Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/564 E. 2023/206 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/564 Esas
KARAR NO: 2023/206
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/05/2017
KARAR TARİHİ: 02/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile —- nolu davalı araç kiralayan —- arasında —– plaka sayılı araca ilişkin araç kiralama sözleşmesi yapıldığını ve ayrıca müvekkilinden açığa imza alındığını, bu açığa imzanın sonradan bono şeklinde düzenlenerek işleme konulduğunu, 12/04/2013 tarihinde 3. kişi tarafından yapılan trafik kazası nedeniyle uğranılan zararı karşılama bahanesiyle müvekkiline boş olarak imzalatılan evrağın bono haline getirildiğini, ve davalı tarafından kötü niyetli olarak 35.000 TL olarak doldurulduğunu ayrıca eksik olan diğer kısımları da tamamlanarak müvekkilinin bu sözde bonoya itirazına engel olmak ve zorlaştırmak için muvazaalı olarak diğer davalı —–ciro edildiğini, diğer davalı “sözde iyi niyetli alacaklı”— tarafından da ———— tarihinde müvekkili hakkında—— tarihinde icra takibi başlatıldığını, icra dosyasından müvekkilinin maaşının üzerine konulan haciz sebebiyle 03/04/2014 tarihten itibaren müvekkilinin maaşından kesinti yapılarak icra dosyasına ödeme yapıldığını, bugüne kadar maaş kesintisi sebebiyle toplam 7.911,83 TL icra dosyasına ödeme yapıldığını kesintilerin halen aylık 320 TL olarak devam ettiğini, müvekkiline boş olarak imzalatılan belgenin bonoya dönüştürülüp bu sözde bononun hukuka aykırı olarak doldurularak takip konusu yapıldığını, tüm haklarının saklı kalması kaydıyla müvekkilinin daha fazla mağdur edilmemesi için ve telafisi imkansız zararların doğmaması için ——— sayılı dosyasına ilişkin takibin teminatsız olarak durdurulmasına ve dosyada müvekkili aleyhine yapılan hacizlerin fek edilmesine, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde alacaklı tarafından müvekkilinin maaş haczinden icra dosyasına yatan tutarların tahsili halinde davanın kazanılması durumunda bu haksız tahsil edilen bedellerin müvekkiline iadesi mümkün olmayacağından yalnızca maaş haczi sebebiyle icra dosyasına yatan ve yatacak olan paraların alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin açığa atmış olduğu imzanın bono imzası gibi düzenlenerek açığa atılan imza kötüye kullanılmak suretiyle bonoya dönüştürülmüş olması nedeniyle takibe konu sözde bononun iptalini, davacı müvekkilin dava konusu bonodan ötürü davalılara borçlu olmadığının tespiti ile müvekkil aleyhine başlatılan ———- sayılı takibin iptali ile hacizlerin fekkine ve dava tarihi itibariyle icra dosyasına maaş kesintisi sebebiyle ödenen 7.911,83 TL nin faizi ile birlikte istirdatı ile davalı—- alınarak müvekkile iadesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :Davalı ——— cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan davanın usule aykırı olduğunu, yasal dayanaktan yoksun olduğunu, zira davacının dava dilekçesinde —- plakalı aracı diğer davalı —-kiraladığını beyan ettiğini, 3. Kişi tarafından yapılan trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın karşılanması sebebiyle imzalatılan evrağın bono haline getirildiğini, söz konusu bonoya dayalı olarak —— Sayılı dosyasından yapılan takip için iş bu menfi tespit davasının açıldığını, davacı tarafın takip konusu bononun muvazalı olduğunu iddia ettiği ancak bu iddiasını kesin bir delille belgelendirmediğini, diğer borçlu —-hakkında da——esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, aynı dosyada davacı hakkında da takip yapıldığını ve takibe itiraz ettiğini, müvekkilinin iyi niyetli bir ciranta olduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesi ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre kambiyo senetleri ile ilgili uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, Bu nedenle mahkemenin öncelikle görevsizlik kararı vererek dosyayı görevli olan ——–Asliye Ticaret Mahkeme’sine göndermesinin gerekmekte olduğunu, mahkeme aksi kanaatte ise esasa ilişkin itirazlarının kabul edilerek davanın reddi yönünde karar verilmesini ve yapılan yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
Davalı —- usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap sunmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, araç kira sözleşmesine istinaden düzenlenen bonoya dayalı olarak başlatılan takibine yönelik menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı, davalı —– aralarında—- plakalı araç kiralama sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye istinaden davalı —-açığa imzası alınmış bono verdiğini, davalının aralarındaki anlaşmaya aykırı ve kötüniyetli olarak senedin doldurduğunu ve diğer davalı ——- muvazalı olarak ciro ettiğini, dava konusu açığa atılan imzaya konu senedin kötüniyetli olarak anlaşmaya aykırı doldurulması sebebiyle davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —–usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, HMK 128. maddesi gereğince, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmaktadır.
Dosyanın safahatı incelendiğinde; ilk olarak açıldığı ———— karar sayılı görevsizlik kararı verildiği, usulüne uygun gönderme talebine istinaden dosyanın görevli —–Esasına kaydının yapıldığı, —– tarihli kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edildiği, mahkememizin—- Esas sırasına kaydının yapıldığı,—– tarihli kararı ile Sulh Hukuk Mahkemesine karşı görevsizlik kararı verildiği, dosyanın İstinafa gönderildiği,——-6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ——— YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE…” karar verilerek işbu esasa kaydının yapıldığı görülmüştür.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—— Esas sayılı İcra Dosyası ve——–Esas sayılı İcra Dosyası celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —– dava konusu araçların trafik tescil kayıtları celp edilmiş,——dava konusu aracın zmms ve kasko poliçe bilgileri celp edilmiş,—————şirketinden hasar dosyası celp edilmiş, —– soruşturma sayılı dosyası ve ——— Esas sayılı dosyası — üzerinden celp edilmiş,—— Esas sayılı dosyası ile davalı —- vesayet kararı—– üzerinden celp edilmiş ve dava sonuçlandırılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. ——-
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.———–
Somut dosya bakımından değerlendirme yapıldığında; davacı-borçlu, dava konusu açığa imzası atılan senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu beyan ve iddia ettiğinden anılan hususların davacı-borçlu tarafından yöntemince ispat edilmesi gerekmektedir. Davacı senetteki imzayı inkar etmemektedir. O halde davacı, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu yazılı ispat etmesi gerekir.
Her ne kadar davalı ——— cevap dilekçesinde dava konusu bononun 12/04/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle oluşan zararı karşılamak amacıyla tarafına ciro edildiğini beyan etmiş ise de; davalı Zaferin iş bu beyanı vasıflı ikrar (gerekçeli inkar) mahiyetindedir.
İspat yükünün açıklanması noktasında vasıflı ikrardan da söz edilmesi gerekmektedir.
Vasıflı ikrarda, karşı tarafın ileri sürdüğü vakıanın doğru olduğu bildirilir; fakat, bunun hukuki niteliğinin (vasfının) iddia edildiğinden başka olduğu bildirilir. Hukukumuzda vasıflı ikrarın bölünemeyeceği, yani vasıflı ikrarın ikrar eden aleyhine delil teşkil etmeyeceği, bilakis o vakıayı ileri sürenin onu ispat etmesi gerektiği genel olarak kabul edilmektedir. Vasıflı ikrarda ispat yükü (6100 sayılı HMK md.190-TMK md. 6 ) vakıayı ileri süren tarafta olup, o vakıayı vasıflı olarak ikrar eden (gerekçeli olarak inkar eden) tarafta değildir. ——– Bu itibarla, davalı —–beyanlarının ispat yükünü değiştirmeyeceğinden, davacı tarafından davalının dava konusu senette açığa atılan imzanın anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasını ispatla yükümlüdür. ———-
Dosya kapsamında davacı tarafından ispata yönelik elverişli herhangi bir delil sunulmamıştır. Mahkememizce aydınlatma yükümlülüğü kapsamında davacıya yemin delili hatırlatılmış, davacı tarafından yemin deliline başvurmak için süresi içerisinde beyanda bulunulmamıştır. Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının iddiasını yöntemince ispatlayamadığı anlaşılmış, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken karar harcı 179,90-TL ‘nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı —— kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ————verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
7-Dosyaya yatırılan teminatın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/03/2023