Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/371 E. 2021/158 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/371 Esas
KARAR NO : 2021/158

DAVA : İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 01/09/2020
KARAR TARİHİ : 09/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün ——– Esas sayılı dosyasında, müvekkil ——– baskısı zoruyla istihkak iddiası bulunmuş olmasına rağmen 17/05/2017 tarihinde dosya borcu olan 18.890,00 TL Teminat ödemesi açıklaması ile yatırmış olduğunu, 18/05/2017 tarihli reddiyat makbuzu ile yatırılan paranın, alacaklı vekiline ödenmiş olduğunu, dosya infazen işlemden kaldırılmış olduğunu, istihkak iddialarıının İcra Hukuk Mahkemesi tarafından kabul edilmesi ve kararın kesinleşmesi dolayısı ile, haciz ve icra baskısı altında müvekkili firmadan tahsil edilen paranın faizi ve diğer tüm ferileri ile birlikte istirdatını talep etmek zorunluluğu hasıl olduğunu, Ankara —— sayılı talimat ile —- bulunduğu adreste haciz işlemi gerçekleştirilmiş olduğunu, haciz işlemi esnasında mülkiyeti ——— ait olduğu gerçek dışı iddia ile haczedilmiş ve yediemin olarak——— tayin edilmiş olduğunu, haczedilen malların tamamının Borçlu Şirket ile hiçbir hukuki bağı olmayan müvekkili Şirket’e ait olması nedeni ile işbu haczin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, haczedilen malların tamamı Müvekkili Şirket bünyesinde çalışan mühendis ve teknikerlerin şirket adına yürüttüğü işlerde kullanılan eşyalardan oluşmakta olduğunu, hacze konu mallara ilişkin satınalma bilgi ve belgeleri İstanbul Anadolu —-. İcra Hukuk Mahkemesinin —- Esas sayılı dosyasında mevcut olduğunu, bu belgeler incelendiğinde, hacze konu malların borçlu şirketle hiçbir ilişiğinin bulunmadığı anlaşılmış olduğunu, İstanbul Anadolu —. İcra Hukuk Mahkemesinin —- Esas sayılı dosyası ile müvekkili firma tarafından istihkak davası açılmış olduğunu ve davanın kabulüne karar verildiğini, bu nedenlerle müvekkili 3. Şahıs konumundaki davacı—— 17/05/2017 tarihinde yatırdığı 18.890,00 TL. Bedelin 17.05.2017 tarihinden itibaren mevduat faizi ile birlikte iade edilmesi gerekmekte olduğunu belirterek; takip konusu borç ile hiçbir ilgisi olmayan müvekkili şirket’e ait malların alacaklının yanlış yönlendirmeleri ve kötü niyeti neticesinde haczedilmiş olduğunu ve müvekkilinin bunun sonucunda bu miktarı ödemek mecburiyetinde kalmış olduğunu, bu sebeplerle, istihkak iddialarının ispatlanmış olduğunu, kararın kesinleşmiş olduğunu, borçlu şirket’le hiçbir ticari bağı bulunmayan müvekkili şirket’in borçlu şirket’in borcunu ödemiş olması nedeni ile istirdat taleplerinin mevcut olduğunu, takibe konu alacak, haksız yere müvekkili firmadan tahsil edildiğinden ve mevcut icra takibi nedeni ile de haciz tehdidi ile parayı ödemek zorunda kaldığından, bu paranın iadesi için iş bu davanın ikame edildiğini belirterek; davanın kabulüne, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın husumet yokluğu sebebiyle usulden reddi gerekmekte olduğunu, dosya borçlusu olmayan 3.kişinin müvekkiline karşı istirdat davası açmasının usulen mümkün olmamakla birlikte; davacı 3. kişi tarafından açılan istihkak davasının sonucunun işbu istirdat davasının esası açısından bağlayıcı olmadığının açık olduğunu, zira, istihkak davalarının bir malın mülkiyetine ilişkin davalar olduğunu, istirdat davası’nın esası açısından belirleyici olması mümkün olmadığını, istirdat davasının esası açısından belirleyici olan iddialar sınırlı olduğunu, davacının icra dosyasında borçlu sıfatının bulunmadığını, bu sebeple İİK.md.72/son fıkrasındaki ” Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur” hükmü gereğince borcun ödenmemesini gerektirecek bir defii veya itiraz ileri süremeyeceğini, istihkak davalarında ileri sürebileceği iddiaların ( borçluyla ilgisinin olmadığı ve haczedilen malların kendisine ait olduğu yönündeki iddialar), icra dosyasına konu borcun varlığını etkilemeyeceği ve bu borca istinaden tahsil edilen paranın istirdatını sağlamayacağının aşikar olduğunu, davacının iddialarının, gerçek bir borca dayanarak tahsil edilen paraların istirdatını haklı kılabilecek olduğunu, yani icra dosyasından yapılan tahsilatın aslında yapılmamasını gerektiğini ispatlayacak mahiyette olmadığını, netice itibariyle; davacı 3.kişinin açması gereken davanın istirdat davası olmadığını, davacının, dosya borçlusuna karşı sebepsiz zenginleşme davası açması gerekmekte olduğunu, davacı 3.kişinin icra dosya borcunu ödemesi nedeniyle dosya borçlularının borçtan kurtuldukları ve sebepsiz şekilde zenginleştiklerinin açık olduğunu, alacaklının ise gerçek bir borca dayanan alacağını tahsil ettiği ve bu tahsilatı İİK’nın ve TTK’nın kendisine tanıdığı talep ve müracaat haklarını kullanarak ve Mahkeme Kararına dayanarak sağladığı ve dolayısıyla sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığının ortada olduğunu, İcra dosyasına konu borcun gerçek bir borç olduğunu, yapılan tüm işlemlerin kanunun (İİK’nın) tanıdığı müracaat haklarına ve Mahkeme kararına dayanılarak yapılmış olduğunu, dolayısıyla; yapılan tahsilat işleminin usul ve yasaya uygun olduğuni, haciz vb. işlemlerin ve de bu işlemlere dayalı olarak dosya borcunun tahsilatın yapılmamasını gerektirecek herhangi bir ihtiyati tedbir kararı veya durdurma kararının bulunmadığının açık olduğunu, tüm bu sebeplerle; açılan davanın esas açısından da hukuki dayanağı bulunmamakta olduğunu ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle davanı reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, icra dosyasından tahsil edilen paranın istirdatı davasıdır.
Dava basit yargılama usulüne tabi olup, teati aşaması tamamlandıktan sonra deliller toplanmış ve yargılama sonuçlandırılmıştır.
İcra dosyası ve İstanbul Anadolu —. İcra Hukuk Mahkemesi’nin —Esas sayılı dosyası ve Vergi Kayıtları celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.
İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının davalı — dosyada yapılan haciz esnasında 3. Şahıs konumunda bulunan dosyamız davacısının istihkak iddiasında bulunarak 18.890,00 TL bedeli dosya borcuna istinaden 17/05/2017 tarihinde icra dosyasına ödediği ve bu bedelin 18/08/2017 tarihli reddiyat makbuzu ile alacaklı vekiline ödenek dosyanın infazen işlemden kaldırıldığı görülmüştür.
İstanbul Anadolu —. İcra Hukuk Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının dosyamız davacısı, davalının ise dosyamız davalısı olduğu, istemin istihkak iddiasına ilişkin olduğu, mahkemece verilen 26/09/2019 tarihli kararda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın süresi içerisinde istinaf edilmemesi üzerine davacının istinaf talebinin reddine kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında, davalı tarafından dava dışı şirket aleyhine başlatılan icra takibi dosyasında yapılan haciz esnasında davalı tarafından yapılan ödemenin hukuki niteliği, davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı iade istemiyle açıldığı iddiası kapsamında davacının söz konusu ödemeyi davalıdan talep etmesinde aktif husumetinin bulunup bulunmadığı, yapılan ödemenin davalıdan talep edilip edilemeyeceği, davalının pasif husumetinin bulunup bulunmadığı, bu kapsamda takip tarihi itibari ile davacının davalıdan muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı, itirazın iptali icra inkar tazminatı hüküm koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından dava dışı üçüncü kişi aleyhine icra takibi yapıldığı, icra dosyasında yazılan talimat ile dosyamız davacının adresinin bulunduğu yerde haciz işlemi gerçekleştirildiği ve yapılan hacizde davacının istihkak iddiasında bulunduğu, haczedilen malların kendisine yediemin olarak bırakıldığı, bununla birlikte davacı tarafından haciz baskısı altında 18.890,00 TL ödeme yapıldığının iddia edilerek; ödenen bedelin bedelin istirdatının talep edildiği, davacının icra dosyasında 3. kişi olduğu, davanın istirdat davası oluşu nazar alındığında, bu dava türünün davacısının ancak icra müdürlüğü dosyasının takip borçlusu olabileceği, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı, dava dilekçesinde davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açıldığının ileri sürüldüğü, gerçekten de İİK 72/7 maddesinde genel hükümlere atıf yapıldığı, her ne kadar anılan maddede düzenlenen istirdat davasının maddi ve usul hukuku kapsamında hüküm ve sonuç doğurduğu düşünülse bile, madde hükmünün gerekçesi ile birlikte yorumlanmasında TMK 5. maddesi gereğince TBK 77 vd maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebinde bulunulduğunun kabulü gerektiği, bu kapsamda davacının istemini icra müdürlüğü dosyasında yapılan ödeme nispetinde borcundan kurtulan dosya borçlusundan talep etmesi gerektiği, emsal içtihatlar gereğince (Yargıtay —– Esas ve —–Karar sayılı ilamları vs.) üçüncü kişi tarafından yapılan ödemelerden dolayı açılacak menfi tespit ve istirdat davalarında davacı üçüncü kişi tarafından yapılan ödemelerin borca mahsuben yapılacağı, üçüncü kişi sayılan davacının sebepsiz zenginleşme kuralına göre ödediği bedeli asıl borçludan geri isteme hakkı olduğu, davalının sebepsiz zenginleşen kişi olmadığı, davacının yapmış olduğu ödemeyi takip alacaklısı olan davalıdan talep etmesinin yasal dayanağının bulunmadığı anlaşılmakla; husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 322,60 TL harcın mahsubu ile artan 263,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …—–esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı