Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/382 E. 2019/1240 K. 27.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/382 Esas
KARAR NO : 2019/1240

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 26/06/2019
KARAR TARİHİ : 27/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin ——ortalarından beri şirket hakkında tasfiye sürecinin görüşülmeye başlandığını, bu görüşmelerle birlikte müvekkilinin kendi imkanlarıyla yapmış olduğu bilanço incelemelerinde bir takım usulsüzlükler ve eksiklikler tespit ettiğini, bu yapılan tespitlerin sonrasında şirkete müvekkili tarafından iki adet ihtarname çıkarıldığını, ama sulh anlaşması sağlanmayınca davalı şirket genel kurul toplantısına davet etmek için tekrar bir ihtarname gönderdiğini,—- tarihinde yapılan genel kurulda ise müvekkilinin talepleri ile ilgili herhangi bir sonuç elde edilemediğini, ancak şirket hissedarlarının oy nisabına göre genel kurul tutanağına muhalefet şerhlerini işleyebildiklerini, bu haliyle şirketin içinde bulunduğu durum itibariyle de şirket yönetiminde yapılan usulsüzlükler nedeniyle şirketin tasfiyesi sonucu müvekkili hissesine düşecek alacak kaleminin belirlenmesi amacıyla ticari defterlerinin incelenmesi, zimmetine para geçiren personellerin ve zimmet miktarına göre gerçek zararın tespitini, şirketin geçmiş yıllar defterlerinin de incelenerek davacının kendisi dışındaki hissedarların varsa elde ettikleri haksız kazançların tespitini, şirket avans hesabının incelenmesini, müvekkilinin 2005 yılında emekli olmasına rağmen kıdem tazminatı ödenmediğinden bu hususun incelenerek şirketin aktif-pasif hesabında tekrar değerlendirmeye alınması, 2016 yılında şirket karında meydana gelen ani düşüşün fiktif bir zarar olup, bu hususun özellikle incelenmesini, tüm bu iddialarının atanacak bilirkişi vasıtasıyla incelenerek müvekkili hissesine düşecek gerçek ve hakkaniyete uygun ortaklık payının belirlenmesini, belirlenen payın davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketteki hisse payı oranında kendisine isabet edecek alacak miktarının tespitini ve bunun tahsilini talep ve dava ettiğini, şirket ortağı olduğu tarihten bu yana davacı tarafa, payı oranınca isabet eden tüm haklarının diğer ortaklara yapıldığı gibi davacı tarafa da ödendiğini, her ne kadar davacı taraf şirketin zarar ettiğini, ——-dönemleri arasındaki faturaların incelenmesini, kendisi dışında kalan şirket ortaklarının haksız kazanç elde ettiklerini, 2016 yılındaki şirket zararının fiktif bir zarar olması sebebiyle incelenmesini, şirketin diğer ortağı olan —- tarafından başka özel sebeplerden dolayı dava açılması ve buna müteakiben şirketin müdürlüğünün gerekçesiz ve sebepsiz yere iptal edildiğini, daha sonrasında ise kasten şirket payının azaltılmaya çalışıldığını beyan ve iddia edilmişse de; tüm bu hususların gerçek dışı olduğunu, davacı ile şirketin diğer ortaklarının yakın akraba olup şirketin aile şirketi olduğunu, şirketin diğer ortaklarının davacıya duymuş oldukları güven sebebiyle ve yakın akraba olması hasebiyle yanlış yapmayacağı karine olarak kabul edildiğinden şirketin yönetiminin davacı tarafa bırakıldığını, davacı tarafın, şirketin kuruluşundan bu yana 30 yılı aşkın süreyle şirketin yetkili temsilcisi ve müdürü olup şirketin her türlü idari, ticari, finans vb. diğer tüm işlemlerin davacının insiyatif ve yetkisiyle gerçekleştirildiğini, eksiklik ve usulsüzlüklerin tamamen davacı tarafa ait olduğunu, davacı tarafın, şirketten kullanmış olduğu avansın bakiye miktarı olan — ödenmemesi üzerine aleyhine İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün —–Esas ve yine davacının şirketin borçlarının payına düşen kısmı ödememesi üzerine şirketin diğer ortağı olan — tarafından borcun tamamı ödenmiş olup davacıya isabet eden kısım açısından ise davacı aleyhine İstanbul Anadolu—-. İcra Müdürlüğü’nün —. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını beyanla haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacının, davalı şirketten ortaklık payı alacağının tespit ve tahsili istemine ilişkin olup, davacı tarafça, ortaklık payı alacağının tespiti zımnında şirketin defterlerinde incelemeler yapılarak usulsüzlüklerinin de tespiti ile şirketin gerçek varlığının esas sermaye payının tespitine esas olacak şekilde tespiti ile kendi payına düşecek esas sermaye payının davalıdan tahsil edilerek tarafına ödenmesi talep edilmiştir.
Dilekçeler teatisi tamamlanmış, usulüne uygun ön inceleme duruşması açılmış ve dava, öncelikle dava şartlarının varlığı yönünden ve özellikle davanın niteliği itibariyle hukuki yararının bulunup bulunmadığı yönünde incelenmiştir.
Öncelikle davacının davalı şirketin ortağı olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Dava açmakta hukuki yararın varlığının kabulü için, hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararının olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez .
Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir.
Davalı şirket tasfiye halinde olup, tasfiye sürecinin devam ettiği görülmektedir. Davanın, tasfiye sonucu davacı hissesine isabet edecek gerçek ortaklık payının şirketin defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle tespiti ve belirlenecek ortaklık payının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ilişkin olmakla; dava bu haliyle bir tespit davası ve tespit sonucu ortaklık payının ödenmesine ilişkin tahsil davası niteliğindedir.
TTK 641/1. maddesinde; ortağın, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkı, şirketten ayrılma şartına bağlanmıştır. Davacının ortağı olduğu şirket henüz tasfiye edilmemiş olup, davacı, şirket ortaklığından başkaca bir sebeple de henüz ayrılmış bulunmamaktadır.
Davacının şirket ortaklığı devam etmekle ayrılma akçesinin tespit ve tasilini talep etmede bu nedenle hukuki yararı bulunmadığı açıktır.
TTK 635. maddesiyle; anonim şirketin denetçiye denetime ve özel denetime ilişkin hükümlerinin limited şirkete de uygulanacağı belirtilmiş, anonim şirketlerde denetim de TTK 397 vd. maddelerde düzenlenmiş bulunmaktadır. TTK 399. maddede mevcut açık düzenlemeler karşısında da davacının mahkememizden tespit davası suretiyle şirket defter ve belgeleri ile bilançoları ve mali tablolarının inceletilmesi suretiyle tespiti isteminde de hukuki yararı mevcut bulunmamaktadır.
Hukuki yarar bir dava şartı olup, açılan davanın HMK 114/1-h maddesinde belirtilen davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması şartını taşımadığı anlaşıldığından dava şartları yokluğu nedeniyle usul yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın HMK 114/1-h maddesinde belirtilen davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması şartını taşımadığı anlaşıldığından dava şartları yokluğu nedeniyle usul yönünden reddine,
Mahkememizin —– tarihli ara kararı ile konulan ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına,
2-Harçlar yasası gereğince alınması gereken —-harcın davacı tarafça peşin yatırılan — harçtan mahsubu ile bakiye harcın davacıya iadesine,
3-Davalı taraf yararına takdir edilen— maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca kararın kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı