Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/397 E. 2020/62 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/397 Esas
KARAR NO: 2020/62
DAVA :İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 28/06/2019
KARAR TARİHİ: 28/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirket nezdinde ————– olup, davalı güvenlik şirketinin güvenlik hizmetlerini sağlamakta olduğu,——————– adresinde bulunan —————– kapsamında yer alan, sigortalı —————–adresinde kain konutta ———— tarihinde bir hırsızlık olayı meydana geldiğini, olay neticesinde, müvekkili şirket nezdinde sigorta kapsamında bulunan söz konusu konuttaki çelik para kasası içerisindekiler ile birlikte çalındığını, bağımsız ve uzman eksper tarafından düzenlenen ekspertiz raporunda konuya ilişkin olarak yer verilen açıklamalardan, davalı ——- tarafından güvenliği sağlanmakta olan site alanında bir hırsızlık olayı meydana geldiği, hırsızlığa konu kasanın, sigortalı konutta kapalı şekilde muhafaza edildiği sırada çalındığı, söz konusu hırsızlık olayının anılan site alanı içerisinde davalı yanca yürütülmekte olan güvenlik hizmetlerinin gerektiği şekilde yerine getirilmemesi sonucu oluşan güvenlik zafiyetinden kaynaklandığı hususlarının sabit olduğu, ayrıca davalı güvenlik şirketi, sigortalı konutun da içinde yer aldığı —————- hizmetlerini, anılan site yönetimi ile akdedilmiş bulunan —– tarihli ———–kapsamında yürütmekte olduğundan söz konusu site alanında meydana gelen hırsızlık olayının, davalı şirketin mezkur Sözleşme kapsamında üstlenmiş olduğu sorumluluk sahası içinde olduğunu,
Müvekkili şirket tarafından, sigortalı konutta meydana gelen hırsızlık olayı sonrasında, Sigortacılık Kanununun ilgili hükümleri gereğince bağımsız ve uzman eksper tarafından hasarın miktarı ve niteliği yönünden de tespit yaptırıldığını, yapılan hasar tespitine göre, davaya konu teşkil etmekte olan sigorta poliçesi ile güvence altında bulunan sigortalıya,——– tarihi itibariyle ——–TL ödendiğini, TTKnun 1472. maddesi gereğince müvekkili şirket sigortalısının halefi durumuna geldiğini, güvenlik zafiyeti sonucunda gerçekleştiği anlaşılan hırsızlık olayında, tüm sorumluluğun davalı muteriz borçlu şirkete ait olması karşısında, müvekkili sigortacı şirketin ödemiş olduğu tazminat bedelini davalı yandan rücuen talep etme hakkına sahip bulunduğunu, belirtilen miktarın ödenmesi için ———- İcra Müdürlüğü’nün ————- E. nolu icra takip dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, borçlu şirketin takibe haksız şekilde itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu iddia ederek;
Davalı- borçlu şirket tarafından yapılan itirazın iptaline, icra takibindeki miktar üzerinden takibin devamına, tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kendisi aleyhine başlatılan takibe haklı olarak ve süresi içinde itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davacı ise haksız ve mesnetsiz olarak itirazın iptali ve takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ödenmesi talebiyle huzurda ki davayı açtığını, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, söz konusu hırsızlık olayının yaşanmasında davalı ————— herhangi bir kusurunun bulunmadığını, hırsızlık olayının yaşandığı ——————— müvekkili şirket arasında imzalanan ————- gereği davalı—— tarafından söz konusu sitenin güvenlik hizmetinin sağlandığını, sözleşme gereği gerek müvekkili şirketin gerekse hırsızlık olayının yaşandığı dairenin bulunduğu site yönetiminin karşılıklı görev ve sorumluluklarının bulunduğunu, bu sebeple anılan hırsızlık olayında yalnızca davalı —— şirketinin sorumlu tutulamayacağını, hırsızlık olayı sonucunda düzenlenen ekspertiz raporunda ——————- değerlendirilmediğini, bu sebeple raporun hatalı olduğunu, söz konusu sitenin güvenlik kameralarının konumlandırılması, bariyerlerin ve araç tanıma sistemlerinin temin edilmesi vb. güvenliğin sağlanması için gerekli bir çok teçhizatın site yönetimi tarafından karşılanması gerektiğini, bu veya benzeri teçhizatın eksik olması veya arızalanması durumunda eksikliğin veya arızanın giderilmesi sorumluluğunun site yönetimine ait olduğunu, anılan nedenlerle davacının dayandığı ekspertiz raporuna ve iş bu davaya konu takibin yalnızca davalı —————— aleyhine başlatılmasına itiraz edildiğini,
Davacının dava dilekçesinde sunduğu ekspertiz raporunda söz konusu hırsızlık olayının sitedeki hiç bir güvenlik kamerası tarafından görüntülenemediğinin belirtildiğini, site yönetimi ile akdedilen sözleşme gereği belirlenen güvenlik görevlisi miktarının sitenin her bölgesine konumlandırılabilecek sayıda olmadığını, güvenlik görevlisi sayısını belirleme inisiyatifinin site yönetimine ait olduğunu, hırsızlık olayının meydana gelmesinde güvenlik kameralarının hırsızlık olayının gerçekleştirdiği bölgeyi görememesinin sebep olduğunun açık olduğunu, konusu olayın teknik aksaklık ve eksiklikler nedeniyle meydana geldiğini, eksikliklerin giderilmesi hususunun ise site yönetiminin sorumluluğunda olduğunu, bunun yanı sıra hırsızlık olayının yaşandığı dairenin sahibi olan davacının sigortalısı ————— de hırsızlık olayında sorumluluğunun değerlendirilmesi gerektiğini, daire sahibinin balkon penceresinin cam olmasını göze alarak en azından güvenlik alarmı kurdurması gerektiğini, bununla beraber hırsızlık olayının yaşandığı dairede yabancı uyruklu yardımcı çalıştırılmasına rağmen bu hususun daire sahibi tarafından saklandığını, hırsızlık olayının oluş biçimine bakıldığında hırsızların daireyi bilinçli olarak hedef seçtiklerinin ve daire içini bildiklerinin anlaşıldığını, hırsızlık olayının meydana gelmesinde daire sahibinin yani davacının sigortalısının da kusurunun bulunduğunu, bu hususlar değerlendirilmeden ve hırsızlık olayının meydana gelmesinde gerçek kusurlunun kim olduğu tespit edilmeden başlatılan davaya konu icra takibinin haksız ve mesnetsiz olduğunun açık olduğunu,
Dava konusu alacağın likit olmaması ve yargılamaya muhtaç olması nedeniyle icra inkar tazminatı istenemeyeceğini, hırsızlık olayının meydana gelmesinde dairenin bulununduğu———————- yaşandığı daire sahibi sigortalının kusurlu olması nedeniyle davanın ————- ihbar edilmesini talep ettiklerini, davalı ————— sözleşmesi gereği üzerine düşen önlemleri aldığını ve görevini eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, dava konusu hırsızlık olayının yaşanmasında herhangi bir ihmal veya kusurunun söz konusu olmadığını savunarak;
Öncelikle davanın —————-İhbar Edilmesini, dava konusu hırsızlık olayının gerçekleşmesinde davalı ———–kusur veya ihmali bulunmadığından davanın reddini, davacı alacaklının kötüniyetli olması nedeniyle %20 den az olmamak üzere tazminat ödemesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen hırsızlık olayı nedeni ile davacı sigorta şirketinin zarara uğrayan sigortalısı dava dışı kişiye yapmış oduğu ödemenin, hırsızlık olayından sorumlu olduğu olduğu iddia edilen davalı site güvenlik şirketininden rücuen tahsil istemi ile başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
TTK.’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının ——— Tarih E. ————- sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı ————- Dava dışı sigortalı davalıya karşı bu davayı hangi mahkemede açacaksa davacı sigorta şirketinin de o mahkemede davayı açması gerekmektedir.
——— tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve —— tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olaya bakıldığında; davacının sigortalısı ile davalı güvenlik şirketi arasında kurulan sözleşme karşısında dava dışı sigortalı tüketici kapsamında olup davalı ile arasındaki ilişki ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işleminden kaynaklandığı ve davanın açıldığı —— tarihi itibari ile davanın —- tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve ———- tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığı, Tüketici Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle mahkememiz tarafından bu davaya bakmakla görevli olmadığı anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Nitekim ——– Adliye Mahkemesi ———-.Hukuk Dairesi’nin——— Esas, —- Karar,—— Esas,——- Karar,——- Esas,——– Karar sayılı bir çok kararında da site yönetimi güvenlik şirketi ile imzaladığı güvenlik sözleşmesi bireysel tüketici mahiyetinde olan her bir kat malikine vekaleten imzalanmış bir sözleşme olduğu buna göre her kat malikinin güvenlik şirketi karşısında 6502 sayılı tüketiciyi koruma kanununun 3. Maddesi bağlamında tüketici konumunda olduğu, güvenlik hizmet sözleşmesinin de tüketici işlemi niteliğinde bulunduğu ve görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli ———— TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —————- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/01/2020