Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/96 E. 2021/128 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/96 Esas
KARAR NO: 2021/128
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2019
KARAR TARİHİ : 02/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin mahkememize göndermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında ticari iş ilişkisi kurulmuş olup davacı şirketin davalıdan olan —- alacağı tahsil edilemeyince; davacı şirket—– dosyasından icra takibi başlatıldığı, ancak davalı herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine itiraz ettiği, davacı şirketin muhasebe kayıtları incelendiğinde alacağı sübut bulağı, icra takibine yapılan itiraz tamamen haksız ve kötü niyetli olup zaman kazanmaya matuf olduğu, icra takibi öncesi ve sonrasında davalı borçlu borcunu ödememekte ısrar ettiği, açıklanan nedenlerle davamızın kabulüne, davalı borçlunun —- Numaralı dosyasına vaki itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
SAVUNMA:Davalı şirkete usulune uygun dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği ancak davaya cevap vermediği görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibariyle, —– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiştir.
İtirazın iptali istemine konu,—- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; — tarihinde başlatılan takibin alacaklısının —borçlusunun— alacak ve toplam masraflarla birlikte — alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; ödeme emrinin borçluya TK 35.maddeye göre — tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından —- tarihinde müdürlüğün dosyasındaki asıl alacağa, faizine ve oranına, vekalet ücretine, yargılama gideri, harç ve masraflara tüm ferileri ile birlikte dosya borcunun tamamına itiraz edildiği, dilekçenin davacı tarafa tebliğine ilişkin dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı dolayısıyla 1 yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı, davanın — tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, —- asıl alacak üzerinden açıldığı anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış, davanın niteliği, tarafların tacir olması ve taraflarca delil olarak ticari defterlerine dayanılması sebebiyle TTK.83-85 ve HMK.222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir. İnceleme gün ve saati her iki tarafa da tebliğ edilmiş, gerekli ihtarlar yapılmış, davacı şirket defterlerinin bilirkişiye sunduğu, davalının bilirkişiye ticari defterlerini sunmadığından dolayı inceleme yapılamadığı ve davacının defterleri ile tüm dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, Bilirkişi —- tarihli rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; davacı ve davalı —-hesap dönemi başından itibaren ticari ilişkileri bulunmadığı, davacı —- dönemlerinde davalıya yaptığı satımlara ilişkin olmak üzere —- e-fatura düzenlemiş ve söz konusu faturalara davalının itiraz etmediği anlaşıldığı, somut olayımızda Cari hesap bakiyesinin— tarihi itibariyle davalı aleyhine olmak üzere — borç bakiyesi verdiği tespit edildiği, davacının, davalıya sattığı emtia için düzenlediği her fatura üzerinde, faturanın ödeme vadesinin — ve ödeme vadesinin son gününün de belirtildiği görüldüğü, davalının—- bakiyesinin, davacının düzenlediği son üç adet fatura toplamından kaynaklandığı ve ödenmeleri gereken vade tarihlerinin de fatura üzerlerinde yazılı olduğu tespit edildiği, Türk borçlar Kanunu’nun 90 maddesi uyarınca “ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki bir ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç doğumu anında muaccel olacağı, bununla birlikte borcun ifası için bir zaman belirlenmişse, borç kararlaştırılan zamanın gelmesi ile muaccel olur.” Denilmektedir. Somut olayımızda davalının borcunun ödeme tarihleri gelmeden, davacının —-tarihinde takip başlattığı, bu nedenle, İcra takip tarihi itibariyle borç bakiyesinin muaccel olmadığı ancak dava tarihi itibariyle muaccel olacağı,—- hesap dönemlerinde davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturalar ve davalının yapmış olduğu ödemelerin davacı yasal ticari defterlerinde kayıtlı oldukları, davalının — cari Hesap borcunun davacının düzenlediği son üç fatura toplamından kaynaklandığı, söz konusu —- davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesi gerekeceği ve bu meblağa taraflar tacir oldukları halde, davacı tarafından yasal faiz talep edildiğinden—- oranının toplam borç bakiyesini teşkil eden 3 adet faturaların tutarlarına ayrı ayrı uygulanması olabileceği sonuç ve kanaatlerine varıldığına ilişkin rapor sunulduğu görülmüştür.
Toplanan tüm deliller ve mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporu ile; davacının davalı şirket ile aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklanan alacağını tahsil amacıyla takip talebinde bulunduğu, davalının borca itiraz ettiği, davacının davalıdan takibe konu meblağ kadar alacaklı olduğunu ve taraflar arasındaki ilişkiyi/mal teslimini ispatlaması gerektiği, taraflar tacir olup ticari defterlere dayanıldığından tarafların ticari defter ve dayanaklarının incelenmesi hususunda ara karar oluşturulmuş davalı tarafa defter inceleme günü ihtaratlı tebliğ edilmiş olmasına rağmen inceleme gününde hazır edilmemiş olup mahkememizce aldırılan bilirkişi raporuna göre davacı şirkete ait ticari defterlerin incelenmesi neticesinde davacı şirket defterlerinin lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, —- yıllarında davalı adına düzenlenmiş —- faturanın tespit edildiği, davalı tarafça yapılan ödemelerin de kayıtlı olduğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan —- alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığı ve bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğu, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılması gerektiği, tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan tarafın, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edilebileceği, aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkmasına sebebiyet vereceği, —– böylece davacının davasını ispatladığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın KABULÜNE,
-Davalının —- esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, —- asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi üzerinden takibin devamına,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 946,21-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 236,56-TL harcın mahsubu ile bakiye 709,65-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 236,56-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 99,7‬0-TL tebligat ve müzekkere gideri, 750,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 894,10-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde ——- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/02/2021