Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/362 E. 2020/19 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/362 Esas
KARAR NO : 2020/19

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/06/2019
KARAR TARİHİ : 14/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilim …’nin lehtarı olduğu; —– Şubesine ait olan; —— ibraz tarihli —– çek numaralı—— bedelli, —- ibraz tarihli —– çek numaralı—- bedelli ve —- ibraz tarihli— çek numaralı —– bedelli 3 adet çek vadeleri yaklaştığı için ortaya çıkarılmak istenilmiş olduğunu, ancak çeklerin bulunmadığını, söz konusu çeklerin kim tarafından ne zaman ve ne şekilde alındığı şirket yetkilisi tarafından bilinmediğini, çeklerin ofiste, evrak çantaları, ev dahil her yer aranmasına rağmen bulunamadığından çeklerin vade tarihlerinin de yaklaşması üzerine İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —Esas sayılı dosyası ile çeklerin iptali talep edildiğini, ancak yargılama devam ederken söz konusu çekler hakkında bankadan gelen müzekkere cevapları neticesinde menfi tespit ve istirdat davası açmaları için taraflarına süre verilmiş olduğunu ve süresi içinde gerekli arabulucu başvurularının yapıldığını, söz konusu kaybolan çeklerden ———— ibraz tarihli —- çek numaralı — bedelli çekle ilgili olarak davalıya karşı borçlu olunmadığının tespiti ve çekin tarafımıza iadesi talep edilmekte olduğunu, bu hususta arabulucu görüşmesi yapılmış olduğunu ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu, davalı—– arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmamakta olduğunu, müvekkili firmanını Davalı firmadan herhangi bir mal alım-satımında, tesliminde bulunmamış olduğunu, her şeyden önce ticari faaliyet alanlarının farklı olduğunu, müvekkili firma davalı firmayı tanımamakta olduğunu, nitekim ticari defterlerin incelenmesi ile söz konusu haklılığımız ortaya çıkacağını ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle; söz konusu çekten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, yine çekin davacı müvekkiline iadesine yargılamanın sonuna değin telafisi güç sonuçların ortaya çıkmaması için tedbir kararı verilerek icra takibinin durdurulmasına, müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tespitine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekaleten, sayın mahkemenizden arz ve talep ederiz.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK gereği yetkili Ticaret Mahkemesinin —– Mahkemeleri olduğunu, öncelikle yetki itirazlarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davacı şirketin ticari ilişki sebebi ile tek bir çek alınmış ve ciro edilerek bankaya teminaten verilmiş olduğunu, bankanın vadesi geldiğinde çeki tahsil etmeye çalışırken davacı şirketin çeklerinin çalındı iddiası ile dava ikame etmiş olduğunu, davanın akıbetini bilmemekte olduklarını, çekin tedavil amacıyla taraflarınca bankaya verilmiş olduğunu, davacı şahıstan alınmış olduğunu, kayıp ve çalıntı iddiasının kronolojik olarak bakıldığında kötü niyet içerdiğinin açık olduğunu, bu yüzden davacının kötü niyeti dosya tekemmül ettiğinde bu durum anlaşılacağından davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, dava konusu edilen çekten dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti ile çekin iadesi istemine yönelik açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır.
HMK.’nın 6. maddesinde genel yetkili mahkeme davalı gerçek kişi veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olarak düzenlenmiş; Menfi Tespit davalarının düzenlendiği İİK. 72. maddesinin son fıkrasında ise menfi tespit davalarının icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceği; bunun yanında HMK’nın 19/2 maddesinde yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazın cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği, yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi bildirmesi gerektiği, bildirmediği taktirde yetki itirazın dikkate alınmayacağı düzenlenmiştir.
Keza TTK. 792 sayılı istirdat davasına ilişkin olarak da gerek HMK’da gerekse 6102 sayılı TTK’da çek istirdadı davalarında yetkili mahkemeye ilişkin özel bir düzenleme yer almamaktadır. Bu durumda açılan davanın HMK’nın 6. maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme olan, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde görüleceği kuşkusuzdur.
Davalı şirketin adresi —— olup davalı vekili süresi içerisinde yapmış olduğu ilk itirazında taraflar arasındaki uyuşmazlıkların Bakırköy mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiğini belirtmiş ve yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Bakırköy Mahkemelerine gönderilmesini talep etmiştir.
Sonuç olarak, huzurdaki davaya konu istemlerin kıymetli evraka ilişkin borçlu olmadığının tespiti ile çekin iadesi istemine ilişkin olduğu, dava öncesinde başlatılan bir icra takibi bulunmadığı, davalının adresinin ——olduğu, davalı yanın yetki ilk itirazında usulüne uygun olarak ve süresi içerisinde dosyanın şirket adresinin de bulunduğu yer yetki çevresine bakmakla görevli —- Mahkemelerince görülmesi gerektiği anlaşılmakla davalının yetki ilk itirazı yerinde görülerek kabul edilmiş ve HMK 6 maddesi dikkate alınarak dava dilekçesinin yetki yönünden reddi ile talep halinde dosyanın yetkili—- Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı yanca yapılan yetki itirazının HMK.6. maddesi gereğince kabulü ile, Mahkememizin yetkisiz olduğunun ve yetkili mahkemenin —–Asliye —- Mahkemesi olduğunun tespitine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde başvuru halinde dosyanın yetkili —Nöbetçi Asliye —Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.nun 331/2 maddesi gereği yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak davalı vekilinin yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.