Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/180 E. 2022/895 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/180 Esas
KARAR NO : 2022/895

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2019
KARAR TARİHİ : 01/11/2022
Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında herhangi bir ticari sözleşme olmadığını ve herhangi bir alacak verecek ihtilafının olmadığını ancak davalının eşinin, tefecilik yapan—– teminat olarak bırakılan çekin üzerinin doldurulmadığını ancak imzalı olan——-seri nolu çekin, sonradan davalı tarafından üstü doldurularak davacının borcu olmamasına rağmen borçlandırıldığını, taraflar arasında 350.000 TL’lik ticari hacmi kapsayan bir ticaretin söz konusu olmadığını, davalının ev hanımı olduğu ve 350.000 TL miktarlı bir çekten kaynaklı olarak alacaklı olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının savcılık ifadesinde kendisinin alacaklı olmadığını, eşi tarafından kendisine cirolatmak suretiyle bankadan çeki tahsil etmek istediklerini ifade ettiğini, davalının eşi—— 2015 yılında faizli olarak alınan 20.000 TL neticesinde davaya konu çeki, teminat olarak davacıdan aldığını, davalının ve eşinin uhdelerindeki çeki şantaj aracı olarak kullanarak davacıdan 150.000 TL tefecilik parası istediğini, bankaya ibraz edilen 350.000 TL’lik çekten kaynaklı hiçbir ticari alışverişin olmadığını, davaya konu çekin doldurulup ticari defterlere kayıt edilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının 350.000 TL’lik çeki alırken karşılığında bir emtia veya para vermesinin gerektiğini, davacı tarafından davalı, davalının eşi ve birlikte hareket ettikleri——- soruşturma numarası ile bedelsiz bonoyu kullanma ve tefecilik suçlarından şikayet yapıldığını, soruşturma dosyasında davalı ve diğerlerinin çeki boş aldıklarını ikrar ettiklerini, davalı tarafın 28/04/2017 vade tarihli çeki, çekin bankaya ibraz edildiğinden 5 ay öncesinden davacıya davalı tarafından verildiğini iddia ettiğini ancak davacı çeklerinin Şubat 2016 tarihinden beri karşılıksız olarak bankadan yazıldığını, çekin vade tarihinin davacı tarafından yazıldığını, çekin davacı tarafından 20.000 TL faizli borca karşılık olarak 2015 senesinde teminat olarak davalıya bırakıldığını, bu hususun çekin basım tarihinde de görüldüğünü, 2016 yılından itibaren basılan çeklerin kare kodlu olduğu ve davaya konu çekin 2017 senesinde verilmiş olmasının mümkün olmadığını beyanla davanın kabulüne ve dava konusu çekin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açtığı huzurdaki menfi tespit davasında mezkur çek keşidecisinin davacı —— olduğunu, çek suretinden de görüleceği üzere keşideci —— ciro ettiğini, —— davalının eşi ——keşide ettiği ve son olarak da—– davalı olan eşi ——- ailevi sebeplerden dolayı ciroladığını, arabuluculuk başvurusunun ve davetinin usule uygun olmadığını, davacının, davalının eşi hakkında tefecilik yaptığı yolundaki beyanlarının, çekin bedelini ödemekten kaçınmak için davacı tarafından bulunan bir yol olduğunu, işbu hususların gerçek olmadığını ve birlikte davacının dava dilekçesinde zikrettiği bu yöndeki Savcılık dosyalarında “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” dair kararlar verildiği ve kesinleştiğini, davalının, davacı hakkında——Esas sayılı dosyasında 21/07/2017 tarihinde karşılıksız çek keşide etmek nedeniyle şikayette bulunduğunu ve anılan dosyada dava dilekçesinde zikredilen Savcılık şikâyetlerinin ve kesinleşme şerhlerinin celb edildiğini, davacının, ceza alacağını ve dosyanın tekemmül ettiğini anlayınca huzurdaki davayı açtığını, dava konusu çekin davalı tarafından doldurulduğu hususunun davalı tarafından kabul edilmediğini öne sürerek davanın reddini talep etmiştir.——Asliye Ticaret Mahkemesinin ——Esas sayılı dosyasında
Davacı vekili Adli yardım ve birleştirme talepli olarak verilen dilekçe; ile taraflar arasında herhangi bir ilişki olmadığı halde davalının eşi—–teminat olarak bırakılan ——seri nolu boş çekin dilekçede belirtilen şekilde haksız ve kötü niyetli olarak doldurulup 350.000 TL borçlandırıldığını ve böyle bir borcun olmadığı ileri sürülerek davacının söz konusu çekten kaynaklı olarak davalıya herhangi bir borcu olmadığının tespitine, dava konusu çekte bulunan davacı cirosunun ve çekin iptaline karar verilmesini, aynı çek hakkında davalı aleyhine açılan ve yargılaması devam eden ——Esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle; keşidecisi asıl dava davacısı ‘—–lehtarı davacı şirketin yetkilisi—— olan, 28/04/2017 keşide tarihli, 350.000,00-TL bedelli çek dolasıyla borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin açılan menfi tespit davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilerek taraf delilleri toplanmış, yargılama sırasında 7251 sayılı yasa ile ticari davalarda 500.000,00-TL’ye kadar olan davalarda yargılama usulünün basit yargılama usulüne dönüşmesi gerekçe gösterilerek mahkeme heyeti tarafından dosya tek hakime tevdi edilmiş ve yargılamaya tek hakim tarafından devam edilerek sonuçlandırılmıştır.Asıl davada davacı; davalı ile arasında ticari bir ilişki olmadığını, davalının eşi olan —— 20.000,00 TL borç aldığını, buna karşılık davaya konu çeki teminat olarak boş şekilde verdiğini, çekin rızası hilafına doldurularak davalıya ciro edildiğini, gerçekte davalıya hiçbir borcu bulunmadığını beyan etmiş, birleşen davada davacı; asıl davaya konu çekte şahsi cirosu bulunduğunu, asıl davadaki gerekçelerle borçlu bulunmadığının tespitini istemiş; davalı vekili; davacının imzasını inkar etmediğini, müvekkilinin çek lehtarı olmadığını, çek lehtarının birleşen dosya davacısının kendisi olduğunu, çeki ciro ederek —– verdiğini, —— ailevi ilişkileri gerekçesi ile çeki cirolayıp müvekkiline verdiğini, davacının ceza dosyasındaki şikayetinin takipsizlik kararı ile sonuçlandığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.——sayılı soruşturma dosyasının incelenmesinde; soruşturmanın birleşen dosya davacısı —— şikayetiyle başladığı, şüpheli olarak ——kaydedildiği, savcılığın 22/01/2019 tarihli kararı ile; “.—— 7.900TL ödeme gönderdiğini bildirdiği —– araştırılması sonucunda,—— Bankasından verilen cevapta; 11.11.2015 tarihinde 7.900TL’nin —— tarafından——kredi kartı hesabına gönderildiği, bu hesaptan 350 TL ödeme yapıldığı, başka ödeme tespit edilmediğinin bildirildiği; ——- 10.05.2018 tarihli yazı cevabında; 07.10.2015 tarihli —— hesabına gönderilen ——- makbuzundaki gönderici hesabın ——ait olduğuna ilişkin bilgi tablosunun gönderildiği. ——01.08.2018 tarihli cevabi yazısında ise——tarafından —– gönderilen para hesabı işlemine rastlanmadığının bildirildiği; —–Bankasınca da ——–hesap hareketlerinin gönderildiği; Bilirkişi tarafından ——Bankasınca gönderilen—— hesap hareketleri incelemesi sonucunda; —–hesabından —— hesabına 11.11.2015 tarihinde 995TL transfer işlemi bulunduğu yine —– tarafından——hesabına 25.11.2013 tarihinde 3.675,000TL transfer işleminin tespit edildiğinin bildirildiği; —— İcra Ceza Mahkemesinin——Esas sayılı dosyasının Uyap ortamında getirtilerek yapılan incelemesinde; —– 21.07.2017 havale tarihli dava dilekçesi ile —— seri nolu, 28.04.2017 tarihli, 350.000TL bedelli çekinin karşılıksız çıkması nedeniyle karşılıksız çek keşide etmek suçundan şikayet ettiği.——vekilinin çekin teminat amaçlı 2015 yılında verdiğini, tefecilik suçundan şikayetçi olduklarını. —— vekilinin ise çekin 2017 yılında verildiğini teminat amaçlı verilmesinin kabul edilemez olduğunu ileri sürdüğü; Müştekinin şikayetinde faizli aldığı 20.000TL borcuna karşılık şüpheli ——- teminat amaçlı şirketinin çekini bedel ve ödeme tarihi boş olarak imzalayıp verdiğini, şüpheliye ve diğer şüpheli eşine kısım kısım paralar gönderdiği halde teminat amaçlı çekin bankaya ibraz edilip karşılıksızdır şerhi konduğunu ve çekin 28.04.2017 tarihli ve 350.000TL bedelli doldurulduğunu şüpheli —— ile kendisini tanıştıran şüpheli ——şikayetçi olduğunu. Şüpheli ——- ise müşteki ile aralarında para alışverişi olduğunu, müştekinin girdiği ihalelerde kullanması için para verdiğini, kredi kartlarını kullandığını, toplamda 300.000TL alacağı olduğunu, kredi ve kredi kartlarının faizlerini eklemesi ile 350.000TL bedelli çeki müştekinin doldurulmuş halde kendisine verdiğini ileri sürdüğü, şüpheli ——bankaya eşi ile gittiğini onun isteği ile cirolayıp çeki ibraz ettiğini ileri sürdüğü. Diğer şüpheliler —— tefecilik yaptığını duyduklarını, çekin boş olarak yanlarında—— müştekiye bir havalesine rastlanmadığı, müştekinin çalışanı —— gönderdiği 25.11.2103 tarihli 3.675TL, 11.11.2015 tarihli 995TL,—— hizmet bedeli notuyla 07.10.2015 tarihinde 5.003TL gönderdiği başka para hareketlerine rastlanmadığı. ——7.900TL ——- gönderdiğini söylediği paranın da——gönderildiğinin anlaşıldığı, ——- havale ettiği paraların miktar ve tarihlerine göre tefecilik eylemi ile alakalı olduğuna dair delil bulunmadığı; Müşteki çekin teminat amaçlı boş verildiğini ileri sürmüşse de boş çekin aralarındaki anlaşmaya aykırı, yüksek meblağlı olarak doldurulduğunun, yalnız yazılı belge ile ispatlanabileceği, müştekinin böyle bir belge ileri sürmediği, çekin karşılıksız çıkması ile ilgili şikayette bulunulduysa da çekin icra takibine konmadığı. Müşteki, şüpheli ——kendisine faizli borç verip tefecilik suçunu işlediği ileri sürülmüş ise de, şüpheli ——-diğer şüphelilerle birlikte hareket edip tefecilik suçunu işlediğine dair hakkında kamu davası açmayı gerektirir delil bulunmadığı şüpheliler —— şüpheli ——- tefecilik yaptığı yönündeki beyanlarının soyut mahiyette kaldığı tüm evrak kapsamından anlaşılmıştır” gerekçesiyle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiği anlaşılmıştır.
Dosya bilirkişiye tevdii edilmiş, bilirkişinin 15/05/2022 tarihli raporunda özetle; dava konusu çekteki ciro silsilesinin kopukluğundan bahsedilemeyeceği, çekin teminat olarak verildiği iddiasının ispatlanamadığı, çek karşılığı yapılan bir ödemeye rastlanmadığı, davacının ticari defterlerinde de ödeme kaydı bulunmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, soruşturma dosyaları, icra takip dosyası ve icra hukuk mahkemesi dosyası ile tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde; bilindiği üzere kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Diğer bir değişle, alacaklı olduğunu iddia eden kişi borcunun dayandığı hukuki sebebi ve onun geçerli olduğunu ispat etmek zorundadır. Ancak alacaklı kıymetli evraka dayalı alacağını talep ettiğinde ispat soyutluğu karinesi nedeniyle sebep göstermek zorunda değildir. Alacağını bonoyu sunarak iddiasını ispatlamış kabul edilmektedir. Artık borcunun olmadığını ispatlamak zorunda olan borçludur. İspat yükü borçluya yani davacıya geçmiştir. Davacı tarafın borçlu olunmadığına ilişkin iddialarını; dava konusu senedi, 20.000,00 TL miktarında aldığı borca karşılık teminat olarak verdiğini ve akabinde doldurularak takibe konulduğunu, bu miktarda bir senet yönünden davalı ile aralarında ticari ilişki bulunmasının ve bu miktarda borçlu olmasının mümkün olmadığına dayandırdığı görülmektedir. Senedi teminat amacıyla verdiği, senedin sonradan doldurulduğu, davalı ve eşinin tefecilik yaptığı iddialarına ilişkin olarak gerek mahkememiz dosyasında gerekse soruşturma dosyalarında bir delil mevcut olmayıp nitekim açılan soruşturma dosyasında da takipsizlik kararı verildiği sabit olup; dolayısı ile tüm dosya kapsamı itibariyle davacı vekilinin bu iddiası ispata muhtaçtır. Soruşturma dosyalarında ve mahkememiz dosyasında davacının senedin borçlu kısmını imzaladığını, senedi boş olarak verdiği ancak doldurularak takibe konulduğuna ilişkin iddiaların incelenmesinde ise bu durumda açığa imzanın kötüye kullanılması hususunun söz konusu olabileceği ve bunun da ancak yazılı delille ispat edilebileceği ancak gerek mahkememiz dosyasında gerekse soruşturma dosyaları incelendiğinde yazılı bir delil bulunmadığı davacının iddiasının soyut olup ispata muhtaç olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin davalı ile aralarında ticari ilişki bulunmasının ve bu miktarda borçlu olmasının mümkün olmadığına yönelik iddiaları yönünden ise; kambiyo senedinin kayıtsız şartsız borç ikrarı niteliğinde olduğu göz önüne alındığında yerinde değildir. Netice itibariyle ispat yükü kendisinde olan ve kambiyo senedinin tehdit ile ve anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden taraf olan davacının bu iddiasını yazılı deliller ile kanıtlayamadığı anlaşılmakla, açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiş, İcra İflas Kanunu 72/4 maddesi kapsamında verilen bir ihtiyati tedbir kararı olmadığından davalı lehine tazminata hükmedilmemiştir:
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE
2-Davacı tarafından yapılan masrafların uhdesinde bırakılmasına
3-Davalı tarafından yapılan masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
4-Davacı tarafından sarf edilen 5.977,13 TL peşin harçtan, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.-TL harcın mahsubu ile, bakiye 5.896,43 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE
5-Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen ve yargılama giderlerinden olan 1.320,00-.TL zorunlu arabuluculuk ücretinin, davacıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA
6-Davalı vekille temsil edildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ——- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
7-Taraflarca yatırılan gider avansının bakiye kısmının, karar kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflara iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 6100 sayılı HMK’nın 305/A.maddesine göre; “Taraflardan her biri, nihai kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine rağmen veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.” düzenlemesi gereğince; yargılama sonucunda hükmün tefhimi esnasında birleşen dosya ile ilgili hükmün tefhiminin unutulduğu, bu eksikliğin gerekçeli karar yazılması esnasında fark edildiği, bu nedenle talebe gerek olmaksızın eksikliğin giderilmesi gerektiği anlaşılmakla, gerekçe kısmında açıklandığı üzere; birleşen dava olan—— Esas sayılı dosyası yönünden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Birleşen ——Esas sayılı dosyası yönünden
1-Davacının davasının REDDİNE
2-Davacı tarafından yapılan masrafların uhdesinde bırakılmasına
3-Davalı tarafından yapılan masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL başvuru harcı ile 23.908,5‬0 TL karar harcının toplamı olan 23.989,2‬0 TL’nin davacıdan tahsil edilerek HAZİNEYE İRAD KAYDINA
5-Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen ve yargılama giderlerinden olan 1.320,00-.TL zorunlu arabuluculuk ücretinin, davacıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA
6-Davalı vekille temsil edildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —— vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
7-Taraflarca yatırılan gider avansının bakiye kısmının, karar kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflara iadesine
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.