Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/16 E. 2022/565 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/16 Esas
KARAR NO: 2022/565
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07.02.2020
KARAR TARİHİ: 22.06.2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mahkemeden iş bu dava kapsamında davacının tanımadığı iki insan tarafından dolandırılmaya çalışıldığını, asla hiçbir ticari faaliyet veya benzeri faaliyet içerisine girmediği hiçbir para alışverişi yapmadığı, yolda görse tanımayacağı, takip tarihine kadar adlarını bile bilmediği şahıslardan biri olan davalı —— borçlu olmadığının tespitini, başlatılan takibin iptalini, davalı ve işbirlikçilerinin muhtemelen davacının ekonomik anlamda güçlü olmasından faydalanmak istedikleri için böylesi bir yolu denediklerini, keza davalı iş bu davayı kaybetse dahi ayrıntısıyla aşağıda izah ettiğimiz üzere borca batık olması nedeni ile kaybedeceği hiçbir malvarlığı bulunmamakta olduğunu, tabiri caizse davalı tarafından ya tutarsa, ne koparırsak kardır mantığıyla hareket edildiğini, davalının davacıya takip konusu parayı verdiğini ispatlamakla yükümlü olduğunu, aynı zamanda bu miktarda parayı nereden bulduğunu da ispatlaması gerektiğini, davacının kuyumcu olarak belli bir ekonomik seviyeye sahip olduğunu, davalının ise bildikleri kadarı ile yapmış olduğu müdürlük görevinden zimmetine okul aile birliğinin paralarına geçirmek ve yine zimmetine para geçirmek için fatura sahteciliği yaparak hakkında ceza yargılaması yapıldığını ve bu hususlarda ceza aldığını, meslekten uzaklaştırılmış bir kimse olduğunu, diğer ortağı ——hem şikayetçi oldukları ceza davasında senet sahteciliğinden mahkumiyet aldığını hemde başka bir dosyada piyasaya sahte çek düzenleme ve sürme suçundan yargılanan firari bir kimse olduğunu, davacı ile davalı arasında kambiyo senedinden kaynaklanan takibe yönelik taraflarınca davalı aleyhinde ikame edilecek menfi tespit davası nezdinde dava şartı olarak kabul edilen arabulucuya başvuruları üzerine arabuluculuk sürecinde yapılan görüşmeler neticesinde, arabuluculuk süreci “anlaşamama” olarak sonuçlandığından, davacı adına iş bu davayı ikame etme gereği hasıl olduğunu, davacı ile davalının hiçbir şekilde ticari faaliyetinin olmadığını, davacının davalıya ne alacağı ne de vereceğinin bulunmadığını, keza davalının ismini dahi davacı dava sebebi ile öğrenmiş olduğunu, davalı tarafından davacı aleyhinde —- tutarlı senet üzerinden —- kapsamında icra takibi başlatıldığını, davacının süresi içinde senetteki borca ve imzaya itiraz ederek —– dosyası kapsamında yargılamaya başlanmış olup yargılama halen daha devam edildiğini, ——– dosyası kapsamında imza itirazları neticesinde takibin tedbiren durdurulması üzerine ara karar kurulduğunu ancak dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu neticesinde her ne kadar bilirkişi raporuna itirazları ile dosyanın yeniden bilirkişiye tevdine karar verilmiş ise de, bu karar ile birlikte tedbir kararının kaldırıldığını, senet metni incelendiğinde, vade tarihinin daha sonra doldurulduğunun görüldüğünü, bu durumun yazı karakterlerinden dahi anlaşıldığını, düzenleme tarihi ile vade tarihi arasındaki karakter farklarından anlaşıldığı üzere vade tarihi daha sonra yazıldığını, esasen davalının, sunulan belgede görüldüğü —– kendisi hakkında davacı tarafından bulunulan suç duyurusuna istinaden —-verdiği ifadesinde takip dayanağı senede ilişkin, kendisinin davacıya —– karşılığında iki adet senet aldığını ve davacı ile daha sonra daireler konusunda anlaşamaması nedeni ile iki senedi de icra yoluyla tahsil etmek amacıyla gerekli işlemleri yaptığını, ancak davacı ile davalı arasında herhangi bir hukuki ilişkinin hiç bir zaman kurulmadığını, nitekim takibe dayanak senedin incelenmesi sonucu tespit edilebileceği üzere senetteki vade tarihinin sonradan doldurulduğunu, Bunun yanında senet üzerinde yer alan ve davacıya ait olduğu iddia olunan —- adet imzaların dahi birbirinden farklı olduğu gözle görülür bir şekilde fark edildiğini, davacı aleyhinde davalı tarafından —— dosyası kapsamında başlatılan icra takibi sonra davacı tarafından davalının kim olduğu sorusuna cevap aranırken davalının yıllar öncesinde davacının çocuğunun okulunda müdür olarak çalıştığı bilgisine ulaşıldığını, davacının yıllar öncesine dair hatırladığı kadarıyla, davacı tarafından okul ziyaret edildiğinde, davalı okula kayıt evrakları diye davacıya bir takım evraklar imzalatıldığını, ve davacıdan okul giderleri içinde bir miktar ödeme alındığını, bu kapsamda davacı tarafından kayıt evrakları imzalandığında, davalının iş bu imzalardan faydalanmış olabileceği olasılık dahilinde olduığunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davalının beyanları doğrultusunda senet dayanağı sözleşmenin varlığı kabul edilse dahi, vade tarihinin sonradan ve iş bu sözleşmeye uygun olarak doldurulmadığını,— düzenleme tarihli bir senedin —- tarihli vadesinin olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, arz ve izah edilen ve yargılama sırasında ortaya çıkacak nedenlerden dolayı; —– dosyası kapsamındaki takibin tedbiren öncelikle teminatsız aksi takdirde uygun bir teminat karşılığında durdurulmasına, bonodaki yazı ve imzanın yaşının bilirkişi marifetiyle değerlendirilmesi ile senette tahrifat yapıldığının tespitine, Haklı davalarının kabulüne, Senette tahrifat yapıldığından bono vasfına haiz olmayan senet yönünden takibin iptaline, takip dayanağı senedin zamanaşımına uğramış olması ve diğer sebepler nedeniyle müvekkilin borcu bulunmadığının tespitine, Şayet yargılama devam ederken davacı haciz baskısı altında kalmış olması nedeniyle davalıya herhangi bir ödeme yaparsa, yaptığı ödemenin istirdatına, Tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bu davalarda bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) tarafın o vakıayı ispat etmesi gerektiğini, bu düzenleme çerçevesinde ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, davacının HMK gereği tüm iddialarını delillendirerek ispatlamak zorunda olduğunu, ancak bu deliller de senede karşı senetle ispat kuralı gereği yazılı olmak zorunda olduğunu, HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” kenar başlıklı 200’üncü maddesi gereğince bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri —— geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiğini, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle —-aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamayacağını, davacının tanık dinletmesine muvafakat etmediklerini, bu nedenle de ispatlanamayan davanın reddinin gerektiğini,yine davacı taraf dava dilekçesinde bazı yerlerde senetteki imza inkar edilirken bazı yerlerde senedin sonradan oluşturulduğu, senede vade eklendiği gibi iddialarının mevcut olduğunu, oysa ki taraflar arasında devam eden—— dosyasında senet üzerinde imza incelemesi yapıldığını ve bono üzerindeki imzanın davacıya ait çıktığını, senedi davacının davalıya mevcut haliyle imzalayarak verdiğini, dolayısıyla dava konusu senedin artık kesin delil niteliği taşıdığını, ayrıca senedin sonradan oluşturulduğu, vade eklendiği gibi iddialarının da ancak yazılı belge ile ispatlanabileceğini, her ne kadar davada ispat yükü davacı tarafta ise de davalının — savunmaları doğrultusunda senedin dayanağının açıklandığını, davacı davalıdan iş bu senet karşılığında —almış akabinde davalıyla yazılı protokol yaparak bu protokol kapsamında —- daire vereceğini taahhüt ettiğini, bu protokol de davacının imzasını taşıdığını, ancak davacının davalıya taahhüdünü yerine getirmediğini ve — tutarlı senedi ödemediği gibi protokol gereği aldığı—-iade etmediğini, senedin uzun vadeli olması ve davalının ödeme için beklemesinin nedeni davacının taahhüdünü yerine getirmesi ve inşaatları tamamlayarak davalıya daire vereceği yönündeki iyiniyetli bekleyişten kaynaklandığını, davacının davalıyı hiç tanımadığı gibi iddiaların tamamı borçtan kurtulma çabasıyla ortaya atılan afaki beyanlar olduğunu, davacının kendi elemanı olduğu ceza dosyası zabıtlarına giren ve davalının davacı vasıtasıyla ve davacının elemanı olarak tanıdığı, —- isimli şahısla da bunun dışında hiçbir ilgisi ya da bilgisi olmadığını, bu kişiye —– tutarlı senet verilip verilmediğini davalının bilmesinin imkan dahilinde olmadığını, tedbir kararı teminat karşılığı verilmesi gerektiğini, mahkeme dosyasında yatan paranın davacıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiğini, ancak tedbir kararı için teminat belirlenmediğini, icra mahkemesince alınan bilirkişi raporunda imzanın davacıya ait çıktığını, açıklanan nedenlerle haksız ve mesnetsi davanın reddine, davacının %20 tazminat ödemesine hükmedilmesine, tedbir kararı için teminat taktirine, başkaca dava ve alacak hakları saklı olarak masraflarla vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE
Dava, menfi tespit ve istirdat talebidir.
—- kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile başlatılan takip üzerine davacı tarafından borca ve imzaya itiraz edilerek bononun vade tarihinden daha sonra doldurulduğu gerekçesi ile menfi tespit ve istirdat talebinde bulunulmuştur.
Davacının bahse konuda ki bonoda ki borca ve imzaya itirazı olması nedeni ile mahkememiz tarafından usulüne uygun olarak sağ ve sol elinden imza ve yazı örnekleri alınmıştır. Deliller toplandıktan sonra dosya içerisine —– bilirkişi raporu alınmış, yapılan inceleme sonucu bononun altında ki imzanın davacı —-eli ürünü olduğu şeklinde rapor sunulmuştur. Alınan bilirkişi raporuna davacı tarafın ısrarlı itirazları üzerine bu defa davacının imza incelemesine esas olabilecek imza örnekleri toplandıktan sonra bono aslı ile birlikte —- rapor alınmış ve yapılan inceleme sonucu bononun altında ki imzanın davacı—— eli ürünü olduğu tespit edilmiştir. Yazı yaşı tayini bakımından ise halen kullanılan bilimsel yöntemlerle davaya konu bonoda yer alan daktilo yazılarının, imzaların ve el yazılarının yaşı hakkında zaman birimi açısından bir tespit yapmanın mümkün olmadığı bildirilmiştir.
Yapılan yargılama sonucu davacı taraf her ne kadar dava konusu edilen—- bedelli keşidecisi davacı —- olan bono hakkında yazının ve imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesi ile menfi tespit talebinde bulunulmuş olsa bile dosya içerisine alınan —- raporu ile imzanın davacıya ait olduğunun tespit edilmesi, yine bunu destekler şekilde —— konu bonodaki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edilmesi nedeni ile menfi tespit ve istirdat taleplerinin reddi ile davacı tarafın kötü niyeti ispat edilemediğinden davalı lehine kötü niyet tazminatının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın reddine,
2-Davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Karar harcı 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 21.133,13 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 21.052,43‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmamış olup bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden AAÜT uyarınca 76.111,91-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22.06.2022