Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/382 E. 2023/92 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/382 Esas
KARAR NO: 2023/92
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ: 04/09/2020
KARAR TARİHİ: 01/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili aleyhine;—— sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatılmış olup, dayanak olarak —–yevmiye nolu ihtarnamesi ile ——- bedelli kredi sözleşmesinin gösterildiği, müvekkil ——- tarihli kredi sözleşmesini kefil olarak imzalamışsa da sonradan asıl borçlu ——- davalı banka arasında aktedilen ——— bedelli kredi sözleşmesinin müvekkil ile müzakere edilmediği ve dolayısıyla müvekkil tarafından imzalanmadığı gibi, bu son sözleşme ile ilgili müvekkilin herhangi bir kefalet sözleşmesine de imza atmadığını, bu açıdan asıl borçlular ile davalı banka arasında müvekkilin dahli dışında sonradan aktedilen yeni sözleşme uyarınca, yeni bir kredi ilişkisi ve cari hesap işlemeye başladığı, müvekkilin kefil olduğu ilk sözleşme ve kredilere olan kefilliğinin sona erdiğini, müvekkilinin sonradan imzalanan sözleşme ile kullanılan (müvekkilin imzası olmayan sözleşmeden sonra doğan) kredilerden haberdar olmadığı ve kanunen mümkün bulunmadığını, kredi çerçeve sözleşmesinde el yazılı taahhütte yer aldığı haliyle kefaletin doğmuş ve doğacak tüm borçları kapsayacağı hükmü sözleşmeyi hukuka aykırı hale getirdiği, ——-kararlarında da sabit olduğu üzere kefil, sadece imzaladığı genel kredi sözleşmelerinde istinaden geri ödemesi yapılmamış kredilerden sorumlu olduğunu, bankanın gönderdiği hesap kat ihtarnamesinde dört ayrı hesap numarası dolayısıyla dört adet kredi sözleşmesi karşılığı bakiye borcun belirtildiği hesap özeti yer almakta olduğunu, müvekkilin kefil olduğu —- tarihli —— bedelli olup, müvekkilin sözleşmeden kaynaklı kredi borcu bulunmadığından müvekkilin davalı bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığını, kredi borcunun esasen hangi tarihlerde doğduğu, hangi sözleşemeden kaynaklandığı, hangi sözleşme döneminde doğduğu, araştırıldığında ve konusunda uzman bilirkişi vasıtasıyla incelendiğinde, müvekkilin davalıya karşı herhangi bir borcu veya sorumluluğunun bulunmadığının açıkça tespit edilebileceğini, kefil tarafından teminat altına alınan borcun belirli yahut en geç kefalet anında; taraflarının bildirilmesi. borcun kapsamı ve sebebi ifa zamanı vb. ayırıcı özelliklerinin belirtilmesi suretiyle tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlenebilir olması zorunluluğu aynı zamanda kefaletin fer’i bir borç olmasının da doğal sonuçlarından birisi olduğunu, belirtildiği üzere ——- bedelli diğer kredi sözleşmesi bağlı bir sözleşme olmayıp, eski sözleşmenin davamı niteliğinde de olmadığını, tamamen yeni bir borç doğuran bu sözleşmede, müvekkilin ne kefil olarak imzası, ne de asıl borçlunun borcuna kefil olduğuna dair el yazılı taahhüdü veya işbu sözleşmeye bağlı kefalet sözleşmesinin bulunmadığını, kredi sözleşmesi ekinde müvekkilden ari ayrı bir kefalet sözleşmesi bulunması ve bu sözleşmede farklı iki kişinin imzası ve taahhüdü olmasının yanında; müvekkilin adının ve imzasının olmaması, bu sözleşmenin bağımsız ve yeni bir borç doğurucu bir sözleşme olduğunu ispatlamakta olduğunu, dolayısıyla müvekkilin iş bu sözleşmeye ilişkin, asıl borçlunun borcunu kesinlikle yükümlenmediği dolayısıyla sonraki kredi sözleşmesinden kaynaklı olarak doğan kredilerden sorumlu tutulamayacağı ve davalıya karşı herhangi bir borcunun olmadığının izahtan vereste olduğu, davaya konu icra takibi bu yönüyle hukuka aykırı olup, müvekkil yönünden iptali gerektiğini, bu hususta kefili ——- bankadan mail ile yazılı şekilde kredilere ilişkin detaylı hesap özeti ve dökümü talep etmesi sonucu; bizzat davalı banka tarafından e- mail ile gönderilen —–tarihleri arasındaki hesap özeti incelendiğinde, müvekkilin imzası bulunan —— tarihli ilk kredi sözleşmesinin ödendiğini, kredi hesabının kapatıldığını, müvekkilin ilk kredi sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığı ve takip konusu tüm kredi borçlarının sonraki ——- tarihli kredi sözleşmesinden sonra işbu son sözleşmeye dayalı olarak doğduğu sonucuna ulaşıldığını, tüm bunların yanında takibe, borca, faize ve tüm ferilerine itirazlarımızı aynen tekrarlamak suretiyle, haksız şekilde açılan takipte, henüz müvekkile başvuru koşulları oluşmadığından ve dolayısı ile müvekkile karşı takip yapılamayacağından, bu sebepten de takibin iptaline karar verilmesi gerektiği, kefaletin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmasına ve kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın sözleşmede yer almasına ya da —— sayılı ——- uyarınca kefalet senedinden böyle belirli bir miktarın anlaşılmasının mümkün olması koşuluna bağlı olduğunu, kefilin sorumluluğunun ise, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sınırlı olduğunu, bu sorumluluğun belirlenebilmesi için her şeyden önce borçlunun sorumlu olduğu borç miktarı ile kefilin temerrüde düşürülüp düşürülmediğinin saptanması gerektiğini, banka kredi sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda, alacaklı kredi alacağı için hesabın işlediği sürede hesabın kat edilip usulünce tebliğ edildiği tarihe ve ödeme için varsa tanınan sürenin sonuna kadar olan dönem içinde TTK.nın 8. maddesi ve sözleşme hükümlerine göre hesaplanacak faizin fer’ileriyle birlikte tahsilini talep edebileceğini, hesabın kat edilip bu hususun usulüne uygun bir şekilde borçluya bildirilmesinden sonra ise temerrüt faizinin işlemeye başlayabileceğini, açıklanan nedenlerle, takibin haksız ve kötü niyetli olması göz önünde bulundurularak müvekkilinin olası mağduriyetinin engellenmesi için icra takibinin dava tarihine kadar tedbiren durdurulmasına, bu mümkün olmadığı takdirde dava konusu takipte yapılacak tahsilatların alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, haklı davaların kabulü ile Müvekkilin—— sayılı icra takibi ve takibe dayanak teşkil eden kredi sözleşmeleri ile ilgili borçlu olmadığının tespitine, anılan icra takibinin iptaline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Bankanın—– Şubesince dava dışı asıl kredi borçlusu—– arasında —– bedelli kredi çerçeve sözleşmesi imzalandığını, işbu iki adette —– Limitli kredi sözleşmelerini borçlulardan davacı Müteselsil kefil —– limitli çerçeve niteliğindeki Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, imzalanan —- çerçevesinde kredi kullandırıldığı, kredi hesabının kat edilerek muaccel hale getirilmesi için—— yevmiye no’lu ihtarnamesinin keşide edildiği, ancak borcun ödenmediği, bunun üzerine alacağın tahsili için borçlu firma ve kefilleri hakkında İcra takibi yapıldığını, —– üzerinden ihtiyati haciz kararı tatbik edildiğini, ve —— tarihinde kredi borçlusu firma ve kefilleri hk. —– sayılı dosyasından —— üzerinden %39 oranında temerrüt faizi istemi ile genel haciz yolu ile takibe geçildiğini, borçlulara ödeme emrinin tebliğ edildiğini, davacı —- dava dışı diğer Kefil—–hakkında takibin kesinleştiğini, dava dışı asıl kredi borçlusu —– takip konusu borca süresinde itiraz ettiğini, bu borçluların İtirazının İptali için —- sayılı dosyasından——- tarihinde itirazın iptali davası açıldığını, davanın derdest olduğunu, Davacı —— takibe karşı yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazı bulunmadığından davacı borçlu yönünden takibin kesinleştiğini, alacağın tahsili kapsamında hakkında takip kesinleşen borçlulara karşı takip işlemlerine devam olunarak; taşınır taşınmaz bir kısım mal varlıkları üzerine haciz tatbik edildiğini, ipotekli takiplere devam edilerek taşınmazlar hakkında satış kararı çıkartıldığını, davacı ——– bedelli kredi çerçeve sözleşmesi Müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olup , bankalarına karşı kefalet limiti oranında sorumlu olduğunu, söz konusu kredilerin cari hesap şeklinde işleyen kredilerden olup; devam eden kredi ilişkisini kesmediğini, Bu sebeple de davacının sorumluluğunun devam etmekte olduğunu, bu nedenle davacının bankalarına borçları olmadığı yönündeki itirazlarının hukuki dayanağının bulunmadığını, davacının imzasını taşıyan ——— tarihli kredi sözleşmesine konu kredi borcunun kapanmadığını, sözleşmeye konu borcun halen devam etmekte olduğunu, kefaletin tek taraflı bir beyan ile sona ermesinin mümkün olmadığı, Davacının kefaletinin sona erdiği yönündeki iddiasını da HMK 200. Madde gereği yazılı delille ispat etmesi gerektiği, bu nedenle davacının bu yöndeki iddia ve taleplerinin reddi gerektiğini, davacının kefalet ilişkisinin sona erdiğini , bu sebeple de borçlu olmadığını iddia ettiğini, müvekkili Banka tarafından davacının kefaletinin sona erdiğine dair verilmiş bir belgenin bulunmadığını, davacının daha sonraki tarihli kredi çerçeve sözleşmesinde imzasının bulunmamasının önceki sözleşmedeki kefalet yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığını, ancak davacının imzasının bulunduğu kredi sözleşmelerine dayalı olarak borç ilişkisinin cari hesap şeklinde işleyerek bugüne kadar geldiğini, bu sebeple de davacı vekilinin bu yöndeki iddialarının hukuki dayanağının bulunmadığını, Davacı —- kefalet imzasının yer aldığı—— tarihli kredi sözleşmesine konu riskin ——olduğu. İlgili riski devam ettiği için—– tarihinde yapılandırma yapıldığını, yapılandırma işleminde—–hesaba aktarıldığını, ayrıca çek taahhüt riskinin devam etmekte olduğunu, ——- Maddesi uyarınca kefillerin sözleşmede belirtilen adreslerini kanuni ikametgahları olarak kabul ettiklerini ve bu adreslerine ya da merniste kayıtlı adreslerine yapılacak her türlü her türlü tebligatın geçerli olacağını ve şahıslarına yapılmış sayılacağını kabul ve beyan ettiklerini, davacının merniste yazılı adresine ihtarname keşide edildiğini ve tebliğ edildiğini, hesap kat ihtarnamesinin dava dışı asıl kredi borçlunun ——- adresine çıkarılan ihtarnamenin— tarihinde tüzel kişiliğin temsilcisinin tebliğ anında adresinde bulunmaması sebebiyle daimi işçisi —- imzasına tebliğ ediliğini ve verilen 1 günlük mehil süresine göre —- tarihinde mütemerrid olduğunu, davalı müteselsil kefile de usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek— tarihinde temerrütün oluştuğunu, ihtarname keşide edilmesinden üç ay sonra — tarihinde dava dışı kredi borçlusu firma yetkililerinin müvekkili bankaya yazdıkları dilekçe ile kredi borcunun üç ay geri ödemesiz altmış ay vade ile yapılandırılmasını talep ettiklerini ve kredinin yapılandırıldığını, buna rağmen kredinin ödenmediğini, bu aşamada borçluların kredi borcunun muaccel olduğundan ve hesabın kat edildiğinden haberdar olmamasının düşülemeyeceği, açıklanan nedenlerle; davacının geçerli bir kefaleti bulunduğundan menfi tespit talebinin esastan reddi ile kefalet limiti dahilinde borçlu bulunduğunun tespitine, davacının haksız ve yasal dayanaktan yoksun menfi tespit ve isteminin kesinleşen icra takibi nazara alınarak esastan reddine, karar verilmesi gerektiği savunma ve talebinde bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, dava dışı asıl borçlu —- davacı banka arasında imzalanan —- bedelli ve —– bedelli kredi sözleşmelerine kefil sıfatıyla imza attığı , asıl borcun ödenmemesi üzerine başlatılan takip sonucu menfi tespit talebidir.Dosya içine alınan ——-sayılı dosyasının incelenmesi sonucu ;davalı ——tarafından dava dışı asıl borçlu ile birlikte içlerinde davacının da olduğu —– bedelli ——- uyarınca takip başlatılmıştır.
Uyuşmazlık ; davacının imzalanan kredi sözleşmeleri uyarınca borcu olup olmadığı ve kredi sözleşmelerinin geçerli olup olmadığıdır.
Davacı, taraflar arasında imzalanan kefalet sözleşmesi ve taahhüdünde ki yazıların kendisine ait olmadığını iddia ettiğinden dava konusu kredi sözleşmeleri ve davacının mukayeseye esas imzalarının bulunduğu evraklar muhtelif yerlerden celp edilerek ————– Şubesi aracılığıyla inceleme yaptırılmıştır. Uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak konusunda uzman bilirkişi atanmak suretiyle bilirkişi raporu aldırılmıştır. Tarafların kök rapora beyan ve itirazları üzerine ——-tarihli ek rapor alınmıştır. Yapılan yargılama sonucu ; davacının kredi sözleşmelerindeki yazıların kendisine ait olmadığını beyan etmesi üzerine dosya içine gelen ——- kredi sözleşmelerindeki yazıların kuvvetle muhtemel davacıya ait olduğu belirtilmiştir. Dosya içine alınan ve hükümde dayanak yapılan bilirkişi raporuna göre davacının taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmeleri gereği takip tarihi itibariyle — asıl alacakı ve —- temerrüt faizi olmak üzere toplam —- davalı bankaya borcunun olduğu , alınan ——– uyarınca 14.11.2013 tarihli kredi sözlemesindeki yazıların davacıya ait olduğu ve bu hali ile geçerli bir kredi sözleşmesine dayalı olarak takip başlatıldığı anlaşılmakla davacı tarafından açılan menfi tespit davasının reddi ile davacının kötüniyeti ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatın de reddi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın REDDİNE,
Davalının talep ettiği kötü niyet tazminatı talebinde, davacının kötü niyeti ispat edilemediğinden REDDİNE,
Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL karar harcının, dava açılırken peşin olarak yatırılan 28.914,48TL harçtan mahsubu ile bakiye 28.734,58‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’nin 7/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 183.450,61-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/02/2023