Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/276 E. 2020/352 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/276 Esas
KARAR NO: 2020/352
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/05/2019
KARAR TARİHİ: 30/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin mahkememize göndermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı firmanın————- toptan perakende alımı, satımı, bu ürünlerin işlenmesi, dahili ticareti, pazarlanması , ithalatı ve ihracatı ile mobilya alımı satımı alanlarında faaliyet gösteren bir firma olduğunu, davacı takip dayanağında belirtilen ve ekte sunulmuş olan faturalardan da anlaşılacağı üzere davalı/borçluya orman ürünleri sattığını ve teslim etmiş olduğunun, davalı/borçlu bir kısım ödeme yapmış ise de davaya konu——— ödemeyi tüm taleplere rağmen ödemediğini, bunun üzerine, davalı/borçlu hakkında ———–İcra Müdürlüğü——– esas sayılı dosya ile icra takibi başlatılmış ise de davalı/borçlu icra takibinde borca haksız bir şekilde itiraz ettiğini, davacı firmanın defter ve hesapları incelendiğinde davacının alacağının muaccel ve sabit olduğunu, davalı/borçlu tarafından fatura bedellerinin ödenmediği yapılacak bilirkişi incelemesi ile görüldüğü, arz ve izah edilen nedenlerle davasının kabulü ile davalı/borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazının iptalini, davalı/borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı/borçluya yüklenilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
İDDİA:
Davalı vekilinin mahkememize gönderilmiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf davalıdan 3 adet fatura nedeniyle alacağı bulunduğunu iddia etmekte olduğunu, bunun doğru olmadığını, davaya konu faturalardan sadece bir tanesinin muhasebe kayıtlarında mevcut olup bu faturanın karşılığı da fazlasıyla davacı tarafa ödendiğini, buna ilişkin dekontların mahkemeye ibraz edileceği, davacı firma kendi defterlerinde hesap oynamaları yaparak hesaplarında fazla olduğu için davalıyı borçlu gibi göstermek suretiyle muhasebe evrakları üzerinde şirketin mali durumunun iyi olduğu izlenimi vererek haksız kazanç sağlama peşinde olduğunu, davalı taraf hiçbir mal almadıklarında gönderilen faturaların da davacı tarafa iade edildiğini, davalı taraf kendisine neden mal alınmadığı halde bu faturaların gönderildiği sorulduğunda hesaplarının müsait olduğunu bunun için gönderildiğini söylendiği, bu karşılıksız faturaların kabul edilmediğini, davacı firmanın davalıyı borçlu göstermesinin asıl sebebi ise davacı firma konkordato talep edeceği için firmanın batak durumda olduğunun muhasebe oyunları ile gizlenmeye çalışıldığının, bu konuda mahkeme huzurunda dinlenebilecek tanıklarının olduğunu ve şirket çalışanı ile yapılan———- mevcut olduğunun, davalıya ait defter ve faturalar incelendiğinde de davacı tarafın iddia edildiği gibi bir alacağı olmadığı görüleceğinin, bu nedenle davalıya gönderilen ödeme emrine haklı olarak itiraz edilmiş olduğunu, davalının davacı tarafa hiçbir borcu bulunmadığından haksız açılan bu davanın reddini talep edildiğini, arz ve izah edilen nedenlerden ötürü davacı tarafın haksız davasının reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini arz ve talep ettikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; fatura alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itirazın İİK 67. Maddesi kapsamında iptali davasıdır.
Davalının gerçek kişi olması sebebiyle tacir olup olmadığı ve tacir değilse bile faaliyetlerinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığı hususundaki bilgiler ————- ve vergi dairesinden celp edilmiş ve taraflarca sunulan diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.
Celp edilen ——–ve vergi dairesi kayıtlarında davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, ikinci sınıf tüccar olduğu ve mal alım satım toplamının VUK. 177. Maddesinde belirtilen sınırın altında kaldığı, işletme esasına göre defter tuttuğu anlaşılmıştır.
6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Mevcut dosya için davalı hakkında esnaf-tacir araştırması yapıldığı, davalı taraf faaliyetinin VUK 177. madde sınırları belirtilen hadleri aşmadığı ve işletme hesabına göre defter tuttuğunun anlaşılması karşısında ——– Hukuk Dairesinin — tarih ve ——- tarih ——— karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere; bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca TTK’da düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nın 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. 6335 Sayılı yasanın 2. maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. 6100 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Görevin Belirlenmesi ve Niteliği başlıklı 1. maddesi gereğince görev kamu düzenindendir. Yine HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev, dava şartlarından olup, HMK.’nın 115/1 maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Davalı tacir olmadığından, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.
Emsal nitelikteki —————–sayılı kararında da; “Mahkemece, toplanan delillere göre, davalının basit usulde işletme hesabı defteri tuttuğu ve tacir olmadığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine, ——–Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı. vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA” karar verilmiştir.
Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
Yukarıda anlatılan nedenlerle, TTK’nun m.4. Hükmü kapsamında somut davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK’nın 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-TTK 4, 5/3. ve HMK.114/1-c, 115/2 maddeleri uyarınca mahkememizin görevsiz olduğu anlaşıldığından davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli—————— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde —————Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı..30/06/2020