Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/337 E. 2021/710 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/337 Esas
KARAR NO : 2021/710

DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 12/06/2019
KARAR TARİHİ : 06/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sahibi olduğu —– yaptırmak için davalı şirket ile anlaşmış ve akabinde 04/01/2018 tarihinde — —- —- yapılacak olan ———–almış ve sipariş formunu düzenlendiğini, siparişi verilen —- — getirilmiş ancak —- büyük olması nedeniyle bina girişinden içeri sokulamadığı nedeniyle —-sırasında masanın hasar oluşmuş ve bu hasara ilişkin — alındığını, müvekkili tarafından davalı şirkete iletilmiş ve mağduriyetin giderileceği beyan edilmiş ancak yerine getirilemediğini, bu nedenlerle ayıplı olarak teslim olunan 6.500,00-TL değerindeki malın iadesi ile satış bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek olan faizi ile birlikte davalı taraftan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından siparişi verilen —- teslimat yerindeki binanın —– nedeniyle davacının onayı doğrultusunda —— açıldıktan —– teslimat işlemi gerçekleştiği, —-netiliğindeki satımlarda ayıplı malların ihbar süreleri— olduğunu, dolayısıyla kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının süresi içerisinde ihbar edilmediğini, davacı dava konusu ——— bir süre boyunca kullandığını, davacını bu aşamada sözleşmenin iptali ile bedelin iadesini isteyemeyeceğini, ancak bedelde indirim talep edebileceğini, müvekkili firma davacı tarafa ücretsiz onarım konusunda—–sunmasına rağmen iyi niyetli davranarak kabul etmediğini, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsilini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı tarafından davalıdan satın alınan malın ayıp nedeniyle iadesi ve bedelin tahsili istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında taraflarca bildirilen deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmıştır.
—– karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere;
Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5 (1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir. Somut olaya dönüldüğünde, davanın niteliği itibariyle mutlak ticari dava olmadığı açıktır. Nispi ticari dava kapsamında kalıp kalmadığı yönünden yapılan incelemede ise davalı tarafın tacir ve uyuşmazlığın ticari işletmesini ilgilendirdiği görülmekle birlikte davacı tarafın tacir olmadığı görülmektedir. Bu noktada ——yapılabilmek için ayrı ayrı ——- müzekkereler yazılmış ve davacının gerçek kişi tacir olduğuna dair müzekkere cevaplarında bir hususa rastlanılmamış ise de esasen ön inceleme duruşmasında davacı vekili tarafından müvekkilinin mali müşavir olduğu beyan edilmiş, yine —— gelen müzekkere cevabında da davacının —– olduğu görülmüştür. 3568 sayılı yasa madde 45’de – “Serbest muhasebeci mali müşavirler bu ———— ise bu unvan ve tasdik yetkisiyle; 2 nci maddede yazılı işlerin yürütülmesi amacıyla gerçek ve tüzelkişilere tabi ve onların işyerlerine bağlı olarak hizmet akdi ile çalışamazlar, ticari faaliyette bulunamazlar, meslekle ve —-bağdaşmayan işlerle uğraşamazlar.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda davalı tacir olmakla birlikte davacı tacir olmadığından ve uyuşmazlık mutlak ticari dava kapsamında da kalmadığından, davacının mesleki faaliyeti sebebi ile davaya konu masanın satın alınmasına ilişkin davalı taraf ile sözleşme ilişkisi kurduğu göz önüne alındığında yine tüketici olarak kabulü de mümkün bulunmamakla, uyuşmazlığın çözüm yerinin —–Mahkemesi olduğu ve mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmıştır.
Nitekim —— Karar sayılı kararında, ”Davacı, muhasebeci ve mali müşavir olduğunu, davalı şirketin senelerce defterlerini tuttuğunu … Mahkemece, davacının mesleki ve ticari amaçla hareket ettiği ve 6502 sayılı Yasa kapsamında tüketici olarak kabülüne imkan bulunmadığı, davaya bakmakla görevli mahkemenin—- Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Mahkemenin görevsiz olduğuna ilişkin kararı yerinde olmakla beraber, davadaki istem ve davacının sıfatı göz önüne alındığında davanın mutlak ticari dava olmadığı da belirgin olup, görevli Mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi değildir. Davanın ticari dava niteliğinde bulunmaması nedeniyle görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.”
——-Karar sayılı kararında,” ..Yapılan incelemede, —— davalı şirket TTK kapsamında tacir, davacı ise vekaletten hareket eden ve mesleğini ifa eden mali müşavirdir. O nedenle taraflar arasındaki sözleşme TBK ‘nın 393 maddesinde yer alan —- niteliğinde değil, —————– —–ve talimatını kapsamayan ve davacı ———- olmadığından ticari niteliği de bulunmayan ——– olmakla; davacı vekilinin istinaf talebinin kabulu ile, HMK m. 353/1-a-3 uyarınca istinaf sebeplerinin esas yönünden incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının görev yönünden ortadan kaldırılmasına, dosyanın——- Karar sayılı kararında,”3568 sayılı yasa madde 45’de – “Serbest —————ise bu ——– maddede yazılı işlerin yürütülmesi amacıyla ——— bağlı olarak——- akdi ile çalışamazlar, ticari faaliyette bulunamazlar, meslekle ve meslek onuru ile bağdaşmayan işlerle uğraşamazlar.” hükmüne yer verilmiştir. ——olan davacı ticari faaliyette bulunmamaktadır. O nedenle davanın her iki tarafının da 6502 Sayılı TKHK’nın 3/1-k maddesi kapsamında tüketici sıfatı bulunmamaktadır. Zira ——– olan davacı —- amaçla, ticari şirket olan davalı ticari amaçla hareket etmişlerdir. Bu durumda, taraflar arasında TKHK’nın 3/1-L bendi kapsamında bir tüketici işlemi bulunduğundan söz edilemez. O halde, HMK’nın 2 nci maddesi gereğince davanın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde sonuçlandırılması gerekmektedir.”
——- Karar sayılı kararında, ” …—- içtihatlarında da kabul edildiği üzere davacı serbest mali müşavir olup 4857 sayılı yasa kapsamında değerlendirmesi gereken hizmet akdinin söz konusu olmadığı, davadaki istem ve davacının sıfatı göz önüne alındığında davanın mutlak ticari dava olmadığı açıktır. Bu nedenle davanın görülmesi asliye hukuk mahkemesine aittir.”
——Karar sayılı kararında, ” 3568 sayılı yasa madde 45’de – “Serbest muhasebeci mali müşavirler bu unvanlarla, yeminli mali müşavirler ise bu unvan ve tasdik yetkisiyle; 2 nci maddede yazılı işlerin yürütülmesi amacıyla gerçek ve tüzelkişilere tabi ve onların işyerlerine bağlı olarak hizmet akdi ile çalışamazlar, ticari faaliyette bulunamazlar, meslekle ve meslek onuru ile bağdaşmayan işlerle uğraşamazlar.” hükmüne yer verilmiştir. Adı geçen yasa gereğince mali müşavir olan davalının ticari faaliyette bulunamayacağı; ……. sözleşme 6092 sayılı TBK m.393 ve devamında düzenlenen hizmet sözleşmesi kapsamında kaldığından ihtilafa bakmakla görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygundur.”
Yine —–sayılı kararlarında da mali müşavirlerin Türk Ticaret Kanunu kapsamına göre tacir olmadığı, davanın iki tarafı da tacir olmadığına göre davanın Türk Ticaret Kanunu m. 4 kapsamında ticari dava olmadığı ve davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi görevli bulunduğu hususu belirtilmiştir.
Açıklanan gerekçeler, Yargıtay kararları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları doğrultusunda davaya bakmakla Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığı ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınabileceği, göz önünde bulundurularak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114 (1) / c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli—–ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 (2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak; davalı tarafın yokluğunda, davacı vekilinin yüzene karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı