Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/367 E. 2022/88 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/367 Esas
KARAR NO : 2022/88

DAVA : İtirazın İptali ( Bankacılık Alacağından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21.06.2019
KARAR TARİHİ : 08.02.2022

Alacağından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı Banka ile asıl Borçlu —— arasında aktedilen kredi sözleşmesine istinaden adı geçen firmaya ticari kredi açıldığı ve kullandırıldığı, diğer davalıların ise sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığı, sözleşme hükümlerine uymayan borçluların sözleşmesi feshedilerek,— Yevmiye No‟lu ihtarnamesi ile söz konusu borcun
ödenmesi gerektiğinin borçluya bildirildiği, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlular hakkında —dosyası ile asıl alacağın ferileriyle birlikte tahsili için ilamsız icra takibine başlatıldığını,davalıların bankaya olan borçları devam etmekte olup asıl alacak ve ferilerinin tahsili amacıyla açılan icra takibinde talep edilen faizlerin tamamen usul ve yasaya uygun olduğu, açıkladıkları nedenlerle,
itirazın iptaline, haksız itiraz nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
SAVUNMA :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava —–Sayılı dosyası ile konkordato talebinde bulunduğunu ve kesin mühlet içerisinde olduğunu, davaya konu alacak hakkında icra takibi yapılamayacağı,—–tarihli ve — Sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan —— ilişkin —- —- sağlanan kredilere ilişkin esasları belirleyen düzenlemede değişiklik yaptığını, buna göre —- — ile kullandırılan kredilerde yeniden yapılandırma teklifi sunulması gerektiği, davacı bankaca herhangi bir yapılandırma teklifi yapılmadan kefiller aleyhine icra takibi başlatıldığı, öncelikle faize faiz işletilmiş olup bu hususu kabul etmedikleri, sözleşmede açıkça belirlenmiş bir temerrüt faiz oranının
bulunmadığı, yasal düzenlemeler çerçevesinde talep edilen temerrüt faizinin geçersiz olduğu, TBK 120
Maddesi gereği faiz uygulanması gerektiği, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile davacı banka ile dava dışı asıl borçlu — düzenlenen — dolayısıyla doğan borçtan dolayı ödenmeyen kredi borcundan kaynaklanan alacağı için bankanın, davalılar hakkında alacağın tahsili amacıyla yaptığı icra takibinde davalıların borca ve ferilerine itirazının iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davalılar sözleşmede müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer almaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, icra dosyası celp edilerek incelenmiş, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında 7251 sayılı yasa ile basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
İtirazın iptali istemine konu, —- takip dosyasının incelenmesinde; — tarihinde başlatılan takibin alacaklısının …, borçlularının …—- —— —-masrafı olmak üzere toplam — tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçlulara — tarihinde tebliğ edildiği,— süresinde 27.03.2019 tarihli dilekçe ile borca ve fer’ilerine yönelik itiraz dilekçesi sunulduğu, davanın — tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, Genel Kredi Sözleşmesi ve ekleri ile ihtarname örnekleri dosya içerisine alınmış ve incelenmiş, mahkememizce ihtilaf noktalarında rapor tanzimi için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bu kapsamda emekli bankacı bilirkişiye banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi de verilerek rapor tanzim edilmesi istenmiş, bilirkişi tarafından — düzenlenmiş, düzenlenen rapor aşağıda açıklanacak gerekçeler ile kısmen dosya kapsamına uygun görülmekle hükme esas alınmıştır.
Toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında arasında —-tutarında — imzalandığı, davalılar —üzerinden müteselsil kefil olarak kefalet imzalarının bulunduğu, sözleşmenin eki niteliğinde Kefalet Hükmü Taahhütnamesinin de imzalandığı, kefaletin yasal normlara uygun olduğu kaldı ki bu hususlarda taraflar arasında da ihtilaf bulunmadığı, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan çerçeve niteliğindeki Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında —- tutarında Taksitli Ticari Kredi –— Limitli
Kredili mevduat hesabı——— kredisi kullandırıldığı, söz konusu kredilerin muaccel hale gelen taksitleri, birikmiş faizleri ile —- ekstre borcunun ve ödenen çek bedellerinin ödenmemiş olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, ve kredi türleri dikkate alındığında söz konusu kredilerin —Kefaleti ile kullandırılan — ile ilgisi bulunmadığı dolayısıyla davalılar vekilinin bu hususta yapmış olduğu itirazların yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacı banka tarafından takip talebinde tüm krediler için yıllık % 39 oranında temerrüt faizi talep
edilmekle, talebin Çek Kredisi yönünden mevzuata uygun olduğu, —- Yönünden ödeme planında açıkça gösterildiği şekilde Temerrüt faizi % 29,90 Oranında temerrüt faizi belirlenmiş olduğundan temerrüt faizi % 29,90 oranında, —–Faiz oranları genelgeleri doğrultusunda % 33,00 oranında uygulanması gerekmektedir. Temerrüt yönünden yapılan incelemede ise — Karar sayılı ilamlarında belirtildiği üzere 6098 sayılı TBK’nun 589/1.md.gereği kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur. Kefil asıl borçlunun, asıl borcu ile temerrüt faizi borcundan kefalet limiti kadar sorumludur. Ancak kendi temerrüdü oluştu ise bu aşamadan sonra limit ile sınırlı olmaksızın kendi sorumluluğu başlar. Kefil, takipten önce temerrüde düşürülmemişse hesap kat tarihinden takip tarihine kadar işleyen akdi faizden limiti dahilinde sorumlu olur.Temerrüt için hesap kat ihtarının kefile tebliği şarttır. Asıl borçlu yönünden sözleşmede, belirlenen adrese tebligat çıkartılması ve tebliğ edilememesi halinde de temerrüdün gerçekleşeceğine ilişkin hüküm konulmuş olması halinde İİK. 68/b maddesi uyarınca asıl borçlu yönünden temerrüt oluşur ise de bu hükmün kefil yönünden uygulanması mümkün değildir. Ve yine somut olayda davacı alacaklı—- tarafından davalı borçlulara çıkarılan noter ihbarnamesinin gönderildiği tarihte yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.” hükmüne yer verilmiştir. TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür. 6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz. Genel açıklamalar ışığında somut olaya döndüğümüzde davalı kefillerimiz asıl borçludan sonra temerrüte düşürülmemiştir. Kat ihtarları aynı anda tebliğe çıkarılmış olup, asıl borçlu önce temerrüte düşürülüp, daha sonra davalı kefiller temerrüte düşürülmüş değildir. Davamızda asıl borçlu ifada gecikmiştir ancak ihtar hem borçluya hem kefile birlikte tebliğe çıkarıldığından borçlu yönünden ihtarın sonuçsuz kaldığı beklenmeksizin kefillere tebligat yapıldığından daha önce temerrüte düşürülmeyen kefiller yönünden temerrüt faizi hesaplaması yapılamaz. Yalnızca hesap kat tarihinden takip tarihine kadar akdi faiz hesabı yapılmalıdır. Ve bu doğrultuda bilirkişi raporunda yapılan hesap neticesinde davacı bankanın anılan krediler yönünden takip tarihi itibariyle davalı kefillerden 179.916,75 -TL asıl alacak, 17.959,37- TL İşlemiş
akdi faiz,—-İhtar Gideri olmak üzere toplam —– olduğu hesaplanmıştır. (Bilirkişi raporunda toplama hatası neticesinde toplam miktar ——–olarak belirtilmiştir.)
Davalılar vekillerinin diğer bir savunması ise asıl borçlu şirket hakkında kesin mühlet kararı alındığından icra takibi yapılamayacağına ilişkin olup, bu hususun müteselsil kefilleri kapsamayacağı açık olmakla itirazı yerinde görülmemiştir. Açıklanan gerekçeler ile anılan miktarlar yönünden davalıların icra takibine yapmış olduğu itirazın haksız olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne davalıların —-dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile takibin — masraf olmak üzere toplam —- —- takip tarihinden tahsil tarihine kadar —- numaralı Çek Kredileri) takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık —- numaralı —-) takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 33,00 oranında işleyecek temerrüt faizi üzerinden devamına, fazlaya ilişkin isteminin reddine, hükmedilen asıl alacağın — taktiren % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalıların —–dosyasına yapmış oldukları itirazın KISMEN İPTALİ ile;
Takibin ——- masraf olmak üzere toplam 208.721,62-TL alacak ve yalnızca —- numaralı — takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % —- numaralı Çek Kredileri) takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %— numaralı — takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 33,00 oranında işleyecek temerrüt faizi üzerinden devamına,
Davacı bankanın fazlaya ilişkin isteminin reddine,
2-Hükmedilen asıl alacağın (179.916,75-TL ) taktiren % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 14.257,78-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-6325 sayılı yasanın 18-A/13. Bendi uyarınca —– karşılanan —- zorunlu arabuluculuk ücretinin haklılık durumuna göre — davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak; —-davacıdan alınarak hazine adına gelir kaydına,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 92,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 900,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 992,50-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 953,01-TL sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden karar tarihinde geçerli — esaslara göre belirlenen 23.060,51-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraflar kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen kısım yönünden karar tarihinde geçerli— esaslara göre belirlenen—– davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.