Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/257 E. 2020/516 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/257 Esas
KARAR NO : 2020/516
DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/05/2019
KARAR TARİHİ : 29/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın dava dilekçesinde ayrıntılarıyla birlikte bildirilen ———- dayalı alacaklı olduğunu, dava konusu alacağa dayanak bonolar, vade tarihleri geçmiş olması nedeniyle borçlu tarafından müvekkiline ödenmediğini, dava konusu toplam ——— bedelinin vade tarihleri oranında işleyecek olan temerrüt faizi,———- protesto masrafı ile birlikte davalı borçludan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı cevap dilekçesinde özetle; takip konusu senetler bedelsiz kaldığını, söz konusu senetlerde alacaklı olan devre mülk alım satım işinden davalının süresinde vazgeçtiğini ve şirket senetleri iptal ettiğini, davacı bankaya borcunun olmadığını, senetlerin bedelsiz olup karşılığında hiç bir hizmet ve mal alınmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle davalı tarafça dava dışı şirkete devremülk sözleşmesi kapsamında verilen bonoların dava dışı şirket tarafından davacı tarafa ciro edilmesi sonucu açılan kambiyo senetlerine mahsus alacak isteminden ibarettir.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. Yine 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir.
Eldeki davada dava konusu bonolarda borçlu davalı ile lehtar dava dışı ————arasındaki devre mülk satış sözleşmesine istinaden iş bu bonoların tüketici senedi olarak verildiğinin savunulduğu, davalı tarafın devre mülk satış vaadi sözleşmesini sunduğu, incelenen sözleşme taksit sayısı ile verilen senet sayısının birbiri ile uyumlu olduğu, dava konusu bonoların da TTK’nın 654. maddesi anlamında “emrine” kaydı içermeyip, dava dışı ———– Adına, yani nama yazılı düzenlenmiş olduğu, dolayısıyla işbu bonoların ciro yolu ile devri mümkün olmayıp ancak temliken devredilebilmesi, ayrıca bonoların ardışık ve çoğunun aynı meblağlı tanzim edilmiş olması gözetildiğinde, gerçek kişi, dava konusu “nama” yazılı bonoların da devre mülk satış sözleşmesi kapsamında düzenlenen tüketici senetleri olarak kabulü ile anılan Kanun uyarınca davalının tüketici, dava konusu bonoların da devre mülk satış sözleşmesine istinaden düzenlenen tüketici senedi olması dolayısıyla tüketici işlemi olarak sayılması ve Tüketici Mahkemelerinin görevli olması gerektiği kanaatine varılmıştır. Nitekim benzer nitelikte davalarda da görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuş olunup,———— Sayılı ilamı özetle: ” Davacının ticari amaçla hareket ettiğine dair bir kanıt bulunmamaktadır. Devre mülke konu taşınmaz, konut niteliğinde taşınmaz olup davacının, 6502 sayılı Kanun’un 3/1.k maddesindeki tanıma uygun tüketici olduğunun kabulü gerekir. …. Özetle, senetlerin düzenlenmesine dayanak olan temel ilişki tüketici işlemi olup, davalı da tüketici konumunda olduğundan ve davacının talep hakkının bulunup bulunmadığı 6502 sayılı yasa hükümleri bağlamında değerlendirileceğinden, davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait olup, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı isabetlidir. ” gerekçesini haizdir. Yine —————- Sayılı ilamı da benzer mahiyettedir.
Açıklanan sebeplerle 6502 sayılı yasanın ——- tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın ———– tarihinde açıldığı dikkate alınarak Mahkememizin HMK.nun 114/c ve HMK.nun 20. maddeleri uyarınca görevsizliğine, dosyanın talep halinde görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.nun 20, 114/c maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine,
2-HMK.nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihin tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ———— Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
İlişkin olarak; davalı tarafın yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/09/2020
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.