Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/386 E. 2022/2 K. 05.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/386 Esas
KARAR NO: 2022/2
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 07/09/2020
KARAR TARİHİ: 05/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; — sevk ve idaresindeki —- plakalı hususi araç ile —-yönünde seyir halindeyken — geldiği esnada aracın ön kısımları ile — — seyri esnasında otoyol kavşağından otoyola girmek isteyen sürücü —-çekici aracın mazot deposunun bulunduğu sağ bölgeye çarpması sonucu çift taraflı, ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiş olduğunu, bu kazanın sonucunda — plakalı araçta yolcu konumunda bulunan, müvekkillerden —-kardeşleri, —-vefat etmiş olduğunu,— ölümü nedeniyle müvekkillerinin manevi açıdan mağdur olmuş olduklarını, söz konusu kazanın meydana gelmesinde trafik kazası tespit tutanağında; — kullarını ihlal ettiğini,—— yaklaşan sürücüler kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, dikkatli olmak, geçiş hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermek zorundadırlar.—— sevk ve idaresindeki—- vefatı nedeniyle manevi anlamda zarar gören müvekkillerinin herhangi bir kusurlarının bulunmadığını belirterek; manevi olarak etkilenen müvekkileri için .— temerrüt tarihi olan —-ise haksız fiilin meydana geldiği tarih olan —faizi ile birlikte- diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahil olmak üzere—–gereği teselsül hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen tahsili, —- haksız fiilin meydana geldiği tarih olan — tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahilinde tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA :
Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; —— tarihinde meydana gelmiş olan dava konusu kazaya karışan —- arasında geçerli olmak üzere müvekkil şirket nezdinde—- olduğunu, müvekkili şirketin poliçe kapsamında sorumluluğunun, poliçe üzerinde yazılı azami teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve ——- ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirket tarafından poliçe limitinin tamamı ödenmek istenmiş olduğunu, ancak ekli yazışmalardan da görülebileceği üzere davacı tarafından kabul edilmemiş olduğunu, davacı tarafından uğramış olduğu elem ve ızdırabın karşılığı olarak —– manevi tazminatın tahsili talep edilmiş ise de, müvekkili şirketin düzenlemiş olduğu poliçede görüleceği üzere manevi tazminat talepleri, bedeni ve maddi ayrımı yapılmaksızın — yıllık azami limitinin % 25’i ile sınırlı olmak üzere teminat kapsamına dahil edilmiş olduğunu, ancak bu tutar herhalükarda, kişi başı bedeni zarar tutarının % 50’sini aşamaz.” denilerek poliçe limitinin —- olduğu ortaya konulmuş olduğunu, bu kapsamda müvekkil şirket tarafından davacı yana —- ödenmek istenmiş ancak ekli yazışmalarda da görülebileceği üzere; davacı tarafından manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi çerçevesinde bu tutar kabul edilmemiş olduğunu, açıklanan nedenlerle müvekkil şirketten talep olunan—– tutarı kabul ediyor olduğunu, kabul beyanları çerçevesinde müvekkili şirketin ancak —–sorumlu tutulabileceği göz önüne alınarak hüküm kurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin temerrüde düşmemiş olduğunu, davacı tarafından —–sunulmuş olan dava dilekçesinde hükmedilecek olan tutarın temerrüt tarihinden işlyecek olan faizi ile tahsili talep edilmiş olduğunu, ancak—– çerçevesinde temerrüdün belirlenmesi gerekmekte olduğunu, kaldı ki yukarıda açıkladıkları üzere müvekkil şirketin tarafından ödeme yapılmak istenmiş ancak ödeme davacı tarafça kabul edilmemiş olduğunu, bu durumda müvekkil şirketin değil davacının temerrüde düştüğünün açık olduğunu, müvekkil şirketin avans faiziyle sorumlu tutulamayacağını, davacı yan tarafından talep edilen tazminat taleplerinin avans faiziyle birlikte tahsili talep edilmiş ise de davacı yanın talebinin ticari bir ilişkiye değil, haksız fiile dayanmakta olduğundan davacının ancak yasal faizi talep edebilmesi mümkün olduğunu, zira söz konusu zarar bakımından müvekkili şirketin sigortalısı yasal faiz ile sorumlu tutulabilecek iken müvekkil şirketin avans faizle sorumlu tutulması hakkaniyete aykırı olacağını, öte yandan dava konusu kazaya karışan aracın ticari bir araç olduğu iddia edilmekte ise de aracın ticari olduğu ispatlanmadığını, açıklanan nedenle davacı yanın avans faizi taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ——-vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın zamanaşımına uğramış olduğunu, zamanaşımı itirazlarının bu vesile ile belirtmek istediklerini, davacı tarafından, kesinlikle kabul edilmemekle birlikte, trafik kazasından kaynaklı olarak manevi tazminat talepli huzurdaki dava ikame edilmiş olduğunu, müvekkili şirket ile müteveffa arasında herhangi bir ilişki bulunmadığı gibi, söz konusu trafik kazası davadışı şahıslar ile müteveffa arasında yaşınmış olduğunu, bir davada, davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip değil ise, ilgili mahkeme tarafından davanın esasına girilerek inceleme yapılmaması gerekmekte olduğunu, mahkeme tarafından da huzurdaki davanın müvekkil şirket açısından sıfat yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, zira bu husus re’sen de gözetilmesi gereken bir husus olduğunu, müvekkili şirketin huzurdaki davada pasif husumet ehliyeti bulunmadığını,——- plakalı plakalı aracın sürücüsü sebebiyet vermiş olduğunu, zira kavşağa yaklaşılırken her sürücü gibi hızını yavaşlatması gerekirken, hızını yavaşlatmaması sebebi ile gerçekleşmiş olduğunu, bu durumun, kaza yerinde tutulan tutanaklarda da belirtilmiş olduğunu, şayet burada müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilecekse tarafların kusur oranları çıkarılması gerektiğini, Keza müteveffanın bulunduğu araç şoförünün ağır kusurlu ve hatalı davranışı ile kazanının meydana gelmesine sebebiyet vermiş olduğunu, bu durumlar gözönünde bulundurulduğu takdirde; dava konusu olay ile zarar arasında herhangi bir illiyet bağı olmadığının görüleceğini, müvekkili şirkete bir kusur atfedilebilmesi için öncelikle illiyet bağının bulunması gerekmekte olduğunu ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle; davacılar tarafından talep edilen manevi tazminat miktarı fahiş olduğunu, davacıların toplamda —— tutarındaki manevi tazminatın öncelikle, kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere, müteveffanın gelir durumunun tesptine, talep konusu bu tutarın fahiş olması sebebiyle itirazları olduğunu da beyan ederek; huzurdaki davanın reddine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle trafik kazasından kaynaklı manevi tazminat davasıdır.
— tarihinde dava dışı sürücü — sevk ve idaresindeki—– plakalı aracın çift taraflı olarak çarpışması sonucu —- ölümü nedeniyle manevi tazminat talebidir.
Davacılardan —- plakalı aracın işleteni sıfatıyla, diğer davalı — — — olması nedeniyle toplam — manevi tazminatın davalılardan—— tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiştir.
Dosya içeresine tarafların sosyal ve ekonomik durum raporları ile hasar dosyası, kasko poliçesi ve kazaya karışan araçların ruhsat bilgileri alınmıştır. Meydana gelen trafik kazasında kusur durumunun tespiti için dosya içeresine alınan — raporu uyarınca; davacıların murisi —- plakalı aracın sürücüsü dava dışı ——kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
—– göre bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar—– ise bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
—– müteselsil sorumluluk esaslarına göre; birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan—- tamamından sorumludur.—- uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur ———-
—-.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.”
TBK’nın 56/1. maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir.
Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.
Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır.
Müterafik kusur ise; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. ——
—–maddesinde hakimin, tazminatın kapsamını, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiştir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
——açıklandığı üzere ——- Kanunu hükümlerine göre tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek—– düzenlenen müterafik kusur indirimi uygulanacaktır.
Somut uyuşmazlıkta; meydana gelen trafik kazasının incelenmesi sonucu davacıların murisi —- yolcu olarak bulunduğu — plakalı aracın sürücüsü —- birlikte sürücünün beyanı uyarınca birlikte alkol aldıkları ve davacıların murisinin alkollü sürücünün kullandığı araca bindiği ve bu esnada kemerini takmadığı—- dosyasına sunulan —–müteveffanın kanında —–dava dışı sürücü ile birlikte alkol aldıklarını doğrulaması ,alkollü sürücünün kullandığı araca kendi isteği ile binmesi ,kemerini takmaması , dava dışı sürücü—— kusurlu olması, mütevaffanın sonuçlarını kabul etmesi nedeniyle manevi tazminat miktarı belirlenirken müterafik kusurlu kabul edilmiş ve belirlenen manevi tazminat oranlarından indirim yapılmıştır
TBK’nun 52 (1). Maddesi “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim tazminatı indirebilir veya tamamen ortadan kaldırabilir.” uyarınca davacıların murisinin alkollü sürücünün aracına binmesi ve alkollü araç sürücüsünün %70 oranında kusurlu olduğu göz önüne alınarak, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve mütevaffanın müterafik kusurlu olması göz önüne alınarak açılan davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalılardan — poliçe limiti kapsamında sorumlu olduğu miktarın —-olduğu, davalı sigorta şirketine gönderilen ihtarname ile 15 günlük süre verildiği, ihtarnamenin davalı sigorta şirketine usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve temerrüt tarihinin—- olduğu tespit edilmiştir. Kazaya karışan —plakalı aracın işleteni olan —– tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte açılan davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE
a) Davacı anne —-
b) Davacı eş —
c) Davacı çocuklar —–
d)Davacı kardeşler — davalılardan— tarihinden, davalı — itibaren yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline, bakiye —- haksız fiil tarihi olan —- itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine, FAZLAYA İLİŞKİN İSTEMLERİN REDDİNE,
2-Karar harcı 10.246,50 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.903,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.343,32 TL harçtan davalı—– sorumluluk oranı 1.707,75 TL ile sınırlı olmak kaydı ile davalılardan müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 2.903,18-TL peşin harcın davalı— sorumluluk oranı 1.707,75 TL ile sınırlı olmak kaydı ile davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından tarafından yapılan 62,20 TL ilk masraf, 204,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00 TL —–ücreti olmak üzere toplam 966,70 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 175,76 TL sinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 18.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı —- oranı 5.100,00 TL ile sınırlı olmak kaydı ile davalılardan müştereken tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı —tarafı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 18.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak davacı ve davalı —vekillerinin yüzüne karşı davalı —-yokluğunda oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde — Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/01/2022