Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/231 E. 2021/484 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/231 Esas
KARAR NO : 2021/484

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2020
KARAR TARİHİ : 29/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın ——uyarınca adı geçen firmaya muhtelif krediler kullandırıldığını, davalı/borçlu … anılan sözleşmeyi müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borçlu firmanın— kapsamında kullandırılmış olan kredilerden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine, borcu muaccel hale geldiğini, ödemelerin aksaması üzerine, müvekkili Banka kredi sözleşmesinin kendisine verdiği yetkiye dayanarak hesabı kat ettiğini ve borçlulara ——ihtarname keşide ve tebliğ ederek borcun ödenmesini talep ettiğini, buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacaklarının tahsili için borçlular hakkında ——-Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibine geçildiğini, müşterek borçlu ve müteselsil kefil konumundaki takip borçlusu .—— tarafından, hakkında yapılan takibe, borca, faize ve fer’ilerine itiraz edildiğini, davalıların itirazı hukuksal dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek——– sayılı dosyasından yapılan icra takibine yönelik itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalının %20’dan aşağı olmamak üzere icra ve inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine, icra ve yargılama masrafları ile avukatlık ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından, müvekkilleri tarafından tebellüğ edilen ödeme emrinde alacağa dayanak olarak kredi sözleşmesi gösterilmiş olsa da müvekkillerin alacaklıya borcu bulunmadığını,—– kredi sözleşmeleri imzalanmışsa da müvekkillerinin sözleşmelerden kaynaklanan borçlarını gereği gibi ifa ettiklerini, buna ek olarak ortada likit bir alacaklarının bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla icra takibine konu borç mevcut olsa dahi işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi oranı yüzde 48 olarak belirtildiğini, belirtilen fahiş miktardaki faiz oranının kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu, genel hüküm niteliğindeki 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinde “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” denilmektedir. Yine Borçlar Kanunu’nun 120. maddesinde “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdi faiz oranı geçerli olur.” denilerek uygulanacak faiz oranları belirlendiğini,—— sayılı ilamında “Davalı tacir olup, işin de ticari olması nedeniyle davacı, 3095 sayılı Kanun’un 2/2 maddesi gereğince avans faiz oranında faiz talep edebilecektir. Davacı tarafça sözleşmede kararlaştırılan ve talep edilen faiz, TBK’nın 120. maddesindeki temerrüt faizinin üst sınırını aştığı durumlarda, TBK’nın 120/2. maddesi gereğince tacirler için avans faizi, tacir olmayanlar için yasal faizin yüzde yüz fazlası olarak uygulanarak faizin hesaplanması ve hükmedilmesi gerekir. Bu durumda TBK’nun 120.maddesi uyarınca tacirler için mevzuat hükümlerine göre belirlenen avans faizinin yüzde yüz fazlası olarak uygulanarak bu miktar üzerinden faize hükmedilmesi gerekirken, tacir olmayanlar için geçerli olan yasal faizin — üzerinden faize karar verilmesi doğru değildir.” denilerek uygulanacak faizin mevzuat hükümlerince avans faiz oranının yüzde yüz fazlasının aşılamayacağına hükmedildiğini, davacı tarafından hazırlanan takip talebinde temerrüt faizi oranı %48 olarak belirlendiğini, faiz oranı fahiş olmakla genel hükümlere ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, izah edilen hususlar doğrultusunda davacının kanuna ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olarak faiz işlettiği hususunun tespiti ile davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafından genel kredi sözleşmesi alacağının tahsili amacıyla asıl borçlu ve müteselsil kefil aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67. Vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalıların asıl borçlu ve müteselsil —— imzalandığını, davalı asıl borçlunun ve kefilin borcunu ödememesi sebebiyle hesabın kat edildiği ve alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalıların haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiği, davalıların haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalılar, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak başlanmış 7101 Sayılı Kanunun 61.maddesi ile 6102 Sayılı TTK m.4/2 hükmü değiştirilmiş, ve miktar ve değeri 100.000 TL yi geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulüne uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—- edilmiş, konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
—– tarihli bilirkişi raporunda özetle “…Davacı——- Sözleşmelerinin imzalandığı, diğer davalının da söz konusu sözleşmede, müteselsil kefil olarak toplam 550.000,- TL tutarında kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyle kefalet imzasının bulunduğu, Sözleşmelerde—- kefalet tutarının belirlendiği, ve kefalet türünün müteselsil kefalet olarak belirtildiği, davalılara atfen atılı imzaları taşıdığı, imzaya ve sözleşmeye bir itiraz olmadığı, hususları değerlendirildiğinde takdiri —- geçerli olduğu, takip tarihi itibariyle Kredi hesaplarından dolayı Davacı —-% 5‘ten —— olduğu, Borçlu Cari Hesap Kredisi Yönünden; 18.846,34 TL asıl alacak, 626,96 TL İşlemiş Faizler ve 31,35 TL faizin % 5 ———- ve 775,16 TL noter—- olmak üzere 20.279,81 TL olduğu. Her iki kredi yönünden toplam alacak miktarının ise 226.861,89 TL olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı Bankanın ise; Taksitli Ticari Kredi Yönünden; 199.101,35 TL asıl alacak, 9.221,49 TL İşlemiş Faizler toplamı, 461,07 TL Faizin % 5 ‘ten hes. —- üzere toplam 208.783,91 TL alacak, Borçlu Cari Hesap Kredisi Yönünden ise ; 18.846,34 TL asıl alacak, 878,52 TL işlemiş temerrüt faizi , 43,93 TL faizin % 5——ve 775,16 TL noter İhtar Gideri olmak üzere 20.543.95 TL TL alacak talebinde bulunmuş olup, talebin tespitlerimi aşan kısmının yerinde olmadığı, Davacı Bankanın, takip/dava tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar, davalı borçludan takip tarihi itibariyle yukarıdaki tabloda karşılarında gösterildiği şekilde Taksitli Ticari kredi yönünden 199.101,35 TL asıl alacak üzerinden—– talep edilebileceği, taraftarın hukuki nitelikteki talepleri ile masraf, vekalet ücreti, tazminat ve benzeri diğer taleplerinin— içinde kaldığı…” görüşüne varılmıştır.
Dosya kapsamında taraf iddiaları dikkate alınarak dosya alanında uzman bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmış, alınan rapor taraflara usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiş, taraflarca süresi içerisinde bilirkişi raporuna itirazda bulunulmadığı anlaşılmıştır.
HMK 281 maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” denilmektedir. Aynı kanunun 94/3 maddesinde; ” Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.” denilmektedir.
Taraf vekillerinin — bilirkişi raporuna süresinde herhangi bir itirazda bulunmadığı anlaşılmakla HMK 94/3 maddesi gereği bilirkişi raporuna itiraz hakkının ortadan kalktığının kabulü gerekir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı— Sözleşmelerinin imzalandığı, davalı .—- söz konusu sözleşmelerde müteselsil kefil olarak davalı ——-ise aslı borçlu olarak sorumlu olduğu, davalı müteselsil kefil———- yönünden TBK 581 vd maddelerindeki kefalet şartlarının geçerli olduğu (davalının Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmelerinde eş rızasının alındığı), davalıların 25/01/2021 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen tutardan sorumlu olduğu, davacının 25/01/2021 tarihli bilirkişi raporu tespitlerini aşan kısımların yerinde olmadığı anlaşılmış, anılan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, davalının——- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile Takip konusu taksitli ticari kredi alacağı yönünden; 199.101,35 TL asıl alacak, 7.124,51 TL işlemiş faiz, 356,23 TL faizin % 5‘ten hes. —– borçlu cari hesap kredisi yönünden; 18.846,34 TL asıl alacak, 626,96 TL işlemiş faiz ve 31,35 TL faizin % 5 —– ve 775,16 TL noter ihtar giderinin takip tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar taksitli ticari kredi yönünden asıl alacağın % 48 oranında ve borçlu cari hesap — yönünden % 45,60 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 —- üzerinden işleyecek faizi ile birlikte takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır.—– sözleşmesine dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı—— üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının—– esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile;
– Takip konusu taksitli ticari kredi alacağı yönünden; 199.101,35 TL asıl alacak, 7.124,51 TL işlemiş faiz, 356,23 TL faizin % 5‘ten——–
-Borçlu cari hesap kredisi yönünden; 18.846,34 TL asıl alacak, 626,96 TL işlemiş faiz ve 31,35 TL faizin % 5 —-ve 775,16 TL noter ihtar giderinin takip tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar taksitli ticari kredi yönünden asıl alacağın % 48 oranında ve borçlu cari hesap —-kredisi yönünden % 45,60 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 —– üzerinden işleyecek faizi ile birlikte takibin DEVAMINA,
-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
A-Karar Harçları;
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 15.496,94-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.770,53-TL harcın mahsubu ile bakiye 12.726,41-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 2.770,53-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B-Vekalet Ücreti;
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden— resmi gazetede yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli —- maddesindeki esaslara göre belirlenen 24.330,33-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden—- yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli —–. — maddesindeki esaslara göre belirlenen 2.465,96-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
C-Diğer Yargılama Giderleri;
7-Davacı tarafından tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı, 73,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 850,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 985,20-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 974,61-TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı