Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/339 E. 2020/796 K. 24.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/339 Esas
KARAR NO : 2020/796

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2019
KARAR TARİHİ : 24/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin—- — bir şahıs şirketi olduğunu, müvekkili ile borçlu şirket olan davalı taraf arasında, —– nedeniyle ticari ilişki doğduğunu, müvekkilinin işbu ticari ilişki nedeniyle—– bedelli faturaları tanzim ederek davalıya verdiğini, davalının müvekkili tarafından yapılan işlerin eksik kaldığından bahisle ödeme yapmaktan kaçındığını, fakat müvekkili——sorumlu çalışanlarıyla yaptığı işleri belirten ve işi teslim ettiğini gösteren bir belge imzaladığını, davalının ödeme yapmaması üzerine İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü ——– sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını ve davalı/borçlunun itirazı üzerine zorunlu arabulucuğa başvurulduğunu, arabuluculuk toplantılarında uzlaşma sağlanamadığını, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği halde, ödemeden imtina eden borçlunun —- konumundaki müvekkilini mevcut piyasa şartlarında zor durumda bıraktığını iddia ederek; icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına ve %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında kurulan eser sözleşmesinin —— davanın ihbarını talep ettiklerini, müvekkil davalı ile ihbar olunan —– — kapıları, ——— kapı —– karşı üç ayrı sözleşme ile belirtilen iç kapı — dolabını, çelik ve yangın kapakları, süpürgelikler, banyo dolapları imal ve montajı işini üstlendiğini, müvekkilinin bu yükümlülüklerinin bir kısmını üçüncü kişilere yaptırdığını, davacıya ise sadece — yangın kapıları, — süpürgeliklerin montajı işinin yapılmasını bıraktığını, bu konuda— tarihinde ”Taşeronluk Sözleşmesi” adında sözleşme imzalandığını, bu sözleşme kapsamında davacıya bırakılan işler ve birim fiyat ve adet olarak sözleşmenin 3. ve 4. sayfasında bulunan 4. Madde Birim Fiyatlar kısmında net olarak belirlendiğini, müvekkilinin davacının bu işlerine karşılık olarak ise sözleşmeye göre işin başında —- olmak üzere toplam 28.904,1 TL ödeme yaptığını, davacı taraf ise müvekkil şirkete toplamda——- olduğunu, müvekkilinin 3 fatura bedelini ödediğini, ancak son iki faturanın taraflar arasındaki sözleşmeye tamamen aykırı olarak düzenlenmesi nedeniyle ödenmediğini, davacı ile yapılan sözleşmeye göre anlaşılan birim fiyat ve adet miktarlar aşılarak düzenlendiğini, davacının sözleşme kapsamında montajı yapılması belirlenen ürünler için sözleşmede kararlaştırılan birim fiyatını sözleşmeye aykırı olarak ve tek taraflı olarak artırdığını, bu fiyatlara göre fatura düzenlediğini, davacı tarafın kesmiş olduğu bu faturalardaki belirtilen —— yapıp yapmadığı, ayıplı olup olmadığı, eksik olup olmadığı hususlarının da ayrıca incelenmesi gerektiğini, sonuç olarak davacı tarafın, taraflar arasında yapılan taşeronluk sözleşmesine göre kararlaştırılan fiyat ve —- yapmadığı halde sözleşmeye aykırı olarak daha fazlasını yaptığını iddia ederek ödeme talep ettiğini savunarak; haksız olarak başlatılan takibin iptaline, haksız olarak açılan işbu davanın reddine, kötü niyetli olarak açılan takip nedeniyle alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatı ödenmesine, yargılama masrafları ile ücret-i vekaletin de davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında düzenlenen ve tarafların kabulünde olan 19/10/2018 tarihli sözleşme kapsamında ödenmeyen faturaların tahsili istemine ilişkin başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davası ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında taraflarca bildirilen deliller toplanmış, ———-müzekkereler yazılarak yazı cevapları dosya içeresine alınmış, icra dosyası celp edilip incelenmiştir.
Yargıtay———— karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere;
Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir. Somut olayda davalı taraf tacir ve uyuşmazlık ticari işletmesini ilgilendirmekle birlikte davacı tarafın unvanına bakıldığında—— Uyuşmazlığın mutlak ticari dava olmadığı tartışmasız olmakla birlikte davacının unvanı göz önünde bulundurularak uyuşmazlığın nispi ticari dava kapsamında kalıp kalmadığı hususunda sağlıklı değerlendirmelerin yapılması için davacının bağlı bulunduğu —– ayrı ayrı müzekkereler yazılmış ve müzekkere cevapları dosya içine alınmıştır.
———–tarihli müzekkere cevabında davacının — kaydına rastlanılmadığı belirtilmiştir.
———– tarihli müzekkere cevabında davacının gerçek kişilere ait ticari işletme kaydının bulunmadığı belirtilmiştir.
————- tarihli müzekkere cevabında davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu belirtilmiş, — müzekkere ekinde gönderilmiştir.
Gelen müzekkere cevapları incelendiğinde, davacının —- kayıtlı olup olması onun —yönde tacir sayılması için tek başına yeterli olmamakla birlikte, vergi dairesi ve— değerlendirme yapılması esas olduğundan nitekim Yargıtay içtihatları da bu yönde olup mahkememizce de tüm kayıtlar göz önünde bulundurularak inceleme yapılmıştır. Davacı tarafın gerek—- kişilere ait tacir kaydının bulunmayışı gerekse işletme hesabına göre defter tuttuğu ve gelir vergisi beyannamesi incelendiğinde, dava tarihi itibariyle mal alış satış toplamının 213 sayılı vergi usul kanunu 177.maddesi ve diğer ilgili maddelerinde ve ilgili bakanlar kurulu kararında belirtilen tutarın altında kaldığı ve davacının tacir sıfatını haiz olmadığı, ——— kaldığı anlaşılmakla mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı ve uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Görevli mahkemenin —- Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.