Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/151 E. 2021/460 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/151 Esas
KARAR NO : 2021/460

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2014
KARAR TARİHİ : 22/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının müvekkil——— arasında uzun yıllardı—– alım satımı gerçekleştirildiği, bu ilişki çerçevesinde toplam bedeli 14.725,86 TL olan bir— malzemesinin davalı borçluya teslim edildiği, davalının bu malzemelere ilişkin borcu ödemediği, bu sebeple davalı şirket aleyhine——- dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 24/02/2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu şirketin ödeme emrinin 03/03/2014 tarihinde muhabere yoluyla itiraz ettiği, borçlu şirketin yapmış olduğu itirazın haksız ve hukuki yarardan yoksun olması sebebi ile itirazın iptali ile kötü niyetli itiraz nedeni ile davalı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkil şirketi aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine süresi içinde itiraz edildiğini, davacı şirketin hem icra takibinde hemde dava dilekçesinde borca sebep olarak—- malzemelerinin satışını gerekçe gösterdiği, herhangi bir dayanak belge, fatura sunmadığı gibi hangi malzemenin satıldığını da belirtmediği, alacağın dayanağı olarak dilekçede sadece cari hesap alacağının olduğu belirtildiği, bu durumun haksız ve yersiz bir iddia içerdiği, borcun zaman aşımına uğrayıp uğramadığının dahi belli olmadığı, davacı şirket ile davalı müvekkili şirket ile eski tarihlere dayanan bir ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişki kapsamında herhangi borcu bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı şirketin haksız olarak ileri sürdüğü borcun geçmişte, davalı müvekkili şirket ile davacı yan arasında mevcut olan kira sözleşmesi çerçevesinde mahsup edildiği, dolayısıyla böyle bir borcun varlığından bahsetmenin mümkün olmadığı, bu sebeplerle davanın reddi ile icra takibinin iptaline davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının müvekkilinden —- aldığını, ancak davalının bu malzemelere ilişkin borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının takibe isnat ettiği borca sebep ödemelerin davacının iddia ettiğinin aksine zamamında ve tam olarak yapıldığını, davacının haksız olarak ileri sürdüğü borcun geçmişte davalı ile davacı arasında mevcut kira sözleşmesi çerçevesinde mahsup edildiğini , böyle bir borcun bulunmadığını, takip konusu borcun kira bedeli ile mahsuplaşıldığını, davacının uzun süre davalının kiracısı olarak faaliyette bulunduğunu beyanla haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda mahkememizin—— sayılı ilamı ile; “…ispat yükü kendisine ait olan davacı tarafça dosyaya sunulan belge ve bilgilerin davacının dava konusu ettiği alacağının varlığının kanıtlamaya yeterli olmadığı, bilirkişi incelemesi için gerekli olan ücret de yatırılmadığından bilirkişi incelemesi yapılamadığı, davacının ek süre talebine yönelik isteğine davalının muvafakat etmediği, davalının kira sözlemesindeki alacağına — savunmasını kabul anlamına gelmemek kaydı ile yaptığı, söz konusu ibarenin ispat yükünü değiştirecek nitelikte borcun kabul edilerek ödendiği anlamına gelmeyeceği, dolayısı ile somut olayda alacağını ispat etmesi gerekenin davacı taraf olduğu, davacının bilirkişi incelemesi için gerekli ücreti yatırmaması, davalının da HMK 324/2 md si gereğince bilirkişi ücreti yatırmak istemediğini belirtmesi sebebi ile davacının davasını kanıtlayamadığı kanaatine varılmakla kanıtlanamayan davanın REDDİNE…” karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından mahkememiz kararının istinaf edilmesi üzerinde dosya ———-karar sayılı ilamı ile; “Davacı taraf müvekkilinin davalıya —- sattığını ancak davacının borçlarını ödemediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davacının icra takibine isnad ettiği, borca sebep olan bir takım —- ödemelerin davacının iddia ettiğinin aksine zamanında ve tam olarak yapıldığını bildirmiştir. Somut olayda ispat külfeti borcun ödendiğini savunan davalı tarafa düşer. Her ne kadar mahkemece davalının cevap dilekçesinde kabul anlamına gelmemek kaydıyla takas mahsup savunmasında bulunduğu ve bu nedenle ispat külfetinin yer değiştirmeyeceği şeklinde bir gerekçeye yer verilmiş ise de cevap dilekçesinin 2.bendinde “davacı şirketin, dava dilekçesindeki talebine ve başlattığı icra takibine isnad ettiği, borca sebep bir takım —- ait ödemeler davacının iddia ettiğinin aksine zamanında ve tam olarak yapılmıştır.” denildiği 3.bendinde ise “kabul anlamına gelmemekle birlikte …. Davacının haksız olarak ileri sürdüğü borç, davalı müvekkil ile davacı arasında mevcut olan kira sözleşmesi çerçevesinde mahsup edilmiştir.” denildiği, 4.bendinde ise “…. Takip konusu borcun kaynağı iddia edilen malzemelerin bedelleri kira bedeli ile mahsuplaşılmıştır…” denilmiştir. Görüldüğü üzere davalı vekili cevap dilekçesinin 3.bendindeki mahsupla ilgili olarak kabul anlamına gelmemek kaydını koymuştur. 2.bendinde ise bu şekilde kayıt konmadan takip konusu——- ödemelerin zamanında ve tam olarak yapıldığı savunulmuş olup bu beyan ödeme savunması olup somut olay bakımından ispat külfeti davalıya geçmiştir. Dolayısıyla mahkemenin ispat külfeti konusundaki gerekçesi yerinde değildir. Bu yöne ilişkin davacı istinafı isabetlidir. Mahkemece açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin ispat külfetinin tayininden hataya düşülerek yazı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş, davalıya ödeme savunmasını kanıtlama imkanı sunularak ve tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesine bir karar vermekten ibarettir.” şeklinde kesin olarak kaldırılmıştır. Kaldırma sonrasında dosya mahkememizin—– esasına kaydı yapılmış ve yeniden yargılama yapılmıştır.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama neticesinde;
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. ————-Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Ayrıca davalı cevap dilekçesinde; davacıya borçlu olunan tüm faturaların ödediğini, davacıya ödenmemiş hiçbir faturanın bulunmadığını beyan etmiştir—– Karar sayılı ilamı dikkate alındığında ispat yükü davalının üzerinde olup, davalı beyan ettiği bedeli ödediğini ispat etmek durumundadır—– Karar sayılı ilamı)
Davalı cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında davacı ile aralarında kira sözleşmesi bulunduğunu, kira sözleşmesi sebebiyle davacıdan kira alacağı olduğunu, kira alacağının davacının alacağı ile takas ve mahsup edildiğini beyan etmektedir.
Burada —– hakkında bilgi vermekte fayda bulunmaktadır.
Takas, “bir miktar para ya da konuları —- borçlu olan tarafların, borçların muaccel olması ve takas itirazının dermeyan edilmesi kaydıyla, az olan borcun çok olana nazaran sona erdirilmesi” olarak tanımlamaktadır.
Mahsup, bir alacağı doğuran olayla ilgili olarak alacaklının elde ettiği bazı menfaatlerin ya da borçlunun katlandığı bazı külfetlerin bu alacaktan indirilmesini ifade eder. Örneğin bir malı sahibine iade ile yükümlü zilyedin o mal için yaptığı bazı masraflar, o maldan elde ettiği semerelerin bedeline mahsup edilir. Bunun gibi haksız fiilden zarar gören kimsenin bu fiilden elde ettiği bir menfaat olmuşsa, böyle bir menfaat uğranılan zarara mahsup edilir. Görüldüğü gibi bu olaylarda karşılıklı alacaklar bulunmamaktadır ( ———doğuran bir hakkın kullanılması olmayıp sadece alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Burada ayrı ve ——-alacak bulunmamaktadır.—- savunmasını, alacak miktarının indirilmesinde yararı olan herkes ileri sürebilir ve borcu sona erdiren durum olması nedeniyle hâkim tarafından resen nazara alınır.——
Her ne kadar davalı cevap dilekçesi ile ilk olarak —– itirazında, sonraki beyanlarında takas defiinde bulunduğunu beyan etmiş ise de; davalı tarafından ileri sürülen —– itirazının kabul edilebilmesi için — alacağın davalı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, eldeki dosya bakımından davalının kira sözleşmeleri ile davacıdan alacaklı olduğunu, davacının kira sözleşmeleri sebebiyle kira bedellerini ödemediğini ispat etmesi gerekmektedir. Dava konusu alacak miktarı ve alacağın senede dayanması dikkate alındığı davalının bu iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekir.
——- tarihli duruşmasında davalıya ödeme ve takas/mahsup iddiasını ispat etmesi için defter incelemesi talebi olup olmadığı sorulmuş, davalı vekili defter incelemesi talebi olmadığı, dosyaya mevcut bilgi ve belgelere göre karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; eldeki dosya bakımından ödeme iddiası ile ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, davalının takas ve mahsup savunmasına yönelik alacağını ispat etmesi gerektiği, davalı tarafından bu yönde dosya kapsamına sunulmuş herhangi bir delilin bulunmadığı, ispat yükü üzerinde olan davalının ödeme iddiasını ispat edememesi sebebiyle davanın kabulüne, davalının —– asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin devamına karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır.—- Dosyaya konu alacağın faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı (——Karar sayılı ilamı) üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
-Davalının ——- esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, 14.725,86-TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 1.005,92-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 251,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 754,42-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 251,50-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 25,20-TL başvuru harcı, 3,80-TL vekalet harcı, 257,50-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 286,50-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden ——–yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli —- 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıld