Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/405 E. 2021/1004 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/405 Esas
KARAR NO: 2021/1004
DAVA: Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/07/2019
KARAR TARİHİ: 03/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı, —- asıl alacak ve —- takip başlattığını, alacağın dayanağının hakediş raporları olduğunu, bu hakediş raporlarında iki işverenin görülmekte olduğunu, birinin müvekkili—- tarihleri arasında görev yaptığını—olarak atandığını, —- birlikte müvekkili —- tarihinde sona erdiğini, davalı tarafından yapılan ilamsız icra takibinde takibin dayanağı olan —- olduğunu, ancak söz konusu hak edişin borçlusu ve muhatabı, davalının taşeron olarak inşaat işlerini yaptığı—-olduğunu, —– keşide edilerek verildiğini, davalı şirket, iptali istenen takibe konu hak edişlerin karşılığı olarak verilen yukarıda belirtilen çeklerle ilgili olarak ayrıca —takipler yapmış olduğu ve aynı alacağa konu—– icra takibi bu bakımdan mükerrer olduğunu, davalı ile —– kiralanan alandaki restaurantın inşaası için —- olan dava dışı—–anlaştığını, inşaat yapılması konusunda görüşmelerin yapıldığını, müvekkili kendi adına hiçbir şekilde davalı ile iş görüşmesi yapmadığı gibi davalı ile şahsi bir ticari ilişkisininde olmadığını, takip konusu alacağın dayanağı olan — tarihli hakkediş belgeleri ve bu hak edişe karşılık verilen çeklerin bir kısmı da —-müvekkile tehdit zoruyla imzalattırıldığını, müvekkili tehdit nedeniyle müvekkil — bir daha —– gelmediğini, tehdit nedeniyle —— dosyasında şikayette bulunduğunu, —–tehdit yolu ile alınan hakediş belgelerine dayanılarak mükerrer yapılan ilamsız takip nedeniyle ödeme emirleri tebligat kanununa aykırı bir şekilde tebliğ edilmiş ve tebligatlar tehdit olayına karışan —- tarafından tebliğ alınmış ve takip hukuka aykırı bir şekilde kesinleştirildiğini, gerçek şahıs olan müvekkilin o tarihteki mernis adresi, — yurtdışında olması ve —- hiçbir şekilde gelmemesi nedeniyle söz konusu takipten haberi dahi olmadığını, buna rağmen, tebligatların mernis adresi yerine kasten ve anlaşmalı olarak — sicilde kayıtlı adresine ve gayrıfaal durumdaki inşaatın bulunduğu —- adresine yapıldığını ve tebligatlar — tarafından tebliğ alındığını bildirmiş, —– başlatılan takip nedeniyle davalıya müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini, takip nedeniyle satılan taşınmaz ihale bedeli olan —- bedelin davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı, aleyhine——- satış tutarı olan taşınmaz bedelinin istirdatına karar verilmesini talep ettiğini, davacı yapılan takibe, satış işlemlerine itiraz etmediği gibi ihalenin feshi davasıda açmadığını, ayrıca ihale öncesi ve sonrası sonrasında ortak tanıdıkları aracıyla ödemede kolaylık sağlanırsa borcunu ödeyeceğini müvekkiline ulaştırdığını, hatta alacağa mahsuben taşınmazı alan davalı alacaklıdan kendini gizleyerek —- tanıdığı —- aynı taşınmazı geri aldırtmış ve oğlu —- muvazaalı işlemlerle ——davası açıldığını, dolayısıyla dava açmakta hukuki yararının olmadığını, davacı ortağı olduğu mali işlerini üstlenip finansmanını sağladığı—–inşaat işini yapan firma ödeme alamayınca işi bırakması üzerine davacının kefaletiyle belli birim fiyatlar üzerinden anlaşılarak iki işveren garantisiyle işe başlandığını düzenlenen sözleşme, hakediş ve verilen çeklerin büyük bölümü davacı ——-imzalandığını, müvekkili yapılan işleri ve mali konuları —-görüşüp karara bağladığını, davacıya ikinci işveren olduğundan şirketle birlikte takip yapıldığını, ayrıca davacının sözünü ettiği kararda —- sona erdiğine ait bir karar alınmadığını, bu nedenle iyi niyetli müvekkili açısından bu karar bir sonuç doğurmadığını, anlaşılan birim fiyatlar üzerinden hakediş düzenlenmiş ve bu hakediş davalı taşeron firma ile iki işveren birlikte ihtirazi kayıtsız olarak imzalandığını, iki ayrı işvereni olan —- tutarındaki çeklerin hiçbirisi ödenmediğini, müvekkil firma ceza davalarına dayanak olması açısından sadece verilen iki çeke tahsilde tekerrür olmamak üzere takip yapmış ancak bu takiplerden bir tahsilat söz konusu olmadığını, —-başlayan dava dışı firma ödeme alamadığından işi bıraktığını, dava konusu işi organize eden ve yapımını üstlenen—- görüşme talebi daha önce———- yaptığı dava dışı ortağı olan —- tarafından müvekkile iletildiğini, müvekkili firma yetkilileri önce bu işi yapmak istemediğini, davacı çok ısrarcı olmuş ve kefaletiyle belli birim fiyatlarla anlaşılarak işe başlandığını, müvekkili yeni kurulmuş, mal varlığı olmayan ve ödeme sıkıntısından dolayı işi bırakılan firmaya güvenerek bu kadar yüksek tutarlı bir işi yapması ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, borçlu davacı —– hakedişi ve verilen çekleri hür iradesi ile imzaladığını, davacıya takip yapıldığını, karşılıksız çekten ceza davaları açılmış ve yaklaşık —- icradan taşınmazı satılınca, davacı süreci uzatmak adına hakedişin tehdit ve baskı altında imzalatıldığından bahisle suç duyurusunda bulunduğunu, ancak inşaat aşamasında davacının alması gereken imalatları tedarikçiler malvarlığı olmayan yeni kurulmuş firmaya vermek istemeyince davacının ricasıyla müvekkili firmanın kendi çeklerini tedarikçi firmalara verdiğini, vadesinde davacının ödeyeceği hatır çekleri ödenmeyince taraflar arasında sözlü bir münakaşa olmuş ve müvekkilininde bu çekleride ödemek zorunda kaldığını, borçlu davacının takiple beraber baştan itibaren olaylardan haberdar olduğunu, hatta zaman zaman aracılarla taksit konusunda yardımcı olunursa borcunu ödeyeceğini belirtmesine rağmen ödemediğini, taraflar arasında yapılan eser sözleşmenin herhangi resmi şekil şartının olmadığını bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle, —- sayılı dosyasında yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
Davacı —– olmaması nedeniyle tacir veya esnaf olduğuna dair gerekli araştırma için ilgili müzekkereler yazılamamış ve davacının tacir olduğu ispat edilememiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın: davaya konu —- nolu hakediş raporlarına yönelik başlatılan icra takibine yapılan itiraz sonucu mahkememizde açılan itirazın iptali uyuşmazlığının mutlak ticari dava olmadığı ve görevli mahkemenin belirlenmesinde genel hükümlerin uygulanması gerektiği, —- göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın —- bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerektiği, tüm dosya kapsamı, sunulan dilekçeler, toplanan deliller doğrultusunda; taraflar arasında araç alım satımı olduğuna dair ilişki kapsamında, uyuşmazlığın —— ilişkin olmadığından mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı gibi — yazılan yazılara verilen cevaplarda davacı —- tacir olmadığı anlaşılmakla; nispi ticari davanın da söz konusu olmadığı dolayısıyla —- maddesi uyarınca mahkememiz görevsiz olup, görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin dava şartlarından olup —-maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1 – c ve 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin—- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan —- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına
İlişkin olarak davacı vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde — Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/11/2021