Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/186 E. 2023/528 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/186
KARAR NO : 2023/528

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/06/2020
KARAR TARİHİ : 21/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA: Dava dilekçesinde davacı vekili özetle: davalı —- sevk ve idaresindeki, davalı —-adına kayıtlı —-plakalı ticari taksinin 04.05.2018 tarihinde—- üzerinde yaya olan davacı küçük —– çarptığını ve hayati tehlike yaratacak şekilde yaralanmasına, kafa travmasına ve sağ kulağında sağırlık şeklinde daimi sakatlanmasına sebebiyet verdiğini, davacılardan —-kazada yaralanan — anne ve babası olduğunu, davalı—- nolu zorunlu karayolları tarafik sigortası poliçesi ile aracın sigortacısı olduğunu, kaza nediyle 11/09/2019 tarihinde sigorta şirketine ilgili evraklarla başvurulduğunu, fazlaya ilişkin ve sair yasal hakları ile ileride doğacak yeni durumlar veya beden gücü kaybında meydana gelecek artışlarına ilişkin hakları saklı turularak, sigortalı aracın neden olduğu kaza nedeniyle yaralanan ve çözger raporuyla kalıcı sakatlık yaşadığı sabit olan müvekkili —- uğradığı ve trafik sigortası sorumluluk kapsamına giren her türlü zararların kaza tarihinden itibaren işleyen ticari avans faizi ile birlikte sigorta limitleri dahilinde taraflarına ödenmesinin istendiğini ve—sayılı hasar dosyasının açıldığını, ancak sigorta şirketine yapılan bu başvurudan sonuç alınamadığını, 24.01.2020 tarihinde —– Arabuluculuk Bürosuna başvurularak arabuluculuk sürecinin başlatıldığını, 19.02.2020 tarihli dava şartı arabuluculuk son tutanağından (anlaşamama) görüleceği üzere, davalı — vekili dışındaki davalıların mazeretsiz şekilde oturuma katılmadığını, arabulucukta anlaşılamadığını, kaza anında yoldaki tüm araçların kırmızı ışık nedeniyle durmuş halde beklerken, duran trafiğe hızla gelen ve ani manevralar yaptığı açık olan davalı araç sürücüsünün, müvekkiline çarptığını, durakta minibüsten inen müvekkilimnin, trafik ışıklarını kontrol ettiğini ve araçlara kırmızı ışık yanmış olması ve tüm araçların bekliyor olması nedeniyle karşıya geçmek istediğini, ve bu sırada duran trafiğe hızla gelen taksinin müvekkiline çarptığını, bu nedenle meydana gelen kazada müvcekkiline atfedilecek hiçbir kusurun bulunmadığını, tutanakta adeta yol boş ve trafik akarken müvekkilinin yola çıkmış gibi gösterilmesinin maddi gerçeğe aykırı olduğunu ve hiç bir şekilde somut gerçeklikle bağdaşmadığını, olayın polis tutanağında gösterilen şekilde gerçekleşmediği keşif ve tanık beyanlarıyla ortaya çıkacağını trafik kazasının tümüyle araç sürücüsünün kusur ve ihmali sonucu gerçekleştiğini, bu nedenle müvekkillerinin kaza nedeniyle yaşadığı elem ve ızdırabın bir nebze telafisi için, kazada hayati tehlike geçirerek sakat kalan çocuk — için 100.000,00 TL, anne ve babası olan—- için ise ayrı ayrı 30.000,00 TL şer olmak üzere toplam 160.000,00 TL manevi tazminatın, sigortacı dışındaki davalılardan -araç sahibi ve sürücüsünden- müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiklerini, zarara neden olan aracın ticari nitelikte taksi olduğundan, dava konusu haksız eylemin TTK.’nun 3.maddesi uyarınca ticari iş niteliğinde bulunması nedeniyle talep konusu alacaklar hakkında kaza tarihinden itibaren ticari faize karar verilmesini talep ettiklerini, tensip ara kararı ile birlikte—-plakalı araç kaydına ve taksi plakasına, 3.kişilere devri ve temliki engellemeye yönelik İhtiyati Tedbir konulmasına, (UYAP vasıtasıyla trafik kaydına ve ayrıca ticari taksi plaka nedeniyle—Belediyesi Ulaştırma Daire Başkanlığı Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğüne müzekkere yazılarak), ileride bilirkişi raporuna göre miktarı arttırılarak harcı tamamlanmak kaydıyla müvekkili —-için şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat alacağının kaza tarihi olan 04.05.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı sürücü, araç sahibi ve sigorta limitleri dahilinde davalı sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkillerinin uğradığı acı, elem ve üzüntünün bir nebze telafisi için, —-için 100.000TL, baba — için 30.000TL ve anne —-için 30.000TL olmak üzere manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı araç sahibinden ve sürücüsünden müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı —– vekili tarafından verilen cevap dilekçesinden özetle; müvekkilinin 04.05.2018 günü saat 18:00 sıralarında, —- adına tescilli fakat kendisinin sevk ve idaresinde olan —- plakalı ticari taksi ile —-Caddesi üzerinden —– istikametine doğru sol şeritten seyrettiğini, bu yolun iki şeritten oluştuğunu, müvekkilinin olay yerine yaklaştığı zaman minibüs yolcusunu indirerek hareket haline geçtiğini, hareket haline geçen minibüsün önünden, davacı— koşarak sol şeride girdiğini, müvekkilinin bu sırada, minibüsle aynı hizaya gelmek üzere olduğunu, davacının, minibüsün önünden geçip yola çıktığını, müvekkilinin her ne kadar frene bastıysa da mesafe çok kısa olduğundan duramadığını ve aracının sağ tarafı davacı küçük —— çarptığını, müvekkilinin hızı 40 – 60 km aralığında olduğunu, müvekkilinin hız sınırını aşmadığını, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu, oysaki kazanın gerçekleşmesinde müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, bu sebeple talep edilen maddi tazminatın ve taraflarınca kabul edilmediğini, üstelik müvekkilinin, davacının hastane masraflarını karşıladığını ve telefonun kırılan davacıya yeni bir telefon alıp verdiğini, davacı tarafın kaza sebebiyle davacı küçüğün kalıcı hasara uğradığını ve oluşan sakatlığın sürekli olarak anlama, konuşma ve öğrenme zorluğu vb. olumsuzluklara yol açacağını iddia ettiğini, oysaki kısmi işitme kaybının konuşma, öğrenme veya anlama zorluğu ortaya çıkarmasının mümkün olmadığını, bu hasar sonucunda davacının güç kaybına uğramış olduğunun da gerçeğe aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı —-vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin aracın işleteni olmadığı gibi diğer davalı —- işvereninde olmadığını, müvekkili ile —- arasında hukuki hiçbir ilişki bulunmadığını, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, müvekkilinin sahibi olduğu—-plakalı aracın, 22.09.2017 tarihli Plaka Komisyon Hizmet Sözleşmesi (Alış) ile işletmesi için—- şirketine kiraladığını, sözleşme doğrultusunda aracın —- tarafından veya onun sağlayacağı kişilerce işletilecek ve araç sahibine her ay belirli miktar para, kira bedeli olarak ödeneceğini, —– plakalı aracı —- (Mal Saihibi) sıfatıyla, 09.11.2017 tarihli Plaka Komisyon Hizmet Sözleşmesi (Satış) ile —-kiraladığını, bu sözleşme doğrultusunda da —- aracı işletmesi için diğer davalı —-verdiğini, dolayısıyla müvekkilinin diğer davalı — işvereni olmadığı ve hatta müvekkili ile diğer davalı—– arasında herhangi bir hukuki ilişki veya bağ olmadığının açık olduğunu, bu sebeple diğer davalı —- sebep olduğu iddia edilen maddi ve manevi zararlardan ötürü müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davanın husumet itirazı sebebiyle aksi halde esastan reddine, davacı —- oluştuğu iddia edilen engelin tespiti için — rapor alınmasına, mahkemece yapılacak inceleme ile trafik kazasındaki kusur oranlarının belirlenmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —-. Vekili cevap dilekçesinde özetle; —plakalı kazaya karışan
aracın müvekkili şirkete 26.04.2018-26.04.2019 tarihleri arasında geçerli olmak üzere —- numaralı Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesi ile sigortalı olduğunu, işbu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda şahıs başına azami 360.000 TL ile sınırlı olduğunu, Poliçe limitini bildirmelerinin davayı ve iddiaları kabul anlamında olmadığını, Poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olduğunu keza masraf ve vekâlet ücretinin sorumluluklarında da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını, hiçbir surette işbu davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, zorunlu trafik sigortası sorumluluk sigortası olduğunu, bu nedenle bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların karşılanmasının amaçlandığını, müvekkili şirketinin tazminata ilişkin sorumluluğundan bahsedebilmek için, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunun ispat edilmesi gerektiğini, bu durumda da tazminat sorumluluğu sigortalı araç sürücünün kusuru oranında ve elbette ki poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, nitekim bu hususun Yargıtay içtihatlarıyla da sabit olduğunu, tüm bu açıklamaları neticesinde tüm dosyanın (savcılık evraklarının da eklenerek) —-Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek buradan kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, müvekkil sigorta şirketi aleyhine ikame edilen işbu başvurunun reddine, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebidir.Davalılardan —sevk idaresindeki diğer davalı —- ait diğer davalı —tarafından sigortalanan —-plakalı ticari taksi, 04.05.2018 tarihinde—- Caddesi üzerinde bulanan yaya yol üzerinde davacılardan Küçük —- çarpmasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebidir.
Dosya içerisinde tarafların sosyal ekonomik durum ve raporları, ticari taksiye ait ruhsat bilgileri, kaza tespit tutanağı ile davacı küçük — ait —- raporları alınmıştır.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise —-İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin —- bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay—- HD —- )
Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda— alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, —- Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, —- Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.

Dosya içerisine alınan 22.12.2021 tarihli Makine Mühendisi Trafik Uzmanının Kusur Raporunun incelenmesi sonucu; dinlenen tanık anlatımları doğrultusunda davalı sürücünün hızının çarpma anında 40-50 km normal hızda olduğu, küçük çocuğun biranda durakta beklemekte olan minibüsün önünden koşarak karşıdan karşıya geçmek istediği ve o anda sol şeritten gelmekte olan ticari taksinin çocuğa çarpması sonucu kazanın meydana geldiği, keşifte dinlenen tanık anlatımları, kaza tespit tutanağı, aracın hız durumu göz önüne alınarak davalılardan sürücü — %75 olduğu, davacı küçük yaya— %25 oranında da kusurlu olduğu bilirkişi raporu ile belirlenmiştir.
Dosya içerisine giren—Ana Bilim Dalı’nın 29.08.2022 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Rapor Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre davacı küçük —- süreklilik özgürlülük oranının %12 oranında olduğu, başka birinin sürekli bakımına muhtaç olmadığı, geçici iş göremezlik süresinin kaza tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği şeklinde rapor verilmiştir.
Dosya içerisine Aktüerya bilirkişiden 06.11.2022 tarihli kök rapor ile itiraz üzerine 21.02.2023 tarihli ek raporu hüküm elverişli ve açıklayıcı olduğundan mahkememiz tarafından bahse konu ek rapor esas alınmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesine göre bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı Kanun’un 88/1. maddesinde ise bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu olacağı düzenlenmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) madde 61 ve 62) ile müteselsil sorumluluk esaslarına göre; birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, 6098 sayılı TBK madde 162 ve 163 göre, borcun tamamından sorumludur. TBK madde 167 uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur (Yargıtay —. Hukuk Dairesinin 09/06/2020 tarih,—-. sayılı kararı). Yapılan yargılama sonucu; 05.04.2018 günü davalılardan sürücü —-yönetimindeki —- plakalı ticari araç ile—-Caddesi üzerinde sol şeritte tanık anlatımları ile yaklaşık 40-50 km hızla seyir halinde iken duran minibüsün önünden bir aranda yola çıkan küçük — çarpması sonucu yaralanmaları trafik kazasının meydana geldiği, dosya içerisine alınan 22.12.2021 tarihli Makine Mühendisi Trafik uzman bilirkişi raporu ile davalı sürücünün %75 kusurlu olduğu, davacı küçük yaya —- %25 kusurlu olduğu ve dosya içerisine alınan —-Bilim Dalı’nın 29.08.2022 tarihli rapor uyarınca %12 oranında sürekli özürlü şekilde yaralandığı tespit edilmiş olup aktüerya bilirkişisi tarafından TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak hesaplama yapıldığı ve sonuç olarak davacı küçük —-kusur oranı ve %12 sürekli iş göremezlik oranı göz önünde alınarak sürekli iş göremezlik tazminat miktarının 714.837,42 TL olduğu hesap edilmiştir,
04.05.2018 tarihli kaza tarihi itibariyle kişi başına sakatlanma ZMMS poliçe limitlerinin incelenmesi uyarınca davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktarın 360.000,00 TL olduğu tespit edilmiş olup davacının sürekli iş görmezlik tazminatı yönünden davalı sigorta şirketi için poliçe limiti olan 360.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere diğer davalıların müştereken ve müteselsilen 714.837,42 TL ile sorumlu oldukları kanaatine varılmıştır.
TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.”
TBK’nın 56/1. maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir.
Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Manevi Tazminat yönünden yapılan inceleme sonucu; kaza tarihi olan 04.05.2018 tarihinde davacı küçüğün 23.04.2003 doğumlu olup kaza tarihi itibariyle 15 yaşında olduğu, kazadan kaynaklı olarak alınan rapor uyarınca %12 oranında sürekli özürlülük durumunun oluştuğu, meydana gelen trafik kazasında davacı küçüğünde %25 oranında kusurlu olduğu göz önüne alınarak tarafların sosyal ve ekonomik durumu, meydana gelen trafik kazasının oluş şekli göz önüne alınarak davacıların duyduğu elem ve ızdırap duygusunu bir nebze olsun hafifletebilmek için manevi tazminat taleplerinin paranın alım günü nazara alınarak kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat talebi yönünden;
-Maddi tazminat talebinin KABULÜ İLE;
-714.837,42-TL nin (davalı—- poliçe limiti olarak 360.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere) davalı sigorta şirketi bakımından temerrüt tarihi olan 24/09/2019 tarihinden, diğer davalılar —- yönünden ise kaza tarihi olan 04/05/2018 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Manevi tazminat talebi yönünden;
-Manevi tazminat talebinin KABULÜ İLE;
Davacı —- için 100.000,00 TL,
Davacı —– için 30.000,00TL,
Davacı —- İçin 30.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/05/2018 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar—— yönünden alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Karar harcı 59.760,14 TL den davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 580,64 TL peşin harç ile 2.407,39 TL tamamlama harcı toplamı 2.988,03 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 56.772,11 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacılar tarafından harcanan 580.64 TL peşin harç ve 2.407,39 TL tamamlama harcı toplamı olan 2.988,03 TL harcın davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan 54.40-TL başvuru harcı, 419,90-TL, 1.100,80-TL tebligat, müzekkere ve posta gideri, 2.800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.375,10-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine,
6-TTK 56/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 114.232,09-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
8-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacılar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —- Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.