Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/309 E. 2021/118 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/309 Esas
KARAR NO : 2021/118
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/07/2020
KARAR TARİHİ : 02/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava—- hukuksal koruma klozundan kaynaklı davacı tarafından kendi vekiline ödenen vekalet ücretinin tahsiline ilişkin olduğu, işbu davaya bakmakta görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu, davacıya ait — tarihli kazası ilişkin—– ile bakiye hasar bedeli, değer kaybı ve araç mahrumiyet bedeli talepli davaların açıldığı ve sonuçlandığı, esası belirtilen dosyalarda davacı tarafından işbu davaların açılabilmesi için avukatına Avukatlık Kanunu md. 164 gereği davanın açıldığı tarihteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirtilen —- vekalet ücreti ödendiğini, ilgili kanun gereği davacı tarafından vekiline ödenecek ücretin sabit olduğu, davacının aracı davalı —- teminat altına alındığı, işbu poliçeye —– olduğu, —- maddesi ile de “Yargılama, icra, uyuşmazlığın dava yolu ile çözümünde harcanacak olan tutarı geçmemek üzere tahkim nedeniyle doğabilecek giderler, temyiz, karar düzeltme giderleri ve avukatlık asgari ücret tarifesinden daha az olmamak kaydıyla poliçede belirlenen avukatlık ile danışmanlık asgari ücret tarifesinden daha az olmamak kaydıyla poliçede belirlenen danışmanlık ve hakem ücretleri ile teminatla salıvermede poliçede üst sınırı belirlenen teminat akçesi.” harcamaları teminat altına alındığı, davadan önce sigorta şirketine bedelin ödenmesi için —- tarihinde başvuruda bulunulmuş olunduğu, başvuru dilekçesinde —- tarihinde sigorta şirketine tebliğ edildiği, ancak yasal süresi içerisinde herhangi bir ödemede bulunulmadığını, dilekçede açıklanan sebeplerle; fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla; davacı tarafından hukuki yardım alması neticesinde vekiline ödenen —- vekalet ücretinin davalı—- hukuksal koruma klozu kapsamında temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle beraber tahsili ile her türlü yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep ettikleri görülmüştür.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —- tarihinin üzerinden 2 yılı aşkın süre geçmiş olduğundan başvuru sahibinin talebinin zaman aşımına uğradığını, başvurunun reddedilmesi gerektiği, gerekli arabuluculuk başvurusu yapılmamış olduğundan dava şartı yokluğundan davanın reddinin gerektiği, dava, kazaya karışan her iki araç malikinin de ticari işletmesiyle ilgisi olmayan dolayısıyla —– niteliğinde olmayan bir trafik kazasından kaynaklandığı, davacı ile davalı şirket arasında da bir sözleşme olmadığı olayın haksız fiile dayandığı dikkate alındığında davanın Asliye ticaret mahkemesi değil Tüketici mahkemesi tarafından görülmesinin gerektiği, davada görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, sigortalının işbu başvurusunun hukuksal koruma sigortasında yer almayan bir teminata ilişkin olduğu, genel şartlar gereği başvurunun reddedilmesini talep ettiklerini, davacı şirketin yalnızca sorumluluk çerçevesinde yapılan harcamalardan sorumlu olabileceğini, davacı lehine —— dosyası ile vekalet ücretine yargılama gideri olarak mahkeme ilamıyla hükmedildiği, bu nedenle vekalet ücretine tekrar hükmedilmesinin sebepsiz zenginleşme oluşturacağını, mahkeme aksi kanaatte ise taleplerinin, davacı vekili tarafından vekalet ücreti ödendiğine ilişkin düzenlenen serbest meslek makbuzu sunulması gerektiği, sigorta poliçesinin araca bağlı koruma limitinin —– olduğu, sigorta poliçesindeki sürücü hukuksal koruma sigortası klozu hukuksal koduma sigortası genel şartlarında belirtilen sigorta konusu gider ve edimlerin poliçede belirtilen sürücünün hukuksal koruma teminat limitinin; yasal avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden vekalet ücreti, icra masrafları ve dava masraflari için ayrı ayrı %20’si ile sınırlı olduğu, bu nedenle talebi kabul etmemek kaydı ile hesaplama yapılacak ise —- limitlerinin değerlendirilmesinin gerektiğini, poliçe sözleşme şartlarının esas alınmasını muafiyet şartlarının uygulanmasının gerektiği, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı her ne kadar avans faiz talep etmekte ise de faiz talebinin reddinin gerektiği, alacak haksız fiilden doğup zarar görenler arasında da sözleşme ilişkisi bulunmadığından istenebilecek faiz türünün sadece yasal faiz olduğu, dilekçede açıklanan nedenlerle davanın öncelikle usulden reddine ancak mahkeme aksi kanaatte ise esas yönünden reddine karar verilmesini, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacıya tahmili hususunda karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı tarafından vekiline ödenen vekalet ücretinin tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca TTK’da düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nın 4. maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. 6335 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür ve görev hususu HMK’nın 114/c maddesi uyarınca dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
—- tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkanda Kanunun 3. Maddesinde; “bu kanun her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” denilmekle, 3/1-k maddesinde: Tüketici, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler”; 3/1-l maddesinde ise “Sigorta” sözleşmeleri de “Tüketici İşlemleri” arasında sayılmıştır. 6502 sayılı kanuna göre, davacı sigortalı tüketici, taraflar arasında yapılan sigortacılık hizmeti ise; kanunun tanımladığı anlamda tüketici işlemidir.
Kanunun 73/1. Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri”nin görevli olduğu belirtilmiş; 83/2. Maddesinde ise “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasının ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davanın —— hukuksal koruma klozu temelli açıldığı ve davacı vekilince davanın ticaret mahkemelerinin görev alanına girdiği belirtilmiş ise de davanın temelinde—– dayandığı ve davacı ile davalı arasında kasko sigortasına dayanan sigortacı-sigortalı ilişkisi olduğu, davacı sigortalının gerçek kişi; sigorta edilen aracında hususi nitelikte araç olduğu, bu kapsamda davacı sigortalının tüketici olduğu, uyuşmazlığın temelinde 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici ilişkisi bulunduğu, mahkememizin görevsiz olduğu değerlendirilerek mahkemelerin görevine ilişkin hususun dava şartı olduğu ve kamu düzenine ilişkin olduğu yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınacağı, 6502 sayılı Tüketicinin korunması Hakkında Kanunun 3, 73/1 ve 83/2 maddeleri uyarınca davaya bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu anlaşıldığından davanın görev dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114/1-c 115/2, Tüketici Kanunu 3 ve 73. Maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Dosyanın görevli ve yetkili —— NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Yargılama giderleri, vekalet ücreti ve karar ilam harcının yargı yeri belirlendikten sonra görevli mahkemece değerlendirilmesine,
İlişkin olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/02/2021