Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/304 E. 2021/550 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/304 Esas
KARAR NO : 2021/550

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2019
KARAR TARİHİ : 01/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı —– bulunan evinden kapılarını kilitleyerek dışarı çıktıklarını,—- sıralarında eve geldiklerinde,— kapısının açık olduğunu ve kilit yuvasının kırık olduğunu gördüklerini, eve hırsız girdiğini anlayan davacının polis karakolunlu aradığını, bunun üzerine—– ekibinin geldiğini, hırsız ve veya hırsızlar tarafından evin dağıtıldığını,evde yapılan inceleme sonunda —–nakit para ve evin salonunda bilgisiyar masası üzernide bulunan araba anahtarının alınarak, evin önünde park halinde duran davacıya—- ruhsatı ile birlikte çalındığının tespit edildiğini, yaşanan hırsızlık olayı sonrasında— Soruşturma sayılı dosyasında bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından faili meçhul kişi ve/veya kişiler hakkında soruşturma ——– —– nolu —- kaskolandığını, poliçenin teminat limitinin 68.255,00-TL olduğu, ayrıca hırsızlık olayının da sigorta tarafından teminat altına alınan ——- olduğunu, davacının hiçbir kusurunun ve ihmalkarlığının bulunmadığını, bu nedenlerle davalı tarafından düzenlenmiş olan —— kaynaklanan——- tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın hırsızlık olayı sonucu davalı şirkete başvurduğunu, davacının çalınma olayını, yaşadıkları maddi sıkıntıya çözüm olarak görüp kurguladığını, davacı yanın, davalı şirketin avans faizinden sorumlu olacağını belirttiğini, meydana gelen kazanın haksız fiil niteliği taşıdığından davalı şirket hakkında avans faizinin değil haksız fiilden kaynaklı yasal faiz uygulanması gerektiğini, müvekkili şirketin aleyhine avans faizi işletilerek hüküm kurulması talebinin açıkça hukuka ve içtihatlara aykırı olduğunu, bu nedenle davanın husumetten reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı ile davalı arasında, davacıya ait olan —— plaka sayılı aracın sigorta bedelinin ödenme şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda açılan alacak davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiştir.
——– ve —–yazılan müzekkerelere cevap verildiği görüldü.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Dava tarihinde yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında öncelikle görev açısından inceleme yapılmıştır.
——-tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve —– tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan,— sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirmede davacının maliki olduğu —– plakalı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde —- sigortalandığı, davacının sigortacısından davaya konu aracın çalındığı iddiası ile poliçe teminat bedelinin tazminini talep ettiği, her ne kadar tüketici mahkemesince davanın sigorta sözleşmesinden kaynaklandığı ve davalı sigorta şirketi nezdinde tutulan — davacının davaya konu aracı kiraya verdiği, aracın sigortalanmasının bir tüketici işlemi gerçekleştirme saiki ile değil kiraya verilecek araçta meydana gelmesi muhtemel zararlara karşı yapıldığı gerekçesi ile mahkememize görevsizlik kararı verilmiş ise de davacının bu işi meslek ve ticari faaliyet haline getirmediği, gelir getirici faaliyeti için kullanmadığı, davacının— –bulunmadığı kiralama eylemini yalnızca dönem taksitini ödemek amacıyla bir defaya mahsus yaptığı davaya konu hırsızlık olayının araç davacı elindeyken gerçekleşip geçmişe dönük son — davacı adına kesilmiş olması sebebiyle taşınırın aracın davacının şahsi kullanımı için tasarruf edildiği bu haliyle işlemin tüketici işlemi olması sebebiyle mahkememizin görevli olmadığı değerlendirildiğinden somut uyuşmazlığı çözmeye görevli mahkemenin —-görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Somut uyuşmazlığı çözmeye görevli mahkemenin——– GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK ‘nın 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK’nın 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizce verilen kararın yasal yollara gidilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK ‘nun 21-(1) c. Maddesi uyarınca —— BAŞKANLIĞI’NA GÖNDERİLMESİNE,
İlişkin olarak; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.