Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/292 E. 2019/937 K. 21.08.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/584 Esas
KARAR NO : 2019/639

DAVA : Tazminat ( Hizmet Bedeli – Mahrum Kalma Kar Bedeli)
DAVA TARİHİ : 24/05/2017
KARAR TARİHİ : 21/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı ile dava dışı ——–’ye ait taşınmazın 6306 sayılı yasa kapsamında yıkılması, maliklerden oluşan yönetim kurulunun istekleri doğrultusunda imar durumunun izin verdiği ölçüde ve yönetmeliklere uygun olarak yeni proje tasarımının yapılması işine teklif vermek için anlaşılmış olduğunu, bu teklifin tamamen öngörüsel olarak hazırlanması gerektiğini, söz konusu işle ilgili keşif ve teklif çalışmalarının davacı müvekkili tarafından hazırlandığını, dava dışı ——– tarafından tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında düzenlenen toplantılara iştirak edilmiş olduğunu, teklif revizelerinde ve işin sözleşme taslağına müdahil olunduğunu, sözleşme taslağının son aşamasına gelindiğinde müvekkili davacının devre dışı bırakıldığını ve davalı ile ——– arasında imzalanan sözleşmenin son hali konusunda bilgi sahibi olunmadığını, davalı ile aralarında yazılı bir sözleşme imzalanması için —– tarihinde elektronik posta yoluyla sözleşmenin davalıya gönderilmiş olduğunu ancak yazılı sözleşme yapma taleplerinin cevapsız bırakıldığını, dava dışı—– ile yapılan son toplantıda müvekkili şirketin yetkilisi ——sözleşme taslağının gözden geçirmesinin istendiğini ve bu kapsamda görüşmeler yapıldığını ancak sonrasında müvekkil şirketin davalı ile —– arasındaki sözleşme hakkında bilgi sahibi olmasının mümkün olmadığını, bu hukuksuzluğun davalı tarafa noter kanalıyla bildirilmiş olduğunu, davalı şirket ile müvekkili arasında ——– ile davalı arasında sözleşme imzalanması durumunda- hâsılat paylaşımı usulü ile sözleşme kurulduğunun açık olduğunu, donuçta davalı şirket ile aralarındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan mühendislik hizmet bedeli için şimdilik kaydıyla 10.000 TL’nin temerrüt tarihinden İtibaren işleyecek faiziyle tahsilini ve taraflar arasındaki hasılat paylaşımı usulü inşaat yapım anlaşması gereği mahrum kalman kazancının şimdilik kaydıyla 30.0000 TL’sinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile hiçbir ticari ilişkilerinin söz konusu olmadığını, davalı şirketin dava dışı ———davet almış olduğunu, bunun üzerine anlaşmanın sağlandığım ve —– ile sözleşme imzalanarak taşınmazın ilgili kanunlar gereği yapım işinin üstlenilmiş olduğunu, Dava dışı —- davaku şirket yetkilisi —– ile tanıştığını,—— kızının müvekkil şirkette staj yaptığını, —— da bu vesile ile şirkete gelmeye başladığını, davalının —– ile sözleşme imzalaması aşamasında —- keşif ve metraj çalışması yapmış olduğunu, bu sırada davalıya bir şirket çalışanı olduğuna dair bilgi vermemiş olduğunu, keşif raporunun hazırlanması aşamasında —— ——-yer aldığını ve kendisiyle bilgi alışverişi yapıldığını ve toplantılara katıldığını, bu aşamada gerçek kişi olarak ————– hizmet alındığını, davacı tüzel kişinin adının dahi geçmediğini, davacı şirketin, dava dışı —ile davalı arasındaki sözleşmenin tarafı olmadığından bu sözleşmeden doğan bir alacağının olmasının mümkün olmadığını, —– hizmetleri karşılığı ödenecek ücretin —– tarafından kabul edilmediğini ve işe ortak olma talebinin davalı tarafından kabul edilmediğini, bunun üzerine —– davacı şirketle ile birlikte ihtar keşide ederek davalıya göndermiş olduğunu, bu ihtarda hiçbir adresin yer almadığını, bu nedenle cevabi ihtarın davacıya tebliğ edilemediğini, davacı tarafın sunduğu e-posta yazışmalarının —- ait kişisel e-posta üzerinden yapıldığını, bu yazışmalarda ——’nun kendi adına hareket ettiğini, davacı şirketin bu aşamadan sonra davalıya hayali bir sözleşme örneği göndermiş olduğunu ancak bu sözleşmenin davalı tarafından dikkate dahi alınmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı Mühendislik hizmet bedeli ile mahrum kalınan kar bedeline yönelik tazminat talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan rapor içeriğine göre; “davacı ile davalı arasında yazılı bir sözleşmenin olmadığının her iki tarafın beyanıyla da sabit olduğu, davacının sunduğu e-posta yazışmalarının ve sözleşme taslağının dava dışı gerçek kişi ——- ile davalı tüzel kişi arasında yapılmış olduğu ve bunların taraflar arasında sözlü bir sözleşmenin varlığını ispatlamaya yeterli olmadığı, bu yazışmaların sadece davacı dışı gerçek kişi— ile davalı tüzel kişi arasındaki bir sözleşmeyi ispatlayabileceği, mahkemece bu yazışmaların sözlü bir sözleşmenin varlığını ispatladığı sonucuna varılacak olursa HMK m. 200 gereği sözleşmeden kaynaklanan alacak iddiası 3.660 TLTik parasal sınırın üstünde olduğundan ancak yazılı delille ispatlanmasının gerektiği, dosyada bu yönde yazılı delilin olmadığı, mahkemece yazışmaların HMK m. 202 gereği delil başlangıcı niteliğinde olduğu kabul edilecek olursa bu defa da tanık delili olmaksızın alacak hakkının ispatının mümkün olmadığı,” yönünde görüş bildirilmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriğine göre; davacı Mühendislik Mimarlık konusunda faaliyet gösteren şirketin davalı ————————– ait taşınmazın 6306 Sayılı yasa kapsamında yıkılarak maliklerden oluşan yönetim kurulunun istekleri doğrultusunda proje tasarımının yapılması işine teklif vermek için anlaştıkları, bununla ilgili keşif ve teklif çalışmalarının tamamlandığı hatta—– tarafından tekliflerin değerlendirilmesi toplantılarına iştirak edildiği ve sözleşme taslağına müdahil olunduğu, taslağın son aşamasına gelindiğinde kendilerinin devre dışı bırakıldığını iddia ederek Mühendislik Hizmet bedeli ile yapılması hedeflenen işten kaynaklı mahrum kalınan kar bedeli istenmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı anlaşılmaktadır. TBK hükümleri gereğince sözleşme şekle bağlı değildir. Ancak davacı taraf bu sözleşmenin varlığını ispatlamalıdır. Davacının davalıyla anlaşma yaptığını belirttiği gerçek kişi dava dışı —–davacı şirketin temsilcisi değildir. Yapılan yazışmalar ve e-postalar davacı şirket tarafından yapıldığı yada gönderildiği ispat edilememiştir. Yine dava dışı—– yetkisiz temsilci olarakta hareket edip davalıyla yaptığı bir anlaşma da sunulamamıştır. Keza dava dışı gerçek kişi —- tarafından yapılan yazışma ve işlerin davacı tarafından yetkilendirildiği yada davalıyı bu yönden bağladığının kanıtı sayılamaz. Ayrıca her ne kadar yetkisiz temsilci olarak dava dışı —– davacıyı temsilen yapmış olduğu sözleşmeye onay verildiği kabul edilecek olsa dahi bu konuda yazılı ispat vasıtası sunulmamıştır. Bu kanaat çerçevesinde taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, dava dışı —– yetkisiz temsilci olarak hareket ettiğine dair ve davalıyla yapılan sözlü yada yazılı sözleşmenin ispatlanmadığı, bu nedenle davacının davalıya Mühendislik hizmeti verdiği ve sözleşmenin yerine getirilmediğinden kaynaklı mahrum kalınan kar bedeli istemine ilişkin taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 44,40 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 683,10 TL’den mahsubu ile 638,70 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —-deki esaslara göre belirlenen 4.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ayrı ayrı verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.