Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/193 E. 2022/67 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2019/193 Esas
KARAR NO: 2022/67
DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/05/2016
KARAR TARİHİ: 27/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili —- sunan, —- olduğunu, bu şirketin—- ürünü — marka olarak tescilli olduğunu ve koruma altına alınmış olduğunu, davalının—– planlarınızla uğraşmayacağım. Böyle rezilce çalmanıza gerek yok yardım isteseniz ———–içerikli mesaj atarak haksız, mesnetsiz ve hukuksuz olarak şirketin kişilik haklarına saldırdığını ve ticari itibarının ağır şekilde ihlal edildiğini ileri sürerek davalıdan —– manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde davaya konu paylaşımları yaptığı iddia edilen —— bulunmadığını, müvekkilinin herhangi bir ——-bulunmadığı gibi iddia edilen paylaşımların müvekkili tarafından yapılmadığını, dolayısıyla davanın gerçeğe aykırı şekilde müvekkiline yöneltilmiş olması sebebiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkilinin isminin —kullanıcısı ile ——hesabın müvekkiline ait olduğu veya paylaşımların müvekkili tarafından yapıldığı anlamına gelmediğini, ilgili hesapta müvekkilinin resminin bulunmasının da yine bu yönde bir sonuç doğurmadığını, çünkü internet ortatmında—– —- kullanıldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili ile —- Arasında——- aboneliği dolayısıyla bir tüketici sözleşmesinin mevcut olduğunu davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu müvekkilinin yaptığı iddia edilen paylaşımlar incelendiğinde paylaşımlarn ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını, söz konusu paylaşımlar değerlendirilirken manevi tazminat iddiasında bulunan tarafın toplumdaki statüsünün de önemli olduğunu, —— incelendiğinde topluma mal olmuş tüzel ve gerçek kişilerin, kişilik haklarının koruma alanının daha dar olduğunun kabul edildiğini, davacı tarafın iddiasının aksine yapıldığı iddia edilen paylaşımların haksız rekabet niteliğinde olmadığını, haksız rekabet hükümlerinin müşteri ile firma arasında uygulanmasına olanak olmadığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın pasif husumet yokluğundan ve görevsizlik nedeni ile usulden reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalının paylaştığı —– içeriğinin davacının kişilik haklarına zarar verdiği, davalının eyleminin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu, davacıyı rakipleri karşısında küçük düşürdüğü iddiasına dayalı manevi tazminat talebine ilişkindir.
Davacı, davalının bir takım mesaj atarak haksız, mesnetsiz ve hukuksuz olarak şirketin kişilik haklarına saldırdığını ve ticari itibarının ağır şekilde ihlal edildiğini ileri sürerek, TMK’nın 25, TBK’nın 49 ve TTK’nın 58. maddeleri uyarınca —— manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın safahatı incelendiğinde; ilk olarak açıldığı —— sayılı ilamıyla görevsizlik kararı verildiği, davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu sebebiyle dosya —— ilamıyla davalının itirazlarının reddine karar verilerek davacının usulüne uygun gönderme talebine istinaden dosyanın mahkememize tevzi edilerek iş bu esasa kaydı yapılarak yargılama sonuçlandırılmıştır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, yargılama sırasında ——- tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş,—— tarihli bilirkişi raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
—-tarihli bilirkişi raporunda özetle, —Davalı tarafından yapıldığı iddia edilen açıklamalarda davalının davacıyı —— ifadeleri ile itham ettiği, Bu açıklamaların dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, dürüst ve bozulmamış rekabet ortamında, bu ifadelerin kullanılmasını gerekli kılan hiçbir düzenleme ve haklı sebep bulunmadığı, Bu sebeple davalının açıklamalarının TTK m. 55/1-a(1) bağlamında “gereksiz yere incitici açıklamalarla kötüleme” oluşturduğu, ——— tarihli kararında, “haksız rekabetin tespit ve menine karar verildiğine göre, davacı yararına uygun bir manevi tazminata da hükmedilmesi gerektiği”nin belirtildiği, manevi tazminat konusunda takdirin tamamen Mahkemenizde olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
Dava dilekçesinde davalının sözlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülmüştür. TTK 55 /(1)-a-1 maddesinde düzenlenmiş olan “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” iddiasına dayalı aynı yasanın 56/1-e maddesi uyarınca manevi tazminat isteminde bulunulmuş olmasına göre, TTK’nın 54 vd. maddeleri kapsamında yer alan haksız rekabet kurallarının uygulanması gerekir.
Somut olayda davalının sosyal medyadaki paylaşımının içeriği itibariyle, ifade özgürlüğü kapsamında bir açıklamadan ibaret olup olmadığının, davalının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup olmadığının ortaya konulması gerekir.
İfade özgürlüğü; haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilme, düşünce, tavır ve kanaatlerinden dolayı kınanmama ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilme, anlatabilme, savunabilme, başkalarına aktarabilme ve yayabilme imkânlarına sahip olma anlamlarına gelir.
İfade özgürlüğü; aynı zamanda demokratik toplumun temelini oluşturan, toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel unsurlardan olup bu özgürlük, sadece toplum tarafından kabul gören, zararsız veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil; incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. İfade özgürlüğü; yokluğu hâlinde demokratik bir toplumdan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir ———-
——– fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün, Sözleşme’nin 10/2. fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen ——– için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını, bunun, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu, bunlar olmaksızın “demokratik toplum” olamayacağını belirtmiştir.
Somut olayda, davalı tarafından yapılan paylaşımların, davacı kurum tarafından yapılan paket değişikliği ve sonrasında yaşadığı mağduriyetine ilişkin olduğu, iletişim hizmeti veren davacı tarafından yapılan işlemlerin yanlışlığını belirtmek amacıyla bu paylaşımlarda bulunduğu, amacının davacının kişilik haklarına hakaret ve diğer—— kötüleme niteliğinde olmadığı, davalının gerçek kişi olduğu, bir ——-olarak paylaşımlarının ağır eleştiri kapsamında değerlendirilmesinin dosya kapsamına ve olayın oluş şekline daha uygun olacağına mahkememizce kanaat getirildiği, eleştirinin sadece olumlu karşılanan veya zararsız veya tarafsız görülen bilgi ve fikirleri değil, demokratik toplumun gereklilikleri olan çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin parçası olan, rencide eden, şoke eden, rahatsız eden bilgi ve fikirleri de koruma altına aldığının —— birçok kararında ifade edildiği, kaldı ki tüzel kişi tacir olan davacının manevi zararının oluştuğuna dair kanaatinde oluluşmadığı, bu nedenle davalının —- yaptığı paylaşımın kişisel değer yargısı niteliğindeki ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında ağır eleştiri olarak kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu sebeple—— tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmamıştır. Ayrıca her ne kadar davalı vekili tarafından dava konusu —– davalı tarafından yapılmadığı ileri sürülerek pasif husumet itirazında bulunulmuş ise de; dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, davacı tarafından sunulan deliller, alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında dava konusu ——- davalıya ait olduğu anlaşılmış, davalının bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiştir. Anılan gerekçelerle, davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ———
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 853,88-TL harcın mahsubu ile artan 773,18-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 120,20-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 10/3 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/01/2022