Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/348 E. 2022/434 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/348 Esas
KARAR NO: 2022/434
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18.06.2019
KARAR TARİHİ: 24.05.2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin davalı borçlu şirketten olan —- cari hesap alacağının tahsili amacıyla —– davalı borçlu şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra dosyasına ilişkin ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine davalı borçlu şirket tarafından, davalı şirket aleyhine başlatılan takibe, borca, asıl alacağa, faiz oranına ve tüm fer’ilerine itiraz edildiğini, bu itiraz üzerine davalı şirket aleyhine yapılan icra takibinin durduğunu, davalı şirket tarafından yapılan itirazın kötü niyetli olduğunu, davacı şitketin görüntülemeden tıp sistemlerine kadar çeşitli alanlarda faaliyet gösteren bir firma olduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında devam eden ticari ilişkilerinin söz konusu olduğunu, davacı şirketin cari hesap ekstresinde gösterilen faturalarda, davalı şirketin yapılan ticari iş sonucunda davacı şirkete —–borçlu olduğunun gözüktüğünü, davalı şirketin davacı şirkete ödememiş takip talebinde belirtilen borcu olmasına rağmen gönderilen ödeme emrine haksız olarak itiraz ettiğini, sunulmuş olan faturalardan da anlaşılacağı üzere davalı şirket ile davacı şirket arasında ticari ilişki sebebiyle, davacı şirketin davalı şirkete yüpmış olduğu satışın bedeli olarak b takibe konu faturaların düzenlendiğini, davalı borçlu şirketin itirazı üzerine işbu davanın açılması için 6102 sayılı TTK m. SA/1 uyarınca zorunlu arabulucuya başvurulduğunu ancak anlaşmaya varılamadığını, davalı borçlu şirketin ticari iş ilişkisi sırasında kendisine gönderilen faturaya, fatura içeriğine süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmamış olmasının takip konuşa borca yapılan itirazın haksız olduğunun bir göstergesi olduğunu, davalı borçlu şirketin borcunun sabit olduğu halde ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak yaptığı itiraz için de ayrıca davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere davacı lehine icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini,” beyan edip davanın kabulüne, —— asıl alacak ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek olan yasal ticari faiz oranında takibin devamına, borçlunun itirazının kaldırılmasına, borçlunun haksız itirazı üzerine davacı lehine asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine yargılama harç ve giderlerinin vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesap ilişkisi uyarınca sürdürüldüğünü, davacı şirket tarafından teslim edilen ve iadesi yapılan mallara ait tüm ödemelerin yapıldığını, cari hesap kat edilerek mutabakat yapılmadığından likit bir alacağın olmadığını ve davacı şirketin cari hesap alacağını icra takibe konu edemeyeceğini, bu sebeple davacı şirketin talebinin reddinin gerektiğini, davacı şirketin alacak talebinin mesnetsiz ve asılsız olduğunu, huzurdaki davaya konu olan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olarak başlatıldığını, bu bakımdan icra inkar tazminatı talebinin de reddinin gerektiğini davaya konu icra takibinde ticari faiz oranının —— olarak belirtildiğini, bu oranın hukukâ aykırı olarak yüksek talep edildiğini” beyan edip davacının haksız davasının reddine, davacının asıl alacağın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, mal alım satım ilişkisine dayalı faturalardan kaynaklı cari hesap alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bu doğrultuda icra dosyası, taraf şirketlere ait —— kayıtları celp edilerek incelenmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
İtirazın iptali istemine konu, —– takip dosyasının incelenmesinde; —- tarihinde başlatılan takibin alacaklısının dosyamız davacısı —-borçlusunun dosyamız davalısı —- olduğu, takibin —-alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından süresinde —- tarihli dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz edildiği, itirazın alacaklıya tebliğine ilişkin dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı dolayısıyla bir yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı, davanın —–alacak üzerinden ve bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, akabinde davanın niteliği gereği ve tarafların tacir olması ve taraflarca delil olarak ticari defterlerine dayanılması sebebiyle TTK.83-85 ve HMK.222.maddeleri uyarınca tarafların ticari defterleri üzerinde ve tüm dosya kapsamı üzerinde yerinde inceleme de yaparak inceleme yapılması için dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından —– tarihli rapor düzenlenmiştir.
Düzenlenen —- tarihli bilirkişi raporunda özetle,” Davacı ve davalı şirket tarafından ibraz edilen—–ilişkin ticari defterlerin; —– açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, dava konusu ile sınırlı olmak üzere davacı ve davalı şirketin ticari defterlerinin, kayıt nizamı bakımından
V.U.K. m. 215-219 hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun Olduğu, davacı şirketin kayıtlarında taraflar arasındaki ticari ilişki sonucunda— yılından —- bakiye devrettiği, davalı şirketin bu bakiye borcuna istinaden de —-tutarında ödeme yaptığı, bakiyenin — kaldığı, daha sonra davacı şirket tarafından davalı şirkete — tarih —– bedelli e fatura düzenlendiği, davacı şirket muhasebe yetkililerinden söz konusu fatura muhteviyatı malzemelerin davalı şirkete teslim edildiğine ilişkin belge talep edilmişse de herhangi bir belge ibraz edilemediği, şirket muhasebe yetkilileri — bedelli fatura muhteviyatı malzemelerin davalı şirkete muhtelif zamanlarda verilen konsiniye mallardan ibaret olduğunun beyan edildiği, —— bedelli e-fatura’yı davalı şirketin kabul etmediği ve davacı şirkete iade faturası düzenlediği, tarafların arasındaki uyuşmazlığa konu olan —– bakiyesi tarafların ticari defterleri ve cari hesap ekstrelerinin incelenmesi sonucunda tespit edilemediği davacı taraf alacağının hangi faturadan kaynaklandığını somutlaştıramadığı, davalı tarafın kayıtlarında ise davacı şirkete borcu görünmediği,— yılında devir bakiyesi olan –davacı şirkete ödediği, davacı şirkete bakiye borcu kalmadığı, daha sonra da davacı şirketin yukarıda açıklandığı üzere —- bedelli faturayı düzenlediği, davalı şirketin bu faturayı kabul etmediği, davacı şirkete iade faturası düzenlediği, — davalı şirketin — yılı ticari defter kayıtlarına göre davalı şirketin davacı şirkete borcu görünmediği davacı şirket söz konusu fatura muhteviyatı malzemeyi davalı şirkete teslim ettiğini ispat eden bir belge ibraz edemediği, tarafların —-yılları ticari defterlerinde herhangi bir kayda da rastlanmadığı,” yönünde tespit ve değerlendirme yapılmıştır.
Taraf şirketlere ait ilgili vergi dairesinden — celp edilmiş akabinde ek rapor tanzimi için dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen — tarihli ek raporda özetle, ” Taraflar Arasındaki — kayıtları incelendiğinde her iki şirketinde —- bildirdiği, davalı şirket davacı şirket tarafından düzenlenmiş olan — bedelli faturayı — olarak beyan ettiği, ancak davacı şirkette davacı şirket tarafından düzenlenen —–beyan ettiği, davacı vekili tarafından bilirkişi kök raporuna itiraz dilekçesinde — formu ile malın beyan edilmiş olmasının malzemenin teslim edildiği anlamına geldiğini beyan ettiği ancak söz konusu iade faturası da davacı şirket tarafından beyan edildiği bu sebepten ötürü davacı şirketin —-bedelli e-fatura muhteviyatı malzemeyi davalı şirkete teslim ettiğini tevsik edici belgelerle—- ibraz etmesi gerektiği, davacı şirket, davalı şirket tarafından düzenlenen İADE faturasını — beyan formu ile beyan etmemiş olsaydı davalı şirketin — bedelli — beyan formu ile beyan ettiği, bu durumun söz konusu fatura muhteviyatı malzemeyi teslim aldığına karine teşkil ettiği yönünde görüş beyan edilebileceği ancak davacı şirket davalı tarafından düzenlenen İADE faturasını da beyan ettiği, kök rapordaki görüşleri değiştirecek bir bulguya rastlanılmadığı” yönünde tespit ve değerlendirme yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, mahkememizin denetimine ve uyuşmazlığın çözümüne elverişli bilirkişi raporu ile taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle taraflar arasında mal alım satımınına ilişkin akdi ilişkinin bulunduğu hususu ihtilafsız olup, incelenen ticari defter ve kayıtlar göz önüne alındığında, her iki tarafında ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ancak davacı tarafın kayıtlarında davalı taraftan takip tarihi itibariyle —– alacak kaydı olmasına rağmen davalı tarafın kayıtlarında davacı tarafa borcun bulunduğuna ilişkin bir kayıt olmadığı görülmektedir. Tarafların ticari defterlerindeki uyumsuzluk iki husustan kaynaklanmakta olup, birincisi davacı şirketin kayıtlarında — yılından— yılına devir bakiyesi — gözükmekte iken davalı şirket kayıtlarında ise — gözüktüğü, arada— devir bakiyesinden kaynaklı bir farkın bulunduğu yine her iki tarafın kayıtların da davalı tarafından yapılan — ödemenin yer aldığı anlaşılmaktadır. Davanın niteliği itibariyle ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın —– devir bakiyesine yönelik alacağın dayanağını yazılı deliller ile ispatlaması gerekmekte olup dosya kapsamı ve yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacı tarafça bu hususun ispatlanamadığı bakiyenin hangi faturadan kaynaklı alacağa ilişkin olduğuna ilişkin açıklamada bulunulmadığı ve somut bir belgenin sunulmadığı görülmektedir. İkinci ihtilaf konusu ise davacı tarafından davalı adına düzenlenen —–bedelli faturadır. Davalı tarafından bu faturanın kabul edilmediği ve iade faturası düzenlendiği, akabinde defaten davacı tarafından yeniden düzenlediği ve davalı tarafından iade faturası ile iade edildiği incelenen ticari defterler ile anlaşılmaktadır. Yine —kayıtlarından da anılan faturanın —taraflarca beyan edildiği görülmüştür. —- faturanın beyan edilmesi ile faturaya konu malın teslim edildiği ve artık ispat yükünün davalı tarafa geçtiği yönünde kanaate varılacak ise de somut davada anılan faturanın taraflarca beyan edilmesinin akabinde davalı tarafından düzenlenen iade faturasının da davacı tarafından beyan edildiği göz önüne alındığında artık ispat yükünün davalı tarafta olduğundan söz etmek mümkün olmayıp, davacı şirketin faturaya konu malzemeyi teslim ettiğini ispatlaması gerekmektedir. Ancak dosya kapsamı ve yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacı tarafça bu hususun ispatlanamadığı malların teslimine ilişkin ispata elverişli yazılı bir delilin dosyaya sunulmadığı görülmektedir. Açıklanan gerekçeler ile davacının davaya konu takip dosyasında yer alan cari hesap alacağı olduğu husunu yazılı deliller ile ispatlayamadığı anlaşılmakla açılan davanın reddine, her ne kadar davalı tarafından kötü niyet tazminat talebinde bulunulmuş ise de davacının kötü niyetli olduğu hususunun dosya kapsamı ile ispata muhtaç olduğu anlaşılmakla yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın reddine
2- Yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 309,93TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 229,23-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; davalı vekilinin yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —–Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/05/2022