarının olduğunu beyan etmiştir.
Davacı taraf ise uyap üzerinden — tarihinde sunmuş olduğu cevaba cevap adı altındaki beyan dilekçesinde davacının zararını —tarihli rapor ile öğrendiğini, zaman aşımının dolmadığını; yine zararın — tarihli rapor ile öğrenilmesi sebebi ile maluliyetin artmış olduğunu ve —– rapordan önce başvuru yapıldığından kesin hükümden söz edilemeyeceğini beyan etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmiş. ——– uyarınca zaman aşımı ve hak düşürücü süre itiraz ve def’i ile kesin hüküm yönünden de dosya incelenmiştir.
Mahkememizce öncelikle dava şartı olan kesin hüküm itirazı yönünden inceleme yapılmıştır. —— kesin hüküm “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.” şeklinde belirtilmiştir. Buna göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Mahkememiz dosyasına celp edilen—– dosyasında davacı ve davalının aynı kişiler olduğu, davaya konu kaza sebebiyle davacı tarafından sürekli maluliyet tazminatı talep edildiği,——– tarafından başvurunun zaman aşımı sebebi ile reddine yönelik kesin olarak karar verildiği anlaşılmış, mahkememize konu davada ise davacı tarafından gelişen durum nedeniyle artan maluliyete dair sürekli iş göremezlik tazminatı ile birlikte geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı ücreti de talep edildiği görüldüğünden ve sürekli iş göremezlik yönünden dava sebebinin —— farklı olması nedeniyle sigorta tahkim kararının iş bu dava yönünden kesin hüküm oluşturduğundan söz edilemeyeceğinden davalı vekilinin kesin hüküm yönündeki itirazları yerinde görülmemiştir.
Zamanaşımı yönünden yapılan incelemede ise;——kararında da belirtildiği üzere, Tazminat ilişkisinden doğan talepler de hukuki nitelikleri itibariyle bir alacak hakkı olmakla birlikte, kanun koyucu bunları tabi oldukları zamanaşımı süresi yönünden, alacak haklarına ilişkin zamanaşımı süresini düzenleyen—- ve devamı hükümlerinden ayırmıştır.
—- “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek —– olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
Görüleceği üzere, kanunda düzenlenen bu üç çeşit zamanaşımı süresi, sübjektif/nispi nitelikteki iki yıllık “kısa zamanaşımı süresi”, objektif /mutlak nitelikteki on yıllık “uzun zamanaşımı süresi” ile olağanüstü nitelikteki “ceza zamanaşımı süresi”dir.—– zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren bir yıl olarak düzenlenen kısa süreli zamanaşımı, yeni —- iki yıl olarak hüküm altına alınmıştır.
Haksız eylemden kaynaklanan tazminat davalarında, özel kanunlarda başka bir zamanaşımı süresi tayin edilmiş olmadıkça uygulanacak olan zamanaşımı süreleri bu süreler olup, bunlar hem maddi hem de manevi tazminat istemi ile açılan davalar hakkında uygulanır.
——, özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada “kısa süreli zamanaşımı” olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı sübjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür.
Mutlak nitelikteki “uzun süreli zamanaşımı”nın başlangıç tarihi ise zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Buna göre, tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarih gibi objektif bir koşula bağlanmıştır. Bu noktada kısa zamanaşımı süresi ile uzun/mutlak zamanaşımı süresi arasındaki ilişkiye de değinmek gerekir. Olağan zamanaşımı süresi iki yıllık olan kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar ve zararın sorumlusu olan kişi öğrenildiği takdirde davanın kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def’î ile karşılaştığında reddedilir.
—— maddesinde düzenlenen üçüncü süre ise “ceza zamanaşımı süresi”dir. Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir.
Bazı hâllerde, gerek zararı doğuran eylem veya işlemin ne olduğu ve kim tarafından gerçekleştirildiği ve gerekse zararın kapsam ve miktarı aynı anda ve tam bir açıklıkla belirlenebilir. Böyle durumlarda, zarar görenin uğradığı zararın varlığını, zarar verenin kim olduğunu, kapsam ve miktarının neden ibaret bulunduğunu öğrendiği andan itibaren, zarar verenden bunun tazminini isteme hakkının doğacağı ve bu hakkına ilişkin yasal zamanaşımı süresinin de o tarihte başlayacağı açıktır.
Buna karşılık, ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde sonradan değişme-gelişme eğilimi gösteriyor, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda —— bir değişiklik ortaya çıkıyor ise artık—— ve dolayısıyla gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler—— söz konusu olacaktır. Böyle hâllerde zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olmayacağı için zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır.
—– Karar sayılı kararında —– tavan zamanaşımı süresi, failin fiilen zararın öğrenilmesi vs. durumun bulunduğu hallerde uygulanabilen süredir. Gelişen durumun varlığı halinde açılacak tazminat davalarının bu—-yıllık tavan zamanaşımı içinde açılması gerekmektedir. Ancak gelişen durumun varlığının bulunmadığı hallerde uygulanacak zamanaşımı süresi ise, — yıllık tavan zamanaşımı süresi değil, ceza zamanaşımı süresidir. Bu nedenle, mahkemece, davacılan maluliyetlerinin —- yılında kalıcı hale geldiği diğer bir deyişle gelişen durumun olmadığı kabul edilerek, uygulanacak zamanaşımı süresinin de —– yıllık tavan süre olduğunun kabul edilmesi de doğru görülmemiştir. Başka bir ifade ile anlatılacak olursa; davacıların maluliyetlerinde gelişen durum yok ise —– tarihinden itibaren ceza zamanaşımı uygulanacak; gelişen durumun varlığının kabul edilmesi durumunda ise gelişen durumun öğrenilmesi tarihinden itibaren iki yıl ve her halükarda —– yıllık tavan zamanaşımı süresi içinde talep edilmiş olup olmadığı irdelenecektir.” hususu belirtilmiştir.
Açıklanan hukuki gerekçeler ile — ışığında somut olaya dönüldüğünde, mahkememize konu trafik kazasının —tarihinde gerçekleştiği, aynı zamanda cezayı gerektiren bir fiilden doğduğu ve ——– — öngördüğü ve bu sürenin— yıl olduğu, davacının herhangi bir gelişen durum olduğu iddiası olmadan —-tarihinde ve hatta davalı sigorta şirketine ilk başvuru tarihi olan —- yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu açıktır, nitekim —- tarafından da zaman aşımı yönünden başvurunu reddine karar verilmiştir. Mahkememizde ki davada ise bu sefer davacı taraf zararını —– tarihli rapor ile öğrendiğini ileri sürmüştür. Gelişen durumun iddia edildiği halde ve her halükarda uzamış zaman aşımı süresinin dolmasından sonra gelişen durumun varlığı halinde de yukarıda açıklanan hukuki gerekçeler ve —-ışığında davanın gelişen durumun öğrenilmesinden itibaren —- yıl ancak her halükarda kaza tarihinden itibaren — tavan zaman aşımı süresi içinde açılması gerekmektedir. Burada —- tavan zaman aşımı süresi ile sınırlı olup, zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren —geçtikten sonra zarar ve zarar veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi zaman aşımı defi ile karşılaştığında red edilir. Davacı tarafın zararını öğrendiği rapor tarih— yıllık zaman aşımı süresi içinde alınmış ve anılan tarihten itibaren—- yıllık süre dolmamış ise de, davanın açıldığı tarih— arabulucuya ilk başvuru tarihi — yıllık tavan zaman aşımı süresi dolmuştur. —- tavan zaman aşımı süresinin dolduğu göz önüne alındığında mahkememizce davacıda iddia ettiği nitelikte dava konusu trafik kazasından kaynaklı tedavinin tamamlanıp tamamlanmadığı, gelişen ve değişen bir durum olup olmadığı, tedavi tamamlanmış ise kalıcı beden gücü kaybının tam olarak ne zaman oluştuğu konularında herhangi bir belirleme yapılmasına gerek görülmemiş—– henüz dolmadan açıldığı gözetildiğinde, mahkemece; davacının kaza sonrası görmüş olduğu tüm tedavileri gösterir kayıt ve belgelerin getirtilmesinden sonra durumun özelliği de dikkate alınarak —- kaza tarihinde yürürlükte bulunan —-gözetilerek davacı da var olduğu ileri sürülen bedensel zararların —— tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, kaynaklanıyor ise trafik kazasına bağlı tedavinin ne zaman sonuçlandığı, diğer bir ifade ile kalıcı sakatlığı hangi tarihte oluştuğu, gelişen ve değişen bir durumun söz konusu olup olmadığı, kalıcı beden gücü kaybı oranının ne olduğu konularında rapor alınmadan, diğer bir ifade ile— yıllık kısa zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlatılacağı belirlenmeden ve görülmekte olan davanın —- yıllık genel zamanaşımı süresi dolmadan açıldığının göz ardı edilmesi sonucunda— Denilerek, —–açıklanan gerekçeler ile davacının tüm maddi tazminat taleplerinin zaman aşımına uğradığı anlaşılmakla davalının zaman aşımı itirazı yerinde görülerek davanın zaman aşımı nedeniyle reddine dair karar verilmiştir.—–
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Karar harcı 59,30-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40-TL harcın eksik 4,90-TL harcın davacıdan alınarak hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5—–zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazine adına gelir kaydına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; davalı tarafın yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——–Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/10/2021