Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/223 E. 2021/937 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/223 Esas
KARAR NO: 2021/937
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/06/2020
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı — değişik zamanlarda ve toplamda —- tutarında meblağ, —–verdiğini, bu mal ve hizmetler için fatura ve cari hesap alacağına ilişkin olarak davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalının icra takibine itiraz ettiği, dava şartı olarak arabuluculuk nuüracaatı yapıldığını, tarafların anlaşmaya varamadığı, bu sebeple işbu davanın açılma mecburiyetinde kalınlığı, davalının icra takibine itirazının haksız ve kötü niyetli olduğu, borçlunun kendisine verilen kırtasiye malzeme hizmeti sebebiyle ödemesi gereken—– tutarındaki borcunun bugüne kadar ödenmediğini, haksız ve kötü niyetle itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesine, icra takibinin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap vermediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, faturaya dayalı alacak sebebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıya faturanın gönderildiğini, davalının faturayı ödemediğini, fatura alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiği, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, HMK 128. maddesi gereğince, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —- sayılı—- üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —– davalının — celp edimiş, —davacının —- bilgileri celp edilmiş,— davacının gerçek kişi ticari işletme kaydı bilgileri celp edilmiş, — tarihli bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
— tarihli bilirkişi raporunda özetle, “…Davacı —- yılına ait yasal ticarı defterlerinin zamanında ve üsülüne uygun şekilde açılış ve kapanış noter tasdiklerinin yapıldığı tespit edilmiş, buna göre söz konusu ticari defterlerin davacı lehine delil niteliğine sahip olduğu kanaatine varıldığını, Davacının ticari defterlerine göre, davacının dayalı şirketten —- bakiye alacağı bulunduğu; bakiye alacağının, davacının davalı adına— yıllarında düzenlediği toplam — tutarındaki faturaların ödenmeyen kısmından kaynaklandığı anlaşılmakta olduğunu, Davacı tarafça işleme konan icra takip tutarı ve dava esas değeri — davacının ticari defterlerinde toplamda— tutarında senet tahsilatına ve —- tutarında kredi kartı tahsilatına ilişkin muhasebe kayıtları tespit edilmiş olup,—- olduğu tespit edilmiştir. Davacının davalı adına düzenlediği toplam ——- tutarındaki faturalardan sadece — tutarındaki faturanın —- girmemesi sebebiyle davalı yününden teyidi yapılamamıştır. Dava dosyasında görüntüsü sunulan bu faturanın irsaliyeli fatura olduğu, faturada —- bölümünde herhangi bir imza olmadığı tespit edilmiştir. Davalı şirketin ticari defterlerini sunmaması ve —- bu faturanın teyidinin yapılamaması sebebiyle, bu faturanın ve faturaya konu malların davalı şirkete teslim elildiğinin ispata muhtaç olduğu kanaatine varılmışlır. Davacının davalı şirketten — bakiye alacağının — hariç kısmı, yani — talep edebileceği…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur —-
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Somut olayda, davalıya usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı, mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları ile—- üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davacı tarafça talep edilen fatura alacağının davacı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu, davacı ticari defter ve kayıtlarında davalı tarafından yapılan —- ödeme kaydının bulunduğu, davacının takip tarihi itibariyle — davalıdan alacaklı olduğu, davalının inceleme gününde ticari defterlerini ibraz etmediği anlaşılmıştır. Ayrıca davalının dava konusu faturalardan —-bildirim yükümlülüğünün altında kalması sebebiyle —— bildirmediği, dava konusu diğer tüm faturaları — —- bildirildiği anlaşılmaktadır. O halde davacının —– yönünden alcağını ispat ettiğinin kabulü gerekir. ——-
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiş, taraflarca süresi içerisinde bilirkişi raporuna itirazda bulunulmadığı anlaşılmıştır.
HMK 281 maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” denilmektedir. Aynı kanunun 94/3 maddesinde; ” Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.” denilmektedir.
Her ne kadar alınan bilirkişi raporunda davacı şirketin ticari defterlerinde tespit edilen ancak davalı —- bildiriminde tespit edilemeyen/bildirim yükümlülüğü altında olan —- bedelli fatura yönünden ret olacağı belirtilmiş ise de; davalının tacir olduğu dosya kapsamındaki müzekkereler ile sabit olup süresi içerisinde defter ibraz etmemesi sebebiyle yeni HMK değişikliği gereği davacı ticari defter ve kayıtları esas alınarak — üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, ancak tarafların —alınan bilirkişi raporuna itirazı olmadığı dikkate alındığında HMK 94/3 maddesi gereğince —- üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiş, anılan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, davalının —- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, —- asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi —– üzerinden takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; her ne kadar davacı vekili —- tarihli celse beyanında —- takip dosyasına konu bilirkişi raporu ile tespit edilen ve davalı tarafından davacı şirkete verilen senetleri —- edemediğini, davacı şirketin ödemek zorunda kaldığını beyan etmiş ise de; bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere davacı ticari defter ve kayıtlarında — açıklamasının kayıtlı olduğu, davacı tarafından ileri sürülen bonoların iş bu kayıtlara konu bono olduğunun açık ve net olarak anlaşılamadığı,— sayılı takip dosyasına ve — sayılı takip dosyasına konu senetlerin —– tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen senetler olduğunun davacı tarafından yöntemince ispat edilemediği, davacının dava dilekçesi de yemin deliline de başvurmadığı anlaşılmış bu yöndeki davacı talep ve itirazlarına itibar edilmemiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. —–Dosyaya konu alacağın cari hesap ilişkisi/faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı ——-üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının —- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, — asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi —- üzerinden takibin DEVAMINA,
-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 8.584,84-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.407,38-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.177,46-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 2.407,38-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı, 153,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 850,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.065,70-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 671,92-TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 832,26-TL’sinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 24 Kasım 2020 tarihli 31314 sayılı resmi gazetede yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 15.889,10-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/10/2021