Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/512 E. 2022/85 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/512 Esas
KARAR NO: 2022/85
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07.08.2019
KARAR TARİHİ: 08.02.2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı — tarihinden itibaren davalı ——- olarak sigortalı olarak çalışmaya başladığını, —devredildiği,—kendisine tahsis edilen aracı elinden alınarak— — akdine son verildiği bildirildiği, kendisine işçilik haklarından doğan tazminatların hiçbirinin ödenmediğini, bunun üzerine davacı tarafından —-dosyası üzerinden dava açıldığı,— söz konusu davanın halen derdest olduğu, davacının davalı şirkette çalıştığı — davacıya şirket tarafından, kendisi tarafından kullanılan—- alabileceği, bunun için davalı firmaya — ödeme yapması gerektiği bildirildiği, bu durumun gerçek olacağına inanan davacı evini satmış olduğunu, elde ettiği bedeli davalı şirkete elden teslim ettiği, bunun üzerine kendisine — adet makbuz verildiği, davacı davalı şirkete toplamda — ödeme gerçekleştirmiş olmasına rağmen— bedelli makbuz bulunamadığından — dava konusu edilebildiği,
Makbuz davalı firmaya ait olup, makbuz üzerinde — ibaresi yer almakla, —- olarak ismi yer alan kişi de o dönemde davalı firmanın çalışanı olduğu, ödemenin araç bedeli olarak alındığı, zira paranın ödendiği dönemde davalı firmada uzun yol —- şoförü olarak çalışan davacının davalı firmaya başka bir nedenle ödeme yapması da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, tüm bunlara rağmen söz konusu araç teslim edilmediği gibi araç bedeli olarak gerçekleştirilen —tutarındaki ödeme de bugüne kadar davacıya iade edilmediğinden, davalı şirket aleyhine —– dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, takibe haksız olarak itiraz edilmesi üzerine de iş bu davayı açma zorunluluğuna hasıl olduğu, davacı kendisine tahsis edilen —– bedelini ödedikten sonra yıllarca bu aracın kendisine teslim edilmesini beklediğini, sonradan gerçekleştirdiği araştırmalar neticesinde aracın — tarafından kiralandığını gerçek malikinin —- davacının iş akdinin devrinin gerçekleştirildiği firma olduğunu öğrendiğini, davalı firma tarafından davacı gibi birçok çalışandan bu şekilde paralar tahsil edilerek haksız kazançlar elde edildiği, buna ilişkin şikayet haklarını da saklı tutmakta olduğunu, araç bedeli peşin olarak ödenmiş olunmasına rağmen bugüne kadar araç tesliminin gerçekleştirilmemiş olması nedeni ile davacı tarafından ödenen bedelin iadesini talep etmekte olduğunu, açıklanan nedenlerle, fazlaya ilişkin her türlü hak ve alacaklarını saklı kalmak kaydı ile davalı tarafın haksız ve kötüniyetli itirazının iptali ile takibin devamını, davalı vekilinin haksız ve kötüniyetli itirazının iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu uyuşmazlık —- tabi olduğu,–yıllık zamanaşımına tabi olduğu, iddia edilen tediye makbuzunun tarihinin –olduğu, İcra takibinin ise — tarihinde başlatılmıştıldığı, alacak iddiası — yıllık süreden sonra talep edildiği, bu sebeple davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini, davacı tarafın, dava dilekçesinden de açıkça anlaşılacağı üzere — çalıştığı, bu firmanın —- firması olduğunu, dava konusu aracın — kayıtlı bir araç olduğunu ve muhatabının bizzat —olduğunu, bu sebeple davanın — göre çözümlenmesi gerektiğini, — dikkate alınarak, davanın —– Gerektiğinden, —- bulunduklarını, dava dilekçesinde davacı tarafından kullanılan— satın alınması maksadıyla tediye makbuzu düzenlendiği belirtildiği, dava dilekçesinde dava konusu — plakasının belirtilmediğini, davacı tarafça —plakasının belirtilmesi halinde zaten dava konusu aracın davalı şirket—– adında kayıtlı olmadığı ortaya çıkacağından, husumet nedeniyle de davanın reddinin gerekeceği, davacı taraf —- çalışmış bu sebeple oturum almış ve bizzat kendisi dava konusu ——kullanmış olduğunu, bu —- davacı tarafça bizzat kullanılmasından davalı şirket—– fayda elde etmediğini, dolayısıyla mevcut davanın davalı şirket ile bir ilgisi bulunmadığını, davacı taraf dava konusu —- satılığa çıkarmış olduğunu, bu — davalı şirket—- adına kayıtlı olmadığını, dolayısıyla davacı tarafın mevcut uyuşmazlığın çözümünü —– çözümlemesi gerektiğini, davacı tarafın alacak iddiasını tediye makbuzuna dayandırdığını, —tanzim tarihli tediye makbuzunda açıkça “Yukarıda yazılı yalnız ——- alınmıştır.” ibaresi yer aldığını, bu tediye makbuzuna göre zaten davalı şirketin alacaklı konumunda olduğunu, mevcut davanın ticari dava olduğu da nazara alındığında, davacı tarafın tek dayanağı olan tediye makbuzu nazara alınarak, davacı tarafın alacak iddiasını ispat edemediği de ortaya çıkmış bulunduğunu, arabuluculuk toplantılarında bizzat davacı tarafın bulunması ve bu konuda kendisi ile müzakere edilmesi tarafınca istenilmişse de, davacı tarafın toplantılarda yer almadığını, davalı şirketin kurumsal bir firma olup bu yönde —— yılına ait ticari defterlerinin incelenmesini talep ettiklerini, davacı tarafından iddia edilen alacak likit ve muayyen olmayıp araştırılmaya muhtaç bir talep olduğunu, bu doğrultuda davacının icra inkâr tazminatına hükmedilmesi yönündeki taleplerinin reddinin gerektiğini, ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatan davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydı ile davalı şirketin söz konusu alacak talebinden icra takibi ile haberdar olduğunu, icra takibi öncesinde talep edilen faize hükmedilmemesini talep ettiklerini, dava dilekçesinde yer alan tüm hususlarla ilgili olarak davacı tarafa, delilleri içerisinde yer alan YEMİN TEKLİF etme haklarını saklı tutarak, davanın reddini talep ettikleri, açıklanan nedenlerle; öncelikle zamanaşımı, husumet ve yetki itirazlarının nazara alınmasını, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini, davacı aleyhine % 20 oranından icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin karşı tarafa bırakılmasını talep etikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği — tarihli dilekçesinde ve — tarihli duruşmada taraflar arasında —- tarihli—– imzalandığını, protokol kapsamında davalı taraftan ödeme alındığını bu doğrultuda davadan feragat ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını ve karşı tarafında talebinin bulunmadığını beyan etmiş, ekinde —- tarihli feragat protokolünü dosyaya ibraz etmiştir.
HMK 307. vd maddeleri gereğince davadan feragatin, davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran taraf işlemlerinden olduğu, hüküm ifade edilmesi için karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine de bağlı olmadığı hükme bağlanmış olup davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davadan feragat etmeye yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla açılan davanın feragat nedeniyle reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE;
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL karar harcının davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.397,44 harcın mahsubu ile artan 1.316,74-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
08.02.2022