Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/370 Esas
KARAR NO: 2021/938
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/09/2020
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı sigorta şirketi tarafından davalı şirket lehine sigorta poliçelerinin tanzim edildiği, davalı şirketin poliçe dolayısıyla oluşan sigorta prim borçlarını vadesinde ödemediği, davalıya ——— ihtarı ile ödeme yapması konusunda uyarı yapıldığı, davalının yine ödeme yapmaması üzerine alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibine geçildiği, davalının takibe dayanaksız şekilde itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu, sonrasında arabuluculuk yoluna başvurulduğu, arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile sonuçlandığı, ile işbu davanın ikamesi aşamasına kadar davalı şirketçe davacı sigorta şirketine bir kısım ödemeler yapıldığı, ana para borcunun — indiği, icra vekalet ücreti bölümü için de —- ödeme yapıldığı, davalının takibe itirazının haksız ve kötü niyetli olduğu Bu nedenlerle, itirazın asıl alacağın —- bölümü için ve de ana alacak yönünden hesaplanacak icra vekalet ücretinden —- mahsup edilerek iptaline ve takibin bu şekilde devamına, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davalı tarafa yüklelilmesine, davalının alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ile cezalandırılmasına karar verilmesinin talep edildiği, belirtilmiştir.
SAVUNMA :
Davalıya usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafından sigorta prim alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarındaki ilişki sebebiyle sigorta poliçelerinin düzenlendiğini, davalının sigorta prim borçlarını ödemediğini, sigorta prim borçlarının tahsili amacıyla icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, HMK 128. maddesi gereğince, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—–dosya arasına alınmış, Arabuluculuk tutanak aslı dosya arasına alınmış, —- sayılı ihtarname ve tebliğ mazbatası örnekleri dosya arasına alınarak,— tarihli bilirkişi raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
— tarihli bilirkişi raporunda özetle;—— yıllarına ait yasal ticari defterlerinin/e-defterlerinin zamanında ve usulüne uygun şekilde açılış ve kapanış noter tasdiklerinin—— onaylarının yapıldığı tespil edilmiş, buna göre söz konusu ticari defterlerin/e-defterlerin davacı şirket lehine delil niteliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı — alacağının —- olduğu, icra takibi sonrasında davalı ve davalı adına —— tarafından yapılan ödemeler sonucu, davacı şirketin davalı şirketten dava tarihi —alacağının bulunduğu tespit edilmiştir. HMK 282. madde gözelilmek kaydı ile tüm hukuki görüş…”yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ——
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, taraflara inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtları incelemek üzere süre verilmiş, davacı ticari defter ve kayıtları incelenmiş ve bilirkişi raporu düzenlenmiştir. İnceleme gün ve saatinin davalıya usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafın inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini hazır etmediği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: 222 – (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. —– Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1) (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır. —- Bu kapsamda kanun koyucu tarafından —– bu fıkrada yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiştir. Esasen Yargıtay tarafından içtihatlar ile kabul edilen hukuki durum anılan kanun değişikliği ile yasal düzenlemeye kavuşmuştur.
Somut olayda, davalı taraf usulüne uygun ihtara rağmen ticari defterlerini süresinde ibraz etmemesi sebebiyle davacının, davalı ile arasındaki ticari ilişkiyi ve dayanmış olduğu sigorta prim alacağını ispat ettiğinin kabulü gerekir. Ayrıca davalı adına çıkarılan bilirkişi raporunun usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde bilirkişi raporuna itiraz etmediği anlaşılmakla HMK 94/3 maddesi gereğince bilirkişi raporuna itiraz hakkının ortadan kalktığının kabulü gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda dava dilekçesinde belirtilen alacağının ispat edildiği, davalı tarafından borcun sona erdiğine ilişkin herhangi bir delilin sunulmadığı, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemesi sebebiyle ibrazdan kaçınmış sayılması ve HMK 222/3 maddesi gereğince davacı ticari defterlerine itibar edilmesi gerektiği, davalının süresi içerisinde —– tarihli bilirkişi raporuna itiraz etmemesi dikkate alındığında HMK 94/3 maddesi gereğince bilirkişi raporuna itiraz hakkının ortadan kalktığı da nazara alınarak davanın kısmen kabulüne, davalının —- dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, —- asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yabancı para reeskont faizi üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı tarafından icra takip dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ise de; TTK 1432 maddesi gereği ve davalı tarafından sözleşme ilişkisinin inkar edilmemesi gereğince davalının bu yöndeki itirazının yerinde olmadığı anlaşılmış, davalı itirazına itibar edilmemiştir.——
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. —- Dosyaya konu alacağın sigorta prim borcu olması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacağın icra takip tarihindeki kur üzerinden hesaplanacak miktarının %20’si oranı —-üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının — esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, —-asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek—– üzerinden takibin DEVAMINA,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hükmedilen asıl alacağın icra takip tarihindeki kur üzerinden hesaplanacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 5.514,01-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 135,76 -TL harcın mahsubu ile bakiye 5.378,25 -TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 135,76-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Gerekçeli karar yazım tarihi itibariyle —- yapılan kontrollerde arabuluculuk faaliyeti yönünden düzenlenmiş sarf kararı bulunmadığı anlaşılmakla arabuluculuk sarf kararının düzenlenmesi halinde —–davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 60,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 850,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 964,4-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 11.293,60-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/10/2021