Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/466 E. 2021/93 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/466 Esas
KARAR NO: 2021/93
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/07/2019
KARAR TARİHİ: 26/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı ——— bayiliğini açmak istediğini bayi olabilmek için şirket tarafından kendisinden ——-sonra bayilik işlerinin biteceğini ve çeki iade edeceğini, bu çeki borçlanma ya da 3. Kişilere olan borcu için istemediğini beyan ederek hatır/teminat çeki keşide etmesini istediğini, davacı ——- keşide tarihli bedelli çeki hatır/teminat çeki olarak tanzim ettiğini, lehtar olarak diğer davacı —-verdiğini, davacı—– imzaladığı, iş bu sözleşme sonucunda davacı —— malzemeleri sözleşmede belirtildiği gibi müşteri senetleri ile ödediği, sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirdiği, —— arasındaki bayilik sözleşmesi feshedildiği —- tarafından dava dışı şirketten teminat senedinin iadesinin talep edildiği,—— yevmiye numarası ile ihtar çekerek, çeki kendi iç sorunları sebebiyle bayilik sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren —–içerisinde iade edemediklerini, sorunları halledip en kısa sürede iadenin gerçekleşeceğini bildirdiği, aradan geçen süre sonucunda davacılarca çekin ——geçildiği öğrenildiğini——arasında şirket pay devri ve şirket iç ilişkileri ile ilgili olarak ——- yetkilileri tarafından şirket için———- numaralı düzenleme şeklinde dava, gümrük ithalat ve ihracat, bakanlıklarda iş takibi, banka kredi alımı, ihaleye giriş ve istihkak, taşınmaz alımı gibi geniş kapsamlı yetkileri içeren vekaletname ile——-verildiğini, protokol ve pay devir sözleşmesinden sonra şirketler arası sürekli bir hareketlilik olduğu, ——-arasında yapılan abonelik sözleşmesinden — ay kadar önce yapıldığı, davacılara karşı başlatılan takipten önce ——tarafından davalı şirket yetkililerine geniş kapsamlı yetkiler içeren vekaletname düzenlendiği de göz önüne alındığında davalı şirketin —— bedelli hatır/teminat çekinden bihaber olduğu iddiasının kötü niyetli bir yaklaşım olduğunu,—— sunduğu cevap dilekçesinde ilgili çeki ve abonelik sözleşmesini—– teslim ettiğini—–çekin teminat çeki olduğunu bildiğini çekin iadesini talep ettiklerinde ise çekin iade edilmediğini beyan ettiğini,——— numarası ile karar verilmiş olduğu, kararın ——- hatır çeki olduğu, herhangi bir borca karşılık verilmediği, davalının gerçek ve tüzel kişiye takip konusu çekten ötürü herhangi bir borcunun bulunmadığı, üçüncü kişi konumundaki ———- davalı şirket ile ilişkisinden ötürü çekin tahsil kabiliyeti kazanmak amacıyla ciro edildiği çeki takibe koyan şirketin aradaki hukuki ilişkiyi bildiği ya da bilebilecek durumda olduğu kanaatiyle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde olduğu, iş bu kararın —–tarihinde kesinleştiği, kararda bahsedildiği gibi ———kötü niyetli ve davacıları zarara sokacak şekilde çeki tahsil kabiliyeti kazanması amacıyla ciro almış olup bu husus kesin hüküm altına alındığını, ——- ortakları olduğunu,———- borçlu olarak gözüktüğünü, —– kendi arasındaki alacak verecek ilişkisinin kaynağı ise aralarında düzenledikleri fason faturalar ve fatura iadeleri olduğu,—–ticari kayıtları arasında sürekli olarak bu şekilde devam eden farazi giriş çıkışlar mevcut olduğu, şirket ortaklarının ve yöneticilerinin diğer şirketlerin iç ilişkileri ve işleyişlerinden haberleri olduğunu, dava konusu çekin ciro edilmesinin sebebinin ise çeke tahsil kabiliyeti kazandırma çabası olduğunu, davalı şirkete, davalı şirket yetkililerinin kötü niyetli ve davacıların zararına olacak şekilde tahsil amacıyla ciro yoluyla aldıkları ———- bedelli çek için borcunun bulunmadığının tespiti için mahkemeye başvurulduğunu, dilekçede açıklanan sebeplerle; davacıların davalıya takip konusu çek için borcu olmadığının tespit edilmesini, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile çekte yazılı miktar olan ———% 20’sinde aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kambiyo evraklarında mücerretlik ilkesinin esas olduğu, senet üzerinden anlaşılmayan hiçbir iddia haklı hamilin tahsil hakkını kullanmasını engelleyemeyeceğini, davaya konu icra takibinde kullanılan ve davacılardan birinin keşideci —- olduğu dikkate alındığında bu kişilerin birbirleri ile ilgili münasebetleri bu ilişkide üçüncü kişi statüsünde olan davalı ——— nitelikte olmadığı, kıymetli evraktaki mücerretlik ilkesinin gereği olduğu, kaldı ki çekte yine ——— de ikinci ciranta durumunda olduğu, davalının ise tüm bu cirolardan sonra hamil statüsünde olduğu, kıymetli evrakta mücerretlik ilkesi gereği, senette yer alan hak ile bu hakkın oluşumuna neden olan temel borç ilişkisi arasındaki bağ ortadan kalktığı, senedin asıl borç ilişkisinden ayrılarak soyutlandığını ve bu haliyle bağımsız bir varlık kazandığı, bu nedenle herhangi bir ihtilaf halinde, senedi elinde bulunduran ve alacak iddiasında bulunan hamil, davasını sadece bu kıymetli evraka dayandırabilir, temelde yatan asıl borç ilişkisinin varlığını ve mahiyetini ispat zorunda olmadığı, davacıların dava dilekçesinde beyan etmiş oldukları üçüncü kişilerle olan ilişkisi davalı şirketin hak ve menfaatini etkileyecek nitelikte olmadığı, davalı şirket tarafından ciro ile kendisine geçen bir çek kapsamında çekin karşılıksız kalması sebebiyle keşideci ve ciranta sıfatlarına sahip ——– dosyası ile kambiyo takibi başlattığı, davalı şirket adına başlatılan bu takip sonrasında——— kapsamında takibin durdurulduğuna dair bir karar alındığı ve icra dosyasına gönderildiğinin tespit edildiği, davalı şirkete takip dosyasında borçlu olan ————- açılan bir menfi tespit davası olduğunun görüldüğü, davalı şirketin taraf olmadığı bir menfi tespit davasında davanın tarafı gibi tedbir kararının yasaya aykırılığı görülmekle HMK 394 maddesi kapsamında kararı veren ——— itiraz edildiği ve itirazın kabul edilerek tedbir kararının kaldırıldığını, bahse konu dava dosyası ———— kararı ile davalıların kabulü kapsamında sona erdiği, bu dava dosyası incelendiğinde davacıların karşılıklı birbirlerine dava açarak bir sonuca ulaştıklarının görüldüğü, davalı şirkete borçlu olan ———- dosyada davayı kabul eden davalılardan olduğu, bu şekilde açılmış bir davanın neticesi davalı ————–dosyasında davalı ve davacıların birleşerek davalıya açmış olduğu davada da bu davanın ve dava içinde yer alan beyanların davalı şirket aleyhine yorumlanmasının hukuken mümkün olmadığını, davacılar tarafından dava dışı şirket ile yapılan anlaşma veya bu anlaşmada ortaya konulan teminat çekinin oluşturulması için verildiği iddia edilen evrakların tamamının davalı şirket açısından hükümsüz olduğunu, davacıların birbirine vermiş olduklarını iddia ettikleri bir hatır çekinden davalının davacıların iddia ettikleri bu işlemlerinden ve bahse konu dava dışı şirket ile yapıldığı iddia edilen sözleşmeden haberdar olmadığını, davacıların bütünüyle faraziyeler üzerinden hareket etttiğini, davalı şirkete ait olmayan beyan ve sözleşmelerden davalıyı sorumlu tutmaya çalıştıklarını, buna göre de bir sonuç elde etmeye çalıştıklarının, davacıların bahse konu ettikleri ———- sayılı dosyasında dava dosyasında taraf olmayan davalı hakkında değerlendirmede bulunduğunu, bu karar sonrası davacı ————- dosyasına sunmuş olduğu talep ile aleyhine oluşan hacizlerin fekkini sağlamışsa da bu müdürlük kararına karşı yapmış oldukları şikayetin kabul edilerek tekrar hacizlerin tatbikinin sağlandığını, —- sayılı kararı ile taleplerine uygun olarak taraf olmadıkları menfi tespit davasının neticesinin davalı —– etkilemeyeceği gerekçesi ile hacizlerin fekki yönündeki müdürlük kararının kaldırıldığını, davacı —- bu karar karşı yapmış olduğu istinaf başvurusu da ——— sayılı kararı ile esastan reddedildiği,———menfi tespit davasında taraf olmayan davalı hakkında karar verilemeyeceğini gerekçeli kararında açıkça ortaya koyduğunu, davacı tarafın davalı şirket ile diğer davalı ———- muvazaaya dayalı bir ilişki olduğunu iddia etse de bu durumun kabulünün olanaksız olduğunu, davacıların beyan etmiş oldukları dava dışı ——- davalı şirkete de borçlu olduğunu, bu borcu hali hazırda ödenmemiş olduğundan dava dışı bu şirket aleyhine icra takiplerini başlattığını, davacı şirket gibi diğer şirket ———- kısım mallarına haciz tatbik edildiği, davalı şirket ile diğer dava dışı şirket arasında bu alacak borç ilişkisi dışında bir ilişki bulunmamakla birlikte muvazaaya dayalı bir işlemin olmasının da söz konusu olmadığını, davacı tarafın davalı şirket ortağı ——— şirketi ortaklarından hisse devri ile hisse satın aldığını beyan ettiğini, bahse konu durum muvazaa olgusunu değil yeni bir mağduriyet ve zararı ortaya koyduğunu,——— karşılığında hisse devri sözleşmeleri noter aracılığıyla yapılmışsa da TTK 595 kapsamında bu devirler ortaklar kurulu kararı ile tescil ve ilan edilmediğinden her hangi bir geçerlilik ve işlerlik kazanmadığı, davalı şirket ortağı ——— TTK 595 kapsamında işlemlerin yapılmasını talep etmişse de diğer davalı şirket ortakların bu talebi yerine getirmekte ağır ve isteksiz davrandığını ve bir devir sözleşmesinden —- —— tarihinde vekaletname vererek süre kazanmaya çalıştıkları, vekalete ilişkin hiçbir işlem yapılmadan bu vekalet ile verilen yetkilerin ——- tarihinde dava dışı şirket ortaklarınca azil ile sona erdirildiği, bir süre sonra bu vekaletten azledilen davalı şirket ortağı ——— bu defa ısrarla hisse devrinin tasdik ve ilan edilmesini istemişse de diğer davalı şirket ortakları bu talebi yerine getirmediği gibi—– sayılı ihtarnamesi ile bir kısım hukuka aykırı beyanlar ile şirkete beklenen sermaye girişinin yapılmamasını gerekçe göstererek bu hisse devri sözleşmelerini onaylamadığı ve sonucunda da tescil ve ilan etmediğini, bu durum karşısında hisse bedellerini ödeyen davalı şirket ortağı ———- ayrıca şahsi olarak da mağdur edildiği, devrin gerçekleştirilmesi için noter ihtarı ile talepte bulunulduğunu, ilgili şirket yetkililerinin verdiği olduğu olumsuz cevaplar neticesinde devir sağlanamadığı, muvazaaya dayalı bir işlem iddiasının asılsız olduğunun görüldüğü, davacı tarafın davalı şirketin dava dışı ———-şirkete borçlu olduğunu ve bu şirketin ortaklarından birinin yine dava dışı ——— olduğunu beyan ettiği, bu şirketin davalı şirketten alacaklı olduğunu iddia ettiğini, bahsi geçen her iki şirketin de davalı şirkete borçlu olan şirketler olduğu, bu şirketlerin birçok menkul ve gayrimenkullerinin davalı şirketçe haczedildiği, bu şirketlerden hiçbirinin davalıdan alacaklı olmadığı, davacıların tahmine dayalı beyanlarda bulunduğu, davacıların dava dilekçeleri ile birlikte sunmuş oldukları kayıtların dava dışı ——– ortaklarından elde edildiği, kayıtların gerçek ticari ilişkiyi tam olarak yansıtır nitelikte tutulmadığını, tek taraflı olduğunu, davacılar gibi aynı evraklara dayalı olarak yine dava dışı——- da davalı şirketin dava dışı ——– evrağını devraldığı iddia edildiği, bu kapsamda yapılan tasarrufların iptali talep edildiğini, yapılan yargılama sırasında böyle bir devrin olmadığının tespit edildiği gibi davalının dava dışı bu şirketten yaklaşık —— alacaklı olduğunun ortaya çıkarıldığını, ———— sayılı kararı ile davalının lehine sonuçlandığı, bu davanın açılmış olması da gerek davacıların gerekse de tüm dava dışı şirketlerin birlikte hareket ettiği izlenimini ortaya çıkardığını, dava dosyasına sunulan belgelerin ve iddialar gerekse de diğer davalarda ortaya atılan iddialar ve sunulan belgelerin aynı ve tek elden çıkan ya da oluşturulan evraklar gibi göründüğünü, bütün halinde izah edildiği üzere tüm iddiaların gerçeği yansıtmamakla birlikte haksız ve hukuka aykırı talepler içerdiğini, açıklanan sebeplerle; davaya ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, davanın reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacılara yüklenmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davacıların davalı şirkete ———- bedelli çek yönünden borçlu olmadığının tespitine ilişkin açılan menfi tespit davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiştir.
———- dosyasının incelenmesinde; dosyamız davacısı——- tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığı, süresi içerisinde itiraz edilmemesi üzerine dosyanın kesinleştiği, daha sonra feragat ile dosyanın işlemden kaldırıldığı görülmüştür.
—— dosyasının incelenmesinde; dosyamız davacısı —- dava dışı ——– tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığı, süresi içerisinde itiraz edilmemesi üzerine dosyanın kesinleştiği, daha sonra feragat ile dosyanın işlemden kaldırıldığı görülmüştür.
—– ve dava dışı —- olduğu, yine dava dışı —- alacaklı olduğu dosyada —– kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığı, süresi içerisinde itiraz edilmemesi üzerine dosyanın kesinleştiği, daha sonra feragat ile dosyanın işlemden kaldırıldığı görülmüştür.
—- dosyasının incelenmesinde; dosyamız davacıları —- olduğu, yine dava dışı —- alacaklı olduğu dosyada —– tarihinde tebliğ edildiği, borca ve fer’ilerine itiraz edilmediği, takibin kesinleştiği görüldü.
Bilirkişi heyetinden alınan —- tarihli rapor içeriğine göre; Dosyasına sunulu belgeler ile tarafların —- yılı ticari defter kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda, —— doğrultusunda davacının borcunun bulunmadığı, ortaya konan mali tespitler doğrultusunda davalı şirket ve ciranta şirket arasında ticari bir faaliyetin ve buna bağlı bir borç ilişkisinin bulunmadığı, bu sebeple davalının bile borçlunun zararına hareket ettiği, bu sebeple TTK M.818/ı-e atfı ile TTK m.687/I uyarınca davacının borcunun bulunmadığı def’ini davalıya karşı da ileri sürebileceği yönünde görüş bildirilmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı taraf iddia ve savunmaları toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda; davacı —- tarihli bayilik sözleşmesine istinaden taraflar arasında —– alacaklı göründüğü, davalı şirket defterlerinin incelenmesinde davaya konu çekin ——arasında yapılan sözleşmeye istinaden teminat çeki olarak teslim edildiği, davalı şirket ile davacı —- ticari ilişki kaydına rastlanmadığı, davaya konu çekin dava dışı—- edilmesi ile ilgili dava dışı şirket ile davalı — aralarındaki ilişki bakımından taraflar arasında ——– sona eren birçok hareketin meydana geldiği, ancak şirketler arasındaki ilişkinin gerçek bir ticari ilişki olduğundan söz edilemeyeceğinin ve şirketler arasında ticari faaliyet olmaksızın ciro işleminin gerçekleştirildiğinin tespit edildiği, böylece davacıların davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespiti karşısında davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
-Davaya konu —- tarihli —— dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine,
-Başlatılan icra takibinde davalının haksız ve kötüniyetli olduğu kanaatine varılarak İİK 72/5 maddesi uyarınca takip konusu borç miktarının takdiren %20’si oranında hesaplanan —- tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar harcı 17.077,50-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.269,38-TL harcın mahsubu ile bakiye 12.808,12‬-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 4.269,38-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 6,40-TL vekalet harcı, 245,7‬0-TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.296,50-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 25.950,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/01/2021