Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/297 E. 2021/939 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/297 Esas
KARAR NO: 2021/939
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/07/2020
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından takip dosyasına konu edilen faturalarda yazılı emtiaların davalı şirkete satılıp teslim edildiğini, davalı tarafın bu emtiaları kullandığını, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinde müvekkilinin alacağının doğduğunu, davalının fatura içeriği malları almasına rağmen bugüne kadar borcunu ödememesi üzerine, davalı aleyhine —— takip başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu belirtmiş olup, davanın kabulüne, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına,—- davalıdan ticari faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına
mahkumiyetine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap sunmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafça cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67. vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıya faturanın gönderildiğini, davalının faturaları ödemediğini, fatura/cari hesap alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, HMK 128. maddesi gereğince, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —-celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —- celp edimiş, tarafların — ortamından dosya içerisine alınmış, — tarihli bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
— tarihli bilirkişi raporunda özetle,—– Davacı şirketin
incelenen —- onaylı beratlarının süresinde alındığı, —- göre usulüne uygun tutulduğu, Davalı şirketin ise usulüne uygun tebligata rağmen defter & belge ibraz etmediğinden usul ve hesap İncelemesinin yapılamadığı, B- Mal Tesliminin İspatı ve Davacı Alacağı Yönünden: taraflar arasındaki ticari ilişkinin, davalı
borçlunun icra takibine itiraz dilekçesinde de kabulü ile ihtilafsız olduğu, davacı şirket tarafından davalı şirket adına keşide edilen toplam —- tutarındaki faturasına davalı şirket tarafından—-tutarında muhtelif vadeli çekler ile ödemeler yapılmış olduğu, takip konusu —–açık hesap alacağını oluşturan faturaların davacı şirketin kendi defterlerinde kayıtlı olduğu, fatura içeriği malların davalı şirkete teslimine ilişkin dosyaya sunulan sevk irsaliyesinin incelenmesinde ise teslim alan bölümünde yer alan imzanın davalının ya da adına hareket edenlerce imzalandığının kabulü halinde teslimin ediminin ispatlanmış olacağından davacının —– tutarında alacağını talep edebileceği,—- sevk irsaliyesinde yer alan imzanın davalı adına hareket eden kişiye ait olmadığı yönünde tespit yapılması halinde ise, tensip zaptı, dava dilekçesi ve defter & belge ibrazı da dahil tüm ara kararlar tebligat Kanununa uygun şekilde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya katılmayan, defter & belge ibraz etmeyen davalıya nazaran, defterlerini ibraz etmiş, TTK 64, 65. Maddeye uygun tutmuş, takip konusu faturaların kendi defterlerinde kayıtlı bulunmasından hareketle davacı sevk irsaliyesinde teslim alan bölümündeki imzanın davalıya ya da adına hareket eden kişilere ait olup olmadığı yönünde HMK 220 ve 222. maddelerine göre davalıya açıklamalı ve ihtarlı davetiye gönderilmesinin ve takip konusu alacağı oluşturan
fatura yönünden davalı şirketin bağlı bulunduğu——
Beyannamesi ile beyan edilip edilmediğinin sorulmasının takdiri Sayın Mahkemeye ait olduğu, C- Sayın Mahkemenin Bilirkişi ———–Beyan Edilip Edilmediğinin Sorulması: Davacı tarafın dava dilekçesinde ticari defterlere ve sair delillere de dayandığından, vergi beyannamelerine de dayandığının
kabulü gerektiği, davalı tarafın defterlerinin ibraz edilmediğinden incelenememesi de gözetilerek, teslim & tesellüm karinesinin ispat edilmesi yönünde dayanak belge niteliğinde
olan —- bakımından;• Davalı şirketin bağlı bulunduğu —— Ba beyan sınırı altında olan takip konusu cari hesap alacağını oluşturan aşağıdaki tabloda gösterilen, ——— beyannamesinde indirim konusu yapıp yapmadığı araştırmasını ve bilgi vermesinin istenebileceği, takdirin— ait olduğu, D- FAİZ: Takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, ifası ispatlanan faturaların, fatura tarihinden TTK 1530 kapsamında — günlük sürenin tamamlandığı tarihlerden itibaren faiz talebinde bulunabileceğinden, aşağıdaki şekilde——- faiz hesaplandığı, davacı tarafından
icra takibinde —–hesaplamada dikkate alınabileceği, Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı lehine
hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı
alacağı için 3095 s.k m.2/2 kapsamında ticari faiz talebinin yerinde olduğu Yukarıda açıklanan sebeplerle, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere Davacının; Davalı tarafından ——- dosyasına yapmış olduğu itirazın, —— alacağı üzerinden iptalini isteyebileceği, —– gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, İCRA İNKÂR
TAZMİNATI VE sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur—-İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, taraflara inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtları incelemek üzere süre verilmiş, davacı ticari defter ve kayıtları incelenmiş ve bilirkişi raporu düzenlenmiştir. İnceleme gün ve saatinin davalıya usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafın inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini hazır etmediği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: 222 – (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. ———– Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1) (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar.—- belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.—-Bu kapsamda kanun koyucu tarafından —- fıkrada yer alan —– tarafından içtihatlar ile kabul edilen hukuki durum anılan kanun değişikliği ile yasal düzenlemeye kavuşmuştur.
Davalı taraf usulüne uygun ihtara rağmen ticari defterlerini süresinde ibraz etmemesi sebebiyle davacının, davalı ile arasındaki ticari ilişkiyi ve dayanmış olduğu cari hesap alacağını ispat ettiğinin kabulü gerekir.
HMK 281 maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” denilmektedir. Aynı kanunun 94/3 maddesinde; ” Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.” denilmektedir.
Somut olayda, tarafların —–tarihli bilirkişi raporuna süresinde herhangi bir itirazda bulunmadığı anlaşılmakla HMK 94/3 maddesi gereği tarafların bilirkişi raporuna itiraz hakkının ortadan kalktığı anlaşılmış, alınan bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın kabulüne, davalının —- takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, — asıl alacak, — işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi üzerinden takibin devamına karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. —- Dosyaya konu alacağın faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı —-üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
-Davalının — sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, —– işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 106,52-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 52,12-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 54,40-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı, 162,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 750,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 974,70-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 24 Kasım 2020 tarihli 31314 sayılı resmi gazetede yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 1.559,36-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/10/2021