Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/65 E. 2022/99 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/65 Esas
KARAR NO: 2022/99 Karar
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/01/2010
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —— olarak ——— gerçekleştirdiğini ve bu teknolojinin ülkemizde öncülüğünü yaptığını, bu sistem uygulanırken sistemin özellikle deprem yükleri altında en iyi sonuçları vermesi için şerit hağlantı yerlerinin belirlenmesi ve panel —–detaylarının belirlenmesinin ayrı ve özel bir araştırma gerektiğinden tüm bu sistemi bir bütün olarak ticari sır kapsamında geliştirdiğini, ancak şirket —– teknolojisini geliştirme ve uygulama sürecinde ister şirkette —- ister taşeron olarak birlikte çalıştığı kişiler ile işin gereği ticari sır olarak değerlendirilecek olan hususları asgari düzeyde paylaşmak durumunda kaldığını, işin niteliği gereği yapılan bu paylaşım sonucunda da yıllardır emek sarf ederek en üst düzeye getirdiği bu çalışmaların davalı tarafından kopyalanarak kullanıldığını, davalının ——- tarihinde de kendi isteği ile iş yerinden ayrıldığını, iş sözleşmesinin —-maddesinde işçi, işverene ve işyeri ile ilgili her türlü bilgi ve sırları herhangi bir şahıs ve işverene veremeyeceği, böyle bir hareketin işverene sadakatsizlik sayılır ve iş sözleşmesinin ihbar ve tazminatsız feshi sebebini teşkil eder. Ayrıca bu konuda —— hükmünün uygulanacağı bilinmelidir” şeklinde bir hüküm olduğunu, ancak davalının bu maddeye tamamen aykırı hareket ederek haksız rekabette bulunduğunu, ayrıca davalının iş akdinde bu husus yer almasa dahi, gizli tutma iradesinin açık bir şekilde belirtilebileceği gibi zımni de olabileceğini, işveren açık bir biçimde işçiye elde edilen ya da kullanılan bilgilerin sır niteliğine sahip olduğunu belirtmese dahi o bilgiye yönelik olarak takip ettiği metot ve usuller bu bilginin gizli nitelikte olduğunu ortaya koyuyorsa işverenin sır saklama iradesinin varlığının kabul edileceğini, sır sahibinin sırrın korunmasında ekonomik açıdan haklı bir yararının olup olmadığının da ticari sırrın varlığına karar vermede önemli bir rol oynadığını, böyle bir yararın söz konusu olduğu durumlarda genellikle bir gizli tutma iradesinin varlığının kabul edildiğini, gizli bilgi sır sahibi tarafından alıcıya belirli bir amaç için verilmişse ve alıcı bu belirli amacı biliyorsa veya bunu bilmek zorunda ise veya bilgi alıcısının konumundaki makul! ve mantıklı bir üçüncü kişinin bilginin kendisine hakkaniyete uygun nedenlerle gizli olarak bildirildiğini anlayabilecek olması halinde alıcının bilgiyi sır olarak tutma ve öngörülenden başka bir amaç için kullanmamaya ilişkin yükümlülüğünün doğduğunu, tüm bu açıklamalar dikkate alındığında davalının hem iş akdinde bu hususun açıkça yazılı olması, hem de yukarıda bilginin gizliliği konusunda verilen kriterler çerçevesinde; sahibinin bunun açıklanmaması niyetinde olduğunun anlaşılabilir olması, sır sahibinin sırrın korunmasında ekonomik açıdan haklı bir yararının olup olmadığı, bilginin sır sahibi tarafından alıcıya belirli bir amaç için verilmişse ve alıcı bu belirli amacı biliyorsa veya bunu bilmek zorunda ise, bilgi alıcısının konumundaki makul ve mantıklı bir üçüncü kişinin bilginin kendisine hakkaniyete uygun nedenlerle gizli olarak bildirildiğini anlayabilecek olması durumunda sır tutma yükümlülüğünün var olduğu kabul edileceğinden davalının sır tutma yükümlülüğü olduğunun, davalının çalıştığı dönemde bu özel teknolojiyi içeren bir çok donatılı zemin ve toprakarme işi yapıldığını, bu sözleşmelerin sigorta ve hukuki meseleler bölümünde “ —- —–içindeki —— taşeronun bilgisi dışında kullanamaz, kopyalayamaz ve başkalarına kultandıramaz.” maddesinin yer aldığını, bu durumda davalının da imzasının bulunduğu bu projelerde her türlü malzeme, aksesuar, kalıp ve proje bilgisinin koruma altına alınmış olması karşısında davalının bu bilgilerin sır olduğunu bilecek durumda olduğunu, davalının öğrendiği bu bilgilerin özellikle bu özel teknolojik duvarların tasarımı, tasarımı için geliştirilen bilgisayar programı, yine pafta çizimleri için geliştirilen özel bilgisayar programının sır olduğunu bildiği halde işyerinden ayrıldıktan sonra bunları kendi yaptığı tasarım ve projelerinde birebir uygulama çalışmalarına başladığını, buna ilişkin olarak davalının ——– ilişkin proje ve hesap raporu hazırladığının ve projeler incelendiğinde şirketin geliştirdiği sistem ile aynı olan sistemi ve bilgileri kullandığının tespit edildiğini, davalının —–kayıtları incelendiğinde ———çalışmaya başladığının tespit edildiğini, bu şirketin de uzun bir süre bir çok projede davacı şirketin taşeronu olarak çalıştığını, davacının ve dava dışı şirketin kader birlikteliği içinde çalışmalarını yürüterek davacı tarafından geliştirilen sistemi haksız rekabet hükümlerine aykırı olarak kullanmaya devam ettiklerini, davalının, dava dışı ——– davacı şirkete ait sistemi kullanarak donatılı zemin toprakarme duvar işlerini yaptıklarını tespit ettiklerini, davalının bu eylemlerinin TTK.’nın 58.maddesinin b bendi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini, aynı maddenin d bendi uyarınca da oluşan zararın davalıdan talep haklarının doğduğunu, zarar yönünden TTK 58/l-e hükmüyle bir istisna getirildiğini ve “davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hakim, haksız rekabet neticesinde davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına dahi hükmedebilir” maddesinin yer aldığını, zararın; mal varlığının net miktarının azalması suretiyle meydana gelirse fiili zarar, malvarlığının artmasına engel olunması halinde ise yoksun kalınan kar olarak ortaya çıktığını, fitli zararın, zarar verici olay neticesinde malvarlığının aktifinde bir azalma veya pasifinde bir çoğalma olması, malvarlığının aktifinde ayni haklar, alacak hakları ve fikri hakların bulunduğunu, aktifteki azalmanın bu hakların kaybı ya da değerinin azalması şeklinde olabileceğini, dava konusu olayda bir kimsenin görevi sırasında öğrenmiş olduğu ticari sırrı başkalarına yayması gibi durumlarda malvarlığının aktifinde bir azalma meydana geldiğinden bu tür zararların fiili zarar kategorisinde olduğunu, davalının davacı şirketin sistemini kullanarak piyasaya sunduğu tekliflerde davacı şirketten daha düşük bir fiyatlandırma yapması sonucunda fiili zarar oluştuğunu, yoksun kalınan kar olarak ise; olayların normal akışına ve genel hayat tecrübelerine göre malvarlığında meydana gelebilecek bir artışın zarar verici eylem sonucu kısmen veya tamamen engellenmesi nedeniyle meydana gelen varsayımsal eksilmeyi ifade ettiğini, dava konusu olayda da davalı bu sistem ile ilgili projeleri sunmamış olsa idi davacının bu projeleri her zaman olduğu gibi iş sahiplerine teklif olarak götürebilecek ve bir kazanç sağlayabilecek durumda olduğunu, davalı söz konusu projeler ile davacı şirketin hem fiili olarak zarara uğramasına neden olduğunu hem de kendi lehine davacının emeğine dayalı olarak haksız kazanç temin ettiğini, kazanç devri talebi için haksız rekabet mağdurunun bir zarara uğramış olmasının zorunlu olmayıp, söz konusu eylem nedeniyle mağdurun zarar tehlikesine maruz kalmasının dahi yeterli olduğunu, davalının davacı şirkette çalıştığı dönemde işi gereği öğrendiği bilgileri, geliştirilmiş özel bilgisayar programları ve sistemlerini kullanarak ve 3.kişiler ile paylaşarak haksız rekabette bulunduğunu ve kendi lehine çıkar temin ettiğini bu nedenle davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatinin de yapılacak olan inceleme ile tespit edilerek davacıya tazminat olarak ödenmesini, sonuç itibariyle yargılama sonucunda davanın kabulü ile haksız rekabetin men’ine ve maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davacı şirketin TTK 58.maddesi d-e bendi uyarınca haksız rekabet eylemi nedeniyle uğramış olduğuffazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere) ——— maddi tazminatın haksız fiilin işlendiği tarihten itibaren kısa vadeli avanslar için uygulanacak olan faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen —– sayılı dosyası davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin—– geliştirme ve uygulama sürecinde ister—– olarak, ister taşeron olarak birlikte çalıştığı kişiler ile işin gereği ticari sır olarak değerlendirilecek olan hususları asgari düzeyde paylaşmak zorunda kaldığını, bu paylaşım sonucunda da yıllardır çalışılarak en üst düzeye getirdiğini, bu çalışmaların kötü niyetli kişiler tarafından kullanılmaya çalışıldığını, davalının taşeron olarak çalıştığı dönemde davacıdan öğrendiği sır kapsamında olan tüm bilgileri kötüniyetli olarak kullanmaya başladığını ve kalıp sistemleri ve bağlantı detaylarını dahi kopyalayarak haksız rekabette bulunduğunu, davacı ile davalı arasında yapılan taşeron sözleşmelerinde açıkça gizlilik maddesi yer almasa bile belirtilen sözleşmelerin ekinde 3.kişiler için gizlilik maddesinin yer aldığını ve işveren ile alt sözleşmeler imzalandığını, davalının davacı şirkette öğrendiği bilgilerin sır olduğunu bildiği halde kalıp sistemlerini kopyalayarak bunları kendi projelerinde birebir uygulama çalışmalarına başladığını, davalının ve dava dışı —– kullanılarak toprakarme duvar işlerini yaptığının tespit edildiğini, davalının bu eylemleri nedeniyle öncelikle TTK’nın 58.maddesi b bendi uyarınca haksız rekabetin men’ini ve c bendi uyarınca haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını talep ettiklerini, davalının halen ——-kayıtları kullanmaya devam ettiğini, bu nedenle davacının uğramış olduğu zararın tazmini için TTK 58.maddesininn d bendi uyarınca zarar ve ziyan talebinde bulunduklarını, davalının söz konusu projeler ile davacının hem fiili olarak zarara uğramasına ve kendi lehine davacının seneler boyunca geliştirmek için harcamış olduğu emeğine dayalı olarak haksız kazanç temin ettiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile haksız rekabetin men’ine ve maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davacı şirketin TTK 58.maddesi d-e bendi uyarınca haksız rekabet eylemi nedeniyle uğramış olduğu ——azminatın haksız ftilin işlendiği tarihten itibaren kısa vadeli avanslar için uygulanacak olan faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
SAVUNMA :
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;müvekkilinin, davacı şirkette —— tarihinden belirli süreli iş sözleşmesine dayalı olarak —– tarihine kadar çalıştığını, sözleşme süresinin bitiminde davacı şirketten ayrıldığını, daha sonra —— çalışmaya başladığını, davacının haksız rekabetten kaynaklanan tazminat davası açtığını, öncelikle açılan davanın mesnetsiz olduğunu, bu durumu izah için davacının bazı olayları özetleyerek ve yapılan iş ve işlemlerin farklılığını ortaya koymaya çalışacağını, davacı şirketin donatılı zemin teknolojisi adı altında geliştirilen ve ——firmanın faaliyette bulunduğu tam rekabetçi olmayan istinat duvarı inşaatı sektöründe faaliyette bulunan şirketlerden bir tanesi olduğunu, bu şirketin ve rakiplerinin kullandığı teknolojinin esasında duvarın içsel ve dışsal boyutlandırılması işi ile öngörünüm yüzünün tasarımı ve bu tasarımın genelde kamu otoriteleri beklentilerine göre yapılarak uygulanmasına yönelik benzer teknolojiler olduğunu, bu teknoloji bilgileri mühendislik eğitiminde öğretilen bilgiler olup kişiye özel boyutu bulunmadığını, davacının —– statik ve dinamik analizinde kullandığı bilgisayar programları olan —— tarafından geliştirilmiş —olup davacıya özel programlar olduğunu, bu programlar ——– göre hesaplama yaptığını, davacının bu programının kullanılmasının gerçekten haksız rekabet oluşturacağını, ancak müvekkilinin söz konusu programı değil kendisi tarafından geliştirilmiş olan ve ——— göre hesap yapan kendine özgü bir program kullandığını, davacının programlarından tamamen farklı ve müşteriye özel hazırlanmış programlar olduğunu, ——kullandığını, bu programın her mühendisin ve mimarın autodesk firmasından satın alarak kullanabileceği bir —– becerisinin işe yansıtılması olarak kabul edilmesi gerektiğini, şerit bağlantı noktası denilen bağlantı yerlerinin tespitinde ise tamamen mühendislik hesaplar kullanıldığını ve bu hesaplamalar sonucu varılan sonuçlara göre “şerit bağlantı yerlerinin belirlenmesi cihetine gidildiğini, davacının iddia ettiği gibi bir ticari sır ya da gizli bilgi bu konuda söz konusu olmadığını, davacının panel —–detaylarının belirlenmesine ilişkin iddialarının asılsız olduğunu, zira bu detayların betonarme paneller olup temel mühendislik eğitimi içinde yer alan betonarme bilgisi çerçevesinde panel —–detaylarının belirlenmesinin mümkün olduğunu, davacının kendine özgü kalıp sistemlerinin olmadığını, bütün sektör firmalarının aynı kalıp sistemlerini kullandığını ve tekniğin geldiği aşamada başka bir sistem kullanmalarının düşünülemeyeceğini, davalı üstlendiği ve yürüttüğü inşaat projelerinde hiçbir şekilde davacının kendi çizimi olan projeleri, kendine ait sınai ve fikri eserleri ya da malzemeleri kullanmadığını, kendi teknik ve mühendislik bilgilerini kullanarak proje çizdiğini, bu faaliyeti sırasında da tekniğin ve bilimin geldiği son aşamayı kullanmaya çalıştığını, çalıştığı firma olan —— işveren olduğu işte yaptığı toprakarme duvar işleri tamamen kendi plan-proje ve uygulaması olarak yapıldığını, ayrıca dava dilekçesinde bahsedilen diğer projelerde de kendi tasarladıkları sistemin uygulandığını, davacının herhangi bir projesinin veya sisteminin de burada kullanımının söz konusu olmadığını, burada bilginin elde edilişinde kötüniyet dürüstlük kurallarına aykırılık olmadığı gibi, edinilen bilgilerin ticari ve sanayi faaliyetinde kullanılmasını engelleyecek haksız rekabet teşkil edecek bir ticari sır kullanımı olgusunun olmadığını, davacının verdiği zarar tanımı ve kapsamı gözetildiğinde kendisinin böyle bir zararının olmadığı da dilekçe içeriğinden tespit edildiğini, haksız rekabet var bile olsa davacının davasında tazminat talep edemeyeceğini, zira tazmin borcundan söz edilebilmesi için davacının zararını ispatlamak yanında kusurunda ispat edilmesi gerekeceğini, bu durumda tazmin talfep edenin hukuka aykırılık yanında zarar kusur ve illiyet bağını da ispatlaması gerektiğini, somut olaylarda hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmediği için haksız rekabet olmadığını, zarar bulunsa bile müvekkilin kusurunun bulunmadığının sabit olduğunu, davacının davranışının dürüstlük kuralına aykırı ve rekabeti kısıtlayıcı amaç güttüğünü, delil olarak sunulan sözleşmelerin haksız rekabet olgusunu değil davacı ile müvekkilin işbirliği halindeki faaliyetini, bu faaliyet sırasında tecrübe kazandığı ve teknik bilgisini geliştirdiğini gösterdiğini, davalı müvekkili anayasanın 48.maddesindeki anayasal güvence altında çalışma hürriyetinden yararlandığını, taraflar arasında başka bir firmada çalışma yapamayacağı yönünde sözleşme hükümleri olsa da bu hükümlerin geçersiz olduğunu, zira bu hükümlerin bizzat kendilerinin —— aykırılık teşkil ettiğini, davacı açısından haksız rekabet teşkil edeceğini, davacının da kendi haksız rekabetinden dolayı maddi ve manevi tazminat isteyemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen —— davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin iddia edilenin aksine davacıya ait özel bir teknoloji kullanımın söz konusu olmadığını, sektörde sınırlı rekabetin olduğunu ve her firmanın kullandığı bir teknolojinin söz konusu olduğunu, kalıp sistemleri ya da istinat duvarı bağlantılarının sağlamlığı teknik ve matematiksel hesaplarla bulunan ve hesaplanan hususlar olduğunu, davalının yükümlülüklerine aykırı davrandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının müvekkilinin başka işleri de alabileceğini çok iyi bildiğini, davalının davacı ile aynı sektörde ve davacı ile rekabet eden bir firma olarak güçlendiğini ancak bu güçlenmenin herhangi bir haksızlıkla değil haklı bir çabanın ve rekabet hakkı kullanımının sonucu olduğunu, bu nedenle davacının haksız rekabet fiilini ika ederek sektörde davalının haklı duruşunu zedelemeye çalıştığını, davalının üstlendiği ve yürüttüğü inşaat projelerinde hiçbir şekilde davacının kendi çizimi olan projelerin, kendine ait sınai ve fikri eserleri ya da malzemeleri kullanılmadığını,—- işinde dava dışı —— işveren olduğu işte yaptığı toprakarme duvar işleri tamamen kendi plan proje ve uygulaması olarak yapıldığını, davacının herhangi bir projesinin veya sisteminin de burada kullanımın söz konusu olmadığını, TTK m 57/7’de hususiyetle aranan istihdam vekalet ilişkisi içinde bulunan herhangi bir kişiden iğfal suretiyle bilgi edinme olgusunun gerçekleşmediğini, dava dışı —- adlı kişinin davacının değil davalı çalışanı olduğunu, bu nedenle de TTK 57/7. Maddesindeki koşullara uygun ve haksız rekabet teşkil eden bir fiil bulunmadığını, davacı sistemin varlığı ve bunun kendisine ait olduğu ile ilgili hiçbir delil sunamadığını, davacı adına herhangi bir tasarım tescili, tescilli bir proje, plan ya da benzer bir fikri ve sınai hak nitelikli eser yada başkaca şekilde sahiplik ispatının söz konusu olmadığını, böyle olsa bile davalının tutum ve davranışlarında, ekonomik rekabeti bozucu TTK m.56 tanımına uygun herhangi bir dürüstlük kuralına aykırılıktan söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl ve birleşen dava, haksız rekabettin tespit, önlenmesi ve maddi tazminat taleplerine ilişkindir.
Davacı vekili asıl ve birleşen davada,—– yılından beri donatılı zemin teknolojisi adı altında özel istinat duvarı imalatını gerçekleştirdiğini, bu sistem uygulanırken sistemin özellikle deprem yükleri altında en iyi sonuçları vermesi için şerit bağlantı yerlerinin belirlenmesi ve panel ———-detaylarının belirlenmesi ayrı ve özel bir araştırma gerektiğinden tüm bu sistemi bir bütün olarak ticari sır kapsamında geliştirdiğini, şirket —–geliştirme ve uygulama sürecinde—olarak ya da taşeron olarak birlikte çalıştığı kişiler ile işin gereği ticari sır olarak değerlendirilecek olan hususları asgari düzeyde paylaşmak durumunda kaldığını, işin niteliği gereği yapılan bu paylaşım sonucunda da yıllardır emek sarf ederek en üst düzeye getirdiği bu çalışmaların davalı— tarafından kopyalanarak kullanıldığını, davalının —- kendi isteği ile işten ayrıldığını, —–maddesinde sır saklama yükümlülüğünün düzenlendiğini, davalının imzasının bulunduğu projelerde her türlü malzeme, aksesuar, kalıp ve proje bilgisinin koruma altına alınmış olması karşısında davalının bu bilgilerin sır olduğunu bildiğini ve bilecek durumda olduğunu, davalının öğrendiği bu bilgilerin özellikle bu özel teknolojik duvarların tasarımı, tasarımı için geliştirilen bilgisayar programı, yine pafta çizimleri için geliştirilen özel bilgisayar programının sır olduğunu bildiği halde işyerinden ayrıldıktan sonra bunları kendi yaptığı tasarım ve projelerinde birebir uygulama çalışmalarına başladığını, buna ilişkin olarak davalının —– ilişkin proje ve hesap raporu hazırladığı ve projeler incelendiğinde şirketin geliştirdiği sistem ile aynı olan sistemi ve bilgileri kullandığının tespit edildiğini, davalının —– çalışmaya başladığının tespit edildiğini, bu şirketin de uzun bir süre bir çok projede davacı şirketin taşeronu olarak çalıştığını, müvekkilince geliştirilen sistemi haksız rekabet hükümlerine aykırı olarak kullanmaya devam ettiklerini, davalı —davalı —- yaptıklarını tespit ettiklerini, davalının bu eylemlerinin TTK’nın 58.maddesinin b bendi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, asıl ve birleşen davada haksız rekabetin men’ine ve maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davacı şirketin TTK’nın 58.maddesi d-e bendi uyarınca haksız rekabet eylemi nedeniyle uğradığı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere —maddi tazminatın birlikte tahsilini talep etmiş,– havale tarihli ıslah dilekçesi ile davalı şirket yönünden dava değerini —-yükseltmiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış ve yapılan yargılama sonucunda Mahkememizin—— esas sayılı dava dosyalarından davacının davasının KABULÜ ile;
a)Her iki davalının davacı tarafından geliştirilen kalıp detayı, projelendirme,—–kullandıkları, bu eylemlerin haksız rekabet oluşturduğu anlaşıldığından davalıların haksız rekabetinin men’ine
b) Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile; —tazminatın davalı—tarihinden itibaren, davalı —- tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
c) Islah edilen— ise sadece birleşen dosyanın davalısı şirketten ıslah tarihi olan —— itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Taraflarca temyiz kanun yoluna başvurulması sebebiyle dosya incelenmek üzere Yargıtay ilgili dairesine gönderilmiştir. Dosyasının—- Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, birleşen —- esas sayılı dava dosyalarında davacının davasının kabulü ile her iki davalının davacı tarafından geliştirilen kalıp detayı, projelendirme, pafta hazırlama, özel notlar gibi bilgileri kopyalamak suretiyle kullandıkları, bu eylemlerin haksız rekabet oluşturduğu anlaşıldığından davalıların haksız rekabetinin men’ine, davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile,— tazminatın davalı— tarihinden itibaren, davalı —- tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, ıslah edilen— ise sadece birleşen dosyanın davalısı şirketten ıslah tarihi olan —tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen kararın davalılar vekili tarafından temyizi üzerine …” bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası Mahkememizce —-esasına tevzi edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Bozma ilamında sonra yapılan yargılama sonucunda;
Bozma ilamı doğrultusunda dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve bilirkişi heyet raporu alınmıştır.—— halen birçok firmanın piyasada uygulayıp, kullanmakta olduğu, her istinat duvarı işinde uygulayıcı firma tarafından duvar yüksekliğine bağlı olarak yeni bir hesaplama yapılıp, uygulama proje paftaları hazırlanmakta ve serbest piyasa koşulları altında maliyet ve kar hesaplanarak nihai fiyatlandırma yapıldığı, kabul gördüğünde imalatların gerçekleştiği, Benzer proje notasyonu, alt bilgi, malzeme tarifleri ve muhtelif tanımlama deyimleri gibi her projede, tüm proje müelliflerinin birbirinden alabileceği ve kullanabileceği genel deyimler olduğu, bunların ticari sır olmadıkları, hiç kimsenin tekelinde ve patentinde olmadıkları, haksız rekabet ile bir ilgisi olmadığı, Hukuki nitelendirmenin, teknik tespite bağlı olduğu, Yukarıdaki teknik tespit karşısında, davacının bahsettiği üretim ve iş tekniğinin ticari sır vasfında olmadığı, davacının üretim tekniğinin sektörde herkesçe bilinen ve kullanılan bir teknik olduğu, davalıların projelerinde kullandıkları proje notasyonu, alt bilgi, malzeme tarifleri ve muhtelif tanımlama deyimleri gibi açıklamaların sektörde herkesçe kullanılan genel ifadeler olduğu, dolayısıyla dava konusu iddialar açısından, ticari sırra veya iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmaya dayalı herhangi bir haksız rekabet eyleminden söz edilemeyeceği…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Dava konusu ihlilaf, davalıların, davacıya alt ticari sır niteliğindeki bir takım bilgi, yöntem ve iş ürünlerini haksız şekilde kullanıp kullanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Haksız rekabet, TTK m. 54-63 maddelerinde düzenlenmiştir. TTK m. 54/1 hükmü haksız rekabet hukükünün amacını “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların mentaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak ternel ilkeyi vurgulamıştır. TTK m. 54 hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında “dürüstlük kuralı”nı temel kriter olarak görmüştür.
Somut dosyada dava konusu iddiaların temeli ise, davalıların davacının iş ürünlerinden yetkisiz yararlandıkları, davacılara ait ticari sır niteliğindeki bilgi ve teknik detayları kullandıkları yönündedir. TTK m. 55/1-d hükmü uyarınca, “Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur” denilmektedir.
Bu hükümde düzenlenen haksız rekabet eyleminin gerçekleşmiş sayılabilmesi için her şeyden önce bir üretim veya iş sırrının bulunması gerekir. Hükümde geçen üretim veya ticari sırrının ne anlama geldiği —– açıklanmamıştır. Ancak, haksız rekabet hukuku açısından bakıldığında bu kavramların “bir kimsenin kendi bilgi ve birikimi ile elde ettiği, korunmasında ve gizli kalmasında menfaati olan ve hayatın olağan akışı içinde herkesçe bilinmesi olanaklı olamayan bilgiler” olarak, ticari iş sırrı kavramı ise, ticari sırrı da kapsayan ve işletmenin iş yapmasına yönelik olarak süreçleri de içeren bilgiler olarak tanımlamak mümkündür.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından ileri sürülen üretim ve iş tekniğinin ticari sır vasfında olmadığı, günümüz inşaat teknolojisi ve teknik ilerlemeler dikkate alındığında davacının üretim tekniğinin sektörde herkesçe bilinen ve kullanılan bir teknik olduğu, davalıların projelerinde kullandıkları proje notasyonu, alt bilgi, malzeme tarifleri ve muhtelif tanımlama deyimleri gibi açıklamaların sektörde herkesçe kullanılan genel ifadeler olduğu anılan hususların dosya kapsamında alınan teknik bilirkişi raporu ile sabit olduğu, davacının dava konusu iddialar açısından, davalının ticari sırra veya iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmaya dayalı herhangi bir haksız rekabet eyleminden söz edilemeyeceğine kanaat getirilmiş, asıl ve birleşen dava yönünden sübut bulmayan davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl ve birleşen davanın REDDİNE
Asıl dava yönünden;
1-Karar harcı 80,70-TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 445,50-TL harcın mahsubu ile artan 364,8 -TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı —– kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT 13/4 maddesine göre hesaplanan 5.100,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı— verilmesine,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Birleşen dava yönünden;
6-Karar harcı 80,70-TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 445,50-TL harcın mahsubu ile artan 364,8 -TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davalı —– kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT 13/4 maddesine göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı—— verilmesine,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde—- kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/02/2022