Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/365 E. 2022/10 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/365 Esas
KARAR NO: 2022/10
DAVA: İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ: 21/06/2019
KARAR TARİHİ: 12/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin — tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil —- dava dışı asıl borçlu —- imzalandığını, kredi tahsisi yapıldığını, işbu sözleşmenin, asıl borçlu firmanın ortakları —-tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, asıl borçlu ve davalılar tarafından kredinin ödenmediğini, davalılara —- yevmiye nolu ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığından davalılara—- dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını,—ödeme emrinin ve dayanak belge suretlerinin —– tarihinde davalılara tebliğ edildiğini, davalıların vekilleri aracılığı ile —tarihinde ödeme emrine, borca, faiz ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, işbu itirazların haksız ve yersiz olduğunu, işbu davanın niteliği gereği ticari kredilerden kaynaklı itirazın iptali davası olduğu ve bu nedenle ön şart olan arabuluculuk şartını yerine getirdikleri ve son tutanağı Mahkememize sunduğunu, davalıların bankaya olan borçlarının devam ettiği ve icra takibinde talep edilen faizler tamamen usul ve yasaya uygun olduğunu, imzalanan sözleşmede temerrüt faizinin hangi oranda uygulanacağının gösterildiğini, müvekkil bankaca yayınlanan tebliğlerle de faiz oranının açıkça belli olduğunu, istenilen gecikme faizinin bu düzenlemelere uygun olduğunu, bu nedenle davalıların haklı gerekçelerinin bulunmadığını, davalılara gönderilen Ödeme Emri konulu tebligatların üzerinde buna dair açıklama da ayrıca yapıldığını, iddiaları ile davalıların haksız, kötü niyetli ve sadece zaman kazanmaya yönelik icra dosyasına vaki itirazlarının iptalini, takibin devamını ve alacak likit olduğundan %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmelerini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep edilmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin dava dilekçesinde özetle; İşbu davanın haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu ve reddi gerektiğini,—– üzerinden müvekkiller aleyhine başlatılan icra takibinde Örnek 7 ödeme emri müvekkillere tebliğ edildiğini, tarafımızca takibe, ödeme emirlerine, borca ve tüm ferilerine itiraz edildiğini, icra takibine dayanak kredi sözleşmesinin davalı ile dava dışı —– arasında akdedildiğini, müvekkillerinin ise müştereken ve müteselsilen kefil olduğunu, dava dışı —— numaralı dosyası ile konkordato talebinde bulunmuş olup, kesin mühlet içerisinde olduğunu, bahse konu kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak hakkında icra takibi yapılamayacağını, zira, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen kredi sözleşmesi ve ihtarnamede görüldüğü üzere icra takibine dayanak gösterilen kredi, —— bankalar, finansal kiralama ve finansman şirketlerince sağlanan kredilere ilişkin esasları belirleyen düzenlemede değişiklik yapıldığını, bu çerçevede —-kefaleti ile kullandırılan kredilerde —- tazmin talebinde bulunulmadan önce müşteriye yeniden yapılandırma imkanı tanınmış olması şartının getirilmesine ilişkin ——— fıkrasına eklenen cümle uyarınca ——kullandırılan kredilerde, kredi veren banka ve finansal kuruluşlar tarafından —— tazmin talebinde bulunulmadan önce müşteriye yukarıda yer alan———— uyarınca yeniden yapılandırma teklifi sunulmuş olması gerektiğini, davacı tarafından, dava dışı —– bahse konu kredi ödemesine ilişkin herhangi bir yapılandırma teklifi sunulmadığını, bu durum kefillere bildirilmediği ve kefiller hakkında haksız olarak icra takibi başlatıldığını, nitekim, davacı tarafından yapılandırma teklifi sunulmuş olsa ve dava dışı —–hakkında kredi yeniden yapılandırılmış olsa, alacak muaccel olmayacağından, kefillere müracaat edilmesi mümkün olmayacağı; —-kredilere ilişkin yasal düzenlemelere uyulmaksızın, müvekkiller aleyhine icra takibi başlatılmış olduğundan huzurdaki davanın reddi gerektiğini, icra takibine dayanak kredi sözleşmesine istinaden, dava dışı —– tarafından yapılan ödemeler mahsup edilmeden toplam kredi miktarı üzerinden icra takibi başlatıldığını, dava dışı —–müzekkere yazılarak bahse konu kredi sözleşmesine istinaden yapılan ödemelere ilişkin belgelerin ibrazına karar verilmesini, davacı taraf dava dilekçesinde talep edilen faizlerin tamamen usul ve yasaya uygun olduğunu ve alacağın likit olduğunu beyan etmesine karşın uygulanmış olan faiz fahiş olduğu, faize faiz işletilmiş olup, kabul etmediklerini, sözleşmede açıkça belirlenmiş bir temerrüt faiz oranı bulunmadığını, temerrüt faiz oranın’ belirleme yetkisi tek taraflı olarak davacı bankanın olduğunu, nitekim, uygulanacak faiz oranının erişilebilir ve öngörülebilir olması gerektiğini, bu durumda, sözleşmenin geçerliliği açısından aranacak ana unsurlardan karşılıklı bir irade uyuşmasının varlığından söz edilemeyeceğini, davacı tarafça talep edilen temerrüt faizi açıklanan nedenle geçersiz ve dürüstlük kuralına aykırı olup bunu kabul etmediklerini, TTK m.8/1 gereğince “Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir” ve TTK m.9 gereğince, “Ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümleri uygulanır”. TTK m. 9, 3095 sayılı Kanun’ unun 1. Ve 2. Maddelerine gönderme yaptığını, buna göre anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde talep edilen temerrüt faizi hükümsüz olup, kabul etmediklerini bildirmiş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, ——- nedeniyle başlatılan takip sonucu itirazın iptali talebidir.
Davacı banka tarafından dava dışı —- tarihinde —– uyarınca kredi tahsisi yapılmış, davalılar ———-müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla genel kredi sözleşmesine imza atmaları nedeniyle kefiller için başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır.
Dosya içeresine alınan —- sayılı takip dosyasının incelenmesi sonucu; davacı banka tarafından her iki davalı hakkında — asıl alacak, işlemiş temerrüt faizi,—-ihtarname masrafı olmak üzere toplam —– ilamsız takip başlatıldığı görülmüştür.
Davacı banka tarafından —- yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek davalılara gönderilmiş ve asıl borçlu dava dışı şirkete ve müteselsil kefil olan davalılara——- tarihinde kat ihtarnamesinin tebliğ edildiği görülmüştür.
TBK’nun 583. Maddesinde kefalet sözleşmesinin şekil şartları belirlemiş olup, aynı maddenin 1. Fıkrası ” kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihi ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesini kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır” yapılan inceleme sonucu; dosya içeresindeki genel kredi sözleşmesinde her iki müteselsil kefilin de yazılı kefalet sözleşmesine azami miktar ile kefalet tarihi yazılı şekilde kendi el yazıları ile müteselsil kefalet yazısını yazdıkları ve imzaladıkları şekil şartları bakımından usulüne uygun kefalet sözleşmesi tespit edilmiştir.
TBK’nun 584(1). Maddesi uyarınca “eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızası ile kefil olabilir, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.” yapılan inceleme sonucu; davalılardan ——- asıl borçlu dava dışı—- ortağı olması nedeniyle TBK’nun 584 (3) maddesi uyarınca şirket ortağı olduğundan eş rızasına gerek olmadığı; diğer davalı —hakkında ise usulüne uygun olarak eş rızası belgesi bulunduğu tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama sonucu; davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu —- kullandırılan kredinin zamanında ödenmemesi üzerine kefil sıfatıyla davalılar hakkında takip başlatıldığı, kefalet sözleşmesinin TBK 583. Maddedeki şekil şartlarına haiz olduğu, TBK 584. Maddesi uyarınca eş rızasının mevcut olduğu, asıl borçluya ve davalılara —-tarihli ihtarnamesinin gönderildiği, asıl borçluya ve davalılara —- tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen kredi borcunun ödenmediği ve başlatılan takibin haklı olduğu anlaşılmakla; dosya içeresine alınan ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilen bilirkişi raporu esas alınarak açılan davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
—–sayılı takip dosyası yönünden AÇILAN DAVANIN KABULÜ İLE;
1-)—-Asıl Alacak (taleple bağlı kalınarak )
—- işlemiş —-
———- toplamı
—-ihtarname masrafı olmak üzere toplam —- yönünden takibin devamına ,yalnızca —–asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yıllık —- oranında temerrüt faizi üzerinden devamına,
2-)Hükmedilen 957.367,28 TL asıl alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
3-Karar harcı 70.697,01 TL’nin davacı tarafın harçtan muaf olması sebebiyle davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-TTK 56/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL arabuluculuk ücreti——- 1.320,00 TL’sinin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 185,70 TL tebligat ve müzekkere gideri ve 1.000-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.185,70-TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 68.797,19 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili davacı tarafa iadesine,
İlişkin olarak davacı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———-Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/01/2022