Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/582 E. 2020/23 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/582 Esas
KARAR NO: 2020/23
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 16/09/2014
KARAR TARİHİ: 15/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde: Davacının, —————————— kayıtlı davalı şirkette— oranında hissedar olduğunu, müvekkilinin —— tarihli ve ———-ile davalı şirkete bu pay üzerinden ortak olduğunu, şirketin — yılında kurulmuş olduğunu, faaliyet konusunun —- olduğunu, şirketin dava tarihi itibariyle hissedarlarının … ve … olduğunu, kayden …’un sermaye payının — TL, …’un sermaye payının ——- TL olarak göründüğünü, buna göre davacının davalı şirkette %45 oranında hissedar olmasına rağmen, hisse oranının usulsuz ve sahte işlemlerle %01 oranına düşürüldüğünü, davalı …’un hakim ortak durumuna geldiğini, …’un, sicil kayıtlarına göre —– tarihine kadar münferit yetkili müdür olarak atanmış olduğunu, şirket müdürü …’un hisse oranının yükseltilmesi ve davacının hisse oranının düşülmesiyle şirketi idare için alınan kararların sahtecilik yoluyla tesis edildiğinden mutlak butlanla batıl olup geçersiz olduklarını, davacının yönetimde olmamasından ve zaman zaman yurt dışında yaşamasından faydalanan davalı şirket ortaklarının, davacının yurt dışında yaşadığı dönemlerde imzasını taklit ederek veya ettirmek suretiyle toplantı çağrısı yapılmadan, davacının bilgisi dışında ve gıyabında sahtecilik yapılmak suretiyle alınan sermaye artış kararlarıyla, müvekkilinin davalı şirketteki %45 olan ortaklık payının %01 (binde bir)’e düşürüldüğünü, müvekkilinin bu durumu haricen öğrendiğini, akabinde yaptığı araştırmalar sonucunda, davalı şirket kârlarının ve şirket mal varlığının şirket müdürü ve diğer ortakları tarafından zimmete geçirildiğini, şirketin yasal ve mali mevzuata aykırı idare edildiğini, şirket müdürünün kişisel menfaatleri doğrultusunda şirket mal varlığını uhdesine geçirmiş olduğunu, nihayetinde kâr dağıtımı yapılmasının engellendiğini, toplantı çağrısı yapılmadan ve davacının imzası taklit edilmek suretiyle sahte imzalarla alınan genel kurul kararlarının mutlak butlanla batıl yok hükmünde olduğunu, ayrıca şirket müdürünün temsil yetkisinin kaldırılması gerektiğini, ——– tarihi itibariyle ——– kayıtlarından tespit ettikleri üzere davalı şirketin —- yılında kurulduğunu, —- tarihli — ——- davacının davalı şirket ortaklığına kabul edildiğini, buna göre şirket ortaklarından ————– TL’ye karşılık gelen hissesini …’a, — TL’ye karşılık gelen hissesini davalı …’a devrine, yine şirket ortaklarından ——- TL ‘ye karşılık genel hissesini davacı …’a, —– TL ‘ye karşılık gelen hissesini …’na, ——— TL ‘ye karşılık gelen hissesini …’a devretmesine dair devir işlemlerinin ortaklar kurulu kararı ile pay defterine işlendiğini, böylece müvekkilinin davalı şirkete ortak olduğu tarih itibariyle toplam ——TL olup —— hisseye ayrılmış şirket hisselerinin —- hisseye karşılık gelen —— TL’lik bölümünün —–hisseye karşılık gelen —– TL’lik bölümünün davacı — hisseye karşılık gelen —– bölümünün ———- hisseye karşılık gelen —–TL’lik bölümünün …’a ait olduğunu, bu ortaklar kurulu kararında davacının imzasının mevcut olduğunu, böylece davacının ————— tarihinde davalı şirkete ortak olmuş olduğunu, ————- sayılı ——— şirketin temsili ile ilgili karar alındığını, ——- imzanın davacıya ait olduğunu, ———- tarihli genel kurul kararında ek işyeri açılması kararı alınmış olup o karardaki imzanın davacıya ait olduğunu, ——————sayılı ——-faaliyet alanı değişikliğine ilişkin olup o karardaki imzanın da davacıya ait olduğunu, yine ————— tarihli, —– sayılı sermaye artırım kararında da davacının imzasının mevcut olduğunu, bu aşamaya kadar alınan —————-imzaların davacı tarafından atıldığını, son sermaye artırım kararı olan ——- tarihi itibariyle şirket sermayesinin — TL ye yükseltildiğini, bu sermayenin —- TL’sinin ———- TL ‘sinin …’na—– TL’sinin …’a ait olduğunu, bu tarihten sonra yapılan genel kurullara müvekkilinin çağrılmadığını, usulüne uygun davet bulunmadığını, imzası taklit edilerek sahte işlemlerle kararlar alındığını, bu kararların ————– tarihli —- sayılı, hisse devrinin kabulüne ilişkin ortaklar kararı olup bu kararla şirket ortaklarından …’un —-pay karşılığı —- TL’ye karşılık gelen hissesini …’a devrettiğini ve davalı …’un bu şekilde şirket ortağı haline geldiğini ve …’a şirketi yönetme yetkisi verildiği, müvekkilinin bu toplantıya katılmamış olup imzanın sahte olduğunu, böyle bir ———– gerçekte yapılmadığını, yine ————— sayılı kararla sahte işlemlerle sermaye artırımı yapılarak şirket sermayesinin —- çıkarıldığını, sermayenin — TL lik kısmının …’a, —– kısmının …’a, —- kısmının …’na tescil edildiğini, bu kararla davacının hissesinin ————- indirildiğini, sermayenin nakden karşılandığının belirtildiğini, müvekkilinin o toplantıya katılmamış olup imzasının sahte olduğunu, toplantıda …’un müdür seçildiğini, sahte işlemlerle alınan bu kararın yok hükmünde geçersiz kararlar olduğunu, ——- tarihli, —– sayılı ortaklar kurulu kararıyla yine sermaye artışı yapıldığını, şirket sermayesinin—- yükseltilip bunun————- TL’sinin … tarafından karşılandığını, …’un hissesinin—— indirildiğini, bu toplantıya ilişkin çağrı yapılmadığı gibi davacının o toplantıya katılmadığını, davacı adına atılan imzanın sahte olması nedeniyle kararın mutlak butlanla batıl geçersiz bir karar olduğunu, yine ———— tarihli, —- sayılı iş yeri nakline ilişkin ortaklar kurulu kararının, ———– sayılı olup …’un şirket müdürlüğüne atanmasına ilişkin———- aynı şekilde çağrısız yapılmış ve davacının imzası taklit edilerek sahtecilikle yapılmış geçersiz ve batıl kararlar olduğunu, şirket ortaklar kurulunun —— tarihinde toplanarak —-numaralı ortaklar kurulu kararını aldığını, kararın sermaye artırımına ilişkin olduğunu, söz konusu karar —— şeklinde değil, —metni şeklinde —tarihli —————– yayınlandığını, —numaralı —- tarihli———— şirket sermayesinin ——–TL’ye yükseltildiğini, bunun —- bölümünün …’a, ———— …’na tescil edildiğini, bu ortaklar kurulu kararının da çağrısız ve davacının imzası taklit edilmek suretiyle alınması nedeniyle yok hükmünde geçersiz batıl karar olduğunu, —————–sayılı olup hisse devrine ilişkin ortaklar kurulu kararıyla, şirket hissedarları … ve …’un tüm hisselerini …’a devrettiklerine dair karar alındığını, bu kararın … ve …’un imzaları varmış gibi düzenlendiğini, oysa müvekkiline çağrı yapılmadığı gibi imzanın sahte olduğunu, bu nedenle kararın batıl ve geçersiz bir karar olduğunu, davalı şirketin —– tarihli,—- sayılı ek iş yeri açılmasına dair ortaklar kurulu kararının, —– sayılı müdür atama kararının aynı şekilde çağrısız ve davacının imzası taklit edilerek sahtecilikle alınmış karar olması nedeniyle geçersiz ve batıl bir karar olduğunu, şirketin ——- sayılı sermaye artışına dair—- kararında, şirket sermayesinin— – yükseltildiğini, bu sermayenin ———– kısmının …’a bakiyesinin …’a tescil edildiğini, bu kararın da çağrısız ve sahte imza ile alınmış olması nedeniyle batıl ve geçersiz bir karar olduğunu, davalı şirketin — tarihli,—–ek iş yeri açılmasına dair kararının, —- tarihli, — sayılı ek iş yeri kapatılmasına dair————- aynı şekilde çağrısız ve müvekkilinin imzası taklit edilmek suretiyle düzenlenmiş olması nedeniyle batıl ve geçersiz olduklarını, şirketin —- tarihli, – sayılı sermaye artışına ilişkin ortaklar kurulu kararı ile şirket sermayesinin ———— TL’ye yükseltildiğini, bunun ————- TL’lik kısmının …’a bakiyesinin davacı adına tescil edildiğini, bu sermaye artış kararının da çağrısız olarak ve davacının imzası taklit edilmek suretiyle alınmış olması nedeniyle batıl ve gerçeksiz olduğunu, şirket ——– müdür atanmasına dair —-sayılı kararının,— tarihli, —- sayılı müdür atama kararının aynı şekilde çağrısız ve davacının imzası taklit edilmek suretiyle alınmış olması nedeniyle batıl ve geçersiz olduğunu, şirketin ———–sayılı sermaye artışına dair ortaklar kurulu kararıyla şirket sermayesinin — ‘ye çıkarıldığını, bu sermayenin——.. adına, bakiyesinin davacı adına tescil edildiğini, bu sermaye artış kararının da çağrısız ve sahte imzayla düzenlenmiş olması nedeniyle batıl ve geçersiz olduğunu, şirketin —- sayılı iş yeri nakline dair ortaklar kurulu kararının aynı nedenlerle batıl ve geçersiz olduğunu, ———- sayılı sermaye artışına dair genel kurul kararı ile şirket sermayesinin ———— TL’ye yükseltildiğini, bunun ——– TL lik kısmının … adına, bakiyesinin davacı adına tescil edildiğini, bu kararın da aynı sebeplerle ve sahte imzayla alınmış olması nedeniyle batıl ve geçersiz olduğunu, yine sahtecilik ve çağrısız olarak düzenlenen —– tarihli —- sayılı sermaye artışına dair ortaklar kurulu kararı ile şirket sermayesinin —- yükseltilip bunun —– kısmının davalı adına tescil edildiğini, bu kararın da batıl ve yok hükmünde olduğunu, —tarihli ve —–sayılı hisse devrine ilişkin ——— aynı şekilde düzenlenmiş sahte batıl ve geçersiz bir karar olduğunu, ————- sayılı iş yeri nakline ilişkin kararının, —– sayılı ek iş yeri nakline ilişkin kararının aynı nedenlerle geçersiz olduğunu, şirket ortaklar kurulunun ———- sayılı sermaye artırım kararıyla şirket sermayesinin ———— yükseltildiğini, daha önce kabul edilen pay devirleri neticesinde bu sermayenin ——————– TL’sinin ise davacı … adına tescil edildiğini, bu kararın da davacının imzasının sahte olması ve çağrısız yapılmış olması nedeniyle batıl ve geçersiz olduğunu, şirket merkezinin taşınmasına ilişkin ———sayılı şirket merkezinin değiştirilmesine dair ortaklar kurulu kararının da aynı şekilde batıl ve geçersiz bir karar olduğunu, şirketin —- tarihli, ————-devrinin kabul edildiğini, böylece …’un hissesinin ———– yükseltilip davacı …’un hissesinin %01’e düşürüldüğünü, bu kararın da çağrısız olup davacının imzası taklit edilmek suretiyle alınması nedeniyle batıl ve geçersiz olduğunu, şirketin ———–sayılı iş yeri kapatmaya ilişkin kararının,——– tarihli————-aynı şekilde sahte imzalarla alınmış kararlar olup geçersiz olduğunu, müvekkilinin bir kısım kararların alınmış gösterildiği tarihlerde yurt dışında olduğunu, yurt dışı giriş çıkış kayıtları celp edildiğinde bu durumun görüleceğini, ———- tarihli sermaye artış kararının yapıldığı tarihte müvekkilinin yurt dışında olduğunu, ancak ——– toplantıda hazır gösterilip imzasının sahte olarak atıldığını, yine —- tarihli ek işyeri açılma ve faaliyet değişikliğine ilişkin kararın alındığı tarihte de müvekkilinin yurt dışında olduğunu,——— tarihli karar tarihinde müvekkilinin yine yurt dışında bulunduğunu,—-.Asliye Ticaret Mahkemesinin ———- D.iş sayılı dosyalarında yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde dava konusu ———–davacıya atfedilen imzaların davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiğini, böylece davalı …’un sahte imzalarla müvekkilinin payını düşürdüğünü, delil tespit dosyasında rapor düzenleyen sahtecilik uzmanı bilirkişinin, —- yılından itibaren alınan tüm kararlardaki davacı imzasının …’un eli ürünü olmadığının —- tarihli raporla tespit edildiğini, yine sahtecilik konusunda ——————- başvuruda bulunduklarını, ilgili kurumlar tarafından yapılan incelemeler neticesinde de dava konusu ——–incelenerek bu kararlardaki imzaların davacının elin ürünü olmadığının tespit edildiğini, —————- döküman inceleme uzmanı tarafından düzenlenen —- tarihli özel rapor,———- tarafından düzenlenen — tarihli özel rapor, —— tarafından düzenlenen ——— tarafından düzenlenen —— tarihli özel rapor içeriklerinin sahtecilik iddiasını doğruladığını, bütün bu belgeler ve incelemeler sonucunda sahteciliğin açık olduğunu, müvekkilinin şirketteki %45 olan hissesinin binde bir oranına düşürülüp davacıya kâr paylarının ödenmediğini, sermaye artırım kararlarının ve artırım oranlarının bir önceki yıl kârından karşılanmasına dair kâr payı dağıtım kararlarının TTK.hükümlerine uygun olmadığını, sunulan belgelerle davalı şirket müdürünün görevini yerine getiremediği, yetkilerini amacı dışında ve çıkar sağlamak için kullandığı, görevini ifa sırasında suç işlediği hususlarının açıkça ortaya konulduğunu, yasa hükümlerine aykırı olarak kârın dağıtılmadığını, kâr paylarının sermaye artırımında kullanılmasına dair kararlardan davacının haberdar edilmediğini, davacı adına atılan imzaların sahte olduğunu, hisse devirlerinde davacının ön alım haklarının engellendiğini, pay devirlerine ilişkin kararların davacının katılmamış olması nedeniyle geçersiz olduğunu, bu nedenlerle sahtecilik suretiyle alınmış tüm ———- iptali gerektiğini, ayrıca şirket müdürünün TTK.630/2.maddesi gereğince azli gerektiğini, müdürün azli için haklı sebeplerin oluştuğunu, müdürün özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını, şirketin asıl amacı olan kâr dağıtmak fonksiyonunu yerine getirmediğini, davacının kâr yapı alma hakkının engellendiğini, davalının mevzuata aykırı işlem ve eylemlerle aynı zamanda suç teşkil edecek faaliyetlerde bulunarak bir yandan davacının hissesini yok etmeye çalıştığını, diğer yandan haksız ve hukuksuz olarak kişisel menfaatle hareket ettiğini, davacı aleyhine sebepsiz zenginleştiğini belirterek sonuçta, davalı şirketin —– tarihinden itibaren alınmış tüm ortaklar kurulu kararlarının, şirket müdürü tarafından alınmış tüm kararların mutlak butlanla batıl ve yok hükmünde olduğunun tespitiyle iptallerine, davacı …’un davalı şirketteki ortaklık payının —— tarihinden itibaren başlamak ve devam etmek üzere %45 oranında pay sahibi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. İhtiyati tedbir olarak davalı şirket müdürünün temsil ve ilzam yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davalı şirketin — tarihinden itibaren alınmış tüm ———- mutlak butlanla batıl geçersiz kararlar olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş ise de, —– duruşmada açıkça, bu davada sadece itiraz ettikleri sermaye artışına dair ———– geçersizliğinin tespitini talep ettiklerini beyan etmiş, bu beyanıyla sermaye artışı dışındaki ———— iptalini istemediklerini açıkça ortaya koymuştur. Davalı vekilinin aynı duruşmada bu konudaki beyanı üzerine davacı vekili, davaya konu ———– sadece sermaye artışına ilişkin —– olduğunu, dava dilekçesinin düzenlenmesinden sonra Mahkemenin talebi üzerine bu konuda açıklama yapmış olduklarını belirtmiştir. Buna göre davacı vekili dava dilekçesindeki neticei talebini daraltmış, diğer taleplerinden vazgeçmiş durumdadır. Bu nedenle davadaki değerlendirme sadece sermaye artışına dair genel kurul kararları yönünden yapılmıştır.
SAVUNMA:
Davalılar vekili savunmasında: Davacı tarafın soyut iddialarda bulunduğunu, davacının bir tek dava ile ileri sürebileceği hususları altı ayrı davaya konu ettiğini, şirketi faaliyetsiz ve hareketsiz bırakmaya çalıştıklarını, bu kapsamda davacının —-.Asliye Ticaret mahkemesinin —– D.iş sayılı dosyasıyla sahtecilik tespiti talep ettiğini, aynı mahkemenin — D.iş sayılı dosyasıyla benzer talepte bulunduğunu, —.Asliye Ticaret Mahkemesinin——- E.sayılı dosyasıyla kâr payı tespiti ve tahsili talep ettiğini, aynı Mahkemenin ——– E.sayılı dosyasıyla şirketin fesih ve tasfiyesi talepli davayı açtığını, —-Asliye Ticaret Mahkemesinin —— E.sayılı dosyası ile şirket genel müdürünün azli talebinde bulunduğunu ve Mahkememizde görülen davayı ayrıca açtığını, davanın haksız olduğunu, altı ayrı davadaki dilekçelerin birbirlerinin kopyası olduğunu, davacının kötü niyetli ve samimiyetsiz davrandığını, dava dilekçesinin usul hükümlerine aykırı olup reddi gerektiğini, davacının davanın temelini genel kurul kararlarındaki davacı imzalarının sahte olduğu iddiasına dayandırdığını, bu iddiasının ispatı olarak bir takım rapor ve mütalaalar gösterdiğini, ancak hem —-.Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan bilirkişi incelmesinde, hem de davacı tarafın haricen alındığı mütalaarda incelemelerin fotokopi üzerinden yapıldığının görüldüğünü, fotokopi üzerine yapılan incelemelerin bir delil olamayacağını, davacının buna rağmen bu belgelere dayanarak dava açtığını, —-.Asliye Ticaret Mahkemesinde usulsüz işlemlerin tespiti ve sahtecilik tespiti talep etmesi üzerine ortaklar kurulu defterinde davacı adı altında yeralan imzaların incelenmesine karar verildiğini, bu kapsamda uzman bilirkişiden ve ayrıca adli tıptan rapor istendiğini, ayrıca davacının dört adet özel rapor sunduğunu, tüm raporların içeriğine göre incelendiği belirtilen belgelerin aynı — adet belge olduğunu, ancak bu belgelerin incelendiğine dair bir tespit bulunmadığını, incelemelerin fotokopi üzerinden yapıldığını, delil tespit dosyasında rapor düzenleyen bilirkişi ———- de aynı——–adet fotokopi üzerinde inceleme yaptığını belirttiğini, ancak fotokopi olmalarına rağmen asıl belgeymiş gibi inceleme yapıp rapor tanzim ettiğini, ticaret sicilinde hangi belgelerin incelendiğinin, bu belgelerin asıl mı fotokopi mi olduğunun belli olmadığını, bu durumun raporu çelişkili hale getirdiğini, Mahkemenin aynı konuda ———— cevabi yazısında fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılamayacağını belirterek belge asıllarının istendiğini, Yargıtay yerleşik içtihadına göre de fotokopi belgeler üzerinde sahtecilik incelemesi yapılamayacağının açık olduğunu, davalı tarafa savunma hakkı verilmeksizin alınan raporların delil değerinin bulunmadığını, buna göre davacının dayandığı tüm raporların hükme esas alınamayacak delil değeri taşımayan belgeler olduğunu, bu nedenle Mahkemece yeniden incelemeler yapılarak rapor alınması gerektiğini, dava dilekçesinde — adet —— hakkında bilgi verildiğini, bunlardan — tanesi hakkında, usulüne uygun tebligat yapılmadığı ve imzanın sahte olduğu iddiasında bulunulduğunu, diğer sekiz adet ——- itiraz edilmediğini, oysa karar fotokopilerine bakıldığında, itiraz edilen ve edilmeyen imzaların aynı imza olduğunun görüleceğini, buna göre aynı olan imzaların bazılarının davacı tarafından kabul edilirken, bazılarının kabul edilmemesinin hakkın kötüye kullanılması ve kötü niyet olduğunu, buna göre davacının ——— tarihli ———- imzalara itiraz etmediğini, bundan sonraki kararlara itiraz edildiğini, davacı tarafından itiraz edilen ve geçersiz olduğu iddia edilen ——— tarihli———– altındaki davacı imzalarıyla itiraz edilen———–altındaki imzaların birbiriyle aynı olduğunun görüldüğünü, ancak davacının haksız olarak bu imzaları kabul etmediğini, bu durumun TMK.2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, emsal içtihadın bu yönde olduğunu, davacının MK.2.maddesine aykırı davranarak Mahkemeyi yanıltarak menfaat sağlama çabası içine girdiğini, yine davacının sunduğu bilirkişi raporlarının son derece hatalı ve eksik olduğunu, fotokopi üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bu raporlar kabul edilemez olmakla birlikte, bilirkişilerce sadece itiraza uğrayan imzalardan bir ikisi ile mukayese imzaların incelendiğini, ancak birbirinin aynı olan ve davacı yanca biri reddedilirken, diğeri kabul edilen imzaların mukayeseli olarak incelenmediğini, kabul edilen ve aynı olan bir imza ile kabul edilmeyen diğer tüm imzaların kıyaslanmadığını, bu durumun bilirkişi raporlarının hatalı ve eksik olduğunun açık ispatı olduğunu, ———— tarihi dahil bu tarihten sonraki ortaklar kurulu kararların tümüne ve imzalara itiraz eden davacının ——– tarihinde sermaye taahhüdü açıklamasıyla davalı şirket hesabına ödeme yaptığını, bu durumun büyük bir çelişki ortaya koyduğunu, davacının imzasını inkar ettiği ———– birinde alınan karar doğrultusunda sermaye taahhüdü altındaki sermaye borcunu banka havalesi yoluyla ödediğini, bu durumun da davacının dürüst davranmadığını ortaya koyduğunu, ——— iptali için üç aylık iptal davası açma süresinin geçmiş olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, herhangi bir kabul anlamına gelmemek kaydıyla genel kurul kararlarının iptali davası için üç aylık hak düşürücü süre bir an için yok sayılsa dahi, tacir olan davacı tarafın, ticaret sicilinde ilan edilen ve internet ortamında dahi görülen ortaklar kurulu kararlarına —-yıl geçtikten sonra itiraz etmesinin hakkın kötüye kullanılması anlamına geleceğini, hukuk güvenliği kapsamında bu davanın reddi gerektiğini, davacının — yıldan uzun bir süredir ortaklar kurulu toplantılarına katılmadığından, kararlardan haberi olmadığından ve sahte imza atıldığından bahisle dava açtığını, davacının tacir olmasının bir sonucu olarak TTK.18.maddesi gereği basiretli davranmak zorunda olduğunu, şirkette %45 paydaş olduğunu iddia eden tarafın kendi iddiasına göre — sene toplantılara usulüne uygun çağrılmaması ve yerine sahte imza atılması ve davacının bundan — sonra haberdar olduğunu iddia etmesinin abesle iştigal olduğunu, davacının bu iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ————— tarihli benzer bir konuda verdiği kararında, böyle bir iddianın hukuk güvenliği ilkesi yönünden hakkın kötüye kullanılması kapsamında kaldığının kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini içtihat ettiğini, davanın bu nedenle de reddi gerektiğini, sermaye artış kararlarının mevzuat gereği ve ticari zorunluluklar nedeniyle yapıldığını, davacının, davalı tarafın kişisel menfaat temin ettiğini ve bu nedenle kâr dağıtımı yapmadığı iddiasının gerçek olmadığını, itiraza uğrayan ———— bakıldığında tek imza sahibinin davalı olmamasına rağmen davanın sadece …’a yöneltilmesinin kötü niyetin göstergesi olduğunu, şirket müdürünün azli için şartların oluşmadığını, özen ve bağlılık yükümlülüğünün ihlal edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili savunmasını ıslah ettiği ve — üzerinden gönderdiği ———- kararlarının mutlak butlanla yokluğunun tespiti ve iptali talepleri yönünden …’a dava yöneltilemeyeceğini ve taleplerin zamanaşımına uğradığını, hak düşürücü sürelerin geçtiğini belirtmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle, davalı şirketin —– tarihinden sonra alınmış tüm sermaye artışına dair ——— çağrısız ve davacının imzası taklit edilmek suretiyle alınmış olması nedeniyle mutlak butlanla batıl geçersiz kararlar olduğunun tespitine, bunun sonucu olarak davacının davalı şirketteki pay oranının tespiti isteğine ilişkindir.
Yargılamanın safahatı incelendiğinde; mahkememizin ———- karar sayılı ilamı ile davalı … aleyhindeki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, davalı—- aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, iş bu kararın davalı tarafça temyizi sonrasında —-Hukuk Daiesinin —- esas sayılı ve ——— karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş, bu karara karşı davacı tarafça talep edilen karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi sonrası dosya mahkememize gelmekle yeni esasa kayıt sonrası mahkememizin ———— esasına kaydedilen davada taraf vekillerine duruşma gününü bildirir açıklamalı davetiye tebliğ edilmiş; davacı vekili yüksek mahkemece verilen kararın somut dosya içeriğine ve hukuka aykırı olduğunu dolayısıyla yerel mahkemece verilerek kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek direnme kararı verilmesini, davalı vekilleri ise bozma kararına uyulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu ortaklık kurulu toplantıları ile ilgili olarak davacıya usulüne uygun çağrı yapılıp yapılmadığı, davacının imzalarının sahte olup olmadığı, davacının uzun bir süre geçtikten sonra sicilde ilan edilen kararlara itiraz etmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığı, bu kapsamda davalı şirketin ——- tarihinden sonra alınmış tüm sermaye artışına dair ———– mutlak — geçersiz kararlar olup olmadığı; batıl kararlar ise davacının davalı şirketteki pay oranının tespiti noktalarında toplanmaktadır.
İncelenen tüm dosya kapsamına göre; mahkememizin ——— kararının Yüksek Mahkemece, —- dürüstlük kuralına aykırı şekilde talep edilemeyeceği, aksinin kabulünün hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve bunun önceden belli ilkelere bağlanamayacağı, hakimin resen TMK’nun 2 ve 4. Maddeleri gereğince değerlendirme yapması gerektiği, davacının davalı şirket ve aynı alanda faaliyet gösteren bir şirketin ortağı ve müdürü olduğuna ilişkin iddia ve ———– kayıtlarına göre davacının yurt dışında bulunmadığı, aradan geçen süre de nazara alınarak alınan kararların butlanının ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı veya hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken bu yönlü değerlendirme yapılmaksızın hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesi ile bozma kararı verilmiş ise de mahkememizce verilen —– tarihli kararın 9. Sayfasının ikinci paragrafında bu hususta değerlendirme yapıldığı ve gerekçelendirildiği, anılan bölümde aradan uzun süre geçmesinin ve sessiz kalınmasının söz konusu belgelere ortaklar kurulu kararı vasfı kazandırmayacağı, davacının, herhangi bir işlemle davalı tarafça yapılan işlere ve alınan kararlara icazet anlamına gelecek bir işleminin veya davranışının bulunduğunun ispat edilemediği, yargılamada karar defteri aslının dahi sunulmadığı, bunun için yasal bir mazeretin de gösterilmediği, bu nedenle karar defter içeriklerinden davacının bu işlemlere — olduğuna dair bir tespitinin yapılamadığı, dolayısıyla davacının dava hakkını bilerek kötüye kullandığına dair savunmayı kanıtlayan somut bir delil de bulunmadığı, sadece uzun süre geçmiş olması davacının dava hakkını kötüye kullandığını ortaya koymayacağı, sahteciliğin hukuki sonucunun iptal değil yokluk olduğu, yokluk hukuki müessesinin zaman geçmekle değişmeyeceği, hukuken yok hükmünde olan bir kararın, zaman geçmesiyle varlık kazanamayacağı belirtilerek sadece aradan uzun zaman geçmesi dava hakkının kötüye kullanıldığını kanıtlayan bir husus olarak kabul edilmediği açıkça belirtilmiş olduğundan bozma kararının dosya kapsamına uygun olmadığı, kaldı ki yüksek mahkemenin bozma kararının oy çokluğuyla ———-verildiği ve karşı oy yazısında; tüm bu hususlar açıkça belirtilerek ——— ve keza bozma kararı verilen dairenin de uygulamasının bu yönde olduğu, mahkemece yapılan saptamaların doğru olduğu, davalı şirketin diğer ortaklarının el ve işbirliği içerisinde, davacı gerçek kişiyi şirket ortaklar kurulu toplantılarından haberdar etmemesi yanında, sanki toplantıya katılmış gibi müteaddit defalar imza taklidi yaparak onu toplantıya katılmış gibi göstererek Kanundaki emredici nisap hükümlerine aykırı olarak sermaye artırım kararı alıp, sonucundan davacıyı haberdar etmeksizin şirketteki %40 hisse oranını, neredeyse yok hükmünde olan %0,1 oranına düşürdükleri, söz konusu davranışın, dürüstlük kuralına aykırı ve açık bir kötü niyet göstergesi olduğu, davacıya isnat edilen kötü niyet iddiasının ise, kendisinin de tacir olduğu ve şirketin toplantı yapıp yapmadığını, sermaye artış kararı alıp almadığını araştırıp takip etmesi, hatta ———– ederek durumu öğrenmesi gerektiğine ilişkin olduğu, — isnat edildiği gibi kanuni bir yükümlülükleri bulunmadığı gibi, dosyadaki bilgiler çerçevesinde davacı ortağın uzun yıllar yurt dışında bulunduğu, şirket kayıt ve defterlerinin incelenmesine izin verilmediği, hatta şirket karar defterinin mahkemeye dahi sunulmadığı dikkate alındığında davacıya bir kusur isnat etmenin de mümkün olmadığı, davacının ———- yılından bu yana ortaklıktaki haklarını aramak için çeşitli davalar açtığı dikkate alındığında sessiz kaldığından da söz edilemeyeceği, mahkeme kararının son derece isabetli olduğu ve onanması gerektiği görüşünde olunduğu ve kararın bozulmasına ilişkin — çoğunluğunun görüşüne katılınmadığı belirtilmiş tüm bu hususlar dikkate alınarak mahkememizce verilen ilk karar ve karşı oy yazısında belirtilen hususların dosya kapsamına ve somut olaya uygun olduğu, bozma gerekçesinde belirtilen hususların TMK 2, 4 madde hükümleri kapsamında toplanan delillere uygun biçimde değerlendirildiği ——–. Asliye Ticaret Mahkemesinin—— esas,——- kararının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilerek, önceki bu kararda ısrar edilmesine/direnilmesine, ——— yoklukla malul geçersiz kararlar olduğuna dair talep yönünden davalı … aleyhindeki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, ———–yoklukla malul geçersiz kararlar olduğunun tespiti talebine ilişkin davalı ———-aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin ————- tarihli, ————-tarihli sermaye artış kararlarının yoklukla malul geçersiz kararlar olduklarının tespitine, payın tespiti talebinin her iki davalı yönünden kısmen kabulü ile davacının davalı şirkette %40 oranında pay sahibi olduğunun tespitine, bakiye %60 payın davalı … ‘a ait olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkmemizce verilen —- tarihli —- esas —-karar sayılı ilamının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilerek, önceki kararda ısrar edilmesine/ direnilmesine,
————–yoklukla malul geçersiz kararlar olduğuna dair talep yönünden davalı … aleyhindeki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine,
—– yoklukla malul geçersiz kararlar olduğunun tespiti talebine ilişkin davalı ———– aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin —- Bakanlık onay tarihli,—–tarihli,————– tarihli sermaye artış kararlarının yoklukla malul geçersiz kararlar olduklarının tespitine,
-Payın tespiti talebinin her iki davalı yönünden kısmen kabulü ile davacının davalı şirkette %40 oranında pay sahibi olduğunun tespitine, bakiye %60 payın davalı … ‘a ait olduğunun tespitine,
-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 21,15 TL nin mahsubu ile bakiye 33,25 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından harcanan 21,15 TL başvuru harcı, 21,15 TL peşin harç gideri olmak üzere toplam 42,30 TL harç giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından harç dışında harcanan 1.588,25 TL posta ve tebligat gideri, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.688,25 TL yargılama giderinin takdiren 1/3 bölümü davacı üzerinde bırakılarak, 2/3 oranındaki 2.458.83 TL’lik bölümünün davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça ödenmiş olan—- TL kayyım ücretinin davalı ————- alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı şirket tarafından harcanan kayyım ücretlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından harcanan 518,05 TL posta ve tebligat giderinin takdiren 2/3 oranındaki kısmı davalılar uhdesinde bırakılarak 1/3 oranındaki 172,68 TL nin davacıdan alınıp davalılara verilmesine; davalı tarafça yapılan adli tıp masrafının, sahtecilik iddiasının kabul edilmiş olmasına göre, davalıların üzerinde bırakılmasına,
8-Avukatlık asgari ücret tarifesindeki esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen bölümü için avukatlık asgari ücret tarifesindeki esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
10-Gider avansı bakiyesi olması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/01/2020