Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/217 E. 2020/860 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/217 Esas
KARAR NO : 2020/860

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 24/06/2020
KARAR TARİHİ : 15/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete —– ait işyerinin——- tarihinde hasar meydana geldiğini, müvekkili şirket eksper marifetiyle hasar tespiti yaptırdığını,——-hasar tazminatı ödediğini, bu ödeme nedeniyle müvekkili şirket TTK md.1472 gereği sigortalısının kanuni halefi olduğunu, müvekkili şirket alacağını tahsil amacıyla İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, davalı tarafından takibe haksız ve mesnetsiz itiraz ettiğini, itiraz nedeniyle takibin durduğunu, itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’si kadar icra inkar tazminatı ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde sunulmuş kira sözleşmesinde kiraya veren olarak … ve hissedarları şeklinde yazıldığı görüldüğünü, bu durumda ortada bir adi ortaklık bulunmadığını, kira sözleşmesinde bulunan imza müvekkiline ait olmadığını, dava tüm ortaklara açılması gerekirken sadece müvekkiline açıldığını, usulden reddinin gerektiğini, davanın yetkili yer—Ticaret Mahkemesinin olduğunu, dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesini, müvekkili ve diğer malikler tam ve kusursuz bir şekilde taşınmazı ve tesisatı teslim ettiklerini, eczane çalışanlarının tesisata kimyasalları döktüğü için tesisatta sızma olduğu veya olagan kullanımdan dolayı eskime olmuş olabileceğini, değişim için kiracının müvekkili ve diğer maliklere bildirim yapması gerektiğini, tesisat sızma sigortanın riziko ettiği vaka kapsamında olduğunu, müvekkili hakkında açılan davanın hukuka ve maddi olaya uymayan bir dava olması nedeniyle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsilini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, davacının sigortalısının kiracı olduğu iş yerinde 01/08/2018 tarihinde su tesisatının patlaması sonucu meydana gelen hasar sonucu oluşan zararın sigortalısına ödeyen davacının, davalı kiraya verenden rücuen tazminatın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Dava basit yargılama usulüne tabi olup dilekçeler teatisi tamamlanmış ve yöntemine uygun olarak ön inceleme duruşması yapılarak taraf iddia ve savunmaları kapsamında öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir.
TTK.’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının— sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı … olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmakta, davacının sigortalısı ise aynı zamanda hasarın meydana geldiği yerin kiracısıdır. Burada davacı … şirketinin yapmış olduğu ödeme sigorta poliçesine dayalı olup ödeme yapmasının sebebi sigortalısı dava dışı —– ile arasındaki ilişki olup ödemeyi yapmış ve onun haklarına halef olmuşsa artık yapılan ödemenin davalıdan tahsili istemi de yine onun haklarına halef olması sıfatıyla rücuen tahsil istemidir. Dolayısıyla dava dışı sigortalı davalıya karşı bu davayı hangi mahkemede açacaksa davacı … şirketinin de o mahkemede davayı açması gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 4/I-a maddesinde ise kiralanan taşınmazların, ——– sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilâmsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara, konuları ve değerlerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemelerinde bakılacağı hükmüne yer verilmiştir. Bunun yanında görev hususu HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca dava şartlarından olup, HMK’nın 115. maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınacağı hükme bağlanmıştır.
Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, dava dışı sigortalı ile davalı arasında kira sözleşmesi bulunduğu, eğer dava dışı sigortalı daha önceden bu parayı ödemiş ve daha sonradan davalı malikin kusurunun olduğunu düşünerek bu davayı açmış olsa idi Sulh Hukuk Mahkemelerinin bu davada görevli olacağı, nitekim Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da davalarda yargılamanın temel ilişkiye göre yapılacağı, (Yargıtay —-dolayısıyla artık halef sıfatıyla davacı … şirketinin de davalıya karşı açmış olduğu davada mahkememiz görevli olmayıp uyuşmazlığın çözüm ve görüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU SULH HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.