Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/204 E. 2021/1147 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/204 Esas
KARAR NO : 2021/1147 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/03/2019
KARAR TARİHİ : 02/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili, davalı ….——— işyerinde bir yıl süreyle çalıştığını, davacının ablası—- Davalı ….—- borcunu kapatmak üzere 18.000,- TL borç para aldığını, bu 18.000,- TL’lık borca karşılık davalının —-bono düzenleyerek——– imzalattığını, davalının söz konusu borca karşılık çok yüksek oranda 4.800,- TL’Ik faiz istemesine zor durumda olduğu için rıza gösterdiğini, davacı …— işbu senede kefil olduğunu,— ve davalının işbu senet borcunun 12 takside bölünerek 1.900,- TL olarak ödenmesi hususunda anlaştıklarını, — — ödenecek ve son taksit —- tarihinde ödenerek borcun sona ereceğini, belirtilen borca karşılık olmak üzere; davalı ….—— hesabına takip konusu borca karşılık olmak üzere;— —- tarihinde — 1.900,- TL, —— tarihinde — 1.900,- TL, — — tarihinde 1.900,- TL, —- — tarihinde 1.800,- TL, – — tarihinde —— tarihinde 1.500,- TL,— 26.10.2016 tarihinde 2.000,- TL, — 09.02.2017 tarihinde 1.300,- TL yatırıldığını, davalının yukarıda belirtilen hesabına davacı Müvekkil,—- tarafından ve senet borçlusu ——– borca karşılık ödemeler yapıldığını, bir kısım ödeme dekontlarının saklanamaması nedeniyle sunulamadığı, davalının banka hesabına yapılan bu ödemeler yanında davalıya 2017 yılında 2.000,- TL elden ödeme yapılmakla birlikte aradaki dostluk gereği davalıdan ödeme belgesi alınamadığını, görüldüğü üzere davacı senet borçlusu ablası, ağabeyi ve yeğeni tarafından takibe konu senedin büyük ölçüde ödendiğini, buna rağmen davalının kötüniyetli olarak—- dosyası ile senedin tamamı üzerinden icra takibi yapılarak ve tamamı üzerinden faiz hesaplayarak davacı aleyhine icra işlemleri başlattığını, anılan dosyaya Ocak 2019 ve Şubat 2019 aylarında maaşının ¼ ‘ü kesilerek yatırıldığını, açıklanan nedenlerle davacı borçlu hakkında yapılan icra takibinin durdurulmasına, borcun ödenen kısmının tespit edilerek bu kısım için davacının borçlu olmadığının tespitine, kalan borcun belirlenerek bu meblağ üzerinden faizin yeniden hesaplanmasına karar verilmesi gerektiği iddia ve talebinde bulunmuştur.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının bir kısım parayı ödediğini beyan etmesi üzerine dava konusu icra takibine konu dosya borcunun 14.300,- TL’sini ödediğini tespit ettiğini ve alacağın 14.300,- TL’lık kısmından ve bu kısım alacağın tüm ferilerinden feragat ettiklerini, feragat nedeniyle davanın konusuz kaldığından reddi gerektiği, açıklanan nedenlerle konusuz kalan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki bono sebebiyle davacı/borçlunun haricen yaptığı ödemelerin tespiti ile yapılan bu ödemeler sebebiyle (davaya konu bono yönünden) borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Davacı, dava konusu bono yönünden kefil olarak sorumlu olduğu, dava konusu bono yönünden ödemeler yapılmasına rağmen davalı/alacaklı tarafından yapılan ödemeler düşülmeden icra takibine geçildiğini, davalının icra takibinde haksız olduğunu, bono için yapılan ödemelerin tespit ile davalı/alacaklı tarafından fazlaca talep edilen miktar yönünden borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine tazminat hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, —— Karar numarası ile mahkememize tevzi edilerek mahkememiz yeni esası alarak yeniden yargılamaya geçilmekle birlikte, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—– davalı …—ait ilgili hesabının ödeme işlem dökümanları celp edilmiş, —– tarihli bilirkişi heyet raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
19/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle, “…1. İcra takibine konu Bono ile ilgili olarak, Davalının ———– yapılan başkaca bir ödemeye rastlanılmamıştır. Yapılan—-tutarındaki borç tutarından—- edildikten sonra kalan tutar—-olarak hesaplanmaktadır, 2. Davacının —- Borcuna karşılık—— ödeme yaptığı dikkate alınarak kalan tutara 17.11.2017 icra takip tarihine kadar talep gibi yasal faiz yürütülmek suretiyle davalı alacağının 7.185,- TL asıl alacak, —Dava tarihi itibariyle ise Davalı Alacağının—- alacaklı olduğu, …” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Usul hukukumuzda senede karşı senetle —- ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir—- sayılı ilamı)
Somut olayda davacı, dava konusu senette —– konumundadır. Davacı, dava konusu senetteki imzayı inkar etmemektedir. Esasen davacı dava konusu senet yönünden bir takım ödeler yaptığını ve davalının bu ödemeleri mahsup etmeden icra takibi yaptığını beyan etmektedir. Davacı ödeme iddiasında bulunduğundan bu hususu ispatla mükelleftir.
Davacı iddialarının incelenmesi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, yapılan bilirkişi incelemesinde davacı tarafça ileri sürülen dekontlardaki açıklamalarda dava konusu senede açıkça atıf yapılmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı tarafından yapılan bu ödemelerin, dava konusu senede ilişkin olmadığı hususunda itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır. Kural olarak havale bir borç ödemesini gösterir, aksini iddia eden bunu ispatla yükümlüdür. Davacı tarafından yapılan ödemelerin tamamının dava konusu senede ilişkin olduğunun yöntemince ispat edilemediği, davalı tarafından kabul edilen ve dava tarihinden önce feragat edilen 14.300,00 TL ödeme dışında bir ödemenin bulunmadığına kanaat getirilmiştir.
Davalı vade tarihi itibariyle aval veren konumundaki davacıdan işlemiş faiz talep edebilir ise de; davalı tarafça talep edilebilecek faiz miktarının —reskont faiz tutarının 427,91 TL olduğu anlaşılmış, davalı vekilinin icra dosyasına yapmış olduğu feragat sonrasında talep edilen fazlaca işlemiş faiz talebi yönünden davacının menfi tespit talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, davacının, davalıya —-asıl alacak, —komisyon alacağından dolayı borçlu olduğu anlaşılmakla, davacının anılan icra dosyası yönünden fazlaca talep edilen borç (311,59 TL işlemiş faiz) yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır.——Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-Davacının, davalıya —-dosyasından dolayı 8.500,00 TL asıl alacak, 427,91-TL işlemiş faiz ve 23,40 TL komisyon alacağından dolayı borçlu olduğu anlaşılmakla, davacının anılan icra dosyası yönünden fazlaca talep edilen borç (311,59 TL işlemiş faiz) yönünden BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacı tarafça talep edilen şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine,
3-Karar harcı 611,46 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 56,36-TL harcın mahsubu ile bakiye 555,10- TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 56,36-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 6,40-TL vekalet harcı, 475‬,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 900,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 530,71- TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde—esaslara göre belirlenen– vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde —-esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı asil ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.