Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/291 E. 2020/247 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/291 Esas
KARAR NO : 2020/247

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/01/2016
KARAR TARİHİ : 10/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankadan kullandığı krediler nedeniyle 9.850,00-TL dosya masrafı adı altında bedel tahsil edildiğini, imzalanan sözleşmenin tarafına bir örneği verilmediği gibi önceden hazırlanmış matbu sözleşme olması nedeniyle sözleşme içeriğine etki edilmediğini ve sözleşme şartlarının müzakere edilmediğini, alınan masrafların yasal dayanağı olmadığı bu ücretlerin müvekkile iadesi gerektiğininin emsal Yargıtay kararlarınca da hüküm altına alındığını, açıklanan nedenlerle haksız ve hukuksuz olarak alınmış bulunan 9.850,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın bankalarında kullanmış olduğu kredinin tüketici kredisi olmadığını tahsis edilen kredinin ticari-işyeri kredisi olup bu nedenle davacı ve bankaları arasında ekte sundukları Genel Kredi Sözleşmesinin aktedildiğini, bir kişinin tüketici sayılabilmesi için bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinmesi, yararlanması gerektiği, kullanılan kredinin türü değerlendirildiğinde davacının tüketici olarak nitelendirilemeyeceğini, alınan komisyon tutarının yasaya ve taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:. Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredi kapsamında alınan komisyon ücretinin haksız tahsil edildiği iddiasına dayalı alacak davasıdır.
Dava dosyasının mahkememize tevzisinden önce geçirdiği safahat incelenmiş, davanın ilk olarak İstanbul Anadolu ——- Tüketici Mahkemesi’ne açıldığı, anılan mahkemece yapılan yargılama neticesinde —– Sayılı ilam ile davanın kabulüne karar verildiği, davalı yanca yapılan temyiz başvurusu üzerine iş bu karar, Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin —-. Sayılı kararı ile taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin ticari nitelikte olduğu ve bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların genel mahkemelerce çözüleceği gerekçesiyle bozulmuş ve bu kerre anılan yerel mahkemece ——————Sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın mahkememize gönderildiği, mahkememizce yapılan yargılama neticesinde verilen ——— Karar sayılı kararın Yargıtay —. Hukuk Dairesinin ————sayılı ilamıyla ” …taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi başlıklı sözleşme içeriği genel işlem şartları yönünden her hangi bir değerlendirmeye tabi tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış,…” gerekçesiyle bozulduğu ve mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydı yapıldığı ve bozma kararına uyularak, bozma kararı doğrultusunda yapılan değerlendirme ve alınan bilirkişi raporu neticesinde yargılama sonuçlandırılmıştır.
Mahkememzice verilen ———- Esas ve —— Karar sayılı ilamın Yargıtay ————– Hukuk Dairesini’ninYargıtay ——Hukuk Dairesinin—————- sayılı kararı ile bozulması sonrasında dosya yeni esasa kaydedilerek duruşma açılmış ve usul ve yasaya uygun bozma ilamı doğrultusunda dava dışı bankalara müzekkere yazılarak kredi komisyon oranları celp edilmiş ve bozma ilamında belirtildiği üzere TBK 20-25 maddeleri arasındaki genel işlem koşullarına ilişkin inceleme yapılmıştır.
Bozma sonrası bilirkişi incelemesi öncesi mahkeme tarafından —————— talep konusu komisyon ve giderlere ilişkin yapılan emsal kesinti oranları talep edilmiş, karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.
Dosya daha sonra uzman bilirkişiye tevdi edilerek davalı banka tarafından alınan ücretlerin emsal ücretlere aykırılık teşkil edip etmediğine yönelik inceleme yaptırılmış, rapor alınmış ve söz konusu rapor içeriği denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır.
Bir sözleşmenin 6098 sayılı TBK’nın m. 20 vd. uyarınca genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması için Kanunda belirtilen ölçütlerin uygulanması gerekir. TBK’da sözleşme serbestisi ana kural olmakla birlikte, sözleşmelerin geçerliliği için 6098 sayılı TBK’na, sözleşmenin hukuka aykırı genel işlem koşulları içermemesi unsuru getirilmiştir. Hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetimi, sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan sözleşmenin tarafını dürüstlük kuralları kapsamında korumaktadır.
Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulları nedeniyle yazılmamış sayılabilmesi için öncelikle, o hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı tespit edilmelidir. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olabilmesi için ise, anılan hükmün genel işlem koşulunu kullanan tarafça, sözleşmenin kurulmasından önce, tek taraflı olarak, sadece o sözleşme için değil, çok sayıdaki benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla hazırlanmış ve karşı tarafın getirilen bu hükmü müzakere etmesine imkan tanımadan sözleşmenin imzalanmış olması gereklidir. Bir sözleşmedeki genel işlem koşulunun niteliğinin, objektif unsurlara göre belirlenmesi gerekmekte olup, bu hususta tarafların icra ettikleri meslekleri ve sıfatları, tacir veya tüketici olup olmadıkları önem taşımaz.
Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, genel işlem koşullarının üç aşamalı denetime tabi tutulması gerekir. Söz konusu denetim aşamaları; yürürlük (kapsam) denetimi, yorum denetimi ve içerik denetimidir. Yürürlük denetimi kapsamında, genel işlem koşulu niteliğindeki hükümlerden müşterinin önceden ve açıkça bilgilendirilmemiş ve onun tarafından kabul edilmemiş olması halinde veya şaşırtıcı hüküm içermesi halinde o hükümler sözleşmeye yazılmamış sayılır.Yürürlük denetiminin aşılması halinde yapılması gerekli denetim aşaması “————– Belirsizlik ilkesi de denilen bu denetim modelinde, sözleşmede yer alan genel işlem koşulu niteliğindeki hüküm içeriğinin ne olduğu konusunda bir anlaşmazlık bulunuyorsa, bu hükmün düzenleyen taraf aleyhine yorumlanması gerekir. Sözleşmede, yürürlük denetiminin aşılması ve yorumu gerektirecek bir belirsizliğin bulunmaması veya bulunsa bile düzenleyen ——— yapılmış olmasından sonra, sözleşmenin bir de “içerik” denetimine tabi tutulması gerekmektedir. İçerik denetimi yapılırken, genel işlem koşulu olduğu ileri sürülen hükmün “dürüstlük kuralı” na aykırı olup olmadığı, karşı tarafın aleyhine ve onun şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olup olmadığına bakılacaktır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. maddesinde genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmış, aynı Kanun’un 21. maddesinde ise, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için, bu hükümlerin, taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır. (Yargıtay —- Hukuk Dairesinin ——- Karar)
Bankaların gelir kaynaklarından birisi de müşterilerine sunduğu krediler nedeniyle elde ettiği faizlerdir. Kredinin erken ödenmesi halinde bankanın faiz gelirinden mahrum olacağı, erken ifanın bankanın mali tablolarını olumsuz etkileyeceği de tartışmasızdır.
Dava konusu olayda; davacının tacir olarak basiretli davranma yükümlülüğü bulunmaktadır. Davacı tarafından imza edilen sözleşme ve bilgi formunda davalı bankanın kullandırdığı kredi kapsamında komisyon ücreti alacağı alacağı; bunu da ilgili merciler tarafından belirlenen kurallar kapsamında daha önce TCMB ye bildirdiği oranlar nisbetinde alacağını açıkça yazıldır.
Taraflar arasında imza edilen ——- tarihli sözleşmenin 30. Maddesinde banka tarafından davacıya kullandırılacak krediler kapsamında mevzuatın müsade ettiği oranda ve yetkili merciler tarafından tespit edilen ve banka tarafından bildirilen oranlar nisbetinde kredi komisyon ücreti alınacağı yazılmış, aynı tarihli imza edilen bilgi formunda da kredi komisyon alınacağı hususu açıkça yazılmıştır.
Yukarıda da açıklandığı üzere, TBK’nın 20-25. maddelerinde de genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup sözleşmelerde; taraflardan birinin üstün veya avantajlı konumunu kullanarak, karşı tarafa dayattığı, karşı taraf aleyhine düzenlemeler içeren ve iyi niyet kurallarına aykırı olan bölümlerin genel işlem koşulu olarak kabul edilmesi gerekse de Bankalar Kanununun 144. maddesi çerçevesinde serbestçe belirlenen faiz, komisyon ve masraf karşılığı alması ve TTK’nun 22. maddesi uyarınca ticari işlerde, tacir olan bankanın ücret talep etmesinin mümkün olduğu, sözleşmede masraf alınacağı şeklinde düzenleme genel işlem koşulu sayılsada bu düzenlemenin yer almasının tek başına iyiniyet kurallarına aykırı olarak kabul edilmesi ve yazılmamış sayılması için yeterli değildir.
Bu durumda, davalı bankanın, bu ücret ve masrafları alması konusunda davalının TBK.21.maddesi uyarınca davacıyı bilgilendirip bilgilendirmediği, aynı Yasanın 25.maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Davalı taraf, uyguladığı ücretlerin daha önce duyurulduğunu savunmuş, davacı bu hususa açıkça karşı koymamıştır. Kaldı ki, tacir olan davacının basiretli davranma yükümlülüğü vardır. Tüm bankaların kredi kullandırırken benzer ücret ve masrafları aldığını bilmesi gerekir. Sözleşme ekinde sunulan ” ——– başlıklı belgenin 4.maddesinde, kredi sözleşmesindeki komisyon ve ücretler maddesinin kredi kullananın aleyhine hükümler içerdiği yazılıdır. Bu belge davacı tarafından imzalanmış olup, tacir olan ve tedbirli davranması gereken davacının bu hususun kendisine bildirmediğini savunması dinlenemez. Yine, aynı belgede, bankanın uyguladığı komisyon ve ücretlerle ilgili bilgilerin alınacağı web sitesi erişim adresi de verilmiştir. Buna göre, davacının, davalı tarafça komisyon ve masraflar konusunda bilgilendirilmediği iddiası yerinde değildir. TBK.21.maddesindeki bildirim koşulunun bu şekilde yerine getirildiği kanaatine varılmıştır.
Davalı banka tacirdir. TTK.20. maddesi uyarınca, tacir olan banka, verdiği hizmet nedeniyle ücret isteyebilir. Davacı da tacirdir ve tüm bankaların bu tür ücretler aldığını bilecek durumdadır. Bozma sonrası alınan bilirkişi raporuna göre————– kredi sözleşmesi yönünden kredi tahsis ücreti olarak % 1 olarak alınan 9.850,00 TL’nin emsal nitelikteki banka komisyon oranlarına göre makul olduğu bildirilmiş; dolayısıyla sözleşmelerin bu kısmının yazılmamış olarak kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmış; tüm bu olgu ve tespitlere göre, kredi sözleşmesindeki ücret ve masraf alınacağına dair hükümlerin TBK.25.maddesi anlamında dürüstlük kuralına aykırı olmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar harcı 54,40-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile artan 23,00-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——— esaslara göre belirlenen——- nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay nezlinde TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.