Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/188
KARAR NO : 2023/490
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2020
KARAR TARİHİ : 13/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında bulunan cari hesap ilişkisi sebebiyle tarafınca bakiye alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını, karşı tarafın bu takibe itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, Ancak davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki cari hesap ilişkisine göre davalının müvekkil şirkete bakiye borcunun 3.188,24 Euro olduğunu, anılan borcun vadesi üzerinden çok fazla zaman geçmesine rağmen davalı tarafından ödeme gerçekleştirilmediğini, bu süreçte davalı taraf ile yapılan görüşmelere rağmen olumlu bir netice alınamadığını, işbu borcun varlığının tarafların ticari defterleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde de açıkça ortaya çıkacağını, davalı tarafından, müvekkil şirketten malzeme isteğinde bulunulduğunu ve buna mukabil müvekkilince teklif hazırlandığını, karşı tarafça bu teklif kabul edilerek kaşe ve imza edildiğini, aynı zamanda teklifin kabul edildiğine dair mail yazışmalarının da mevcut olduğunu, müvekkilce üretim gerçekleştirildiğini, karşı yanca kabul edildiğiini ve fatura kesildiğini, davalı yanca bu faturalara karşı herhangi bir itirazda bulunulmadığını, aynı şekilde hem davalıca kabul edilen teklifte hem mail yazışmalarında fatura para birimi ile ödeme para birimi aynı olması gerektiğini, fatura tarihindeki —- döviz satış kurunun esas alınacağının, faturaların Euro olarak düzenlendiği için ödemenin de Euro olarak yapılması gerektiğinin karşı yana bildirildiğini, işlemlerin tamamlanması akabinde karşı tarafın cari borcunu ödemediğini, bu nedenlerle ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı tarafından —-. İcra Müdürlüğü —-Esas sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın iptalini, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, davalı aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği —.İcra Müdürlüğü’nün—– Esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emri — nolu bentte borcun sebebi olarak 16.04.2019 tarihli 20.902,69.-TL alacak iddiasının gösterildiğini, davacının dilekçesinde ileri sürdüğü Euro cinsinden bir alacak iddiası yahut cari hesap alacağı iddiasının belirtilmediğini, İtirazın iptali davası gönderilen ödeme emrine hem şekil hem de esas olarak sıkı sıkıya bağlı bir dava olup alacak iddiası ile gönderilen ödeme emrinin muhtevasının davacı açısından bağlayıcı olduğunu, davacı iddiasının müvekkilden alacaklı olduğu iddiası ile gönderilen ödeme emri kapsamı dışına çıkamayacağını, dolayısıyla davacının gönderilen ödeme emrinde belirtilmeyen bir alacak kalemi iddiasına dayanamayacağı gibi Euro cinsinden alacak iddiasını iş bu davada ileri süremeyeceğini, gönderilen ödeme emri muhtevasına aykırı iddialarda bulunamayacağını, aksine iddiaların gönderilen ödeme emri göz önüne alındığında geçersiz olduğunu belirttiklerini, davacının cari hesap ekstresinden kaynaklı olarak alacaklı olduğunu iddia ettiğini, ancak dilekçesinin hiçbir yerinde cari hesap ekstresinden kaynaklı olduğunu iddia ettiği alacak iddiasının net olarak sebebini belirtmediğini, davacıdan alınan malzemelerin bedeline karşılık olarak müvekkil şirket tarafından davacıya davacı daha fatura kesmeden 05.02.2018 tarihinde —–Şubesi —-çek numaralı —–ait 05.06.2018 vadeli 42.500,00.-TL ve —-Şubesi —- çek numaralı—–ait 25.06.2018 vadeli 40.000,00.-TL tutarlı toplam 82.500,00.-TL’lik çeklerin verildiğini, davacının TL olarak verilen ve nakit ödeme anlamına gelen çekleri de daha malzemelerin faturasını bile kesmeden kabul ettiğini, çekleri tahsil ettiğini, ancak davacının dava dilekçesinde bu hususlardan hiç bahsetmediğini, davacının fatura para birimi ile ödeme para biriminin aynı olması gerektiğini iddia ettiğini, böyle bir iddia da bulunuyorsa müvekkil şirketten ödeme yerine geçen çekleri teslim aldığı tarihte daha faturasını kesmediği malzemeler için TL para birimi üzerinden ödemeyi kabul etmemesi ve çekleri almamasının gerektiğini, davacının TL üzerinden düzenlenmiş çekleri teslim alarak ödeme para biriminin TL olmasını kabul ettiğini, davacının iddiasının aksine 3.188,24.-Euro’nun ödeneceğine dair müvekkil şirket il davacı arasında bir anlaşma bulunmadığını, davacının dilekçesinde bir takım maillerden bahsettiğini anrcak davacının beyan ettiği bu maillerin kendilerinin yazıp gönderdiği mailler olduğunun görülmekte olduğunu ve herhangi bir bağlayıcılığının bulunmadığını, davacının kendilerinin gönderdiğini beyan ettiği bu mailleri sanki bağlayıcılığı olan delilmiş gibi lanse etmeye çalıştığını, Müvekkil şirketin davacıya borcu bulunmadığını, açılan davanın reddi gerektiğini, bu nedenlerle; davacı tarafından açılan haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddini, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava hukuki niteliği itibariyle, —- İcra Müdürlüğü’nün—– esas sayılı sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Davacı vekili; davalı ile aralarındaki ticari ilişki gereği cari hesap anlaşmaları olduğunu, faturadaki para birimi ile ödeme para biriminin aynı olacağına dair anlaştıklarını, fatura tarihindeki—– kurunun esas alınması gerekirken çekle yapılan ödemelerden doğan vade kur farkının ödenmediğini, bunun için takip başlattıklarını, davalının itirazı sonucu takibin durduğunu beyan etmiş; davalı vekili ise, davacıdan aldıkları mallar karşılığında çek ile ödeme yaptıklarını, davacının bu çekleri para birimine itiraz etmeden aldığını, çeklerin fatura dahi kesilmeden verildiğini, çeklere itiraz edilmeksizin alınmakla TL olarak ödenmesinin de kabul edildiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiştir. Taraflar arasında mal alım satım ilişkisinden kaynaklı ticari ilişki olduğu dosya kapsamından anlaşılmakla, dava konusu uyuşmazlığın; davacının icra ve davaya konu ettiği cari hesap ekstresinden kaynaklı takip tarihi itibariyle davalı şirketten bir alacağının olup olmadığı, davalının iddiası doğrultusunda davacı tarafa malların bedelinin çek vasıtasıyla ödenip ödenmediği, davalı itirazlarının kısmen yahut tamamen iptali gerekip gerekmediği, icra inkar tazminatı yönünden yasal koşulların oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.Tarafların BA/BS formları celp edilmiş, ilgili icra dosyaları mahkememiz dosyası içerisine alınmıştır.
İtirazın iptali istemine konu, —-.İcra Müdürlüğünün —–esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; takibin alacaklısının mahkememiz davacısı, borçlusunun mahkememiz davalısı olduğu; davacı tarafından 08/11/2018 tarihinde —— İcra Müdürlüğü’nde takip başlatıldığı, ödeme emrinin 31/01/2019 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği, davalı tarafından süresinde 07/02/2019 tarihli dilekçe ile borca, ferilerine ve yetkiye itiraz edildiği, yetki itirazının kabulü ile dosyanın —– İcra dairelerine gönderildiği, —–. İcra Dairesi tarafından düzenlenen ödeme emrinin 30/04/2019 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği, mahkememizde davanın 11/06/2010 tarihinde açıldığı görülmüştür.
—-Şubesine müzekkere yazılarak keşidecesi —–Şirketi olan 05.06.2018 tarihli 42.500 TL bedelli —– nolu ve 25.06.2018 tarihli 40.000 TL bedelli —– nolu çeklerin ibraz edilip edilmediği, edilmiş ise ibraz edenin kimlik bilgileri ile çeklerin ödenip ödenmediği ile ilgili bilgi ve belgelerin ve çeklerin önlü arkalı görüntülerinin birer örneğinin mahkememize gönderilmesi istenmiş, gelen cevaplara göre; çeklerin davacı tarafından keşide tarihlerinde ibraz edildiği ve karşılıklarının ödendiği; tahsilat makbuzlarına göre çeklerin davacıya 05/02/2018 tarihinde verildiği anlaşılmıştır.Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından, TTK 83-85.maddeleri ile HMK 222.maddesi uyarınca öncelikle davacının 2018-2019 yıllarına ilişkin tüm yasal ticari defterleri (defteri kebir, yevmiye, envanter defterleri ile ve var ise muavin kayıtları ve dayanak belgeleri) üzerinde mahkememizce resen seçilen mali müşavir eşliğinde bilirkişi incelemesi yapılması için talimat yazılmış, akabinde davalının ticari defter ve belgeleri ile tüm dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Talimat mahkemesine sunulan Mali Müşavir bilirkişinin 09/12/2021 tarihli raporunda özetle; “…Davacının 2018 ve 2019 yılları yasal ticari defterleri ile dayanağı belgelerinde ve tüm dosya kapsamında yapılan incelemeler sonucunda; davacının 2018-2019 yılları ticari defter ve belgelerinin sahibi lehine delil kudretini haiz olduğu, taraflar arasında ticari ilişki ve bundan kaynaklı cari hesap ilişkisi bulunduğu, takip konusu faturaların davacının kendi ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, aralarındaki ticari ilişkiye dayalı olarak, davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların her iki tarafın da bağlı bulundukları vergi dairelerine, davacı firma tarafından BS formu ile, davalı firma tarafından BA formu ile beyan edildiği, adet ve tutar olarak birbirini teyit ettiği, davacı tarafından davalıya faturaların EURO olarak kesildiği, buna karşılık alınan çeklerin TL üzerinden olduğu, çeklerin vadelerinde tahsil edildiği ve tahsil edildiği günün —–döviz satış kurundan çevrilerek kayıtlarda EURO ve TL olarak takip edildiği; davacının davalıdan 3.188,24-EURO alacaklı olduğu…” şeklinde kanaat bildirdiği görülmüştür.Davalının defter ve belgeleri ile tüm dosya kapsamı üzerinde inceleme yapan Mali Müşavir bilirkişinin 19/04/2023 tarihli raporunda özetle; “…Davalı şirket tarafından ibraz edilen 2018 yılına ilişkin ticari defterlerin; T.T.K m.64,66, V.U.K. m.220-226′ ve — Sıra No’lu Elektronik Defter Genel Tebliğine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından V.U.K. m. 215-219 hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğu, davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 969,30-EURO karşılığı 4.743,89-TL alacaklı olduğu,…” şeklinde kanaat bildirdiği görülmüştür.Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporu ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında mal alış-satışına dayalı ticari ilişki ve bundan kaynaklanan cari hesap ilişkisi bulunduğu, tarafların bağlı oldukları vergi dairelerine bildirdikleri faturaların sayı ve miktarları bakımından bir ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın, davalı tarafından mal alımına karşılık TL çekle yapılan ödemelerden kaynaklı olarak, davacının çeklerin tahsil tarihlerine kadar geçen süre için vade (kur) farkı talebinde bulunup bulunamayacağı noktasında toplandığı; davacı şirketin davalı şirkete düzenlemiş olduğu EURO bazlı faturaların tahsilatını TL çek ile yaptığı, TL çek ile yapılan ödemelerde kur farkı talep edilemeyeceğinin Yargıtay kararlarında istikrar kazandığı, TL çek ile yapılan ödemeden ötürü kur farkı talep edilebilmesi için, TL çek ile yapılan tahsilatta çek vade tarihinden sonra KUR farkı uygulanacağı yönünde taraflarca kararlaştırılmış bir sözleşme olması gerektiği, dosya kapsamında bu yönde bir sözleşme bulunmadığı, davalının çeklerle yaptığı ödemeden bakiye kalan 4.743,89-TL miktarında borçlu olduğu ve icra takibine yönelik davalı itirazının kısmen haksız olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilmiş, davacının bakiye alacağının faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle icra inkar tazminatının kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE,
-Davalının —-.İcra Dairesi’nin —–esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 4.743,89-TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 324,06-TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 252,47-TL peşin harç ve icra dosyasına yatırılan 104,51-TL peşin harçtan mahsubu ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 356,98-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından bilirkişi ücreti, tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 2.414,80-TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre; 548,04-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1.866,76-TL’sinin davacının üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen 50,00-TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre; 38,65-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11,35-TL’sinin davalının üzerinde bırakılmasına,
7-Kabul edilen dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 4.743,89-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ret oranına göre; 299,58-TL’sinin davalıdan, 1.020,42-TL’sinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
10-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin e duruşma ile yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —-Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.