Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/464 E. 2021/177 K. 16.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/464 Esas
KARAR NO: 2021/177
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2019
KARAR TARİHİ: 16/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı —–bu yana yapı alçıları, alçı levha ve türevi üretim-satış faaliyetleri ile iştigal eden bir firma olduğu, davacı şirketin ürünlerinin ——-yaygın olarak kullanılmakta olduğu, davacı şirketin bu sektörde yaygın ve önemli pazar payına, geniş bayilik ağına sahip bir şirket olduğu, davacı şirketin üretimini yaptığı ürünler ve bunlara ilişkin her türlü üretim, pazarlama, satış bilgisi müvekkil şirket açısından ticari sır niteliğinde olduğu, bu nedenle davacı şirketin ticari sır niteliğindeki tüm bilgilerinin büyük önem arz ettiği, davalı —— olduğu, —— tarihine kadar da —- ——– olarak görevini sürdürdüğünü, davalının çalıştığı süre boyunca satış ve pazarlama biriminde yer alması sebebi ile davacı şirketin ticari sırrı niteliğindeki üretim, stok, satış, pazarlama, fiyat politikası, müşteri portföyü alanlarına ilişkin hassas bilgilere sahip ve yetkili kişi konumunda olduğu, davalının her ne kadar istifa sebebini “kendi pozisyonunun—– edilmesi ve kendisinin bundan duyduğu huzursuzluk, rahatsızlık olarak” açıklamışsa da davalının bu iddialarının gerçeklik payının olmadığını, davalının bu iddialarına da ———- numaralı ihtarnamesi ile cevap verilmiş olduğu, burda da “davalının başka bir firma ile iş görüşmesi halinde olduğu” hususuna halihazırda vurgu yapıldığı, davalının işten istifa etmek sureti ile ayrılmasından sonra davacı şirketçe haricen yapılan araştırmalar sonucu, davalının iş akdinin devam ettiği sırada aslında davacı şirketle aynı iş kolunda faaliyet gösteren ve rakip konumunda olan —— orada çalışmak üzere davacı şirketteki işinden ayrıldığının tespit olunduğu, davalının, işten ayrıldıktan hemen sonra da bu firmada çalışmaya başladığı, davalı—— davacı şirkete, “Taraflar arasındaki iş sözleşmesi sona ermeden yahut sözleşmenin yenilenme süreleri içinde iş gören veya işveren tarafından sonlandırılması halinde; İşten ayrıldığı veya görevine son verildiği tarihten başlamak üzere 2 yıllık süre ile, işveren şirketin çalışma konusu olan yapı alçıları ve bunların türevleri ile, iç ve dış cephe alçı levhaları ile muadilleri, profil ve yardımcı malzemeleri üretim veya pazarlaması yahut satıcılığı gibi benzer işler yapan üretim tesisleri, işletmeler ve özellikle işverene ve yaptığı işlere rakip olan veya rakip olabilecek herhangi bir fabrika, tesis, işletme kuruluş veya benzer nitelikte bir işte herhangi bir ünvan ve sıfat altında çalışmama, hukuken veya fiilen bu tür kuruluşlarla şahsen veya ortak olarakiş ilişkisi kurmama veya rakip işletmeler ile başka türeden bir menfaat ilişkisi içerisine girmeme, işveren şirketin çalışma konularında yeni şirket veya işyeri kurmama veya kurulmuş olan şirketlere ortak olarak katılmama——– yönünde taahhütte bulunduğu, yine aynı taahhütname metninde bu taahhüdüne aykırı eylem ve tutumları yüzünden işverenin uğradığı veya uğrayacağı diğer her türlü maddi ve manevi zararlarını tazmini talep hakkı saklı kalmak kaydı ile, aleyhine herhangi bir hüküm veya karar alınmasına gerek olmaksızın, iş yerinde son aldığı aylık brüt ücretin —–tutarında işverene ödeme yapmayı gayrikabili rücu olarak kabul ettiği yönünde ifadelere yer verildiği, davalının, imzasını havi taahhütte ifadesini bulduğu yönünde ve TBK kapsamında açık taahhüdü bulunduğu, davalı, davacı şirketten istifa ettikten hemen sonra taahhütte bahsi geçen neviden bir firma olan rakip ——- başlayarak imzasını havi işbu taahhüdü ihlal ettiğini, davalının davacı şirketteki görevi kapsamında; yeni satış noktaları/bayiler oluşturmak, mevcut satış noktalarına/bayilere ürün satmak, satış noktalarından/bayilerden gelen iade ve şikayet işlemlerini ilgili birimlerle paylaşmak ve bunların çözümünü sağlamak, şantiye ve satış noktalarına/bayilere düzenli saha ziyaretleri gerçekleştirmek, davacı şirketin üretimini yaptığı ürünlerle ilgili olarak bilimum teknik ve ticari bilgiye sahip olmak ve fakat bununla sınırlı olmaksızın satış birimini ilgilendiren her türlü işinin bulunduğu, dolayısı ile davalının davacı şirketle arasında yaklaşık ——-boyunca devam eden iş ilişkisi, davalının davacı şirketin tüm stratejik satış politikaları, kar marjı, alt üst bağlantı limiti, müşteri çevresi, üretim sırları ve yaptığı diğer tüm işler hakkında kendisine açıkça bilgi edinme imkanı sağladığı, davalıdan alınan rekabet etmeme taahhüdünün hukuken geçerli olduğu, davaya dayanak teşkil edebilecek nitelikte olduğu, davalının işten ayrılmasından sonra davacı şirketin davalı ve bir kısım satış personelinin münhasıran iş için kendilerine tahsis edilen ve davacı şirkete ait hat ve mobil telefon cihazları üzerinde yaptığı incelemeler neticesinde anlaşılmıştır ki; davalının davacı şirkette çalıştığı sırada, daha önce davacı şirkette satış müdürü olarak çalışmaktayken —— geçerek orada genel müdürlük görevini yürüten——- ile ilişkilerini, dürüstlük kurallarına aykırı, ticari ahlak ve etik ile bağdaşmayacak şekilde devam ettirdiği,——- önayak olması ile rakip firmada işe girdiği ve davacı şirketten ayrıldıktan sonra dahi davacı şirketin müşteri portföyü konumunda olan bayileri ile rekabet yasağı taahhüdüne aykırı şekilde iletişime geçmek için halihazırda davacı şirket çalışanlarından yardım talep ettiğini, davalının davacı şirketteki çalışması sebebi ile edindiği ticari bilgileri ve müşteri portföyünü davacı şirketin zararına ancak kendisi ve rakip firmanın yararına açıkça kullanabileceğini ve bu durumun davacı şirketin önemli zararına neden olabilecek nitelikte olduğu, davalının davacı şirketten ayrılmasının hemen akabinde davacı ile aynı iş bu durumun sektörde davacı şirket bünyesinde deneyim kazanmış birinin rakip firmaca istihdam edilmeye başlanması şeklinde basit bir iş değişikliği olmadığı ve hayatın normal akışı içinde çalışma hürriyeti kapsamında değerlendirilemeyeceği, dilekçede açıklanan tüm nedenlerle; davanın kabulü ile davalının rekabet yasağı taahhüdüne aykırı davranması sebebi ile uğranılan zarara dair diğer tüm taleplerinin ve başkaca dava ve hukuki başvuru haklarının saklı kalması kaydı ile fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak taahhütte belirlenen cezai şartın ———————- kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve harçların davalıya yükletilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görev konusunun kamu düzenine ilişkin olduğu mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerektiği, işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yerinin iş mahkemeleri olduğu, öncelikle görevsizlik kararının verilmesini talep ettikleri, davalının söz konusu şirkette ——– tarihinde çalışmaya başladığını, davalının kendisine uygulanan——– nedeniyle iş yerinde huzursuz bir çalışma ortamına itilerek kendisinin istifaya zorlandığı, en sonunda da davalının işinden istifa etmek zorunda kaldığı, davalı —— tarihinde işinden ayrıldıktan bir süre sonra şimdiki çalıştığı———aşkın bir iş deneyimine sahip olduğu, davacı şirkette istifaya zorlanan davalı emeğiyle geçimini sağlayan birisi olarak kalifiye bir çalışan olarak aynı işkolunda bir başka firmada iş bularak çalışmaya başladığı, davalının davacı şirkette çalışabilmesi için sözleşme tarihinde davacı tarafın tek taraflı olarak hazırladığı rekabet etmemeye ilişkin olarak bir taahhütnamenin imzalamak zorunda bırakıldığını, davalının aynı iş kolunda bir başka firma ile çalışmaması ya da kendi işini kurmaması yönündeki rekabet etmeme yönündeki taahhüt çalışma özgürlüğünden vazgeçmeyi içeren, kişilik haklarına aykırı ve hukuken kabulü mümkün olmayan genişlikte ve davalının özgür iradesine dayanmayan, iş bulup çalışacak olan tüm işçilerin işverenin dayatmasına binaen imzaladıkları tek taraflı bir belge olduğu, böyle bir taahhüdün hukuken sonuç doğurmaması gerektiği, TBK mad 444 ve 445 hükümlerinde rekabet yasağı sözleşmesinin geçerliliği için şekil ve ehliyet haricinde de bazı sınırlamalar ve geçerlilik koşullarının öngörüldüğü, geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesinin varlığı için bu koşullardan hepsinin bir arada bulunmasının gerektiği, koşullardan herhangi birinin bulunmaması halinde sözleşmenin batıl- kesin hükümsüz olacağını, kanun koyucunun rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesini 2 durumun birlikte var olması şartına bağladığı, buna göre; işçinin üretim sırları veya işverenin işleri hakkında bilgi sahibi olabilme imkânı yahut müşteri çevresi hakkında bilgi edinme olanağı bulunmalı ve bu şarta ek olarak ayrıca işveren bu bilgilerin kullanılması sonucunda işverenin zarar görme ihtimalinin bulunması gerektiği, bu durumda ancak işverenin korunmaya değer haklı bir menfaatinin bulunduğundan söz edilebileceği, işverene ait bilgilerin kullanılması; işverene ait kazançlarda yahut müşterilerden gelen sipariş sayısında maddi bir düşüşe neden oluyorsa, ilgili piyasada rekabet gücünde bir geriye gidiş yaratıyorsa, işverenin iş yapma olanaklarını gözle görünür biçimde sınırlandırıyor, azaltıyorsa önemli bir zararın varlığından söz edilebileceği, hayatın olağan akışına göre, önemli olmayan bir zarar tehlikesi işbu sözleşmenin akdedilebilmesi için yeterli olmayıp rekabet yasağı sözleşmesinin akdedilebilmesi için mutlaka önemli derecede bir zarar verme tehlikesinin,/ihtimalinin varlığının gerektiği, davacı tarafın bu konuda somut herhangi bir delil sunamadığını, cezai şart işçinin gelirinden ve işverenden aldığı ücretten aşırı derecede fazla olmaması ve onun ekonomik geleceğini sarsmaması; mali durumunu bozmaması gerektiği, ancak davaya konu cezai şartın dvaalının son aldığı brüt maaşın 24 katı tutarında olması yönüyle tüm ekonomik geleceğini sarsan niteliğe sahip olduğunu, davalının imzaladığı rekabet etmeme taahhüdünün hukuken geçerli bir belge niteliğine sahip bulunmadığı, rekabet yasağının hukuken geçerli olabilmesi için işçinin müşterileri tanıması ve esrara nüfuzundan yararlanarak iş sahibine hissedebileceği ölçüde bir zarar doğumuna sebep verilebilecek bir halin varlığının zorunlu olduğu, davacı şirket ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren yüzlerce firmanın bulunduğu, birbirleriyle rekabet eden bu firmaların girdi maliyetleri veya kar marjları ticari bir sır kapsamında da değerlendirilemeyeceği, davacının somut olarak davalının nasıl davacı şirkete ciddi bir zara verme ihtimalinin bulunduğuna dair bir kanıt ortaya koyamadığını, işçi aleyhine tek taraflı olarak yazılan sözleşme hükümleri ve bunlara müstenit ek taahhütlerin yasal olarak geçersiz olduğu, davalının davacı aleyhine —— dava dosyasında iş hukukundan kaynaklanan alacak davası açtığı, davalının daha önce birlikte çalıştığı daha sonra ———olmayacak biçimde sosyal ilişkilerini devam ettirmesi ve davalının de aynı işyerinde iş bulmasını rekabet yasağının sözleşme sırasında da ihlal edildiğini belirtmekte ve bu konuda ——– görüşmelerini delil olarak sunmaya çalıştıklarını, davacının davalının iş akdinin devamı sırasında ve sonrasında rekabet yasağına aykırı hareket ettiğini belirttiğini, İş Mahkemesindeki davada da söz konusu ——— görüşme kayıtları hukuka uygun delil niteliğinde olmadığı, hükme esas alınabilecek özellikte bulunmadığını, davalının iş sözleşmesinde kendisine teslim edilen telefon ve diğer iletişim araçlarıyla yapılan iletişimin işveren tarafından denetlemeye tabi tutulacağı yönünde herhangi bir madde ya da ihtarat dair bir hükmün mevcut olmadığı, dolayısıyla mahkeme kararı olmaksızın bu kayıtların rızaya aykırı biçimde incelenmesi ve bunlardan bir kısmının nasıl olduğu anlaşılamayacak biçimde kağıda dökülerek mahkemeye sunulmasının ne delil güvenliği ne özel hayatın gizliliği ile bağdaşabilen bir durum olmadığı, iş sözleşmesinde işverenin çalışanların kendilerine verilen telefon ya da benzeri iletişim araçlarıyla yaptıkları iletişim denetleneceği konusunda açık ve özel bir hüküm yer almaksızın ya da mahkeme kararı bulunmaksızın davalının iş akdini sonlandırıldıktan sonra telefon içeriklerinin incelenmesi, içeriklerin nasıl elde edildiğinin belli olmaması karşısında bu şekilde elde edilen delilin hukuka aykırı delil olduğu, hükme esas alınamayacağını, dilekçede açıklanan tüm nedenlerle; öncelikle görevsizlik kararı verilerek dosyanın iş mahkemesine gönderilmesini, haksız açılan davanın reddini, avukatlık ücreti ile yargılama masraflarının davacıya yükletilmesini talep ettikleri görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davacı şirkette davalının —–tarihine kadar çalıştığı, şirkette çalışırken imzalamış olduğu rekabet yasağına uyacağına dair sözleşmeye rağmen aynı iş kolunda faaliyette bulunan dava dışı —— çalışmaya başladığı, davalının rekabet yasağını ihlal ettiği iddiası ile açılan tazminat davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiştir.
Mahkememiz dosyasına——sözleşmesi ve işyeri sicil dosyasının celp edilip dosyamız içine alındığı görüldü.
—- tarihli ara karar ile tanık dinletilmesine, il dışında olan tanık için talimat yazılmasına karar verilmiş olup, —- tarihli talimat yazısıyla ——- duruşmada hazır bulunup dinlenilmiş, anlatımları tutanak altına alınmış, talimatın gereği yerine getirilip mahkememize iade edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının — tarihinden iş sözleşmesinin sona erdiği —- tarihleri arasında davacı şirkette çalıştığı, davalının iş sözleşmesinde iş ilişkisinden sonra rekabet yasağının düzenlendiği, davacı tarafça davalının —– rekabet yasağı süresi içerisinde çalışmaya başladığı, bu nedenle sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın davalı işçinden tahsili ile davacı şirketin bu durumdan doğan maddi ve manevi zararına karşılık tazminat talep edildiği, iş sözleşmesine bağlı olarak çalışan işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra sonraki dönem için rekabet etmeme yasağının TBK’ nun 6. bölümünde yer alan 444. ve devamı maddelerinde düzenlendiği, İş Mahkemeleri Kanunu gereğince Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuki uyuşmazlığın İş Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmaması nedeni ile ticari dava niteliğinde olmadığı, taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, Mahkememizin görevinin tayininde Ticaret Kanununda düzenlenenler hariç uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türünün ve ticari iş karinesinin etkili olmadığı Ticaret Kanununu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediği——–uyuşmazlığın Mahkememizin görevine girmediği, —– ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklı davalara bakma görevinin İş Mahkemesine —– anlaşılmakla Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli ——– NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair; Taraf vekilleri ve davalı asilin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde ——– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/02/2021