Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 E. 2022/449 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/10 Esas
KARAR NO:2022/449
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:10/02/2010
KARAR TARİHİ:26/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından——–sayılı dosyası üzerinden müvekkilleri aleyhine ——- senede istinaden takip yapıldığını, ——- ile davalı şirket arasında —-alımına —– , bakiye borcun kapatılması için senedin davalıya verildiğini, —— tarihinde senede istinaden ——- tarihinde ise —– ödeme yaptıklarını , ——— borçlarının kaldığını, ——oranında faiz uygulamasının, hukuki mesnedinin bulunmadığını belirterek borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının —— oranında ——- edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;—-Esas sayılı dosyası ile —— senede istinaden takip yaptıklarını, davalının—– tarih —— edildiğini, takibin kesinleştiğini, yapılan ödemenin senetle ilgisinin bulunmadığını, —- sözleşmesinde ne kadar —– alınacağının belirlendiğini belirterek davanın reddi ile davacının inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalı tarafından takibe konulan senedin bedelinin ödendiğinden bahisle senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalı tarafından takibe konu edilen senet bedelinin bir kısmının ödendiğini, —— borçlarının kaldığını, aylık—- oranında—- uygulamasının hukuki dayanağının bulunmadığını iddia ederek davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine ve—– oranında kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yapılan ödemenin senetle ilgili olmadığını,——sözleşmesinde—–oranının belirlendiğini savunarak davanın reddi ile inkar tazminatı istemiştir.
Yapılan —— sonucunda mahkememizin —-Esas ——- Karar sayılı ilamı ile; ” 1-Davacıların menfi tespit davasının kısmen kabulü ile——–sayılı takip dosyasında takip tarihi itibariyle borçlunun asıl alacak yönünden——– işlenmiş —— ise ——-olduğunun tespitine, 2-Tarafların inkar tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine… ” karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkememiz kararının temyiz edilmesi üzerinde dosya —— gönderilmiş ve yapılan——- sonucunda ——- esas, —— karar sayılı ilamı ile; “1-Davacılar vekili, davalı vekilinin temyiz dilekçesine karşı düzenlediği temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin temyiz itirazlarını ileri sürmüşse de söz konusu dilekçenin HUMK’un 433.maddesinde öngörülen ——günlük yasal süre içinde verilmediği anlaşıldığından, davacılar vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddi gerekmiştir. 2-Dava, İİK’nun 72.md.hükmüne dayalı menfi tespit davasıdır. Bu durumda mahkemece, HUMK’nun 74(HMK. 26) md. hükmü de gözetilerek, taleple bağlılık kuralı çerçevesinde, davacıların borçlu olmadığı miktar saptanarak menfi tespite hükmedilmesi gerekirken, davanın niteliği gözardı edilerek borçlu olunan miktar üzerinden olumlu tespit hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin katılma yoluyla —– isteminin süre yönünden reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,” şeklinde bozulmuştur. Bozma sonrasında dosya mahkememizin—– esasına kaydı yapılmış ve ——– esas,——-karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.Mahkememizce yeniden yapılan yargılama sonucunda; mahkememizin —– Esas, —— Karar sayılı ilamı ile; “Davacının menfi tespit davasının KISMEN KABULÜ ile; ——– nolu dosyasında davacının asıl alacak yönünden ———-borçlu olmadığının, işlenmiş —-yönünden ise —— borçlu olmadığının tespitine, Takibin haksız ve kötü niyetli olarak açıldığı sabit olmadığından davacının tazminat talebinin reddine, ——-tarihli ara kararı ile icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmiş ise de teminat yatırılarak tedbir kararı infaz edilmediğinden davalının tazminat talebinin de reddine,” karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının taraf vekillerinin temyizi üzerine —– ilgili dairesine gönderildiği ve yapılan temyiz incelemesi sonucunda——- Esas, ——Karar sayılı ilamı ile; “(1) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle icra takip dosyasının dayanağının sadece bono olmasına, takip dayanağı olarak sözleşmenin gösterilmemiş bulunmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan faize yönelik ve diğer sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. (2) Dava dosyası incelendiğinde gerekçede geçen, “—– ödeme makbuzu üzerinde ise——- senede istinaden havale yapıldığına yönelik şerh verildiği, yukarıda izah edildiği üzere taraflar arasındaki —- uzun süredir devam etmiş olması sebebiyle taraflar arasında birden fazla —- alış verişi olduğu, bu kapsamda davalı tarafından davacıya ——- keşide tarihli ——- nolu ——bedelli çekin de verildiği, ——-ödemenin yapıldığı, ——-ödemenin —- istinaden yapıldığının şerh verilmiş olması ve iki ödemenin toplamının çek bedeli ile örtüşmesi sebebi ile bu iki ödemenin çeke istinaden yapıldığının kabulünün dosya kapsamı itibariyle mümkün olduğu, zira…” bölümünün dosya içeriğine uygun olmadığı ve bu hususun bozmayı gerektirdiği anlaşılmaktadır. Ne var ki yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK. 438/son maddesi hükmü uyarınca sonucu itibarı ile doğru olan hükmün yukarıda tırnak içine alınan bölümünün çıkartılarak gerekçesinin bu şekilde değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıdaki (-) nolu bend uyarınca davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (–) nolu bendde açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin düzeltilerek ONANMASINA,” şeklinde onanmasına karar verilmiştir. Onama kararına karşı davalı vekilinin karar düzeltme yoluna başvurduğu görülmüş, karar düzeltme sonucunda dosya —— karar sayılı ilamı ile; “—— ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, —- Kanununun 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan davalı vekilinin aşağı bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Taraflar arasındaki sözleşmenin 7/2 maddesinin “Alıcı, iş bu sözleşme ile doğacak —– ilişkisi uyarınca vereceği —- ve —– türündeki ödemelerinde gecikme olması halinde aylık —oranında— uygulanmasını peşinen kabul eder.” hükmü uyarınca davacı tarafından davalıya verilen bononun vade tarihinde ödenmemesi halinde aylık — oranında ——- uygulanması kabul edilmiştir. Sözleşmedeki bu hüküm uyarınca takip ve davaya konu bono nedeniyle işlemiş —– ve takip tarihinden ödeme gününe kadar işleyecek —— oranının aylık —— üzerinden kabulü ile bu oran üzerinden hesaplama yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken——– üzerinden yapılan hesaba göre karar verilmesi doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerektiğinden Dairemizin ——- esas ve ——- karar sayılı ve —–tarihli ilamında (—) nolu bentteki sair temyiz itirazlarının reddi yönündeki kararıyla davalının temyiz itirazlarının reddi doğru olmamış, bu nedenle davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin düzeltilerek onama kararı kaldırılarak hükmün açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir. Ayrıca dava dosyası incelendiğinde gerekçede geçen, “—- ödeme makbuzu üzerinde ise ——– senede istinaden havale yapıldığına yönelik şerh verildiği, yukarıda izah edildiği üzere taraflar arasındaki—–ilişkinin uzun süredir devam etmiş olması sebebiyle taraflar arasında birden fazla—- alış verişi olduğu, bu kapsamda davalı tarafından davacıya —– keşide tarihli ——– nolu —— bedelli çekin de verildiği, ——- ödemenin yapıldığı, —— ödemenin çeke istinaden yapıldığının şerh verilmiş olması ve iki ödemenin toplamının çek bedeli ile örtüşmesi sebebi ile bu iki ödemenin çeke istinaden yapıldığının kabulünün dosya kapsamı itibariyle mümkün olduğu, zira…” bölümünün dosya içeriğine uygun olmadığı halde Dairemizin ——- karar sayılı ve ——-tarihli düzelterek onama kararında bozma nedeni yapılmamış ise de yerel mahkeme kararının başka sebeple bozulması üzerine hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (–) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair karar düzeltme itirazlarının reddine, (–) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin ——–esas ve ——— karar sayılı ve ——- tarihli düzelterek onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının BOZULMASINA,…” şeklinde bozulmasına karar verilmiştir.Mahkememizce bozma ilamı sonrasında dosyanın ——–Esasına kaydı yapılmış, ——Esas ——-Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.Mahkememizce yeniden yapılan yargılama neticesinde; ——- tarihli ——ve —— tarihli —— raporu alınmıştır.—— tarihli bilirkişi raporunda özetle, “—— ilamı doğrultusunda faiz oranının, aylık —- yıllık ——- olarak olduğu, Davacı—–takip konusu senetle ilgili olarak Davalı ——- asıl alacak borcunun olduğu, Davacı ——–takip konusu senetle ilgili olarak Davalı——akdi —-olduğu, Davacı ——-takip konusu senetle ilgili olarak Davalı ——- asıl alacak + işlemiş —–olmak üzere takip tarihi itibariyle toplam ——–borçlu olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı” yönünde görüşlerini bildirmiştir.——– tarihli —— özetle, “——- raporda ——- tarihinde yapılan —— tutarındaki kısmi ödemenin öncelikle —— düşülerek hesaplama yapılmıştır.—– raporda TAKİP tarihinde davacının davalıya kalan asıl alacak borcunun ——– olduğu, kalan işlemiş
——- borcunun ———-olduğu hesaplanmıştır. Başka bir ifade ile takip tarihi itibariyle davacının davalıya asıl alacak yönünden ——– borçlu OLMADIĞI ve takip tarihi itibariyle davacının ——- yönünden———borçlu OLMADIĞI görüşünde olduğumu ANCAK, Sayın Mahkemenin takdirinin, —–tarihinde yapılan —– tutarındaki kısmi ödemenin, Asıl alacak üzerinden düşülmesi yönünde olması halinde ise işlemiş faizin —— olacağı ve Asıl alacağın—— olacağı tespit edilmiştir. İş bu şekilde yapılan hesaplamada TAKİP tarihi itibariyle davacının davalıya asıl alacak yönünden ——- borçlu OLMADIĞI ve takip tarihi itibariyle davacının davalıya —— yönünden —– borçlu OLMADIĞI tespit edilmiştir. Dava tarihinden sonraki davacı ödemesi olarak kabul edilen ——– davacının borcundan tenzil edilmesi gerektiği, sonuç ve kanaatine varıldığı…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı—– dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer.—– senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.—–
Eldeki davada davacı, dava konusu —- vade tarihli —— bedelli — için —- tarihinde—– olarak, —- tarihinde ise ——olarak ödeme yapıldığını ve davalıya dava konusu—- yönünden sadece ——borçlu olduğunu, davalıdan inşaatta kullanılmak üzere alınan betonun ayıplı olması ve anılan ayıp sebebiyle zararının giderilmemesi sebebiyle davalıya borcunun bulunmadığını, menfi tespit talebinin kabulüne karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Davacı ve davalı iddiaları dikkate alındığında davacının —— tarihinde havale yoluyla —– olarak, —- tarihinde ise —- olarak yapılan ödemelerin dava konusu bonoya istinaden yapıldığını ayrıca davalıdan inşaatta kullanılmak üzere alınan —- ayıplı olduğunu ve anılan ayıp sebebiyle zarara uğradığını ispat etmesi gerekmekte olup, ispat yükü davacı taraftadır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket ile davalı şirketin —– usulüne uygun tutulmadığı, her —– defterlere göre tarafların alacaklarının farklılık arzettiği, uyuşmazlığın dava konusu senedin bedelinin ödenip ödenmediği konusunda toplandığı, taraflar arasında uzun süredir bir —- bulunduğu,—- takip tarihine kadar devam ettiği, defterlerinin usulüne uygun tutulmaması sebebiyle taraflar arasındaki alacak ve borç ilişkisinin tam olarak tespitinin mümkün olmadığı, davacı tarafından davalıya — adet ödeme yapıldığı, bu durumun tarafların kabulünde olduğu,– ödeminin —– tarihinde havale yoluyla —- olarak,–ödeminin—– tarihinde yine havale yoluyla —- olarak, –ödeminin ise —tarihinde —- ile gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı tarafından—- tarihinde yine havale yoluyla —— olarak yapılan ödemenin dava konusu senede ilişkin olarak yapıldığı beyan edilmiş ise de; anılan ödemenin dava konusu senede ilişkin olarak yapıldığına yönelik dosya kapsamında yeterli delilin bulunmadığı, davacı tarafça bu yönde başkaca bir delilinde sunulmadığı anlaşılmakla anılan ödemenin senede yönelik olduğunun davacı tarafından yöntemince ispat edilemediğine kanaat getirilmiştir. Bahse konu——diğer ödemeninde senede ilişkin olmadığı anlaşılmış, bu tespit üzerinden yargılamaya devam edilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından yapılan —— tarihinde ——-ödemenin dosyaya konu senede ilişkin olduğu, diğer ödemelerin senede ilişkin olarak yapıldığının davacı tarafça ispat edilemediği, taraflar arasındaki satış sözleşmesinin 7.2 ve 7.3 maddesi dikkate alındığında davacı/borçlunun ” —— Alıcı iş bu sözleşme ile doğacak cari hesap ilişkisi uyarınca vereceği çek ve senet türündeki ödemelerinde gecikme olması halinde aylık —- oranında—–uygulamasını peşinen kabul eder” denildiği ayrıca “…BK 84. Maddesi uyarınca kısmi ödemelerin öncelikle — ve masraflara mahsuben alındığını alıcı—–kabul eder” denildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.2 ve 7.3 maddesi dikkate alındığında—-tarihli kök rapordaki tespitlerin —– ilamına uygun olduğu ve hükme esas alınması gerektiği anlaşılmış, davacının davalıya asıl alacak yönünden —— borçlu olmadığı ve takip tarihi itibariyle davacının davalıya işlemiş —-yönünden —– borçlu olmadığına karar verilmiştir.—- davalarında — sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır—–Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı anlaşılmakla, davacı ve davalının tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-Davacının, davalıya (Kapatılan) ——Esas sayılı takip dosyasında —– asıl alacak,—- işlemiş faiz tutarı yönünden BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE ,
2-Takibin haksız ve kötü niyetli olarak açıldığı sabit olmadığından davacının tazminat talebinin REDDİNE,
3——–tarihli ara kararı ile icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmiş ise de teminat yatırılarak tedbir kararı infaz edilmediğinden davalının tazminat talebinin REDDİNE,
4-Karar harcı — davacı tarafça peşin olarak yatırılan—— harcın mahsubu ile bakiye —- harcın davalı taraftan tahsili ile —– kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan —–peşin harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından tarafından yapılan —- başvuru harcı, —– vekalet harcı, —- tebligat ve müzekkere gideri, —- olmak üzere toplam —— yargılama giderinin haklılık oranına göre—- davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacılar üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan—— yargılama giderinin haklılık oranına göre ——- davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13. maddesindeki esaslara göre belirlenen —— nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı için davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen —— nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde —– Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren –günlük yasal süre içerisinde —- kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.