Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/160 E. 2021/1177 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/160 Esas
KARAR NO : 2021/1177

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2020
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili tarafından mahkememize gönderilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirket—– numaralı,——– tarihinde satın aldığı, davacı şirkete—– plaka sayılı araç, yolda seyir halindeyken hiçbir sebep olmaksızın kendiliğinden alev almış ve sonrasında servise çekildiği, — raporuna göre, seyir halinde motor aksamındaki kablo bağlantı noktalarında herhangi bir nedenle oluşan elektriksel bir ısınma sonucu yanmanın başladığı ve gelişerek aracın tamamına sirayet ettiği kanaatine varıldığı, bunun üzerine, araç sökülmeden ———- sayılı dosyası üzerinden delil tespiti yapıldığı, yapılan bilirkişi incelemesi ile, araçta meydana gelen hasarların miktarı ve tespiti, onarım süresinin ne olacağı, araçta meydana gelen değer kaybının ne olduğu, arızanın nedeni ve üretim ya da kullanıcı hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, aracın pert olması halinde sovtaj bedeli hususlarının tespiti talep edildiği,—– üzerinden yapılan delil tespitine bağlı olarak dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile; aracın tamir edilmesinin ekonomik olmayacağı ve pert olduğu, araçta meydana gelen yangının sürücü hatasından kaynaklanması mümkün olmayan aracın teknik donanım özelliklerinden —– maldaki gizli ayıptan kaynaklandığı tespit edildiği, meydana gelen kaza sonucu müvekkil firmaya ait araç hurda haline geldiği, aracın mevcut haliyle—- olduğu, davacının aracın hasarsız halde rayiç piyasa değeri ise 70.000,00-TL’dir. Sovtaj değeri toplamından aracın hasarsız eş değerinin çıkarılmasıyla müvekkil şirketin zararı 67.000,00- TL olarak ortaya çıktığı, davalılar bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, uyuşmazlığın çözümü amacıyla müvekkil şirket tarafından 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi gereğince yasal olarak zorunlu olan arabuluculuğa başvurulmuşsa da, yapılan görüşmeler sonucunda taraflar arasında anlaşma sağlanamadığı, açıklanan nedenlerle; gizli ayıp nedeniyle hurda haline gelen davacı şirket aracının müvekkil şirkette oluşturduğu zarar bedeli olarak 67.000,00.-TL’ nin tazmini için işbu davanın açılması gereği doğduğu, açıklanan nedenlerle 67.000,00-TL nin davacının zararının davalı şirketlerden — tahsiline, delil tespiti de dikkate alınmak suretiyle yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de karşı taraflara tahmiline, karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
SAVUNMA: Davalı —— şirketinin mahkememize göndermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; —— somut dava ile hiçbir hukuki ya da fiili ilişkisi olmaması, herhangi bir objektif sorumluluk yüklenecek yasal dayanak bulunmaması ve davacının zararını doğuracak kusurlu herhangi bir davranışının da olmaması nedeniyle husumet davalı — yöneltilemeyeceği, davaya konu araç, —- tarihinde trafiğe çıkmış olup, — kaydına göre 187.635 km yol kat ettiği, esasa dair itirazlarımız saklı kalmak üzere huzurdaki davada ileri sürülen talepler, gerek genel hükümler çerçevesinde ve gerekse de Tüketici mevzuatı kapsamında, davalı şirketler açısından zamanaşımına uğradığı, dolayısıyla, işbu davanın, öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği, araçta ayıp/gizli ayıp veya üretim hatası bulunmadığı, öncelikle ifade etmeliyiz ki, davaya konu araçta, satım tarihi itibarıyla ayıp bulunmadığı, davacı yanın şikayetleri gerçeği yansıtmamakta olup, haksız ve hakkaniyete aykırı olduğu, dava konusu araç ayıplı değildir. konusunda uzman bilirkişiler tarafından yapılacak incelemede araçta ayıp olmadığı net bir şekilde anlaşılacağı, dilekçede açıklanan tüm nedenlerle, davacının tüm iddia ve talepleri haksız ve hukuka aykırı olup kabulü mümkün olmadığı ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı—–vekili tarafından mahkememize gönderilen cevap dilekçesinde özetle; davacının usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığı, TTK Ve Borçlar Kanunu Hükümleri gereğince ayıba karşı tekeffül yükümlülüklerini yerine getirmediği, huzurdaki dava TBK’da düzenlenen zamanaşımı süresi dolduktan sonra ikame edilmiş olup davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddi gerektiği, davaya konu araç, davacının da kabulünde olduğu üzere 31.03.2016 tarihinde satın alınmış olup dava tarihi itibariyle taleplerin TBK’nın 231. Maddesine göre zamanaşımına uğradığı ortada olduğu, ilgili maddeye göre satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğradığı, dolayısıyla davacının aracı satın aldıktan 4 yıl geçtikten sonra ikame ettiği bu davanın zamanaşımına uğradığı aşikar olduğu, davacının ise ——- ve huzurdaki davayı 4 senelik zamanaşımı süresi dolduktan sonra ikame ettiğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiği, davalı şirketin davaya konu ayıpta ağır kusurlu olması gibi bir durum söz konusu olmadığından davacının asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun iddialarına da itibar edilmemesi gerektiği, dilekçede açıklanan tüm nedenlerle davanın öncelikle davalı şirket yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine, mahkemenin kanaati aksi yönde ise esastan davanın reddine karar verilmesini, tüm yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesini talep ettiği görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı şirketin davalılardan ayıplı araç satımından dolayı davalılardan talep etmiş olduğu tazminat istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiştir.
——- dosyasında yapılan tespit raporunun mahkememize dosyasına gönderildiği görülmüştür.
Mahkememizin 09/03/2021 tarihli celsesinin üç nolu ara kararı gereği, mahkememizce resen seçilecek bir elektrik mühendisi, bir makine mühendisi ile bir Borçlar Hukuku alanında nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi heyetine tevdi ile aracın yanma nedeninin belirlenmesi, yangının meydana gelmesinde imalat hatası mı, araçta bulunan bir ayıp mı, yoksa kullanım hatasından mı kaynaklandığı, bir ayıp varsa bu ayıbın gizli ayıp olup olmadığı, TBK’nın 231.maddesi kapsamında satıcının aracı varsa ayıplı devretmekte ağır kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti yönünde bilirkişilerden rapor alınmasına dair karar verildiği, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 30/06/2021 tarihli raporunda özetle; fotoğrafların incelenmesi sonucunda araçtaki hasara yönelik yapılan değerlendirmede yanma olayının araç içinde değil, motor bölümünde başlamış olduğu, yanma olayına yönelik hasarın, yanma gelişimi etkisiyle —-bölümünde yer alan hava giriş kanalı yolundan araç içine doğru da ilerlemiş olduğu, söz konusu yanmanın araç içinde ve göğüs sağ tarafta başlayan ve oradan motora, araç önüne ulaşan bir yanma söz konusu olmadığı , yetkili servis tarafından yapılan teknik incelemede aracın motorunun üzerinde konumlandırılmış — — sabitleyen braketin yerinden çıktığı, boşta durduğu ve —- serbest kalması nedeniyle yukarıya doğru yükseldiği, yuvalarından çıktığı ve yakıt yüksek basınç borularının müsaade edebileceği kadar yuvalarından uzaklaştığının görülmüş olduğunun belirtilmiş olduğu, ayrıca bu nedenle boşa çıkan yakıt donanımı ve yüksek basınç hattı dolayısıyla yakıt kaçağının oluştuğu, böylece ——bölümünden başlayan ve gelişen bir yanmanın meydana geldiği , dosya muhteviyatında aracın — parçasının yüksek ısı nedeni ile çevresindeki muhtelif plastik imalli parçaları tutuşturmuş olduğuna yönelik bilgi, belge ve fotoğraf bulunmadığı, bu kapsamda yanma olayından sonra araç üzerinde yangının yoğunlaşmış olduğu bölgenin alenen fotoğraflarda belli olmuş olması nedeni ile söz konusu yanma olayının yetkili servis incelemesinde belirtildiği şekilde oluşmuş olduğu yönünde kanaat oluşmuş olduğu, bu nedenle söz konusu yanma olayının araçta —- yönelik herhangi bir bulgu,bilgi, belge ve doküman bulunmadığı, bu kapsamda aracın ayıplı olarak değerlendirilemeyeceği, dava konusu aracın —— olmuş olması nedeni ile değer Kaybı oluşamayacağı, dava konusu aracın olay tarihi itibariyle 2. El piyasa rayiç değerinin 70.000,00 TL
civarında olduğu,( 180.000 km) söz konusu aracın —– olmuş olması nedeni ile sovtaj değerinin 3.000,00 TL olduğu, bu kapsamda gerçek zararın 70.000,00 TL – 3.000,00 TL = 67.000,00 TL olduğu, görüş ve kanaatini bildirdiklerine dair rapor tanzim edilmiş olduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, rapor içeriği ve taraf vekillerin rapora karşı itirazları hep birlikte değerlendirilerek dosyanın nitelikli hesaplamalar uzmanı farklı bir bilirkişiye tevdi edildiği, Nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 09/08/2021 tarihli raporda özetle; davacı taleplerinin değerlendirilebilmesinin teknik olarak araçtaki gizli ayıbın tespit edilmesine bağlı olduğu, teknik raporda bu yönde bir değerlendirme olmadığı, teknik olarak araçtaki yanmanın gizli ayıp nedeniyle ortaya çıktığı tespit edilecek olursa davacının zararlarını talep etmesinin mümkün olduğu, zamanaşımının takdirinin mahkemede ait olduğuna dair rapor tanzim edilmiş olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia, savunma, toplanan tüm deliller, alınan bilirkişi raporları hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacı ile davalı —– araç satışına ilişkin kurulan —- ilişki kapsamında davacının alıcı, davalı —— ise satıcı konumunda olduğu, diğer davalıların ise davacı ile arasında ilişki bulunmadığı, davalı .—- davacı ile davalı satıcının tacir ve akdi ilişkinin ticari nitelikte olduğu, uyuşmazlığa Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği, TTK’nun ticari satışlara ilişkin 23. maddesi ile 6098 sayılı TBK’nun 231.maddesinde ticari satışlarda ayıplı mal satışından kaynaklanan uyuşmazlıklarda zamanaşımı süresinin 2 yıl olacağı düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, aracın satış tarihinin 31/03/2016 olduğu, dava konusu araç için satıcı — verilmiş olduğu, davacı tarafça garanti süresinin daha uzun olduğuna ilişkin bir iddiada da bulunulmadığı, davaya konu hasarın 07/02/2019 tarihinde meydana geldiği, davanın garanti süresi içinde açılması gerekirken bu sürenin geçirildiği, bu durumda davalı satıcı—– karşı açılan davanın zamanaşımından reddine ve diğer davalılar açısında açılan davanın ise husumet yokluğundan reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır—- Karar sayılı ilamları ile İstanbul——- Sayılı ilamı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davacının davalı —– karşı açtığı davanın ZAMANAŞIMINDAN REDDİNE,
2-Davacının diğer davalılar ..—- karşı açtığı davaların PASİF HUSUMET YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
3-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırıldığından fazla alınan 1.084,9‬0-TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı—- kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı—-vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli — esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.