Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/580 E. 2022/1047 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/580 Esas
KARAR NO : 2022/1047

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2014
KARAR TARİHİ : 13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili tarafından mahkememize gönderilen dava dilekçesinde özetle; Davalı ile —- tarihinden itibaren—- olduğunu, —- tarihinde——— yapıldığını, —–ihtarnamesi ile —-tarihli —- düzenlemeler yapılmaz ise fesih edileceğinin ihbar edildiği, —– nolu ihtarnamesi — nolu ihtarnamesi ile yedek—- ihtarnamenin tebliğinden itibaren 1 yıl sonra hüküm ve sonuç ——–edileceğinin ihtar edildiği, gerekli yatırımlar yapıldığı halde davalı şirketin haksız tek taraflı olarak sözleşmeyi fesih ettiğini, açıklanan nedenlerle—- karşılanmayan —- tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili tarafından mahkememize gönderilen cevap dilekçesinde özetle; davalı —-rekabetçi seviyede belirlenmiş yeni standartlar çerçevesinde yeniden yapılandırmaya karar verildiğini, —– davacının yetkili —şubat ayında fesih edildiğini, davacı şirkete 02.02.2012 tarihinde tebliğ edilen ihbarname ile 2 yıllık fesih ihbar— uygulandığını, — tanınması halinde tarafların sözleşmeyi diledikleri tarihte feshetmeleri hakları bulunduğunu, davacı şirketin denkleştirme tazminatı talep hakkı bulunmadığını, yetkili servislere münhasır bir hakkın tanınmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının karşılanmayan yatırım iddialarına ilişkin ileri sürmüş olduğu arsa alımı ve bu—- projenin davalı şirketçe hazırlanarak gönderilmesini talep etmelerini kesinlikle kabul etmediklerini, bu iddiaların gerçek olmadığını, bu iddiaların müvekkil şirketle bir ilgisi olmadığını, davacı şirketin iddialarını somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacı şirketin yedek parça satış sözleşmesinin devam ettiğini, yedek parça bayilerinin yeniden yapılandırılması kararı alındığını ve beklentilerini—- paylaşıldığını, davacı —- ihbarname ile 1 yıllık fesih öneli tanınarak fesih edildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava —– —-verilerek feshinden kaynaklanan kar mahrumiyeti ,karşılanmayan yatırım maliyeti, denkleştirme tazminatı ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Davanın geçirmiş olduğu —-incelendiğinde, davanın mahkememizin —- açıldığı, mahkememizce 01/11/2016 tarihinde davanın reddine dair karar verildiği, davacı vekili tarafından verilen kararın ——– mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilerek mahkememiz yeni esas numarası aldığı görülmüştür.
—— karar sayılı ilamında özetle; —— yapma özgürlüğü Anayasanın 48. maddesinde hüküm altına alınmış olup bu hususlar ancak kanunla engellenebilir. TBK’nın 26. maddesi gereğince sözleşme serbestisi söz konusu olup, aynı Yasa’nın 27. maddesinde yer alan kesin hükümsüzlük —- içeriğini serbest iradelerine göre belirleyebileceği, Zira emredici nitelikte olmayan yasal hükümlerin aksini tarafların sebest iradeleri ile kararlaştırmasının mümkün olmadığı, bu açıdan sözleşmeye bakıldığında fesih ihbarı yapılan yetkili servis sözleşmesinin 18. maddesinde her iki tarafa da hiç bir gerekçe göstermeksizin 2 yıl sonra hüküm ifade etmek üzere sözleşmeyi fesih hakkı tanındığı, bu hak sözleşmenin her iki tarafına aynı şekilde tanınmış durumda olduğu, sözleşme—- tarafların basiretli tacir gibi davranma sorumluluk ve zorunlulukları birlikte değerlendirildiğinde bu hükmün BK 27. maddesinde düzenlenen Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kapsamında değerlendirilme imkanı olmadığı gibi BK 28. maddede anlatımını bulan “… karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini ..” isteyebileceği hallerin de bulunmadığı görüldüğü, zira taraflar tacir olduğu, konularında deneyim sahibi olarak serbest iradeleri ile sözleşme imzalamışlar ve 2 yıl önel verme koşulu ile gerekçesiz olarak akdin feshini sağlama yolunu açtığı, bu noktada ” —— inceleme yapılması da gerekmekte olup; ilk derece mahkemesince aldırılan bilirkişi raporuna ve dayanaklarına göre sözleşmenin imzasından sonra yeni ürün olarak piyasaya sürülen ——— davacı yana iletildiği, bu nedenle —– verilerek bildirimli fesih hakkının kullanılmasının bir hakkın kötüye kullanılması olarak yorumlamak eldeki dava açısından mümkün görünmediği, tarafların sözleşmeyle benimsediği 2 yıllık süre ticari hayat açısından—– raporunda hem de ilk derece mahkemesince kabul görmüş olup, bu kabul eldeki delillere uygun bulunduğu, bu nedenle davacının mahrum kaldığı karı talep edemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığı, sözleşeme hükümleri incelendiğinde —-, —- özellikleri taşımadığından ( ki bu hususta sözleşmenin 2.6. ve 2.7. maddesinde açık hüküm bulunmaktadır ) —-talebi koşulları da oluşmadığı, davacı yanın diğer tazminat — olan karşılanmayan yatırım maliyetinden kaynaklanan talepleri incelendiğinde; davacının yeni bir sözleşme kurulacağı — temin için yaptığı masraflar bulunduğu halde bunların incelenmediği/ hükme esas alınmadığı yönündeki istinaf başvurusu olduğu, davacı yan delil listesinde ve dava dilekçesinde —– yeni servis binası için gerekli büyüklükte arsayı satın aldığını , bunu davalı yana bildirdiğini ve uygun proje gönderilmesinin talep edildiğini, bunun üzerine davalı yanın ikinci bir ihtar göndererek sözleşmenin yenilenmeyeceğini ve bu hususta harcama yapılmaması gerektiğini bildirdiği beyan ettiği, sözleşme yapılacağı inancı ile yapılan giderlerin koşulları bulunması halinde talep edilebilirliği açısından dosyadaki deliller incelendiğinde ;davacı ile davalı arasında sözleşmenin ilk feshi ihbar—-sürecindeki yazışmaları , davacının bildirdiği taşınmaz satın alımına dair belgeler, davalı şirketin— yaptığı başvuru ve başvuru sonucu , yeni yetkili servis sözleşmesi imzalanmayacağına dair ikinci ihtarname tarihindeki ara dönem gelişen olaylar incelenmemiş ve tarafların bu konudaki delilleri göstermiş olmalarına rağmen toplanmadığı, davalı yanın talep ettiği tazminat kalemlerinden olan bu tazminatın koşullarının oluşup oluşmadığı yeterince tartışılmamış ve ek rapor talepleri de değerlendirilmediği, bu nedenle davacının bu tazminat kalemi yönünden istinaf başvurusu yerinde olduğu, manevi tazminat isteminin reddine dair olan hüküm hakkında da istinaf yoluna gidilmiş olup, eksik incelenen tazminatla ilgili olarak delillerin değerlendirilmesinden sonra bütün olarak manevi tazminat talebinin de yeniden değerlendirilmesi gerekeceği, açıklanan bu nedenlerle davalı yanın istinaf başvurusun reddine; davacı yanın sözleşme hazırlığı ve sözleşme kurulacağı inancı ile yaptığı giderlerle ilgili olarak eksik inceleme ile karar verilmiş olması ve bu nedenle de manevi tazminatın bunun sonucuna göre yeniden değerlendirilmesi gerekeceği kabul edilerek istinaf başvurusunun sadece bu iki tazminat kalemi yönünden kabulü ile kararın tümüyle kaldırılmasına ve yargılama yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İstinaf kaldırma kararı sonrası mahkememiz ara kararı doğrultusunda; dava uyuşmazlık konusu taşınmazın adresinin——- Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak tapu kayıtlarında belirtilen taşınmazların değer tespitlerinin yapılmasına yönelik gayri menkul değerlendirme uzmanı bilirkişi aracılığıyla düzenlenen raporda özetle; dava konusu taşınmazların çevresinde yapılan incelemeler ve tespitlere göre dava tarihi olan —– numaralı taşınmazların keşif tarihi — yapmış olduğu çevre araştırmasına göre —— olduğu kanaatine varıldığına dair rapor düzenlenip raporun mahkememize gönderildiği görülmüştür.
Dosyanın istinaf ilamı öncesi kök raporu sunan bilirkişi heyetine tevdi ile kök rapor, rapora itirazlar, istinaf ilamı ve tüm dosya kapsamında davacının davalıdan talep edebileceği karşılanmayan yatırım maliyetinden kaynaklanan tazminat alacağı olup olmadığı, varsa miktarının hesaplanarak mahkememize yeniden rapor alınmasını gerektirmeyecek açık anlaşılır ve hükme esas olacak şekilde ek rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verildiği, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 04/10/2022 tarihli raporda özetle; davalı şirketin fesih hakkını kötüye kullanmadığı, ne var ki, davacının yeni sözleşme imzalanabilmesi için davalının belirttiği şartları yerine getir ispatlaması halinde, sözleşmenin kurulacağına güvenerek yaptığı masrafları (menfi zararını) talep edebileceği, davacının TTK. m. 122 çerçevesinde denkleştirme tazminatı talep hakkı bulunmadığı yönündeki görüş ve kanaatlerimiz aynen muhafaza edilmekte olup, teknik ve mali açıdan gerek davacı şirketin incelenen ticari kayıtlarında, gerekse davacı yanca bu yöndeki iddialarını kanıtlamaya yönelik olarak dosyaya sunulmuş herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmamış olup, davacı şirketin, sözleşmenin yapılacağı inancıyla yapılmış olan herhangi bir gider ve/veya yatırımının bulunduğu iddialarını kanıtlayamadığı, davacının manevi tazminat talebinin mahkemenin takdirinde olabileceğine dair rapor tanzim edilmiş olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia, savunma, toplanan tüm deliller, ——- alınan bilirkişi raporları hep birlikte değerlendirildiğinde; istinaf kaldırma kararı gereğinden olmak üzere mahallinde keşif yapılarak dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup alınan teknik raporda davacı şirketin sözleşmenin yapılacağı inancıyla yapılmış olan herhangi bir gider veya yatırımının bulunduğu iddiasının kanıtlamadığı tespit edilmesi karşısında davacının karşılanmayan yatırım maliyetlerine ilişkin tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalının sözleşmeyi hukuka uygun olarak feshettiği, feshin hakkın kötüye kullanımı niteliği taşımadığı, bu nedenle davacının kişilik haklarının zarar görmesinin söz konusu olmadığı kanaatine varıldığından, davacının manevi tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL karar harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.878,55-TL ile 85,39-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 1.793,16-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan 781,75-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı taraf maddi tazminat talebi yönünden kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde —– ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı taraf manevi tazminat talebi yönünden kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde—- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.