Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/110 E. 2022/452 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/110 Esas
KARAR NO: 2022/452
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin—— isimli markanın sahibi olduğunu, müvekkilinin, davalı ile —- tarihinde —- sözleşmesi imza ettiğini, bu sözleşme uyarınca davalının bu marka altında —-bayi olarak faaliyette bulunmaya başladığını, sözleşmenin yürürlüğe girmesinden —-sonra davalının ürün alımını kestiğini, müvekkilinin —– yanıt vermediğini ancak bu marka altında ürün satmaya devam ettiğini, bu nedenle —- yazılı cezai şart bedeli alacağı ve bedelsiz verilen ürün bedelinin tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibi dosyasında cari hesap alacağını kabul ettiği ancak cezai şart alacağı ve bedelsiz gönderilen çiğköfte borcuna itiraz ettiği, — maddeleri gereğince davalının — cezai şart alacağından ve——–sorumlu olduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve borçlu aleyhinde alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap sunmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmenin ihlal edildiği iddiasıyla bedelsiz verilen ürün bedelinin iadesi ve cezai şart alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itirazın İİK 67. Maddesi kapsamında iptali davasıdır.
Yapılan yargılama sonucunda mahkememizin ——– Karar sayılı ilamı ile; “…Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Yukarıda anlatılan nedenlerle, TTK’nun m.4. Hükmü kapsamında somut davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK’nın 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir…” karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından mahkememiz kararının istinaf edilmesi üzerine dosya —– gönderilmiş ve yapılan istinaf incelemesi sonucunda ——-sayılı ilamı ile; “…Taraflar arasındaki uyuşmazlığın marka haklarına ilişkin olmadığı,cari hesap ve sözleşmenin zamanından evvel feshi nedeniyle bedelsiz ürünlere ilişkin olduğu fikri sınai haklar hukuk mahkemesinin değil asliye ticaret mahkemelerinin görev alanında kaldığı anlaşılmaktadır. Davalının tacir olmadığı gerekçesiyle ve farklı yargı cevresindeki mahkemeler arasında görevsizlik kararı verilemeyeceği ancak aynı yargı çevresindeki mahkemeler arasında görev hususu değerlendirileceği gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile görevsizlik kararı verilmesi doğru bulunmamış,davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine….” şeklinde kaldırılmıştır. Kaldırma kararı sonrasında dosya mahkememizin—— esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama sonucunda;
Dosya—— gereğince yargılama yapılmış, dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, — tarihli bilirkişi raporu ve —– tarihli bilirkişi heyet ek raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.—- tarihli bilirkişi raporunda özetle, “…Taraflar arasındaki hukuki ihtilaf davacı yanın,—— tarihinde davalı aleyhine —bedelli alacağı için icra takibi başlatması karşısında, davalı yanın takibe —
asıl alacak yönünden kısmi itiraz etmesi üzerine çıkmış bulunmaktadır.
Tarafımızdan incelenen davacı yanın —- yılı ticari defterlerinde takip tarihi olan — tarihi itibarıyla davacı yanın davalı yandan—-alacaklı olduğu, bu alacağın taraflar arası ihtilaf konusu olmadığı, davalı yan
tarafından cari hesap alacağının kabul edildiği, davalı yan tarafından ise huzurdaki itirazın iptali davasının —-asıl alacak üzerinden ikame edildiği, Davaya konu alacağın —- cezai şart alacağı olduğu,—- ise bedelsiz teslim edilen —- bedeli olduğu tarafımızdan görülmüştür. Davacı ile davalı yan arasında —– imzalandığını, Taraflar arasında akdelen —– satışı yapamaz. —-satan veya satmaya teşebbüs eden —- ceza uygulanır. ” hükmünün yer aldığı, tarafımızdan tespit edilmiştir—– bayisi olarak kalmayı taahhüt eder. Taahhüt karşılığında ——- —- gönderilir….” hükmünün yer aldığı, tarafımızdan tespit edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekine sunulu—–görüntülerinde —– tarihinden davalı yanın davacı unvanı altında ürün satışı yaptığının tarafımızdan görüldüğü, ticari defter incelememizde son ürün alımının yani
davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen son faturanın —– tarihi olduğunun tarafımızdan görüldüğü, ihtilaf konusu ürünün dayanıklı gıda olmadığı dikkate alındığında son ürün alımından yaklaşık —–ay sonra davalı yan tarafından satışa sunulan ürünün davacı yana ait ürün olamayacağı kanaatine tarafımızdan varıldığı, bu durumun —- aykırılık teşkil ettiği ve davacı yanın davalı yandan sözleşmesel —–cezai şart alacağı olduğu, kanaatine tarafımızdan varılmıştır. Cezai şart yönünden takdir sayın mahkemenize aittir. İnceleme esnasında tarafımıza faturalar sunulmadığı, yine dosyada bedelsiz ürünlerin teslimine ilişkin faturalar mevcut olmadığından ——– davalı yana teslim edilip edilmediği noktasında tarafımızdan inceleme yapılamamıştır. Nihai takdir sayın mahkemenize aittir.
Tarafların, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin muhterem
Mahkemenizin takdiri içinde kaldığı…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
—— tarihli bilirkişi heyet ek raporunda özetle, “…Davacı ile davalı yan arasında ——imzalandığını, Taraflar arasında akdelen ——- markası haricinde —– satışı yapamaz. — veya satmaya teşebbüs eden
—– ceza uygulanır. ” hükmünün yer aldığı, tarafımızdan tespit
edilmiştir. ———- süresi boyunca —— bayisi olarak
kalmayı taahhüt eder. Taahhüt karşılığında ——
gönderilir….” hükmünün yer aldığı, tarafımızdan tespit edilmiştir.
Davacı yanın —- yılı ticari defterlerinde takip tarihi olan —- tarihi
itibarıyla davacı yanın davalı yandan — alacaklı olduğu, bu alacağın taraflar arası htilaf konusu olmadığı, davalı yan tarafından cari hesap alacağının kabul edildiği, davalı yan tarafından ise huzurdaki itirazın iptali davasının —– asıl alacak üzerinden ikame edildiği Taraflar arasındaki hukuki ihtilaf davacı yanın,—– tarihinde davalı aleyhine —- bedelli alacağı için icra takibi başlatması karşısında, davalı yanın takibe —- alacak yönünden kısmi itiraz etmesi üzerine çıkmış bulunmaktadır.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekine sunulu yemek sepeti ekran görüntülerinde —– tarihinden davalı yanın davacı unvanı altında ürün satışı yaptığının tarafımızdan görüldüğü, ticari defter incelememizde son ürün alımının yani davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen son faturanın —- tarihi olduğunun tarafımızdan görüldüğü, ihtilaf konusu ürünün dayanıklı —— olmadığı dikkate alındığında son ürün alımından yaklaşık —- davalı yan tarafından satışa sunulan ürünün davacı yana ait ürün olamayacağı kanaatine tarafımızdan varıldığı, bu durumun —- maddesine aykırılık teşkil ettiği ve davacı yanın davalı yandan sözleşmesel —–cezai şart alacağı olduğu, kanaatine tarafımızdan varılmıştır. Cezai şart yönünden takdir sayın mahkemenize aittir. Davaya konu alacağın —– cezai şart alacağı olduğu, ——-ise bedelsiz teslim edilen —- olduğu görülmüş.
—-ambalajlama ve muhafaza şartları dikkate alındığında uzun süre
muhafaza edilecek bir gıda ürünü olmadığı, piyasa araştırmasında üretim tarihinden itibaren uygun şartlarda muhafaza edildiği takdirde raf ömrünün yani son tüketim tarihinin yaklaşık bir ay olacağı. Ancak dava konusu ürün tezgahta satılan açık ürün olacağı düşünüldüğünde uygun şartlarda muhafaza edildiği takdirde en fazla bir hafta raf ömrünün olacağı kanaatine varılmıştır. Tarafların, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin muhterem Mahkemenizin takdiri içinde kaldığı…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur——-İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Eldeki dava da, davacı tarafından cezai şart alacağının ve bedelsiz verilen —— bedeline yönelik iddialarının yöntemince ispat edilmesi gerekmekte olup, ispat yükü davacı taraftadır. Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde cezai şarta ilişkin hükümlerin tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Cezai şart, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaat ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevk etmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da söz konusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir. Asıl borç bir geçerlilik şekline bağlanmışsa, cezai şartın borç doğurabilmesi aynı şekilde kararlaştırılmış bulunmasına bağlıdır. Ancak, geçerlilik şekline bağlı olan bir sözleşme bu şekle uygun olarak yapılmadığı halde, şekle aykırılığı ileri sürmenin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaması nedeniyle dinlenmediği hallerde, sözleşme geçerli sayıldığından, onun fer’i niteliğinde olan cezai şart da geçerli sayılacaktır. Cezai şartın fer’ilik niteliği asıl borca bağlı olduğu sürece devam eder. Başka bir anlatımla cezai şartın fer’iliği, muaccel olduğu ana kadar devam eder. Borçlu, borca aykırı davrandığında cezai şart muaccel hale geldiğinden artık fer’i değil, asli (bağımsız) bir alacak niteliğini kazanır. Cezai şart, sağlararası hukuki işlemlerde ve özellikle sonuçlarını hayatta doğuran sözleşmelerde kararlaştırılır. ———
818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 158. maddesinin başlığı “cezai şart” iken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Ceza Koşulu” başlığı altında üç çeşit ceza koşulu düzenlenmiştir. Bunlar öğretide ortaya atılan kavramlara göre seçimlik ceza koşulu (TBK. md. 179/I), ifaya eklenen ceza koşulu (TBK md. 179/II) ve ifayı engelleyen ceza koşulu (dönme cezası) (TBK md. 179/III) dur.
Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde (veya sözleşme eki taahhütnamelerde) yer alan “yıllık asgari alım taahhüdü”ne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK’nun 179/II. (BK. md. 158/II) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğinde olduğundan burada bu tür ceza koşulu üzerinde durulması gerekmektedir.
TBK’nun 179/II maddesine göre; “ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.”
Anılan yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı gibi, ifaya eklenen ceza koşulunda, şart gerçekleştiği takdirde alacaklı, hem ifayı hem de cezayı talep edebilecektir. Buna öğretide “taleplerin birleşmesi” veya “toplanması” denmektedir. TBK, “borcun belirlenen zamanda veya yerde ifa edilmemesi” hali için kararlaştırılmış ceza koşulunun, ifaya eklenen ceza koşulu niteliğinde olacağına dair bir karine koymuştur. Bu iki olasılık dışında kalacak eksik ifa hallerinde TBK’nun 179/II. md. değil, 179/I. md. hükmü uygulanacaktır. Zira, Kanun, 179. maddenin ikinci fıkrasında bütün eksik ifa hallerini değil, bunlardan sadece zaman veya yer itibariyle aykırılık teşkil edenlerin ifaya eklenen ceza koşulu olduğunu kabul etmiştir. TBK’nun 179/II. md. hükmü emredici yapıda olmayıp düzenleyici nitelikte olduğundan taraflar, yukarıda belirtilen iki hal dışında kalan eksik ifalarla, bütün ifa etmeme hallerinde de ifa ile birlikte cezai şartın istenebileceğini kararlaştırabilirler. ———-
TBK.’nun 179/II. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez.
Somut dosyada, taraflar arasındaki ——– gereğince davalının taahhüdünü ihlal etmesi halinde cezai şart alacağının düzenlendiği, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları gereği davalının sözleşme şartlarına uygun davranmayarak davalı iş yerinde farklı marka veya ev yapımı ——- sattığının sabit olduğu, davacının iş bu davaya açma iradesi ile taraflar arasındaki sözleşmenin iptali ve fesh edildiğinin değerlendirilmesi gerektiği, davacı iradesinin buna matuf olduğunun anlaşıldığı, taraflar arasındaki sözleşme şartlarına uyulmaması sebebiyle davacının ——– gereğince cezai şart talebinin yerinde olduğuna kanaat getirilmiştir.
TBK 182/son maddesinde; “Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.” denilmektedir.
Dosya kapsamında bulunan—– cevabı dikkate alındığında davalının tacir olmadığı ve—– tarihi itibariyle ticareti terk ettiği anlaşılmaktadır. TBK 182 maddesi gereğince davalının durumuda dikkate alınarak cezai şart alacağının aşırı/yüksek olduğuna kanaat getirilmiş, taraflar arasındaki sözleşmenin süresi, davalının tacir olmaması ve ticareti terk etmesi sebebiyle cezai şart alacağında taktiren indirim yapılmak suretiyle—cezai şart alacağının kabulüne karar verilmiştir. —
Davalının ticari faiz talebinin yerinde olmadığı, davacının tacir olmaması sebebiyle yasal faiz talep edilebileceği anlaşılmış, aksi yöndeki davalı taleplerine itibar edilmemiştir.
Her ne kadar davacı tarafından—– kapsamında bedelsiz —- alacağının sözleşme hükümlerine uyulmaması sebebiyle iadesi talep edilmiş ise de; — tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacı tarafından —– bedelsiz —— davalıya teslimine ilişkin herhangi bir delilin ve belgenin olmadığı, davacı tarafından bedelsiz ——- davalıya teslim edildiğinin yöntemince ispat olunamaması sebebiyle davacının bedelsiz —– alacağına yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. ——Yukarıda açıklanan gerekçelerle dosyaya konu alacağın yargılamayı gerektirmesi sebebiyle alacağın likit olmadığı anlaşıldığından, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ——-
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının —– sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, —— cezai şart asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
-Davacının —— bedelsiz ———- bedeli ve fazlaya ilişkin cezai şart alacağı talebinin REDDİNE,
2-Davacının şartları oluşmayan icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 170,78-TL’den davacı tarafça yatırılan 251,05-TL peşin ile icra dosyasına yatırılan 114,41-TL harç olmak üzere toplam 365,46-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 194,68‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 265,60-TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.006,70-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 117,61-TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 1.050,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 927,34-TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davanın kabul edilen kısmı için davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 2.500,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davanın reddedilen kısmı için davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/3 maddesindeki esaslara göre belirlenen 2.500,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/05/2022