Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/230 E. 2021/23 K. 13.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/230 Esas
KARAR NO : 2021/23
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/05/2019
KARAR TARİHİ : 13/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket ile — sözleşme imzaladığını, —- numarasında kayıtlı arazi ve bu arazi üzerinde anahtar teslimi şeklinde—- gerekli olabilecek inşaat işleri, her türlü malzeme ve ekipmanı, test edilmesi ve geçici kabul yazısının temin edilerek anahtar teslimi şeklinde teslimat hususunda taraflar arasında sözleşme imza edildiğini, sözleşmeye göre davalı şirketin mülkiyeti dava dışı —- bahse konu taşınmaz üzerinde inşa edeceği lisanssız enerji santralini müvekkiline devir ve teslim etmeyi taahhüt ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin — sözleşme uyarınca üçüncü şahıs olan —- ödeme yaptığını, akabinde taşınmaz satış vaadinin hukuken geçersiz olması, uyarılara rağmen satış vaadinin resmi şekil olan noterden verilmemesi ve davalı şirket ile dava dışı —- çözülemeyen sorunlar nedeniyle —- ve santralı devretmekten vazgeçtiğini ifade etmesi karşısında, müvekkilinin ifa kabiliyetinin bulunmaması sebebiyle sözleşmeyi feshederek, ödemiş olduğu —- iadesini talep ettiğini, akabinde bu hususta ihtar çekildiğini, ancak ihtarlara yanıt verilmediğini, dava açılan tarihe kadar müvekkilinin hiçbir ödeme alamadığını, bunun üzerine —- sayılı dosyasında takip başlattıklarını ve davalı yanın haksız bir şekilde itirazda bulunduğunu belirterek takip konusu ettikleri kur farkı alacakları, likit, muayyen ve muaccel bir alacak olduğunu, davalı şirketin icra takibine haksız ve kötü niyetle itiraz ettiğinden davalı şirketin alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dava dilekçesinde söz konusu ettiği sözleşmenin hayata ve uygulamaya geçilmeksizin davacı tarafça feshedildiğini ve bu nedenle dava dilekçesinde bahse konu edilen kapora ödemesinin gerçekleşmediğinden bahisle asılsız iddialarda bulunduğunu belirterek, sözleşmeye uygun davranmayan ve müvekkiline herhangi bir ödeme yapmayan davacı tarafın açıkça 3. kişiye ödediği bedel için müvekkiline haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi başlatmış olması sebebi ile davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatın hükmedilmesi ile huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, eser sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup tensiben kurulan ara kararlar ile bir kısım deliller toplanmış, dilekçeler teatisi tamamlandıktan sonra usulüne uygun olarak ön inceleme duruşması açılmış ve yargılamanın her aşamasında varlığı resen gözetilmesi gereken dava şartlarından görev hususu öncelikli olarak incelenmiştir.
İcra dosyası celp edilmiş, taraflarca gösterilen bir kısım deliller toplanmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık; taraflar arasında kurulan sözleşmenin niteliği, arsa devrini içerip içermediği, sözleşmenin kuruluş aşamasında mutlak geçersiz olup olmadığı, tarafların fesihte veya sözleşmeyle üstlendikleri edimlerin ifasında bu hususa dayanmış olmalarının HMK.m.2 kapsamında dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı, davacı tarafından yapılan feshin bu hususlar kapsamında haklı olup olmadığı, sözleşmenin 7.1.2 ve 7.2 maddeleri kapsamında davacı tarafından sözleşme öncesi yapılan —- ödemenin dava dışı diğer takip borçlusuna yapılmış olması hususunda davalının hem sözleşme kapsamı hem de tümü itibariyle yorumlanması dahilinde talimatının kabulünün olup olmadığı, söz konusu ödemenin dava dışı şahsa yapılmış olmasının sözleşmenin tüm maddeleri kapsamında davalıya yapılan ödeme olarak kabul edilmesi halinde davacının sebebin ortadan kalkmasına istinaden TBK 77/2 maddesi hükümleri doğrultusunda sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı olarak ödediği bedeli davalıdan talep edip edemeyeceği, bu kapsamda takip tarihi itibariyle davacının davalıdan muaccel bir alacağının olup olmadığı, bu kapsamda itirazın iptali, icra inkar ve kötü niyet tazminatı hüküm koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır.
——– karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere; bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca TTK’da düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nın 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. 6335 Sayılı yasanın 2. maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesinin — değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. 6100 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Görevin Belirlenmesi ve Niteliği başlıklı 1. maddesi gereğince görev kamu düzenindendir. Yine HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev, dava şartlarından olup, HMK.’nın 115/1 maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Davacının gerçek kişi olması sebebiyle bağlı bulunduğu —- yazılarak gerçek kişi tacir olup olmadığına ilişkin bilgiler celp edilmiş; gelen yazı cevaplarında davacının tacir olmadığı, sadece gelir mükellefi olduğu anlaşılmış; davacı vekili de —- tarihinde sunduğu dilekçe ile yaptıkları araştırma neticesi müvekkilinin vergi yükümlüsü olmadığını, ticaret siciline kayıtlı bulunmadığını öğrendiklerini ve bu bilgiler neticesi müvekkilinin tacir sayılmasının imkan ve ihtimali bulunmadığından görevsizlik kararı verilerek Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep ettiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında kurulan yazılı eser sözleşmesi kapsamında ilişki kurulduğu, davacının iş sahibi davalının ise yüklenici olduğu, davanın mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı gibi nispi ticari davadan da söz edilemeyeceği zira gelen yazı cevaplarında davacının gerçek kişi tacir olmadığı gibi faaliyetinin esnaf faaliyeti kapsamında dahi olmadığı, somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevsiz olduğu, genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu bu nedenle davaya bakmanın mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-TTK 4, 5/3. ve HMK.114/1-c, 115/2 maddeleri uyarınca mahkememizin görevsiz olduğu anlaşıldığından davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli —– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; davalı vekilinin yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde —— Mahkemeleri İstinaf yasa yolu açık olmak üzere Açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/01/2021